Page 1 of 3

Görüşme (Zenahpuryu)

Posted: 22 Mar 2024, 12:14
by GM - Dimensio
Bristran’ın odasına giderken kafanda halen daha konuştuğunuz konularla ilgili düşünceler dönüp durmaya devam ediyor. Bu nedenle, Bristran’ın bulunduğu odaya nasıl geldiğin bile senin için karanlık bir boşluk gibi görünürken, kendini odanın kapısının önünde bulduğundan tekrar sağlıklı düşüncelerine kavuşuyorsun. Aklındaki boşlukları bir nebze geriye atmanın ardından odanın kapısını çalıyor ve Bristran’ın tok sesiyle içeri gelebileceğini söyleyen sözlerinin ardından odaya giriş yapıyorsun.

Odaya girdiğin anda, Bristran’ın kapının tam karşısına gelen pencerelerin önünde duran bir masanın arkasında dik bir şekilde oturur halde görüyorsun. Masanın iki yanına konulmuş sandalyeler dışında odada mobilya bulunmaması dikkatini çekerken, odanın büyüklüğünü ele aldığında başkaca bir mobilyanın sığdırılmasının da güç olabileceğini düşünüyorsun. Ancak içinde bulunduğun durumun çok daha önemli şeylere odaklanman gerektiğini hissederek bakışlarını Bristran’a çevirdiğinde, onun gözlerinin içinde sanki kendi vücudunu görüyorsun. Onunla yapılan toplantıdan önceki konuşmalarınıza benzer bir atmosfer ortamda kol gezmeye başlarken ilk söze giren Bristran oluyor ve her ne kadar kaşları çatık dursa bile sesinde hissedilen bir sakinlikle “Gel bakalım Zenah… Pardon, Zen diyorduk, değil mi?” diyor. Bu sırada eliyle seni masanın önündeki sandalyelerden birine davet eden Bristran “Umarım buraya neden sana oy vermeliyim temalı bir konuşma yapmaya gelmemişsindir. O yüzden, gel de bir an önce birbirimiz yiyelim!” diyor ufak bir gülümsemeyle birlikte.

Re: Görüşme (Zenahpuryu)

Posted: 22 Mar 2024, 18:35
by Zenahpuryu
Boaldir'in son konuşmasının ardından kafasıyla söylediği her şeyi onayladığını belirten Zen, derin düşüncelerini de yanına alıp Bristran'ın odasına doğru ilerlemeye başlıyordu. Gerçekten, üçünün İblis Lordu Vagror'un karşısında yaşadığı deneyim Varis Adayı'nın gücüyle aynı olabilir miydi, yoksa farklı bir şeyler mi dönüyordu emin değildi. Bunları keşfetmek için önünde uzun bir yol var gibi görünüyordu, belki de tekrardan deneyimlemek için Bristran'ın yardımını bile alabilirdi. İblis Lordu Vagror'un karşısında kaldığı gibi çaresiz bir durumda kalabilirse, güç dengelerinin eşit olmadığı ve kendisinin güçsüz kaldığı bir durumda, kendisine acımasızca saldırılarsa tekrardan aynı şeyi yaşayabilirdi. Ancak bu sefer, kontrol edemezse ne olacaktı? Aklında dönen türlü türlü soruları düşünmeye devam ederken kendini Bristran'ın odasının kapısının önünde buluyordu. Buraya nasıl geldiği, yolu kaç dakikada tuttuğu hakkında hiçbir fikri yoktu, ancak dikkatini düzenlemesine yardımcı oluyordu kapıyı görmek. Ardından birkaç kez kapıyı çalmış ve içeri girme iznini aldıktan sonra içeriye girmişti.

Bristran, pencerelerin önünde duran bir masanın arkasında dik bir şekilde oturuyordu. Masanın iki yanında duran sandalyeler haricinde hiçbir mobilya bulunmuyordu. Başka bir mobilyanın sığabilmesi için de oldukça ufak bir oda gibi görünüyordu. Bakışlarını Bristran'a doğru çevirdiğinde, toplantıdaki gergin atmosfer yerine sanki önceki konuşmalarında olan bir atmosfer var gibi duruyordu. İnsan içinde daha farklı, bire bir görüşmelerde daha farklı birisiydi. Bristran sakince kendisini çağırıp sandalyeyi işaret ettikten sonra genç adam sandalyeye doğru ilerlemiş ve oturmuştu. Sonrasında kurduğu cümlelere gülümsüyordu Zen. Gerçekten, az bir süre sonra birbirlerini yiyeceklerdi muhtemelen.

