Hiçliğin Ortasında, Her Şeyin Kıyısında (Aithen)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

09 Feb 2024, 17:37

Uyanışından sonra…
Eletha’nın ihanetinden önce…


Zenahpuryu ve Yofie ile birlikte odanıza geri dönmenizin ardından geçen 6 gün sizin normal hayata alışmanızı sağlıyor. Bu süre zarfında iblislerden ziyade gündelik hayata ilişkin bilgiler alıyor ve normal bir yaşama dönmeye hazır hale geliyorsunuz. Bunu sağlayan ise, odanızdan çıkıp üste gezmenize izin verilen alanlarda karşılaştığınız kişiler ve size yemek servisi yapan insanlar oluyor. Rütbe olarak önemli noktalarda olmayan bu kişiler size son derece saygılı ve nazik davranıyor. Bununla birlikte kafanızda yaşama dair sorulara da yanıt bulabiliyorsunuz. Ancak konunun iblislere ve buna bağlı diğer konulara geldiğinde, konuştuğunuz kişiler kibarca bu konularda sizlere bilgi veremeyeceklerini, kendilerinin de sınırlı bilgileri olduğunu ve söyleyeceklerinin bildiklerinizden çok da farklı olmadığını iletiyor. Bu nedenle, kendinizi daha çok normal yaşama dair geliştiriyor ve bu konudaki bilgilerle dış dünyaya kendinizi hazır hale getiriyorsunuz.

Altıncı günün sonunda odanıza gelen bir görevli, yarın için üsten ayrılacağınız bilgisini size iletiyor. Bununla birlikte, senin ve Yofie için 2 organizasyonun, Zenahpuryu için ise 3 organizasyonun görüşme talebinde bulunduğunu, ancak bölüklerden herhangi bir şekilde talep gelmediğini iletiyor. Aklınıza ister istemez bölüklerden neden talep gelmediği sorusu yankılandığında ise, görevli kişi genellikle bölüklere doğrudan alım yapmadıklarını ve bir süre organizasyonda zaman geçirmiş kişilerin daha rahat bir şekilde bölüklere dahil olabildiğini, bu yüzden böyle bir amacınız olması halinde aceleci ve karamsar olmamanızı size bildiriyor. Akabinde sizler için iyi dileklerini ileterek odanızdan ayrılıyor.

Bu, belki de birlikte geçireceğiniz son geceniz oluyor. Bu ana kadar bir şekilde birbirinize yoldaşlık yapmış ve kaderinizi bölüşmüş hissediyorsunuz. Ayrıca bu, gerçek anlamda yeni hayatınıza başlamanız için geçireceğiniz son gece de oluyor. Her ne kadar zihninizde halen daha bilinmezlikler bulunsa bile, bundan sonraki hayatınızda tüm bu gizemlerin de çözüleceğini düşünüyorsunuz.

Zenahpuryu’nun kurduğun cümlelere, bugüne kadar ondan ve Yofie’den gelen tepkilerin benzerleriyle karşılık vermekle yetiniyorsun sadece. Ancak ne olursa olsun, sırayla hepiniz uykuya dalıyorsunuz. Gecenin karanlığını gündüzün ışığına teslim ettiği vakitlerde, kapınızın çalınmasıyla birlikte gözleriniz açılıyor. Her biriniz uyandığınız anda kapının neden çaldığını ve bundan sonraki sürecin başlangıcını aşağı yukarı tahmin edebiliyorsunuz. Yatağınızdan doğrulmanızın ardından içinizden biri kapıyı açıyor ve karşısında, sizinle en son konuşan görevliyi görüyor. Sabahın erken saatleri olmasına rağmen yüzünden uykuya veya uyanamamışlığa dair hiçbir emare bulunmayan adam güleryüzlü bir şekilde önce kapıyı açan kişiyi, daha sonra da diğerlerini selamlıyor. Bu selamının ardından ise hazırlanmanızı ve organizasyonlardan gelen kişileri mülakat amacıyla sizleri beklediğini iletiyor. Ardından da bir adım geri çıkarak sizi odanın içinde rahat bırakıyor.

Odanın içinde hazırlıklarınızı tamamlamanınız ardından odadan dışarıya çıkıyorsunuz. Belki de bir daha hiç dönmeyeceğiniz bu odaya son bir bakış atarak bu ana kadar yaşadıklarınızı bir kez daha anılarınızda canlandırıyorsunuz. Kapının kapanmasıyla birlikte ise, yeni hayatınızda yeni bir bölümün başlayacağını daha iyi idrak edebiliyorsunuz. Görevliyle birlikte koridoru geçip aşağı kata iniyor ve bu katın koridorundaki odaların önünden geçmeye başlıyorsunuz. Üsse hakim olan sessizlik, esasen alıştığınız bir durum olsa bile, istemsizce kapıldığınız heyecan ve merak duygusuna engel olmakta güçlük çekiyorsunuz. Görevli, bir kapının önünde durduğu anda bakışlarını sana çeviriyor ve odanın içinde mülakata gireceğini söylüyor. Hemen ardından ise, bir yandaki odada Yiofie'nin, diğer yandaki odada ise Zenahpuryu’nun beklendiğini sözlerine ekliyor. Görevlinin kapıların kilidini açmak için bir girişimde bulunmaması, kapıların zaten açık olduğunu size gösteriyor. Bu aşamadan sonra görevli size sevecen bir şekilde iyi şanslar dilerken, artık şansa mı inanmanız gerektiğini yoksa kadere mi kendinizi bırakacağınızı düşünmeye başlıyorsunuz. Her biriniz size gösterilen odanın kapısına geçerken, birbirinize son sözlerinizi iletebileceğiniz küçük bir anı yakalayabiliyorsunuz.

Zenahpuryu, bal şarabı teklifi ve iyi niyetlerine ilişkin dileklerinin ardından kendisi için belirlenen odaya girmesinin ardından odaya girmek için hareketlenmeye geçiyorsun. Ancak bir anda görevli ile göz göze geldiğinde, adeta görevlinin senin odaya girmeni istemediğini hissedebiliyorsun. Zenahpuryu’nun kapıyı tam olarak kapatmasının ardından ise görevli “Sizleri bekleyen kişiler konusunda herhangi bir sorun yaşanmaması adına bu şekilde söylemek durumunda kaldım.” diyor. Görevlinin bu sözleri bir an ne yapacağınız ve ne hissedeceğiniz konusunda seni ve bakışlarından anladığın kadarıyla Yofie’yi de tereddütte bırakırken, bir başka görevlinin yanınıza gelmesi olayların şeklinin değişmeye başladığını sana gösteriyor.



