Yeni Bir Hayat (Seraph)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

07 Feb 2024, 16:26

Odana geri dönmenin ardından geçen bir hafta senin normal hayata alışmanı sağlıyor. Bu süre zarfında iblislerden ziyade gündelik hayata ilişkin bilgiler alıyor ve normal bir yaşama dönmeye hazır hale geliyorsun. Bunu sağlayan ise, odandan çıkıp üste gezmenize izin verilen alanlarda karşılaştığın kişiler ve sana yemek servisi yapan insanlar oluyor. Rütbe olarak önemli noktalarda olmayan bu kişiler sana son derece saygılı ve nazik davranıyor. Bununla birlikte kafanda yaşama dair sorulara da yanıt bulabiliyorsun. Ancak konu iblislere ve buna bağlı diğer konulara geldiğinde, konuştuğun kişiler kibarca bu konularda sana bilgi veremeyeceklerini, kendilerinin de sınırlı bilgileri olduğunu ve söyleyeceklerinin bildiklerinden çok da farklı olmadığını iletiyor. Bu nedenle, kendini daha çok normal yaşama dair geliştiriyor ve bu konudaki bilgilerle dış dünyaya kendini hazır hale getiriyorsun.

Tüm bunların yanında bulunduğun yerde mevcut ağır bir havanın da seni her daim sarmaladığını hissedebiliyorsun. Genel olarak insanların suratlarındaki asıklık ve umutsuzluk ifadeleri, her gördüğünde seni daha da karmaşık duygulara itiyor. Bir şekilde Aludirlerin lideri olduğu söylenen Agrupnia’nın öldüğüne dair haberler, bir yandan da hükümdarın artık olmadığı gibi bilgiler kulaklarına çalınırken, bu bilgilere karşı vermen gereken tepkinin de ne şekilde olacağını tam olarak kestiremiyorsun. Ancak yine de, ortamdaki genel havaya ayak uyduruyor ve pek kendin olmasan bile, burada bulunduğu süreyi geçirmeye çalışıyorsun.

Bir haftanın sonunda odana gelen bir görevli, yarın için organizasyonlar ile görüşme yapacağını, ancak bölüklerden herhangi bir şekilde talep gelmediğini iletiyor. Aklına ister istemez bölüklerden neden talep gelmediği sorusu yankılandığında ise, görevli kişi genellikle bölüklere doğrudan alım yapmadıklarını ve bir süre organizasyonda zaman geçirmiş kişilerin daha rahat bir şekilde bölüklere dahil olabildiğini, bu yüzden böyle bir amacın olması halinde aceleci ve karamsar olmamanı sana bildiriyor. Aynı zamanda gelen kişinin bu bilgileri sanki kendisine öğretilmiş ve ellinci kez söylemenin getirdiği bıkkınlıkla söylediğini ve aslında aklının bambaşka bir yerde olduğunu anlayabiliyorsun. Akabinde iyi dileklerini ileten kişi hızla odandan ayrılıyor ve yalnız başına kalıyorsun.

Bu, belki de bu odada geçireceğin son gecen oluyor. Bu ana kadar yaşadıklarını bir kez daha aklından geçiriyorsun ister istemez. Ayrıca bu, gerçek anlamda yeni hayatına başlaman için geçireceğin son gece de oluyor. Her ne kadar zihninde halen daha bilinmezlikler bulunsa bile, bundan sonraki hayatında tüm bu gizemlerin de çözüleceğini düşünüyorsun.
Off Topic
Bu konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.

Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılabilir.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Seraph
Posts: 99
Joined: 05 Dec 2023, 21:09

08 Feb 2024, 00:44


Kuğu gibi süzüldükten sonra kendisini alkışlayan izleyicileri selamlayan bir balerin gibi topuğunun üstünde yarım tur döndü ve göğsüne ok yemiş bir savaşçı gibi düşerek yatağa yığıldı Seraph. Uzun ve yorucu bir gün olmuştu. Fiziksel olarak efor sarfetmese bile, bu bekleyiş sürecinin kendisini mental olarak nasıl yorabildiğini düşünüyordu bir süredir. Sahi, ne kadar süredir buradaydı? Yeni hayatına geçiş süreci, umduğundan çok daha çalkantılı ve garip bir şekilde monoton gidiyordu. Muhtemelen en büyük problem, insanların asık yüzleri ve ruhsuz, bitik, ölü enerjileriydi. İblis diyarından döndüğünden beri ait olduğu yerin burası mı yoksa orası mı olduğunu sorguluyordu kendi kendine.