"Hayır, buraya neden sana oy vermeliyim temalı bir konuşma yapmaya gelmedim. Hatta zaten başka bir adayla görüşmeyi düşünmüyorum." Dedikten sonra sağ elinin iki parmağını havaya kaldırdı. "İki tane ufak ricam var ama. Yani aslında hükümdar olursan isteğim diyelim patron. Tabi, vereceğim oyu değiştirmeyecek ancak bu isteklerin hükümdar olursan yerine getirilmesi, bence herkes için çok iyi olacaktır." Dedikten sonra bir iki kez öksürdü ve oturduğu sandalyede dikeldi. "Ancak ondan önce söylemem gereken önemli bir şey var. Bu konuşmayı daha önce yapmayı planlıyordum, ancak Eletha olayları derken fırsat bulamadım." Diyordu. Derin bir nefes alıp verdikten sonra Bristran'ın gözlerine ciddiyetle baktı. "Beni yolladığın ilk görevde, organizasyondaki dostlarımla birlikte çıktığımız yolculukta elde ettiğim başarısızlığı telafi edeceğim. Daha önce de dediğim gibi, o kavga beni ağlak bir çocuktan kanının son damlasına kadar mücadele edecek çocuğa evriltti. Bunu sana temin ederim. Ancak en önemli mesele bu değil. Orada arkadaşlarıma saygısızlık ettiğimi düşünüyorum, Paschar görevin liderliğini üstlenirken ben onu korumak adına dahi olsa onun görevini elinden alıp hepsinin elini kolunu bağlamış ve görevinden etmiş oldum. Söylemek istediğim, onlardan da özür dileyeceğim ancak senden de özür dilerim ve arkadaşlarımın hiçbir suçu olmadığını bilmeni isterim. Orada yaşanan her şey, ölmem, onların bir şey yapamadan geri dönmesi, hepsi benim suçumdu. Herhangi bir ceza falan alacaksam kabulümdür, ancak onları bu başarısızlığın dışında tutmanı ve tüm sorumluluğu benim aldığımı bilmeni istiyorum. Bu yüzden, özür dilerim." Samimi bir özür merasiminden sonra hızlıca söze girmek yerine Bristran'dan bu konuda ilk azarını yemeyi planlıyordu. Gerçi, emin de değildi, belki yufka yüreklilik yapacağı tutardı, kim bilir?

Re: Görüşme (Zenahpuryu)

Posted: 25 Mar 2024, 11:25
by GM - Dimensio
Bristran, başta yüzündeki belli belirsiz tebessümle sözlerini dinlemeye başlamışken, konunun çıktığınız göreve gelmesiyle bakışlarını bilindik sert haline çeviriyor. Bu aşamada dikkatli bir şekilde seni dinleyen Bristran, sanki sadece sözlerine değil, ruhuna da kulak kabartmış gibi görünüyor. Sözlerini sonlandırmanın ardından ise başını hafifçe sallayan Bristran, söylediklerini anladığını belli etmek ister gibi görünüyor. Kısa bir sessizlik içerisinde Bristran kafasında kelimelerine odaklanmış gibi görünüyor ve bakışlarını tekrar sana çevirdiğinde “Özrünü kabul ediyorum Zen. Ancak, yaptığın şey cezalandırılmanı zorunlu kılıyor. Seni cezadan kurtaracak veya bu yaptığını görmezden gelecek değilim. Olayla ilgili olarak özellikle Paschar’ı da dinledim ve onun da görüşlerini aldım. Nihayetinde ise, bu olayla ilgili bir hüküm kurdum.” diyor. Bristran, sana vereceği cezayı açıklayacağını belli eden bir havaya giriyor. Senin de hazır olmanı beklemesinin ardından Bristran “Zenahpuryu… Görevin esnasında öldüğün için seni…” diyor ve bir süre düşünür gibi durduktan sonra “Evet… Sana bir daha ölmeme cezası veriyorum!” diyor.

Bristran sözlerinde oldukça ciddi olduğu belli eden bir yüz ifadesiyle sana bakmayı sürdürürken, bir anda kaşlarını hafifçe kaldırıyor ve “Ölürsen de tekrar dirilme cezasını veriyorum! Sonuçta organizasyon lideriyim, cezaları arttırabilirim öyle değil mi?” diyor. Bu sözünün arkasına ise Bristran bir gülümseme ekleyerek “Bu olayı da kapattığımıza göre, isteklerini dinliyorum Zen. Ancak bu konudaki isteklerini, organizasyon liderin olarak değil, bir hükümdar adayı olarak değerlendireceğimi bilmeni isterim.” diyerek sözü sana bırakıyor.

Re: Görüşme (Zenahpuryu)