Günümüz…


Bakışlarını diktiğin tavandan almakta oldukça zorlandığın anlarda, tek yapabildiğin yorgun bedenini bir süre dinlendirmek oluyor. Ne var ki, geçirdiğin acı dolu günlerin ardından bunu yapabilmek sandığın kadar kolay olmuyor. Birkaç saattir yatağında yatıyor olmana rağmen, halen daha kemiklerinin sızlamayı sürdürmesi ve kaslarının gerilmesi geçmiyor. Öyle ki, ansızın baldırına giren birkaç kramp seni yatağından kaldıracak kadar acı bile veriyor. Bu ritimde geçirdiğin onca güne rağmen hala daha hayatta olabilmenin ise mucizevi bir şey olduğunu düşünmeden edemiyorsun. Aynı zamanda, önünde durduğun kapıdan girmen halinde, senin de tıpkı onlar gibi olabileceğini düşünüyorsun. Eletha, ihanet, çaresizlik ve iblisler… Tüm bunlar senin için hemen hemen soyut kavramlar gibi görünse bile, dahil olmadığın ama hakkında tüm bilgilere sahip olduğu konular içerisinde içini en çok yakan, O’nun acı kaybı oluyor…

Önünde durduğun kapıdan ayrılıp, kapısına geldiğin ihtiyar…

Huysuz, çatık kaşlı ve aksi görünümünün altında yatan koca bir derya barındıran ihtiyar…



Uyanışından sonra…
Eletha’nın ihanetinden önce…


Gelen görevlinin bakışlarını daha çok Yofie’ye yoğunlaştırması, esasen ikinizin yollarının burada ayrılacağının açık bir göstergesi haline geliyor. Nitekim sizinle konuşan görevli hafif mahcup bir ifadeyle “Güvenlik ve gizlilik için bazen bu şekilde davranmamız gerekiyor. Umarım bunu anlayışla karşılarsınız.” diyor. Ancak hemen ardından, henüz daha sizin lafa girmenize imkan tanımayan görevli “Yofie Hanım, lütfen siz arkadaşımı takip edin. Sizinle görüşmek isteyen özel biri var.” diyor. Yeni gelen görevli hafifçe başıyla selam verip geldiği yöne doğru ilerlemeye başladığı sırada, görevli “Aithen Bey, siz de lütfen beni takip edin. Sizinle de görüşmek isteyen özel biri var.” diyerek durumu bir nebze de olsa açığa çıkartıyor.

Görevlinin yanına geçip Aludir Üssü’nün koridorlarını bir kez daha arşınlamaya başlıyorsunuz. Ancak koridorları geçip merdivenlere doğru yönelmeye başlamanızla birlikte, gideceğiniz yolu da aşağı yukarı kestirmeye başlıyorsun. Doğrudan sanki Phemena’nın size tanıttığı Serbest Bölge’ye doğru yaptığınız ilerleme, nihayetinde buraya gelmenizle son buluyor. Bu ana kadar seninle konuşmayan ve neredeyse sen yokmuşsun gibi davranan görevli sana döndüğünde “Burada bekleniyorsunuz. Daha fazla bilgi veremediğim için üzgünüm.” diyor samimi bir şekilde. Hemen ardından ise başıyla verdiği bir selamın ardından yanından ayrılıyor ve o gizemli kapıyla baş başa kalıyorsunuz. Aldığın birkaç derin nefesin ardından ise, kapıyı yavaşça aralamaya başlıyorsun.



Günümüz…


Bir kramp anıyla daha ayağa fırladığın anda, vücudundan akan terlerin yatağını çoktan sırılsıklam etmiş olduğunu fark ediyorsun. Su içinde kalmış saçlarınla birlikte, tam da güz mevsimine girildiği bu günlerde hasta olabilmek için elinden geleni yapmış olmak, şu ana kadar ki en anlamsız başarılarından biri oluyor. Sol baldırına giren krampı engellemek için, sol ayağının üzerinde birkaç kez sekmenin ardından, kramptan sonra kalan acının hafifliği ile birlikte tekrar kendini yatağa bırakıyorsun. Şu geçirdiğin günlerde, vücudunun bu kadar kısa sürede gelişmiş olmasına şaşırmakla birlikte, bunun gerekliliğine de anlam vermekte zorlanıyorsun. Bakışların bir kez daha tavana çarptığı anda, kaç gündür bu odaya gelip gittiğini hatırlamaya çalışıyorsun. Her akşam ve yemek yediğin üç öğün için odaya geldiğini bilebilsen bile, tam anlamıyla kaç gündür burada olduğunu hesap etmek senin için pek de kolay olmuyor. Zaten birkaç saniye içinde hayatının en önemsiz bilgilerinden biri olan bu hesaplamayı yapmaktan da vazgeçiyorsun. Ancak bu vazgeçiş, ilginç bir şekilde tekrar düşüncelerinin ihtiyara dönmesine neden oluyor. Bir anda onun sözleri, sanki hemen yanıbaşındaymış gibi kulaklarında çınlamaya başlıyor.

“Onca gereksiz davranışın içinde, kendine her zaman daha gereksiz bir davranış bulabilmen mucizevi bir şey.”



Uyanışından sonra…
Eletha’nın ihanetinden önce…


Odanın kapısının kilitli olduğu ve Phemena’nın sözleri aklından geçip gittiği sırada, odanın kapısının hafifçe aralanmasıyla birlikte içeride karşılaşacağın 11 gizemli adam dışında başkaca birilerinin daha olduğunu anlayabiliyorsun. Aldığın birkaç nefesle birlikte hafifçe aralanan kapıdan içeriye girmenin ardından, karşında 11 gizemli adamı görüyorsun. Bakışların, karanlık odanın içerisinde başkaca bir yüz arasa da, karşındaki 11 kişi dışında odada kimsenin olmadığını görebiliyorsun. Odada adeta istenmeyen bir misafir gibi hissetmeye başladığında, vücudunun gerilmeye başladığını hissedebiliyorsun. Bununla birlikte 11 kişinin hareketsiz bir şekilde sana doğru duruyor oluşu, anlamsız bir vücut bulunmuşluğu dile getirir gibi görünüyor. Bu haliyle, değil dakikalarca yıllarca bile bu şekilde durabileceğinizi düşünerek bir şeyler yapman gerektiğini fark ediyorsun. Kafanda dolanan birkaç düşüncenin arasında en makul olanı ise, Phemena’nın size söylediği sözler oluyor. Serbest Bölge’ye girmek için Phemena’nın bahsettiği buyruklar aklında geçip giderken, durumuna uygun olanın beşinci buyruk olduğunu anımsıyor ve bunları sözlere dökmeyi düşünüyorsun. Ne var ki, sanki tam bu anda tıpkı kapının kendiliğinden açılması gibi, tam önünde iblis diyarına açılan bir kapı oluşmaya başlıyor. 11 kişinin hareketsizliği, bu kapıyı oluşturanın bir başkası olduğunu açıkça ortaya koyarken, ruhunun sıkışmaya başladığını hissediyorsun. Yüzüne gerginlikle şaşkınlık arası bir ifade çöktüğünde ise, iblis diyarına geçebileceğin kapı, senin girmen için hazır hale geliyor. Kendince aklından geçirdiğin birkaç saniyelik düşünce faslının ardından ise, yavaş ve temkinli adımlarla karanlığa kendini bırakıyorsun.