"Depresyondayım ama darbuka sesi duyduğum anda dans edecekmişim gibi de hissediyorum."

Yattığı yerden tavandaki şekilleri incelerken, bir yandan da şuana kadar olanları düşünüyordu. İçinde bulunduğu evreni bir masal olarak düşündüğünde, ana karakterin kendisi olmadığını iliklerine kadar hissediyordu. Ruhsuz insanların etrafta mutsuz mutsuz koşuşturmalarından, birbirleri ile olan konuşmalarından, duvar köşelerinin solgun renklerine kadar her şey Seraph'a buraya ait olup olmadığını sorgulatıyordu adeta. Ama bu geceden sonra her şey değişecekti. Bunu hissedebiliyordu.

"Alrudir. Alurdir. Alduir... Aludir?"

Bu kısa süreç içerisinde, sahip olduğu sınırlı sayıdaki beyin nöronuna yüklenen yoğun bilgi yığıntısında en temel ve sık kullanılan kelimenin bu olduğuna karar vermişti ve sürekli olarak adını unuttuğu o malum kelimeyi düzenli aralıklarla tekrar ederek ezberlemeye çalışsa da telaffuzuna asla tam olarak alışamıyordu. Organizasyonlar. Ne oldukları hakkında hiçbir fikri yoktu. İnsanların söylediği şeyleri birer kitap olarak kabul ettiğinde, her sayfada konu başlıkları vardı fakat hiç metin yoktu. Dolayısı ile neler olacağını sözel olarak biliyor, fakat zihninde hiçbir görüntü canlanmıyordu.

"Vagrut da sebze yemeklerinden nefret ediyor mudur acaba?"

Göz kapakları giderek ağırlaşıyordu. İblis diyarında olup biteni düşündü tekrar. Melades'e olup bitenleri anlatamamış, iblisinden bahsedememişti. O burada olsaydı hem Seraph'ın kafasındaki milyarlarca soruya cevap verir hem de biraz olsun eğlenmesini sağlayabilirdi. Sınırlı sayıda diyalogları olmuştu, bu yüzden pek çoğunu hatırlıyordu. İmparator... ondan bahsederken ne kadar da hevesliydi, gözlerinin içi gülüyordu. Ölmüş olmasına üzülmüş olmalıydı. Yanında olmak istedi Seraph. Fakat zaten gereğinden fazla şekilde yabancı hissettiği bu dünyada, işler onun idrak edebildiği noktadan çok daha karmaşık hale gelmiş olmalıydı.

"İyi geceler tavan bey."

Gözleri kapanırken yarım bir yuvarlanma manevrası ile yorganın içine girdi. Yarın, geri kalan hayatının ilk günüydü.


KÜNYE
İsim: Seraph
Cinsiyet: Dişi
Yaş: 23
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı / Saldırgan / Elementalist
İtibar: 5
Mevcut GP/AGP/İGP: 15/0/15
Mevcut Para: 1.000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 2
İrade: 4
Zeka: 1

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: -
KÜNYE
İsim: Vagrut
Cinsiyet: Erkek
Boy: 175
Kilo: 75
Tür: Hortlak
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: Normal
Yatkın Olduğu Element: Karanlık / Toprak (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 4
Güç: 8
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 3
Arun: 2
Duren: 2
İrade: 6

YETENEKLER

Saf Öfke

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR

-
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

12 Feb 2024, 15:23

Zihninden geçen sözlerin bir şekilde iblisin tarafından duyulduğunu bilsen bile, ondan herhangi bir cevap gelmemesi aranızdaki ilişkinin hala daha sağlıklı olmadığına işaret ediyor. Bunun üzerine, Vagrut ile karşılaştığından beri yaşadıklarını bir kez daha zihninden geçiriyor ve tüm bu olaylar silsilesi içerisinde birbirinize karşı olan tutumlarınızı sorguluyorsun. Bu konu hakkında kendince bir cevap bulsan veya bir cevabı kabul etsen bile, gözlerin daha fazla bu tür şeylerle meşgul olmamayı tercih ediyor. Aklından geçen tüm düşüncelere rağmen gözlerin kapanmayı düşünmeye yeğliyor.