Posted: 25 Mar 2024, 12:14
by Zenahpuryu
Bristran'ın sert bakışları altında konuşmasını tüm ciddiyetiyle devam ettirdi. Bu işin sonunda, büyük bir azar yiyeceğini ön görüyordu, yine de sözlerinin arkasındaydı ve alacağı cezayı göğüslenecekti. Tek istediği, arkadaşlarının bu meseleden dolayı herhangi bir ceza altında kalmamasıydı. Sözleri bittiğinde, Bristran'ın ne diyeceğini heyecanla beklemeye başladı, korkuyla karışmış bir heyecan damarlarında pompalanmaya devam ederken, kısa süren sessizlik bir hayli uzunmuş gibi görünüyordu. Bristran, özrünü kabul ettiğini ve cezalandırılmasının şart olduğunu söylediğinde, kafasını bir kez sallayarak onaylamıştı. Paschar'ı da özellikle dinlediğini ve görüşlerini aldığını söylüyordu, onun ne anlattığını bilmese de ümit ettiği tek şey bir tek kendisinin ceza alacak şekilde konuşulmuş olmasıydı. Bristran, cezayı açıklayacak bir havaya girdiğinde oturduğu yerde dikelmiş, üstünü hafifçe düzenleyerek bir görevi kabul edecekmiş gibi bir havada alacağı cezayı dinlemeye koyulmuştu. Ancak, Bristran'ın görevde öldüğü için kendisine ölmeme cezası vermesi, onu biraz şaşırtmıştı. Daha farklı bir ceza bekliyordu, hatta bu sebepten ötürü değil, arkadaşlarının görevine engel olduğu için ceza almayı bekliyordu. Lakin, o sadece öldüğü için ceza almıştı.

Bu konunun altında hem Paschar'ın konuşmasının, hem de Bristran'ın kendi düşüncelerinin görev sırasında yaşananlar hususunda ceza almadığını düşündürtüyordu. Ölse bile tekrardan dirilme cezası almıştı, bu iki cezayı kafasıyla bütün ciddiyetiyle onaylamıştı, her ne kadar şaşırmış olsa da ciddiyetinin önüne geçmesine izin vermiyordu. Bristran bir gülümseme ile bu olayın kapandığını ve isteklerini dinlediğini belirtiyordu. Zen de bu olayı iyice deşmemeye karar veriyordu. Bir iki kez öksürerek boğazını temizledikten sonra söze giriyordu. "Önce ufak olandan başlamak istiyorum. Konu içeride de konuşulduğu gibi, Inias. Inias'ın Agrupnia'yı öldürme meselesinde onun cezalandırılmasını isteyenler var, senin ne düşündüğünü tam olarak bilmiyorum ancak hükümdar olursan bu konunun önüne geçmeni ve onun infaz edilmemesini istiyorum. Kendisinin kötü biri olduğunu düşünmüyorum, Aclania'nın karşısında duracak veya ihanet edecek birisi olduğunu da düşünmüyorum onu her ne kadar tanımasam da. Aclania'nın güç potansiyelini arttırabilecek bir adayın infaz edilmesine karşıyım. Benim bu konuda isteğim, senin de karşı olmandır." Diyerek cümlelerini noktalıyor ve Bristran'ın bunları sindirmesi için biraz süre tanıyordu.

"İkinci mesele biraz büyük ve tartışmalı bir konu. Staidava." Köyün ismini söyledikten sonra kısa bir es vermiş ve konuşmasına devam etmişti. "Staidava'nın geçmişini ve hikayesini biliyorum. Hem kitaplardan okudum, hem de Guuste'den dinledim. Oranın temel ihtiyaçlarının asgari oranda sağlandığını öğrendim. Oranın ihtiyaçlarının daha fazla karşılanması ve kendilerini geliştirmelerine öncülük etmeni istiyorum. Temel ihtiyaçlardan ziyade daha fazla kaynak, daha kaliteli kıyafetler verilebilir, oradaki çocuklar ülke adına geliştirilebilir. Orada tanıştığım üç tane arkadaşım belki ilerde çok iyi birer tüccar olabilirler, belki daha fazlası. Ancak onları kaderlerine terk etmiş olmak, onları sana kazandırmayacak. Aksine, başa gelen her hükümdar onları kaybedecek." Kısa bir esten sonra gülümseyerek devam etti. "Bu konuda biraz düşünme fırsatı yakaladım. Hala ağızlarından Semiyazah ismi düşmüyorken, onlara neden merhamet edileceği konusunda düşünceler olabilir. Ancak bir hükümdar olsaydım, asıl gücü onları tekrardan kazanmaya çalışarak gösterirdim. Semiyazah ismi ağızlarından düşmese bile, Bristran ismini de konuşabilirler. Bu mesele, vücudunun güçsüz bir parçasını güçlendirmekle aynı. Onları kazanmalıyız. Eğer izin verirsen, hükümdar olursan senin elçin olarak onlarla konuşmak istiyorum. Bu isteği belirten kişi olarak, Staidava'nın tüm sorumluluğunu da almaya hazırım. Herhangi bir problemde sorumlu tutulacağım ve tüm sorunları ben kendim çözeceğim. Yaşantımı da Staidava içerisinde kuracağım." Bristran'ın gözlerinin içine baktı. "Bu mesele benim için basit bir heves değil, orayı ilk gördüğüm andan beri düşündüğüm bir mesele. Bu konunun ciddi bir şekilde ileriye atılmasını istiyorum."