Günümüz…


Odana çöken karanlığı, iblis diyarındaki karanlığa yeğleyecek olsan bile, sanki oraya dönmen halinde tüm bu olup bitenin farklı bir şekilde vücut bulacağına inanmaya başlıyorsun. Belindeki ağrıyı en aza indirgeyecek pozisyona geçmenin ardından, bir an için zamanını o karanlıkta değil de tıpkı diğerleri gibi iblis diyarının karanlığında geçirseydin neler olabileceğini düşünmeye başlıyorsun. Sonucun müspet veya menfi olmasını umursamasan bile, en azından bir şeylerin değişebileceğini veya en azından olan birtakım şeylere engel olabileceğini hissediyorsun. Bunun ne derece sağlıklı bir düşünce yapısı olduğu konusunda bile kendi içinde tereddüde düşsen bile, bunu düşünmekten kendi alıkoyan bir başka kramp seansı oluyor. Bu kez sağ baldırına giren kramp seni hızla yatağından kaldırırken, sıkılı dişlerinin verdiği bir başka acıyı da kulaklarında hissetmeye başlıyorsun. Tam bu anda ise, sanki ağrı sadece baldırında ve kulaklarında değil de tüm vücudunda gezinmeye başlıyor. Bunun fiziksel bir acı olmadığını bilsen bile, bir şekilde bu acıya sebep olanları da biliyorsun. Eletha, Azuldir, Zenahpuryu, Yofie ve ismini bilmediğin diğer Aludirler… Her birinin günahını kendi tartında tartsan bile, sonuç tek bir kişiye geldiğinde bambaşka oluyor. Bacağındaki kramp geçse de, dişlerini sıkman hala sürüyor. Vücudundaki acı dinse de, ruhun hala alevler arasında yanıyor. Tek bir isimle, tüm keder bir anda üstüne çöküyor. Herkesin günahlarının yanında, günahı en ağır basanın melun ismi…

Inias…


Uyanışından sonra…
Eletha’nın ihanetinden önce…


Serbest Bölge’ye girmenle birlikte etrafını saran tanıdık karanlığı temkinli ve dikkatli gözlerle kesmeye başlıyorsun. Karanlığın içerisinde oluşabilecek her türlü tehdide karşı vücudunu olabildiğince gergin bir şekilde tutuyor ve olumsuz senaryoların her birinin önüne geçebilmek adına gözlerini bir an olsun hareketsiz bırakmıyorsun. Ne var ki, sanki sonsuza kadar sürecekmiş gibi görünse bile, birkaç saniye içerisinde karanlığın arasında beliren bir yüz, tüm dikkatini çekmeyi başarıyor. Çatık kaşları, hoşnutsuz suratı ifadesi ve hafif çökmüş omuzlarıyla sana doğru gelen yüz, adeta karanlıktan doğmuş gibi tam anlamıyla birkaç metre önünde dururken, karşına yaşlı bir adamın çıkmasına şaşırıp şaşırmamak arasında kalıyorsun. Yaşlı adam seni birkaç saniye boyunca tepeden tırnağa süzmesinin ardından iki elini arkasında birleştiriyor ve ardından “Aithen… Ben, Aludirlerin Komutanı Agrupnia! Sence neden buradasın?” diye soruyor keskin bir ses tonuyla ve kati bir emir verircesine.
Off Topic
Bu konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.

Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılamaz.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

17 Feb 2024, 14:27

Off Topic
Aithen birinci bildirilmiş pasiflik uyarısını almıştır.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Aithen
Posts: 50
Joined: 15 May 2022, 22:24

22 Feb 2024, 16:45

Günümüz...

Aithen'in bedeni, geçirdiği zorlu günlerin yükünü taşıyordu; her bir kasında, her bir sinir ucunda hissettiği ağrı, sanki geçmişin hikayelerini anlatıyordu. Baldırına saplanan kramp, ona sadece fiziksel bir acı değil, aynı zamanda derin düşüncelere dalma fırsatı da sunuyordu. Gözlerini tavandan ayıramayan Aithen, zihnini meşgul eden Lyure hakkındaki düşüncelere dalıyordu. Bu iblis, belli bir süre önce hayatına girmiş olmasına rağmen, onun için önemli bir merak kaynağı haline gelmişti. Aithen, Lyure'nin şu anki durumunu, onunla geçireceği gelecekteki maceraları ve potansiyel bağlarını düşünüyordu. Ancak bu düşünceler, onun için henüz belirsiz ve keşfedilmemiş bir alanı temsil ediyordu. Odada tek başına, karanlıkla çevrili Aithen, hayatının bu yeni evresinde ne tür roller üstleneceğini ve hangi yolları takip edeceğini merak ediyordu. Geçmişteki olaylar ve mevcut durum arasındaki bağlantıları kurmaya çalışırken, içinde bir çeşit belirsizlik hissi uyanıyordu. Bu içsel sorgulama, onun kişiliğinin temel taşlarından biri olan mantıklı düşünme yeteneğini tetikliyordu. Aithen, bu durumun sadece bir iyileşme süreci olmadığını, aynı zamanda kişisel bir dönüşüm ve olgunlaşma süreci olduğunu anlamaya başlamıştı. Zihnindeki bu düşünceler, onun yalnızlığını daha da derinleştiriyor, ancak aynı zamanda karakterinin daha da güçlenmesine yardımcı oluyordu.

Aithen, yatağında dönüp dururken, düşünceleri giderek daha derin ve karmaşık bir hal alıyordu. Fiziksel ağrılarının ötesinde, onu daha çok meşgul eden şey, içinde birikmiş olan ve adını koymakta zorlandığı duygulardı. Bu duygular, belirsiz ve tanımlanamaz bir şekilde ruhunu sarmalıyordu, adeta bir bulmacanın çözülemeyen parçaları gibi. Bu gizemli duyguların arasında dolaşırken, Aithen'in zihnine sürekli olarak bir isim dolanıyordu. Bu isim, onun için hem bir muamma hem de derin bir etki yaratıyordu. Ancak bu ismi düşünmek, onun için bir tür içsel savaşa dönüşüyordu. Bu savaşta, kendi içindeki karanlıkla ve aydınlıkla yüzleşiyordu. Bu düşüncelerin sonunda, adeta bir sis perdesinin arkasından, zihninin en karanlık köşesinde saklı duran bir isim açığa çıkıyordu: Inias. Bu isim, onun için sadece bir kişiyi değil, aynı zamanda geçmişin gölgesini ve geleceğin belirsizliğini temsil ediyordu. Bu ismin fısıltısı, Aithen'in kalbinde hem bir sızı hem de bir kararlılığın doğmasına sebep oluyordu. Bu isimle birlikte, onun yolculuğu yeni bir anlam kazanıyor, yeni bir bölüm açılıyordu.

Aithen, yatağında acı içinde kıvranırken, kendini toparlamak için bir çaba içine giriyordu. Her hareketiyle bedenindeki ağrılar artsa da, yavaşça doğrulmaya çalışıyordu. Zihnindeki bu belirsiz ve rahatsız edici düşüncelerden uzaklaşmaya, gerçekliğe tutunmaya çalışıyordu. Ancak bu çabası, zihninde dolaşan o isimle karşılaştıkça daha da zorlaşıyordu. Inias... Bu isim aklına her geldiğinde, içinde bir öfke, bir huzursuzluk dalgası yükseliyordu. Bu duygular, onu hem güçlendiriyor hem de zayıflatıyordu. Onunla yüzleşmeye hazır mıydı, yoksa bu sadece başka bir karanlık labirente giriş miydi? Bu soruların cevaplarını bulmak, sanki bir yanardağın kenarında dengede durmaya çalışmak gibiydi. Aithen, bu duygusal çatışma içinde, yatağından kalkmayı başarmak, odanın kapısına doğru yönelmek istiyordu. Bir anda tekrar o adamı hatırladı. O yaşlı adamı...

Geçmiş...

Aithen, Zenahpuryu ve Yofie'nin yanından ayrılırken, Aludir Üssü'nün soğuk ve sessiz koridorlarında yürümeye başladı. Her adımında, kararlılığını ve güçlü duruşunu koruyor, ancak içinde yükselen bir belirsizlik hissiyle de mücadele ediyordu. Bu koridorlar, ona sadece fiziksel bir yolculuğu değil, aynı zamanda kendi iç dünyasında bir keşfi de temsil ediyordu. Koridor boyunca yürürken, Aithen kendi düşünceleriyle baş başa kalıyor, geleceğe dair planlarını ve ideallerini sorguluyordu. Her adımında, kendi doğrularıyla ve içindeki savaşçı ruhla tekrar tekrar yüzleşiyor, bu sürecin onu daha da güçlendirdiğine inanıyordu.