Gecenin karanlığını gündüzün ışığına teslim ettiği vakitlerde, kapının çalınmasıyla birlikte gözlerin açılıyor. Uyandığın anda kapının neden çaldığını ve bundan sonraki sürecin başlangıcını aşağı yukarı tahmin edebiliyorsun. Yatağından doğrulmanın ardından kapıyı açıyor ve karşında, seninle en son konuşan görevliyi görüyorsun. Sabahın erken saatleri olmasına rağmen yüzünde uykuya veya uyanamamışlığa dair hiçbir emare bulunmayan adam güleryüzlü bir şekilde seni selamlıyor. Bu selamının ardından ise hazırlanmanı ve organizasyonlardan gelen kişilerin mülakat amacıyla seni beklediğini iletiyor. Ardından da bir adım geri çıkarak seni odanın içinde rahat bırakıyor.

Odanın içinde hazırlıklarını tamamlamanın ardından odadan dışarıya çıkıyorsun. Belki de bir daha hiç dönmeyeceğin bu odaya son bir bakış atarak bu ana kadar yaşadıklarını bir kez daha anılarında canlandırıyorsun. Kapının kapanmasıyla birlikte ise, yeni hayatında yeni bir bölümün başlayacağını daha iyi idrak edebiliyorsun. Görevliyle birlikte koridoru geçip aşağı kata iniyor ve bu katın koridorundaki odaların önünden geçmeye başlıyorsun. Üsse hakim olan sessizlik, esasen alıştığın bir durum olsa bile, istemsizce kapıldığın heyecan ve merak duygusuna engel olmakta güçlük çekiyorsun. Görevli, bir kapının önünde durduğu anda bakışlarını sana çeviriyor ve odanın içinde mülakata gireceğini söylüyor. Görevlinin kapının kilidini açmak için bir girişimde bulunmaması, kapının zaten açık olduğunu gösteriyor. Bu aşamadan sonra görevli sevecen bir şekilde iyi şanslar dilerken, artık şansa mı inanman gerektiğini yoksa kadere mi kendini bırakacağını düşünmeye başlıyorsun.

Off Topic
Odaya girmeyi tercih etmen halinde, son bir tur yazdıktan sonra bireysel konunu açılacaktır. Odaya girmemeyi tercih etmen halinde ise, konu bu başlık altında devam edecektir.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Seraph
Posts: 99
Joined: 05 Dec 2023, 21:09

12 Feb 2024, 16:05


Zihni, sınırlı sayıdaki hatıralarını, en sevdiği filmi tekrar tekrar oynatıp her seferinde ağlarcasına çevirip duruyordu. Gördüğü rüyaların ıssızlığından fark etmiş olacaktı ki, hayatında tanıdığı insan sayısı onun gibi sosyal bir kelebek için çok azdı. İşin daha da soğuk tarafı, görmeyi bir süredir en çok istediği kişi, sevgililer gününde aldatıldığını öğrenen biri gibi sessizliğe karışmıştı. Sadelik ve sıkıcılık arasındaki ince çizgide dans eden pijamaları ile yuvarlanarak indi yatağından. Odadaki aynanın karşısına geçti. Önceki geceden özenle ördüğü saçları hala yapılı ve hoş gözüküyordu.

"Nö söküm dönöyor lon borda?"

Omuzlarını dikleştirip kaşlarını çatarak, kalınlaştırmak için çok çabaladığı sesi ile denediği başarısız bir Vagrut taklidiydi bu. Birkaç saniye sonra açtığı kapının önünde gördüğü görevli adam da bunu duymuş olmalıydı, ama zaten son bir haftadır neler duymamıştı ki... Eh, muhtemelen buradaki son gecesiydi ve özleyeceğini hiç düşünmüyordu. Belki de organizasyonların birinci görevi, Aludir'leri bu monoton sıkıcılıktan kurtarmaktı. Hazır hissediyordu. Adama gözlerini kısarak gülümsedi ve günaydınlaştı. İmparatoriçenin ölümünden olsa gerek, muhabbet konusunda buradaki insanlar son derece ruhsuzlardı. Şimdiye kadarki iletişimlerinin çoğu, Seraph'ın heyecanlı şekilde bağıra bağıra bir şeyler anlatmasından ibaret olmuştu.