Re: Görüşme (Zenahpuryu)

Posted: 26 Mar 2024, 11:03
by GM - Dimensio
Görevle ilgili konunun kapanmış olmasıyla birlikte, Bristran oldukça ciddi bir şekilde seni dinlemeye koyuluyor. İlk olarak Inias’tan bahsettiğin anda Bristran’ın kaşlarının biraz daha çatıldığını ve Inias konusuna mesafeli bir yaklaşımı olduğunu rahatlıkla anlayabiliyorsun. Konuyla ilgili söylediklerin bittikten sonra ise Bristran bakışlarını hafifçe önüne düşürüyor ve konuyu kendi içinde tartışır gibi görünüyor. Birkaç saniye süren bu olayın ardından ise, tekrar konuşmaya başlamanla birlikte Bristran bakışlarını bir kez daha seninkilerle buluşturuyor. Ancak bu kez konuşmanın konusu Staidava olunca, Bristran’ın yüzündeki tüm kasların gerildiğini rahatlıkla görebiliyorsun. Bir an için Bristran’ın henüz daha bir şey söyleyemeden konuşmanı keseceğini ve bu olaya dahil olmayacağını söyleyeceğini düşünsen bile, Bristran olabildiğince sessiz kalarak konuşmanı dinliyor. Yer yer burnundan soluduğu hava, Bristran’ın bu konuya karşı da mesafeli bir tutumda olduğunu ortaya koysa da, konuşmanın devamı sürecinde Bristran’ın yüzünün daha ekşidiğini ve gözlerinde belirgin bir öfkenin varlık bulduğunu görebiliyorsun. Buna rağmen Bristran, tek kelime etmeden tüm konuşmanı dinliyor ve sözlerin sonlandığı anda kafasını bir kez daha öne düşürüyor.

Odada dolanan sessizlik yarım dakikaya kadar keyif sürmesinin ardından Bristran önündeki masaya diktiği bakışlarını hiç kaldırmadan konuşmaya başlıyor ve “Inias konusunda sana arzuladığın güvenceyi vermem mümkün değil Zen.” diyor. Bu sözlerinden sonra bakışlarını masadan kaldırıp sana yönelten Bristran “Ancak onun infaz edilmesi taraftarı da değilim. Ölümsüz Tanrı Kyrien ve Unutulmuş Tanrı Gyton yoldaşı olsun, Agprunia’nın kaybı öyle kolayca göz ardı edilebilecek bir durum değil. Bunu kendi arzusuyla gerçekleştirmiş olsa bile, Inias’ın onu öldürmesini tasvip etmiyorum. Lakin, olay Inias’ın anlattığı gibi cereyan etmiş ise, o zaman Inias’ın infaz edilmesi Agrupnia’nın arzusuna aykırı düşecektir. Bu yüzden de onun infaz edilmesini desteklemiyorum.” diyor. Konuyla ilgili olarak konuşmayı sürdüreceği belli olan Bristran hafifçe soluklanmasının ardından “Ne var ki, Agrupnia’nın öldürülmüş olduğu gerçeği karşısında, Inias’ın cezalandırılması gerektiği düşüncesindeyim. Bu ceza ne olacağı ve ne şekilde gerçekleşeceği konusunda net bir kanaatim yok. Ancak, Inias’ın bu eylemini cezasız kalması, diğer Aludirlerin başka yollardan güç elde etme arayışına sürükleyebilir. Bu durum da, hepimiz için tehlikeli olacaktır. Dolayısıyla, Zen, Inias’ın infazını desteklemeyecek olsam bile, onun hakkında bir cezaya hükmolunması gerektiği kanaatindeyim.” diyor. Bristran dile getirmiş olduğu düşüncelerini sindirmen için birkaç saniye sessiz kalmasının ardından ise “Eğer hükümdar olursam veya olmasam bile, Inias’ın Aclania için faydalı olmasını sürdürecek bir cezanın verilmesine çabalayacağım konusunda şüphen olmasın.” diyerek bu konuyla ilgili sözlerini sonlandırıyor.

Bristran, Inias ile ilgili düşüncelerini dile getirmesinin ardından kendisi için daha sıkıntılı olduğu belli olan Staidava konusuna girmek için birkaç kez girişimde bulunsa bile, bu girişimleri net bir sonuca ulaşmıyor. Ancak birkaç denemenin ardından Bristran tüm boşvermişliği ile masaya yavaşça vurmasının ardından “Yine aynı şeyi yapıyorsun Zen!” diyor. Kelimeleri dişlerinin arasından çıktığı belli olan Bristran bakışlarını öfkeli bir şekilde sana doğru kaldırırken “Tüm sorumluluğu almak da ne demek? Bunu daha önce yaptın ve az önce özür dilemedin mi? Kabul ettiğim özrün sadece laftan ibaret miydi?” diyor. Tam bu esnada sanki bir anda tüm öfkesini yutan Bristran “Sana göre biz gerçekten yoldaş değil miyiz Zen?” diyor. Bu son sorusunu, sanki doğrudan ruhuna üflemiş gibi dile getiren Bristran bir kez daha iki elini masaya vurmasının ardından kaşlarını çattığı anda “Staidava ilgili düşüncelerinin hiçbirini onaylamıyor ve hiçbirini desteklemiyorum! Bunun nedeni, oradakilere ne olacağından ziyade, senin bu olaya dair tavır ve tutumların. Bunu değiştirmediğin sürece, Staidava konusunda kılımı bile kıpırdatmayacağım!” diyerek tüm olayı kestirip atıyor.