Koridorun sonuna yaklaştıkça, Aithen'in zihninde yeni bir soru belirmeye başladı. Bu yolculuğun sonunda neyle karşılaşacağını merak ediyor, bu bilinmezliğin heyecanı ve endişesi iç içe geçiyordu. Gizemli kapının önüne geldiğinde, onun ardında ne olduğunu kestirmeye çalışıyordu. Kapıyı açtığında karşısında duran 11 gizemli adamla yüzleşti. Bu adamların varlığı, Aithen'in zihninde hem bir tehdit hem de bir fırsat olarak algılanıyordu. Onların sessiz duruşları, ciddi ifadeleri, Aithen'in dikkatini çekiyor, aynı zamanda onun savaşçı ruhunu da harekete geçiriyordu. Bu an, Aithen için sadece fiziksel bir karşılaşma değil, aynı zamanda kendi varoluşunu ve yolunu sorgulama fırsatıydı. Bu adamların kim olduğunu ve neden burada olduklarını anlamak, onun için yeni bir meydan okuma teşkil ediyordu. Bu meydan okuma, Aithen'in kişiliğindeki cesareti ve kararlılığı ortaya çıkarıyordu, zira her zorluk onun için bir başarıya ulaşmanın bir adımıydı.

Koridorun sonunda, Aithen karşısında duran 11 gizemli adamla göz göze geldiğinde, anında içgüdüsel bir tepki veriyor. Her birinin üzerindeki sessizlik ve gizem, onun merakını daha da kamçılıyor. Bu adamların duruşlarından, onların sıradan olmadıklarını anlıyor; her biri, gizli bir hikaye ve belki de cevaplanmamış sorular taşıyor gibi görünüyor. Aithen, bu adamların kim olduğunu ve buradaki amacını çözmeye çalışırken, kendi savaşçı doğasını ve sezgilerini kullanıyor. Bu sessiz ve gizemli figürlerin arasında dururken, kendisini bir kez daha sınanıyor, zorlu bir bulmacanın içinde hissediyor.

Bu gergin ve beklenmedik karşılaşma sırasında, Serbest Bölge'ye giden kapı açılıyor ve Aithen, kapıdan girdikten sonra karşısında beliren kişiye şaşkınlıkla bakıyor. Agrupnia, Aludirlerin Komutanı olarak kendini tanıtıyor. Onun varlığı, odaya yeni bir enerji getiriyor ve Aithen'in tüm dikkatini üzerine çekiyor. Agrupnia'nın gözlerindeki keskin bakışlarla Aithen'e yönelttiği soru, odayı sessiz bir beklentiyle dolduruyor. Aithen, bu sorgulayan bakışların altında, kendi düşüncelerini ve ifadesini dikkatle seçerek yanıt veriyor. "Komutanım, bu sistemi çalışan bir saat gibi görüyorum." diye başlıyor Aithen, sesindeki ton hem saygılı hem de kendinden emin. "Her bir parça, kendi yerinde ve kendi işlevinde önemlidir. Ben de bu mekanizmanın bir parçasıyım. Ancak unutulmamalıdır ki, bir saat sadece doğru zamanda ve doğru yerdeki dişlilerle işlevini yerine getirebilir."
Image
KÜNYE
İsim: Aithen
Cinsiyet: Kudretli Ayı
Yaş: 27
Boy: 1.82
Kilo: 78
Sınıflar: Sezici, Saldırgan, Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 3
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 1
İrade: 2
Zeka: 2

Aludir Statları
Görü: 2
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 0

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Lyure
Cinsiyet: Kadın
Boy: 1.52
Kilo: 40
Tür: Peri
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 10
Dayanıklılık: 4
Çeviklik: 3
Arun: 4
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER
Tatlı Tebessüm

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

23 Feb 2024, 11:48

Sorduğu sorunun ardından değişmeyen yüz ifadesi ve gözlerine kilitlediği bakışlarıyla bir cevap bekleyen Agrupnia’ya karşı cümlelerini kurmaya başlıyorsun. Verdiğin cevapla birlikte gözlerin de Agrupnia’nın vereceği en ufak bir tepkiyi yakalamak için didinmeye başlıyor. Ancak ağzından çıkan her bir kelimeye rağmen Agrupnia’nın yüz ifadesi hiçbir şekilde değişmiyor ve içine, hatta ruhuna işleyen bakışlarıyla bakmaya devam ediyor. Cevabını bitirmenin ardından ise Agrupnia kafasını hafifçe aşağı yukarı sallayıp “Demek öyle.” demekle yetiniyor. Bu cevap hem bir hayal kırıklığı hem de konuşmanın devam edeceği yönünde bir izlenim uyandırırken Agrupnia yerde dolaştırdığı bakışlarını hafifçe kaldırıyor. Bakışlarını, hiç de acelesi yokmuş gibi karanlığın içinde yavaşça hareket ettiren Agrupnia, üstten bakarak gözlerinle kesiştiği vakit “Bir sistem varsa ve bunu çalışan bir saate benzetiyorsan, önce onun çalışıp çalışmadığına bakman gerekir, öyle mi? Bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir derler, ama bunun neye faydası olur ki? Hem ayrıca, sen bu mekanizmadaki bir parçaysan, bir dişliysen, doğru zaman ve yerde olduğuna kim karar veriyor?” diyor. Bu sorularından sonra hafifçe nefes alan Agrupnia bakışlarını etrafında çevirmeye başlarken “Burası iblis diyarının bir parçası. Merak etme, anlatılan iblis diyarından farklı bir yer… Tamamen temiz ve güvenilir. En azından öyle olması gerekiyor.” diyor. Agrupnia, sanki etrafındaki karanlığın ardındaki aydınlığa yüzünü dönmüş gibi, hemen kafanın üstünden arka tarafına doğru bakışlarını sabitlerken “Eğer, Aithen, herkes birer dişliden ibaret olsaydı, saati oluşturmanın ne anlamı kalırdı?” diyor. Hemen ardından ise gözlerini bir kez daha yavaşça sana doğru indirirken yüzüne yerleştirdiği belli belirsiz bir tebessümle “Sistem, saat, işleyiş, mekanizma veya her neyse… Bu konu hakkında düşünmeye çok vaktin olacak. Fakat burada olma sebebin, söylediklerinden hiçbiri. Çünkü, bana tüm bunlara hükmedebilecek biri gerekiyor. Eğer bu sistem dediğin gibi bir saatse, o saatte yer alacak bir dişliye değil, o saati onaracak kişiyi bulmam gerekiyor.” diyor. Agrupnia bu sözlerinden sonra yüzündeki tebessümü hızla silip kaşlarını çatık bir hale getirirken “Senden bir saat tamircisi olur mu dersin Aithen?” diyerek karanlığın sessizliğini içine çekiyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Aithen
Posts: 50
Joined: 15 May 2022, 22:24

24 Feb 2024, 14:05

Aithen, Agrupnia'nın sorgulayıcı bakışları altında, kendisine yöneltilen soruları dikkatle dinliyordu. Komutanın kelimeleri, onun içinde bir rahatsızlık yaratmaya başlamıştı. Bu öfke, sadece Agrupnia'nın sorgulayıcı tavrından değil, aynı zamanda kendi içindeki çatışmalardan da kaynaklanıyordu. Sesinin tonunda bir miktar sertlik hissedilirken "Bir saat, doğru zamanda ve doğru yerde olmak için, öncelikle içindeki her parçanın kendi işlevini bilmeye ihtiyacı vardır." diyerek cevap veriyordu. Aithen bu cümleleri söylerken, Agrupnia'nın yüzündeki ifadeyi dikkatle okuyordu, ancak karşılığında hiçbir değişiklik göremedi. Bu, onun sabrını daha da zorluyor, ancak aynı zamanda kendi fikirlerini daha net ifade etme fırsatı olarak da görüyordu.