"Şans mı? Ciddi misin? İblis diyarı ile ilgili anlattıklarımı götünle dinledin di mi...."

Önünde kilitsiz şekilde duran kapıya baktı. Buraya kadardı. Yeni bir hayat... bu üç kelime Seraph için çok büyük bir anlam ifade ediyordu. Sebepsiz bir şekilde mutluydu. İçeri girdiğinde her ne yaşanırsa yaşansın, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağına emindi. Verdiği kararlar ile bugüne gelmemişti, yalnızca akıntıda süzülen bir kütük parçasına binmiş ve kader nehrinde rüzgarın estiği yöne doğru bedeninin savrulmasına izin vermişti. Yakın bir arkadaş gibi, görevlinin omzuna omzu ile vurdu. Önündeki kapıyı açtı ve içeri girdi.

"Selammmmmm! Ben Seraph."

KÜNYE
İsim: Seraph
Cinsiyet: Dişi
Yaş: 23
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı / Saldırgan / Elementalist
İtibar: 5
Mevcut GP/AGP/İGP: 15/0/15
Mevcut Para: 1.000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 2
İrade: 4
Zeka: 1

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: -
KÜNYE
İsim: Vagrut
Cinsiyet: Erkek
Boy: 175
Kilo: 75
Tür: Hortlak
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: Normal
Yatkın Olduğu Element: Karanlık / Toprak (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 4
Güç: 8
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 3
Arun: 2
Duren: 2
İrade: 6

YETENEKLER

Saf Öfke

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR

-
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

13 Feb 2024, 13:02

Görevliye verdiğin cevapla birlikte, onun da zoraki bir şekilde seninle muhatap olduğunu, görevlinin değişen yüz ifadesinden anlayabiliyorsun. Bununla birlikte, bir anda kapıyı açman ise görevliyi dertli bir işten kurtarmış gibi görünüyor ve görevli derin bir nefes verdikten sonra arkasına bakmadan dönüp gidiyor.

Doğrudan odanın içine dalmanla birlikte verdiğin selam, adeta odanın duvarlarından sekerek suratına çarpıyor. Bakışların, dışarıya göre daha karanlık ve beklediğinden küçük olan odanın içinde dönmeye başladığında, odanın içinde bulunan üç kişiyi görüyorsun. Bakışların ilk önce kızıl saçları ve keskin gözleriyle kusursuz bir savaşça izlenimi uyandıran adama takılıyor. Ardından ise, odanın içindeki en ürkek genç kız dikkatini çekiyor. Son olarak, mayışmış bakışlarıyla birlikte niyetinin iyi olmadığını baştan belli eden dalgalı kahverengi saçlara sahip adamla göz göze geliyorsun. Bu kişiyle göz göze gelmenle birlikte, her üçü de oturuyor olmasına rağmen, adam hızla ayağa kalkıyor ve 180 santimlik boyunu, 70 kilogram civarındaki vücudunu, üzerindeki ütülü ve temiz görünen gömlek, pantolon ve trençkot kombinini sana arz eder gibi iki kolunu yana açıyor. 20’li yaşlarının başında gibi görünen adam “Beklediğimden daha… Nasıl derler? Evet, daha güzelmişsin!” diyor hiçbir çekince ortaya koymadan. Hemen ardından ise sanki bir kabahat işlemiş gibi mahcup bir gülümsemeyle hafifçe önünde eğilirken “Adım Gialdir, Seraph Hanım… Sizinle tanıştığıma çok memnunum.” diyor. Bir an için elini uzattığın anda öpmeye başlayacakmış gibi dursa bile, Gialdir’in odada yalnız olmamanızdan ileri gelen sakinliğinin şimdilik seni koruyan yegane şey olduğunu fark edebiliyorsun.