Re: Görüşme (Zenahpuryu)

Posted: 27 Mar 2024, 00:27
by Zenahpuryu
Bristran'ın isteklerini dinleme konusundaki ciddiyeti, daha sakin bir şekilde anlatmasına yardımcı oluyordu. Aynı zamanda, yakaladığı mimikler de bahsettiği konularda ne düşündüğünü kendisine anlatıyordu. Inias meselesinde, konuya dair bir mesafe gösterdiği ve içsel bir çatışma yaşadığı belli oluyordu. O konuda ne düşündüğünü kestirmek zordu ancak, belki de infazı konusunda bir o yana, bir bu yana gidip duruyordu. Tam emin değildi, ancak onun da bu konuda emin olmadığının farkına varıyordu. Staidava konusunda ise, Bristran'ın yüzündeki tüm kasların gerilmesi, konuşmada geçen her bir kelimeden sonra daha da gerilmesi bu konunun ne kadar ciddi bir mesele olduğunu tekrardan ortaya koyuyordu. Aslında, zaten bu mesele ayak üstü konuşulacak bir mesele değildi, bu yüzden böyle bir ortamda gerginliği arttıracak bir konuşma yapmayı planlamıyordu. Sadece, en basit haliyle niyetini belirtmek istiyordu ve bunu yapmıştı da. Uzun konuşması ve isteklerini belirtmesi bittikten sonra sessizce Bristran'ı beklemeye başladı. Yarım dakika kadar ikisi de sessiz kalmışlardı, sonrasında konuşmaya başlıyordu lideri.

Inias konusunda arzuladığı güvenceyi veremeyeceğini söylese de, infaz edilmesi taraftarı olmadığını söylüyordu. Agrupnia'nın kaybını göz ardı etmek istemediği belliydi, ancak olaylar gerçekten Inias'ın anlattığı gibiyse onun infaz edilmesi de Agrupnia'nın isteklerine aykırı düşeceğinden, bu durumu desteklemiyordu. Tahmin ettiği gibi, bir o yana, bir bu yana savruluyor olmalıydı düşüncelerinde. Agrupnia'nın ölmüş olduğu gerçeğini göz önüne alınca, onun cezalandırılmasını gerektiğini düşünüyordu, ancak cezanın nasıl olacağı veya nerede gerçekleşeceği hususunda düşünceleri kesin değildi. Inias'ın bu hareketinin cezasız kalması durumunda diğer Aludirlerin bu olaydan ilham alabileceğini de ekliyordu. Mantıksız bir düşünce değildi, Inias infaz edilmese de diğer Aludirlerin dizginlenmesi açısından ceza vermek mantıklı olabilirdi. Hükümdar olsa da olmasa da, Aclania için faydalı olmasını sürdürecek bir cezanın verilmesine çabalayacağını ekledikten sonra, bir diğer konuya geçmek için düşüncelerini kafasında toparlamaya başlıyor gibi duruyordu.

Birkaç kere konuşma girişimine çabalasa da cümlelerini içine atmış gibi duruyordu, ancak bir anda masaya yavaşça vurması ve sinirlenmesiyle birlikte kelimelerini tüm öfkesiyle haykırıyordu. Zen, şaşkınlıkla birlikte gözleri büyümüş halde liderini dinlemeye devam ediyordu. Bristran'ın kurduğu kelimeler kendisini oldukça şaşırtmıştı, ortamı yumuşatmak için hemen harekete geçmesi gerektiğinin farkındaydı. İki elini de teslim olur şekilde havaya kaldırıp gülümsüyordu. "Sanırım beni yanlış anladın patron, ben bir daha izah edeyim. Yanlış anlatmış da olabilirim." Diyordu. Sonrasında sandalyesinin altından tutup biraz daha ileriye gelerek konuşmaya başlıyordu. "Aslında bu konu hakkında çoğu kişi konuşmuyor gibi ve Guuste'nin birkaç tavrından gördüğüm kadarıyla orada Aludirler de insanlara pek iyi davranmıyor. Yani, sorumluluk alma meselesi bunu kimse kabul etmezse diye ikna etmeye çalışmamdan ibaretti. Ha almak istemiyor değilim alabilirim, ancak dediğim gibi sadece ikna çabası." Sonrasında kollarını göğsünde birleştirerek konuşmasına devam etti. "Benim şuana kadar tanıştığım her kişi benim yoldaşımdır patron. Buna sen de dahilsin. Vadlena hariç tabi, o beni bok olarak gördüğü için çok sempati besleyemiyorum. Ama dediğim gibi, şuana kadar tanıştığım her kişi benim yoldaşım ve hepiniz benim dostumsunuz. Hepiniz benim için çok önemlisiniz, Staidava'da tanıştığım o üç çocukta öyle. Bu mesele şuanda burada oldu bittiye gelecek konu değil, ancak hükümdar olmayı başarırsan bunu gündeme getirmeni istiyorum, bunu daha detaylı, daha bilgili insanlarla birlikte oturup konuşmak gerek. Aslında bunu söylemek istiyordum. Anlatamadım sanırım."