Agrupnia'nın son sorusuna cevap verirken, Aithen yavaşça nefes alıp vererek kendi içindeki dengesini korumaya çalıştı. "Bir saat tamircisi olup olmadığımı mı soruyorsunuz, Komutanım?" diye başladı Aithen, ses tonunda bir kararlılık ve hafif bir sertlikle. "Bir saat, tıpkı bir toplum gibi, birbirine bağlı parçalardan oluşur. Her parça, kendi yerinde ve işlevinde önemlidir, ancak saatin tam olarak işlemesi için, tüm parçaların uyum içinde çalışması gerekir. Eğer saatin içindeki bir parça bozulursa, saat tamircisinin görevi onu onarmaktır. Ben, bu mekanizmanın sadece bir parçası değil, aynı zamanda onu onaracak kişi de olabilirim." Aithen bu sözleri söylerken, gözlerinde bir kararlılık, sesinde bir özgüven vardı. Agrupnia'ya bakarken, bu karanlık ve gizemli ortamda kendine bir yer bulmaya, kendi rolünü tanımlamaya çalışıyordu. Kendisine yöneltilen her soru, onun için bir meydan okuma, bir fırsat ve kendi varlığını kanıtlama şansıydı.

"Bu rol için uygun olduğumu düşünüyorum, Komutanım." dedi Aithen, sesindeki özgüvenle. "Çünkü bir liderin, bir savaşçının, ve bir düşünürün niteliklerini taşıyorum. Sorunları çözme, zorlu durumlarda karar alabilme ve etrafımdakilere ilham verebilme yeteneğim var. Ve bunları size kanıtlamayı çok isterim." Aithen bu sözleri söylerken, aynı zamanda kendi merakını da gidermeye çalışıyordu. "Ancak, kendi iblisim olan Lyure'nin durumu hakkında bilgi alabilir miyim? Onunla olan bağım ve ona ne olduğu benim için önemli. Biliyorsanız yani." Aithen, Lyure hakkında bilgi almayı beklerken, aynı zamanda Agrupnia'ya doğrudan bir soru yöneltiyor. "Ayrıca, burada, bu diyarda neden olduğumuzu ve benden ne beklediğinizi de açıklar mısınız? Buradaki rolümüzün ve geleceğimizin ne olacağını anlamak istiyorum."
Image
KÜNYE
İsim: Aithen
Cinsiyet: Kudretli Ayı
Yaş: 27
Boy: 1.82
Kilo: 78
Sınıflar: Sezici, Saldırgan, Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 3
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 1
İrade: 2
Zeka: 2

Aludir Statları
Görü: 2
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 0

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Lyure
Cinsiyet: Kadın
Boy: 1.52
Kilo: 40
Tür: Peri
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 10
Dayanıklılık: 4
Çeviklik: 3
Arun: 4
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER
Tatlı Tebessüm

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

26 Feb 2024, 12:26

Konuşmaya başlamanla birlikte Agrupnia’nın yüzünde hafif bir tebessüm oluşmaya başlıyor. Bu tebessümü gördüğün anda, bunu iyiye mi yoksa kötüye mi yoracağın konusunda ise pek emin olamıyorsun. Agrupnia’nın bu ana kadar yüz hatlarına hiç de yansımayan düşünceleri, onu okuması imkansız bir kitaba dönüştürmüş gibi oluyor. Tebessümü dışında vücudunda hiçbir uzvun ve hatta sinirin dahi hareket etmemesi, sözlerinin karanlığa karışıp gitmesine neden oluyor. Cümlelerini tamamladığında ise Agrupnia yüzündeki tebessümü korumaya devam ederek “İnsanın kendini bilmesi güzel bir şey.” diyor. Fakat hemen ardından yüzündeki tebessüm bir anda silinip gözlerine keskin bir hava yerleşirken “Ama kendini yanlış bilmesi felakettir.” diyor. Bu sözleriyle, kendine dair söylediğin şeylere katılmadığını açıkça belirtmiş gibi duran Agrupnia birkaç saniye tepkini ölçmek için bekledikten sonra “Lider, savaşçı ve düşünür, ha? Sorun çözen, karar alabilen ve ilham veren… Bu yaşımda kendimde bu vasıfları göremiyorum. Demek ki sen, daha dünyamıza yeni gelmişken çoktan bizden öteye geçtin, Aithen!” diyor. Sesindeki kinaye ve tonlamayı özellikle seçtiği açıkça belli olan Agrupnia, yüzüne yapışan ekşi bir ifadeyle sözlerini tamamlamasının ardından kaşlarını iyice çatıyor ve ardından “Önce şunu kabul edelim… Sen hiçbir şey olacaksın! Bugün, yarın ve bütün hayatın boyunca! Hiçbir şeyden bir adım fazlası olmadan ömrünü geçirecek ve ardından hiçbir şey olarak geberip gideceksin! Ne arkanda bırakacak bir hikayen ne de bir ismin olacak… Aithen, hiçbir şeylerin arasındaki en hiç olanı olacak!” diyor.

Agrupnia’nın bu sözleri her ne kadar gururunu sarsacak türden olsa bile, bir şekilde konuşmasıyla seni sarmalamış olması ve aynı şekilde bu sözlerin bir yere varacağını belli eden tavırları, şimdilik sükunetini korumana neden oluyor. Agrupnia da bunu bekler gibi birkaç saniye sessizliğe düşmesinin ardından “Cysa…” diyerek konuşmaya başlıyor. Bunun bir isim olduğunu düşünmeye başladığın sıralarda ise Agrupnia “Kavramlara takılma, lakin o İmparator seviyesinde bir Aludir. Ancak eninde sonunda bize sırtını dönecek, bunu görebiliyorum.” diyor. Bu sözlerinin ardından “Lenith… Tıpkı Cysa gibi, o da bir İmparator. Ancak yönlendirilmeye… Hayır, yönetilmeye ihtiyacı var. Aksi halde, beş para etmez biri.” diyor. Agrupnia’nın başta isimleri söyleyip ardından da düşüncelerini dile getirdiği bir konuşma seansına girdiğiniz anlamanla birlikte, kendini daha çok konuşmaya vermeye başlıyorsun. Agrupnia da bu aşamada konuşmasını sürdürüyor ve “Zenahpuryu… Onunla zaten tanışmıştın. Kudretli ve kudretini kendi yargılarına göre sonuna kadar kullanacak biri… Potansiyelini zaman gösterecektir, lakin adını her geçen gün daha fazla duyman muhtemel.” diyor. Bu şekilde konuşmayı sürdüren Agrupnia aldığı bir soluktan sonra “Diniel… Onu da aynı grupta olmuş olman nedeniyle tanıyorsundur. Tıpkı Zenahpuryu gibi kendi yargılarıyla karar veren biri. Lakin Zenahpuryu’dan ayrıldığı nokta, bu yargıların kendi çıkarına olup olmadığı…” diyor. Bu sözlerinden sonra Agrupnia derin bir nefes almasının ardından “Inias… Kaliteli bir kumaş ve işlenmeye ihtiyacı var. Kudreti ve karakteri etkileyici olsa bile, hiçbir taş kendi kendine şekillenmez. Onu en iyi şekilde şekillendirmek gerekir.” diyor. Agrupnia isimleri verip açıklamalarını yaptıktan sonra kısa bir sessizliğe gömülürken, sanki bu isimleri sindirmeni bekliyor senden. Birkaç saniyenin ardından ise “Ve henüz uyanışını sağlamamış veya sağlamışsa da şu an bilgim olmayan diğer Aludirler… Her birinin kudretinden ve karakterinden şüphe duymayabilirsin. Ancak sen de dahil olmak üzere, her birinin yontulması gereken bir yan var. Benim bile…” diyor.

Sözleriyle ruhunda keskin bir tat bırakan Agrupnia konuşmasını sürdürmek için aldığı bir nefesin ardından “Bunu söylemesi belki güç ama, bu bahsettiğim isimlerin her biri bir gün İmparator olabilir. Bunu başaramasalar bile, kudretleriyle bu dünyayı sallayabilir. Bunu zaman gösterecek. Ancak bir komutan olarak görevim, kudreti ne denli fazla olursa olsun, onları Aclania yararına kullanmak. Bu görevim kapsamında da, ne bir kişi ayırt ederim ne de makam ne de unvan. Bu yüzden Aithen, görevimin sonlarına gelirken arkamda bir göz bırakmak durumundayım. Herkesten uzak, ancak herkese yakın olabilecek birini… Bir hiç yaratmalıyım!” diyor.

Son sözleriyle birlikte, ilk başta hakkında söyledikleri birleştirmiş gibi duran Agrupnia bir süre yüzüne bakmaya devam ediyor. Sözlerinin anlaşılırlığını teyit etmesinin ardından ise “Inias’ın gerçek uyanışını sağlamakla görevlendirildim. Hükümdarımız benden Inias’ın bir İmparator olup olmadığını teyit etmemi istedi. Bu görev benim için oldukça kutsal olsa bile, eğer ki Inias bir İmparator ise ömrümün de sonuna geldiğini gösterir.” diyor. Agrupnia’nın kendi ölümünü bile kabullenmiş olmasına rağmen sesinde en ufak bir tereddüt barındırmıyor olması bir hayli dikkatini çekiyor bu noktada. Agrupnia ise sanki basit bir şeyden bahseder gibi ölümünü haber vermesinin ardından “Ben ebedi uykuya daldıktan sonra ardımdan bir komutan daha seçeceklerdir. Ancak bizim bir komutandan ziyade, herkesi kontrol altında tutabilen bir varlığa ihtiyacımız var. Gerektiğinde, bir İmparator’u bile durdurabilecek kudrette birine. Gerektiğinde, tereddüt etmeden ölecek ve öldürecek birine…” diyor. Sözlerini açık açık dile getirmesinin ardından Agrupnia “İblisin… Lyure ile bağ kurmuş haldesin, bana sormaktan ziyaden kendin bunu bilebilmelisin. Zaten bu sözlerimi doğrulayıp kaderini kabullenirsen, o zaman iblisinin de bu kader içinde kavrulmasını sağlayacaksın. O yüzden, şimdi bir karar vermen gerekiyor Aithen… Her şeyi yapıp bir hiç olabilecek misin?” diyerek sözü sana bırakıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Aithen
Posts: 50
Joined: 15 May 2022, 22:24

29 Feb 2024, 12:37

Aithen, Agrupnia'nın sözlerini dinlerken, içinde karmaşık duyguların fırtınası kopuyordu. Kendisinden beklenen 'hiç' olma fikri, onun varlık anlayışına ve kendi değer yargılarına tamamen aykırıydı. Kendini bir başkası uğruna feda etme düşüncesi, onun gururunu ve özsaygısını zedeliyordu. Bu fikir, onun içinde bir isyan ve nefret ateşi yakıyordu. "Bir hiç olmak mı?" diye düşünüyordu kendi kendine, "Hayatımı, varoluşumu bu şekilde inkar etmek mi?" Bu düşüncelerle boğuşurken, Agrupnia'ya baktı ve derin bir nefes alarak, içindeki çatışmayı bastırmaya çalıştı.

Yüzünde zoraki bir kararlılık ifadesiyle, Agrupnia'ya döndü ve "Evet, bu rolü üstlenebilirim, Komutanım." dedi. Sesindeki bu kararlılık, aslında yüreğindeki tereddütleri ve isyanı gizlemeye yönelik bir perdeydi. Aithen, bu yalanı söylerken, bu rolü kabul etmesinin, kendisini yükseltecek ve belki de daha büyük amaçlara hizmet edecek bir adım olduğunu düşünüyordu. "Eğer bu, benim ve diğerlerinin daha büyük bir amaç uğruna ilerlemesini sağlayacaksa, ben de bu fedakarlığı yapabilirim." diye ekledi, ses tonunda bir miktar isteksizlikle.

Ancak Aithen'in içinde, bu sözlerin ardından bir yabancılaşma ve kendine yabancılaşma hissi doğmaya başladı. Söylediği her kelime, kendi içindeki gerçek duygularla çatışıyordu. Bu rolü kabul etmek, kendi doğrularından, kendi öz benliğinden uzaklaşmak anlamına geliyordu. Ancak aynı zamanda, bu rolün ona getireceği potansiyel fırsatlar ve güç, onun bu yalanı söylemesine neden oluyordu. Aithen, Agrupnia'nın yüzüne bakarken, kendi içindeki bu çatışmayı ve kargaşayı gizlemeye çalışıyordu. Bu an, onun için sadece bir karar anı değil, aynı zamanda kendi iç dünyasında bir yol ayrımıydı. Kendi öz değerlerini ve inançlarını bir kenara bırakarak, belirsiz bir geleceğe adım atıyordu. Bu adım, onun için hem bir risk hem de bir fırsattı. Aithen, Agrupnia'nın vereceği tepkiyi beklerken, kendi içindeki çatışmalarla mücadele etmeye devam ediyordu. Bu, onun için sadece dış dünyadaki bir rol değil, aynı zamanda kendi iç dünyasındaki bir savaştı.

İçindeki çatışmalar ve tereddütlerle boğuşurken, Agrupnia'ya dönerek, "Peki, bu yolda nasıl ilerlemeliyim, Komutanım? Bu rolü nasıl yerine getirebilirim?" diye sordu. Sesindeki bu soru, hem bir yol gösterici arayışını hem de içindeki belirsizliği yansıtıyordu. Aithen, Agrupnia'nın vereceği cevaplardan, bu yeni ve belirsiz yolculuğunda rehberlik bulmayı umuyordu. Bu soruları sorduktan sonra, Aithen içsel bir yolculuğa çıktı ve zihnini Lyure ile iletişime geçmeye odakladı. Gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı ve zihninde Lyure'ye seslendi: "Lyure, beni duyuyor musun? Bana bir işaret ver, hemen." Aithen'in sesi, zihninin derinliklerinde yankılanırken, bir cevap bekliyordu. Bu sessiz ve içsel çağrı, onun hem iblisine olan bağlılığını hem de bu yeni durumda Lyure'ye duyduğu ihtiyacı gösteriyordu.
Image
KÜNYE
İsim: Aithen
Cinsiyet: Kudretli Ayı
Yaş: 27
Boy: 1.82
Kilo: 78
Sınıflar: Sezici, Saldırgan, Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 3
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 1
İrade: 2
Zeka: 2