Kısa bir sessizliğin ardından tekrar konuşmaya başladı. "Yanlış düşünüyorsam beni düzelt patron, ancak onlara bu şekilde davranmak, her hükümdar adayının onları kaybetmesini sağlamaz mı? Ya onları kazanabilmek, bu gerçekten güç olmaz mıydı? Onlar kocaman bir ülkede gelişmemiş vücut parçası gibiler, onların gelişmelerine yardımcı olabiliriz. Bir vücut, her bir parçası gelişirse çok daha güçlü olmaz mı? Aclania'nın gücünün yükselmesi için, onların da güçlü olması daha iyi bir etken değil mi?" Bu sorular, bir ikna sorusundan ziyade gerçekten Bristran'ın düşüncelerini merak ettiği sorulardı. Bu konuda ne düşünüyordu, Staidava'ya kin besliyor muydu merak ediyordu. "Düşüncelerini gerçekten merak ediyorum patron, benden daha tecrübeli ve bilgilisin. Eğer Staidava konusunda bilmediğim bir şey varsa senden öğrenmek isterim."

Re: Görüşme (Zenahpuryu)

Posted: 30 Mar 2024, 11:38
by GM - Dimensio
Kendini açıklayan cümleler kurmanla birlikte, Bristran’ın öfkeli yüz hatlarının yavaşça silinmeye başladığını ve genel itibarla takındığı yüz hattına döndüğünü görüyorsun. Bu durum, en azından derdini şu an için daha net anlatabildiğini ve bundan sonraki süreçte Bristran’ın bu konuyu kestirip atmayacağını sana gösteriyor. Biraz bundan da cesaret alarak konuşmaya devam ediyor ve aklındaki cümleleri dile getiriyorsun. Bristran ise, sonlara doğru göğsünde birleştirdiği kollarıyla seni dinliyor, ancak yüzüne düşen o karmaşık ifadeyi bir türlü kenara bırakmıyor.

Cümlelerin sonlandığı anda Bristran derin bir nefes veriyor. Staidava mevzusunun, tıpkı düşündüğü gibi, ayak üstü bir konu olmadığını ve üzerinde uzunca süre düşünülüp karar verilmesi gerektiğin, Bristran bu nefes verişinden bile anlayabiliyorsun. Odaya çöken birkaç saniyelik sessizlik süresi, giderek daha uzun ve sonsuzluğa evrilecek gibi dururken, tüm bu sessizliği sadece Bristran’ın derin nefes alışverişleri aralıyor. Neredeyse yarım dakika süren bu sessizliğin sonunda Bristran masaya diktiği bakışlarını sana doğru çeviriyor ve “Staidava ve oradakilerle ilgili düşüncelerini anlıyorum Zen. Ancak Staidava, hükümdarın mutlak otoritesine karşı gelinmesinin bir sonucudur. Orada olan bitenleri az çok öğrenmişsindir. Semiyazah’ı ve Herius "Arasir" Vala’yı… Bana kalırsa, ne Semiyazah’ın yaptıkları ne de Herius "Arasir" Vala’nın yaptıkları doğru değildi. Ancak tüm bunlar bir isyanı ve bir hükümdarın otoritesini sarsıyorsa, buna kökünden bir çözüm üretilmek zorunlu olur. Aclania’nın tarihi pek uzun olmasa bile, bu denli bir iç karışıklığa neden olmuş bir olaya karşı ise, bugün sempati penceresinden bakmanın da doğru olmayacağını düşünüyorum.” diyor. Bristran, Staidava’nın affı konusunda pek sıcak olmadığını belli eden bu cümlelerinin ardından, daha anlaşılır olmayı amaçlar gibi vücudunu masaya yaklaştırıyor ve iki elini de masanın üzerine koyup birleştirmesinin ardından “Aclania’yı zayıflatacak her türlü hadisenin karşısında durmak zorundayım Zen. Bunu anlayabileceğini düşünüyorum… Bugün, öyle veya böyle hala Semiyazah’ın adının dillerde yer edinmiş olması, Staidava’nın gördüğün masum yüzünden fazlası olduğunu gösteriyor. Elbette bunda ezilmişliğin veya terk edilmişliğin de bir payı vardır, bunu inkar etmiyorum. Ne var ki, her ne şekilde olursa olsun Aclania’nın kudretini aşağılayan, onun karşısında duran kişilerle bizzat ilgilenmekten asla imtina etmem.” diyor.

Bristran düşüncelerini dile getirmesinin ardından gözlerinin içine bakıp birkaç saniye öylece durmasının ardından yavaşça geriye yaslanıyor ve “Staidava’nın bağışlanacağı, affedileceği veya onlara normal Aclania vatandaşları gibi davranılacağının garantisini verebilmem mümkün değil. Ayrıca, bu yönde bir adım atılmasının gerekli olup olmadığı konusunda da emin değilim. Nitekim, eğer hükümdar olsam bile, bu konu benim otoritemle çözülebilecek bir mevzu da değil. Tek başıma bir karar verip bir şeyler yapmaktansa, sorunun esaslı çözümüne ulaşmak için bir çalışma yapmak isterim.” diyor. Bu sözlerinden sonra ise tekrar kollarını göğsü hizasında birleştirirken “Eğer böyle bir şey olursa, bunun içinde yer almanı sağlayacağım konusunda sana garanti verebilirim.” diyerek konuşmasının sonlandığını belli ediyor.

Re: Görüşme (Zenahpuryu)

Posted: 01 Apr 2024, 04:34
by Zenahpuryu
Bristran'ın yüz ifadesinin değişimi, genç adamın kendisini daha iyi açıklayabildiği anlamına geliyordu. Bunu gördüğü zaman, cümlelerine daha rahat devam etme kararı almıştı. Cümleleri tamamen sonlandığında, bu konuda hala karmaşık düşüncelere sahip olduğu belliydi. Aynı Inias konusu gibi kafasında bir sürü düşünce dönüyor ve bu düşünceler birbirine ters düşüyor olabilirdi. Aslında bu durumu anlıyordu, kendisinden daha tecrübeli ve daha çok olay görmüş birisinin bir değneğin iki ucunu tartabiliyor olması normal bir durumdu. Yine de, bu durumun üzerine daha fazla düşülmesi gerektiği düşüncesinden kopamıyordu. Bristran'ın sessizlik içerisinde duruşunu izledi yarım dakika kadar. Ağzından çıkacak her bir cümleyi merak ediyordu. Düşünceleri yanlışsa neden yanlış olduğunu, düşüncelerinin bir kısmı doğruysa neden doğru olabileceğini merak ediyordu. Bu merağın içersinde geçen yarım dakika sanki yarım dakikadan daha uzun gibi sürerken Bristran konuşmaya başlıyordu.

Staidava'nın sonucunun hükümdarın mutlak otoritesine karşı gelinmesinin bir sonucu olduğunu söylüyordu, lakin ne Semiyazah'ı ne de Arasir'i yaptıkları doğrultusunda haklı bulmuyordu. Bu, genç adam için biraz garipti. İki tarafı da haklı bulmuyor oluşu, belki de olaya biraz daha objektif bakabileceğini düşündürtüyordu. Yine de orada süren bir isyanın bir hükümdarın otoritesini sarsmasına sebep oluyorsa, buna kökünden bir çözüm üretilmesi gerektiğinin zorunlu olduğunu söylüyordu. Aclania'nın tarihinde bu denli bir iç karışıklığa sahip olmuş bir köyün affına sıcak bakmadığını da belli etmesinin ardından, Aclania'yı zayıflatacak her meselenin karşısında durmak zorunda olduğunu söylüyordu. Semiyazah'ın dillerde yer edinmiş olmasının Staidava'nın farklı bir yüzünü gösterdiği, bunda ezilmişliğin ve terk edilmişliğin payı olsa bile Aclania'nın kudretini aşağılayan veya karşısında duran kişilerle bizzat ilgileneceğini de ekliyordu. Bristran'ın bu konuda tamamen soğuk olmayabileceğini, ancak üzerine uzunca düşünmesi gerektiğini bir nebze anlıyordu.

Birkaç saniye bekleyişin ardından, Staidava konusunda bir garanti veremeyeceğini söylüyordu. Bu yönde bir adım atılması konusunda da emin değildi, ancak hükümdar olursa sorunun esaslı çözümüne ulaşmak için bir çalışmak yapmak isteyeceğini ve böyle bir şey olursa, genç adamın da bu olayın içinde yer alabileceğini söylüyordu. Aldığı cevaplar şimdilik kendisi için yeterliydi, kafasıyla ufak bir onaylama hareketi yapıyordu. "Anladım patron. O zaman asıl hükümdar olduğunda, tekrardan gün yüzüne gelecek bir konu. O zaman tekrar konuşuruz." diyordu hükümdar adayına. Birkaç saniye düşünceli bir şekilde beklemesinin ardından, tekrardan söze giriyordu.