Aludir Statları
Görü: 2
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 0

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Lyure
Cinsiyet: Kadın
Boy: 1.52
Kilo: 40
Tür: Peri
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 10
Dayanıklılık: 4
Çeviklik: 3
Arun: 4
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER
Tatlı Tebessüm

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

01 Mar 2024, 13:30

Agrupnia’nın cümleleri ve sorusu üzerine, birkaç saniye içine düştüğün sessizlik düşüncelerini toparlamana olanak sağlıyor. Tüm bu süreçte, Agrupnia’nın gözlerini bir saniye bile olsa üzerinden ayırmaması, yaşlı adamın sadece gözlerine değil ruhuna da baktığı yönündeki izlenimlerini bir hayli güçlendirmeye başlıyor. Sanki zihninin içinde dolananları, ruhunun ardındakiler ve hatta Lyure’yi bile çıplak gözle görebilir gibi duran Agrupnia’ya, bu anda ister istemez bir hayranlık duymadan edemiyorsun. Yüzündeki her bir kırışıklığın bir ömre bedel tecrübeler silsilesi gibi göründüğünü ve bakışlarındaki keskinlikle kudretini alenen ortaya koyduğunu düşündüğün Agrupnia, bir düşman bile olacak olsa saygıyı ziyadesiyle hak edebilecek biri olarak görünüyor gözüne. Düşüncelerini toparlayıp konuşmaya başladığında ise, Agrupnia’nın seni tüm dikkatiyle ve neredeyse soluk bile almadan dinlediğini görebiliyorsun.

Söz sırasını Agrupnia’ya devretmenin ardından, ruhundaki karanlıkta varlık bulmuş olan Lyure’ye seslendiğinde, kulağına gelen büyük bir esneme sesi bir anda zihnindeki karanlığı parçalamaya başlıyor. İki kolunu da yukarı kaldırıp vücudunu olabildiğince kasmış bir şekilde duran Lyure esnemesini birkaç saniye daha sürdürmesinin ardından gözlerini elinin tersiyle siliyor ve ardından burnunu hafifçe çekmeye başlıyor. Lyure iki kolunu da indirmesinin ardından sanki havadaki kötü bir kokuyu hissetmiş gibi yüzünü buruşturmasının ardından, bu kokunun doğruluğunu teyit etmek için birkaç kez büyük büyük koklama hareketi yapıyor. En sonunda ise her zaman bildiğin duruşuna geçmesinin ardından bakışlarını sana deviriyor ve“Elbette duyuyorum ahmak herif! Eğer cevap vermiyorsam, canımın istemediğindendir.”diyor. Bu sözlerinden sonra ise yüzünü hafifçe ekşiten Lyure“Yaşlı kokusu alıyor gibiyim de, bir an senden geliyor sandım!”diyor. Aslında Lyure’nin Agrupnia ile olan konuşmalarına bir şekilde vakıf olduğunu düşünmeye başladığın bu anda, Lyure vakit kaybetmeden konuya giriyor ve“Şu hiç olma falan filan işleri bana göre değil, biliyorsun. Sonuçta benim kim olduğum belli ve ben öyle hiçmişim, yokmuşum gibi ortalarda dolanamam!”diyor. Bu sözlerinden sonra ise iki kolunu göğüs hizasında birleştirip kafasını 45 derece sağa çevirip bakışlarını senden kaçıran ve önemsiz bir muhatabı varmış gibi davranan Lyure“Yani bir karar vereceksen, ona göre ver.”diyor.

Agrupnia’nın sözlerine Lyure’nin iştirak etmemiş olması, aslında içinde yaşadığın karmaşanın başka bir görüşünü olarak gözüne yansıyor. En azından Lyure’nin şimdiye kadar ortaya koyduğu karakterini de dikkate aldığında, Agrupnia’nın sözlerini ve beklentisini ne derece uygulayabileceğin konusunda ister istemez tereddüde düşüyorsun. Ancak bu esnada, kulaklarına bir anda Agrupnia’nın sesinin ilişmesiyle, zihnindeki karanlıktan ayrılıp Agrupnia’nın gözlerine yakalanıyorsun.

Agrupnia hafifçe soluklanmasının ardından “Bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim. En azından senin gibi birinin bunu sorgusuz sualsiz kabul edeceğini.” diyor söze başlarken. Ancak bu sözlerinin içinde belirgin bir şekilde yakaladığın hayal kırıklığı, Agrupnia’nın senin hakkındaki düşüncelerin iyi yönde gitmediğini sana gösteriyor. Buna karşın Agrupnia hafifçe sırtını esnetmesinin ardından “Yine de, bu kadar istekli olsan bile dediklerimi yapıp yapamayacağını zaman gösterecek.” diyor. Sanki beklentisi düşmüş gibi olsa da halen umutlu görünen Agrupnia iki elini serbest bırakmasının ardından ise “Bu rolü yerine getirebilmen için, kudretlilerden daha kudretli olmak zorundasın. Saydığım her bir isimden ve bundan sonra karşılaşacağın her bir kişiden… Ancak bu kudretini kimsenin bilmemesini ve kimsenin tatmamasını da sağlaman gerekecek. Yani, Aithen, hem en kudretli olup hem de en kudretsiz olacaksın.” diyor. Agrupnia bu açıklamalarını yaptıktan sonra yüzüne çarpık bir gülümseme yerleştirmesinin ardından “Kudretsiz olma konusunda başarısız olacağını düşünmüyorum. Peki ya kudretli olma konusunda?” diyor. Hemen ardından ise kafasını hafifçe sallayarak “İblisin… Lyure’yi çıkar ve bana hakkında yanılmamış olduğumu düşündürt. Bakalım becerebilecek misin?” diyor ve birkaç adım geriye atarak ortamı bir nevi sana bırakıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Aithen
Posts: 50
Joined: 15 May 2022, 22:24

04 Mar 2024, 15:19

Aithen, Lyure ile olan kısa, tek taraflı konuşması bittikten sonra Agrupnia'nın sözlerini baştan sona dinliyor, Agrupnia'nın isteğini yerine getirmeden önce tekrar Lyure ile bağlantı kuruyor. Lyure'nin umursamaz yüz ifadesini kısa bir süre izledikten sonra Lyure'ye doğru bir adım atıyor ve konuşmaya başlıyor. "Öncelikle senin ideallerini ve ne olduğunu, ne olmak isteyebileceğini çok iyi biliyorum. Seni aksi bir duruma sürüklemem, bu durumda anlaşmamızın da tehlikeye girebileceğini biliyorum." dedikten sonra bir süre daha Lyure'yi süzüyor, ne düşündüğünü anlamaya çalışıyor. "Yalan söyleyeceğiz Lyure. Bir hiç olmak, sistem için kendimi feda etmek... Sikerim öyle işi." Cümlenin sonuna doğru ses tonu oldukça ciddi ve öfkeli olan Aithen, Lyure'ye de aynı öfke ile bakıyor. Bu öfkeli yüz ifadesinin Lyure ile alakası yok, ama Aithen kendisine böyle bir teklifin yapılmış olmasına bile başından beri o kadar sinirlenmişti ki, içinde tuttuğu ve saklamak için kıçını yırttığı o öfkesini iç dünyasında çıkarmak zorunda kaldı. Öfkesi kısa bir süre sonra gülümsemeye dönüşüyor ve "Yaşlı adamın sahip olmamı istediği gücü elde edene kadar yalan söyleyeceğim. Bu görevi kabul ettiğimi söyleyeceğim. Her şey bittikten sonra ise bu gücü farklı amaçlar için kullanacağım." diyor. Hemen ardından Lyure'ye doğru uzanıyor ve elini tutmaya yelteniyor. "Her gün ne kadar insan, ne kadar iblis ölüyor, farkında mısın? Belki insanların ölümünü umursamıyorsun, belki kendi türünün ölümünü bile umursamıyorsun ama bir gün sen ve ben, bu çarpık sistemin içinde ikimiz de aynı kaderi paylaşabiliriz." Tuttuğu eli Lyure'yi rahatsız etmeyecek kadar, ama kendini belli edecek kadar sıkıyor. "Ben bu kaderi reddediyorum." diyor. Kısa konuşması bittikten sonra Lyure'ye doğru gülümsüyor ve "Bu sonuca ulaşabilmemiz için bana yardımcı olman lazım, Lyure. Yaşlı adam, seni dışarı çıkarmamı istedi. Bana eşlik edip çağrıma kulak verirsen planımıza gecikmeden başlayabiliriz." diyor. Son olarak da "Sana güveniyorum. Sonsuza kadar." diyor ve kendine gelip tekrar Agrupnia'ya odaklanıyor.