"Bugün Boaldir'den bir şey öğrendim." diyordu. Bristran'ın bazı konulardaki sert tavrından dolayı, bu konuyu tam olarak nasıl açacaktı bilmiyordu. Yine de kendini olabildiğince iyi bir şekilde açıklamalıydı. "Bir hükümdar adayının kudreti hakkında. Kendisinin ismini söylemediler, ancak kudretini anlattılar." Sonrasında duraksadı. Karşısında ne bir hükümdar adayının ne de bir organizasyon liderinin konuşmasını istiyordu. Daha samimi, daha güçlü bir konuşma gerçekleştirmek istiyordu. “Şuan karşımda bir hükümdar adayının, organizasyonumun liderinin oturduğunun farkındayım. Ancak bu konuşmanın devamında bu tavırdan ziyade, tecrübelerini benimle paylaşacak bir dostun konuşmasını isterim.” Diyordu. Sonrasında da ekliyordu. “Bu kudret, Diniel, Gadiel ve bende de olabilir. Şuan senin vaktini çalmak istemiyorum, istersen daha detaylı anlatabilirim ancak bana yardımcı olmanı istiyorum. Eğer müsaitsen, akşam Serbest Bölge’de seninle buluşmak istiyorum. Bu kudreti tekrardan ortaya çıkarabilecek miyim, bunu görmem ve çıkarabileceksem bunu kontrol altına almam gerektiğini düşünüyorum. Dilersen şimdi, dilersen orada konuyu daha detaylı anlatabilirim.” Diyor ve Bristran’ın cevabını beklemeye başlıyordu.

Re: Görüşme (Zenahpuryu)

Posted: 01 Apr 2024, 12:33
by GM - Dimensio
Staidava konusundaki düşüncelerini anlatmasının ardından, bu kez tepki bekleyen taraf Bristran oluyor konuyla ilgili anlayışına karşılık başını hafifçe sallayarak karşılık veriyor. Bu kez konuyu bir başka mevzuya getirdiğinde, Bristran’ın konuyu anlamak için kaşlarını çattığını ve yüzündeki çizgilerin arttığını görüyorsun. Sözlerini dikkatle dinleyen Bristran derin bir nefes alırken, sanki tüm bunların farkındaymış gibi bir hava estiriyor ve nefesini vermesinin ardından “Bu konuyla ilgili bir şeyler yapılması gerektiğini düşünüyordum. Sadece senin özelinde değil elbette… Diğerleri de buna dahil. Nitekim, Inias’ın gecikmesini saymazsak, bir seferde üç imparatorun uyanmış olması, bazılarının bağ kurmadan dönmüş olması, bunun devamının olup olmadığını ve belki de ötesinde bir şeyin olup olmadığını sorgulatıyor.” diyor. Fakat Bristran bu sözlerinden sonra kafasını biraz geri çekip sırtını oturduğu yere iyice yaslarken “Ancak bunun zamanı var Zen. Şimdi, öncelikle bu hükümdar olayını neticelendirmemiz gerek. Ardından, bahsettiğin konu üzerinde gerekirse bizzat duracağım konusunda bir şüphen olmasın.” diyor. Bristran’ın bu sözleriyle sana ve hatta diğerlerine de destek olacağını açıkça anlamış olsan bile, bu olayın yeni hükümdarın belirlenmesinden sonra olacağını da net bir şekilde anlıyorsun.

Re: Görüşme (Zenahpuryu)

Posted: 01 Apr 2024, 13:42
by Zenahpuryu
Genç adam, Staidava konusunu daha fazla deşmenin gereği olmadığını düşünerek bir diğer konuya geçiyordu. Bristran'ın bu konudaki düşünceleri lideri, dostu olarak merak ediyordu. Ancak patronu, her şeyin farkındaymış gibi bir hava yaratırken, bu konuyla ilgili bir şeyler yapılması gerektiğini düşündüğünü söylüyordu. Sadece benim özelimde olmadığını, diğerleri için de bir şeyler yapacağını söylüyordu. Inias ve diğer iki imparatorun uyanmış olması, bazılarının bağ kurmadan geriye dönüşü Bristran'ın bir takım düşünceleri sorgulamasına sebep oluyordu. Zen, onun böylesine detaylı düşündüğünü tahmin etmediği için gelen cevaplara şaşırmıştı, ancak şaşkınlığını hızlıca üzerinden atmıştı. Bu konuda hem kendisine hem de diğerlerine destek olacağını açıkça belli etmişti, ancak bunun hükümdar seçimlerinden sonra olacağını da ekliyordu. Kısacası, bugün Serbest Bölge'de dövüşemeyeceklerdi. Zen, gülümseyerek kollarını göğsünde birleştirdi.

"Anladım patron." Dedikten sonra gülümsemesi daha da arttı. "Tabi ilk görüşmemizde dövüşümüzü ben kazanıyor gibi olmuştum, şimdi kazanırım diye korktun." Gülüşü yüzünün neredeyse tamamına oturmuştu, dalga geçtiği ses tonundan da belli oluyordu. "Patron, eğer sen hükümdar olursan, organizasyon liderliğini bırakman gerekiyor mu? Eğer bırakacaksan, liderliği kim alacak? Ben çok fazla birini tanımadığım için başa biri geçecekse onu da tanımadığımdan merak ediyorum baya." Diyerek sorusunu soruyordu. Gitmeden önce merak ettiği sorulardan bir tanesiydi.