"Bahsettiğiniz kaderin zaten yarısına ulaştım diyebilir miyiz? Şu an herhangi bir kudrete sahip değilim, en azından sizin gözünüzde öyle olduğunu düşünüyorum, her ne kadar bunu da ulaşmam gereken bir şey olarak belirtseniz de." Agrupnia'nın gözlerinin içine bakıyor ve konuşmaya devam ediyor. "Ayrıca, senin gibi biri derken neyi kast ettiğinizi çok merak ediyorum. Yanlış anlamayın komutanım, sadece yeni tanıştığımız için bu ifadeniz garip geldi bana." Hemen ardından Agrupnia'dan birkaç metre uzaklaşıyor. "Neyse, sizi daha fazla bekletmek istemiyorum." Kısa bir süreliğine gözlerini kapatıyor, bugüne kadar Lyure ile gerçekleşmiş tüm anılarını aklından geçiriyor. Gözlerini açıyor ve gereken talimatı veriyor.

"İnsanların Kurtarıcısı ve İblislerin Efendisi, göster kendini!"
Image
KÜNYE
İsim: Aithen
Cinsiyet: Kudretli Ayı
Yaş: 27
Boy: 1.82
Kilo: 78
Sınıflar: Sezici, Saldırgan, Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 3
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 1
İrade: 2
Zeka: 2

Aludir Statları
Görü: 2
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 0

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Lyure
Cinsiyet: Kadın
Boy: 1.52
Kilo: 40
Tür: Peri
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 10
Dayanıklılık: 4
Çeviklik: 3
Arun: 4
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER
Tatlı Tebessüm

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

05 Mar 2024, 15:19

Agrupnia’nın cümlelerinin ardından, zihninde vücut bulan Lyure’ye bir kez daha odaklanıyor ve ona sözlerini iletmeye başlıyorsun. İlk cümlelerine karşın, tavrının seninkiyle aynı olduğunu gösterir şekilde duran Lyure, aranızdaki anlaşmanın bozulmasını tasvip etmediğini bakışlarıyla belli ediyor. Her ne kadar Lyure’nin bu anlaşma konusunda hala üstün tarafın kendisi olduğunu hissettiren bakışları anlık bir dikkat dağınıklığına neden olsa bile, konuşmanı sürdürüyor ve Lyure’nin elini tutmaya çalışıyorsun. Lyure, sanki bu sahne daha önce yaşanmış da bu olaydan fazlasıyla muzdarip olmuş gibi, bakışlarını ürkekleştirip elini çekmeye yelteniyor. Ne var ki, bu konudaki hamlesi seninkinden gecikmeli oluyor ve Lyure hiç beklemediği anda elini senin ellerinin arasında buluyor. Bununla birlikte, az önceki yaşadığın dikkat dağınıklığının katbekat fazlasını yaşayan Lyure, bakışlarını elini odaklayarak adeta söylediklerini duymamaya başlar gibi bir görüntü ortaya koyuyor. Ancak cümlelerin bittiği anda bakışlarını bir anda sana doğru çeviren Lyure hızla elini senden kurtartmak için çekerken“Ama sen de! Tamam elin sıcak falan ama zırt pırt bana dokunabileceğini mi sandın? Aithen’cim dediğim için sana bağlandım falan diye mi düşünüyorsun? Nezaketimi kötüye kullanma!”diye çemkirmeye başlıyor. Sözleri her ne kadar sert olsa bile, aynı sertliğin tavrına yansımaması tüm bu sözlerin gerçekliği konusunda seni şüpheye düşürürken Lyure iki kolunu da göğsünde bağlayıp burnunu havaya doğru dikerek“Ne olursa olsun, bir insancıksın ve ben de sizin kurtarıcınızım! Kurtarıcına aşık olamaz, onunla aşnafişna düşünemezsin!”diyor. Lyure, aranızdaki sınırı sana bir kez daha göstermek için bu sözleri bir çırpıda sarf etmesinin ardından ise bakışlarını yavaşça sana çeviriyor ve ardından da“Adıma yakışanı yaparım. Fazlasını bekleme.”diyerek cümlelerini sonlandırıyor.

Lyure ile uzun sürmüş gibi görünen, oysa bir çırpıda biten sohbetinin ardından bir kez daha Agrupnia’ya odaklanıyor ve karşında duran yaşlı adamın sözlerine karşılık vermeye başlıyorsun. Agrupnia sözlerini dikkatli bir şekilde dinlerken, gözlerini kapamanla birlikte kendince vereceği cevabı yutuyor ve yapacaklarına odaklanmaya başlıyor. Lyure’yi var edecek komutun dilinden dökülmesiyle birlikte, ortalığa yayılan kızıllık bir anda Lyure’yi cismen var ediyor! Agrupnia kısılan gözleriyle birlike Lyure’yi incelemeye başlarken, her ne kadar yüzünü göremesen bile, Lyure’nin de aynı şekilde Agrupnia’ya karşılık verdiğini hissedebiliyorsun. Birkaç saniye süren bu karşılıklı süzmenin ardından ise Agrupnia bakışlarını sana doğru çeviriyor ve “Yeni tanışmış olmamız seni tanımadığım anlamına gelmez, öyle değil mi? İblis diyarındaki uyanışın, orada yaptıkların ve sonrası… Bunların hepsiyle ilgili malumatım var.” diyor. Ancak hemen ardından yüzüne yerleşen hafif bir tebessümle ve sinsi bir ses tonuyla “Belki öncesini de biliyorumdur. Ya da sen de beni biliyorsundur…” diyor. Bu cümlelerini takiben bir anda bakışlarını tekrar Lyure’ye çeviren Agrupnia “Peki ya sen iblis Lyure… Muhtemelen sözlerimi duymuşsundur. Efendin Aithen’in sözlerini harfiyen dinlemeye ve ruhunu işlememe hazır mısın?” diye soruyor.

Agrupnia’nın sözleri üzerine, Lyure kafasını bir anda sana doğru çeviriyor ve hiddetli bakışlarını seninkilere kilitlemesinin ardından“Bu ne şimdi? Ahlaksız ahmaklarla muhatap olmadığımı bu yaşlı bunağa söylemedin mi? Haddini bilmeyenlere haddini bildir lütfen Aithen’cim!”diyor. Bu sözlerinden sonra ise yavaş adımlarla Agrupnia ile aranızdan çekilerek ikinizi bir kez daha karşı karşıya bırakıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
Locked

Return to “Aludir Üssü”