Gialdir’in kendini tanıtmasının ardından 185 cm. boylarındaki uzun dağınık kırmızı saçlı adam ayağa kalkıyor ve “Gialdir, lütfen!” demekle yetiniyor ne nazik ne de katı bir ses tonuyla. Hemen ardından bakışlarıyla odanın içindeki siyah saçlı kızı hızlıca işaret etmesiyle, Gialdir yüzüne bir gülümseme takınıp doğruluyor karşında. Kırmızı saçlı adam bakışlarını sana doğru çevirirken “Ben Ulrasil, tanıştığıma memnun oldum.” diyor nazik ve candan bir ses tonuyla. Ulrasil’in ayağa kalkmasıyla birlikte yirmili yaşlarının sonunda görünüyor olmasına rağmen oldukça atletik ve kaslı vücut yapısı oluşu dikkatini çekiyor. Dağınık uzun kırmızı saçları, kan kırmızı rengi gözleriyle uyumlu bir tablo çizerken, gözlerinin altındaki boya Ulrasil’in bakışlarına bir nevi vahşilik katıyor gibi görünüyor. Bu durumu bilinçli olarak yaratmak ister gibi duran Ulrasil, önü açık dik yakalı ceketi ve boynunda takılı vahşi hayvan dişlerini andıran kolyesiyle, görünümü tamamlıyor. Parmaklarının başladığı yerden dirseklerine kadar gelen eldivenleriyle aynı renkteki bol pantolonu, Ulrasil’in rahat hareket etmesi için ideal bir görüntü ortaya koyuyor. Dizlerinin hemen altında biten uzun ve dar botları ile beline dolamış olduğu diğer aksesuarlar, Ulrasil’e bir bütün olarak tehlikeli bir görüntü veriyor. Ancak yüzüne kocaman bir gülümsemeyle bakmakta olan Ulrasil’in en azından şimdilik senin açından bir tehdit unsuru olmadığı açık bir şekilde görünüyor.

Her iki erkeğin de ayağa kalkmasının ardından, bu kez odada oturmakta olan son kişi olan siyah saçlı kız ayağa kalkıyor yavaşça. 160 cm boylarında olan, üzerinde beyaz dökümlü ve üste gördüğün standart erkek kıyafetlerindeki gibi kısa kollu bir gömlek giymiş olan, altında ise kahverengi bir şort ve ayaklarında diz kapaklarının altına kadar gelen siyah bir bot giymiş olan kız iki elini hafifçe önünde birleştirirken “Ben de Phemena.” demekle yetiniyor. Phemena’nın çekinden tavrı karşısında Ulrasil doğrudan bakışlarını ona çevirirken “Yapma ama böyle Phemena! Tüm bu işler düzene girdiğinde Kaptan olacaksın!” diyor hafifçe sırtına vurur gibi yaparak. Phemena ise bu sözler karşısında daha ezilmiş bir tavır takınırken “Tabi ya, ne demezsin? Gyugnal’dan sonra-” diyor. Ancak tam bu esnada sözü bir anda Ulrasil’in çatılan kaşları ve gerilen yüz ifadeleriyle yüzleştiği anda, Phemena konuşmasını kesiyor ve doğrudan bakışlarını sana çevirerek “Memnun oldum.” diyor, beceriksizce konuyu değiştirmek ister gibi.

Ulrasil ve Phemena arasında bu konuşmalar geçerken, bakışlarını bir an olsun senden almayan Gialdir hafifçe yana çekilip oturduğu sandalyeyi işaret ederek “Buyurmaz mısınız Seraph Hanım? Şöyle rahat oturun, ne de olsa ayakta dikilerek edeceğimiz bir sohbetten kimseye hayır gelmeyecektir.” diyor. Gialdir’in bu nazik teklifi, ister istemez senden yatağa davet ediliyormuş gibi bir his yaratsa bile, içten içe Gialdir’in nezaketine ve kibarlığına da kapılmak ister gibi hissediyorsun. Dolayısıyla gelinen bu noktada, odanın içinde bir sohbetin döneceğini ve bu sohbetin de baş aktrisinin kendin olacağını anlayabiliyorsun.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Seraph
Posts: 99
Joined: 05 Dec 2023, 21:09

13 Feb 2024, 18:20


Yeni hayatına uzun bacakları ile ilk adımını atmıştı Seraph. Bunu odaya girmeden önce de hissediyordu, fakat girdikten sonraki atmosfer oldukça farklı bir şekilde çarpmıştı yüzüne. İsmini neredeyse bağırarak söylerken bir yandan kapıyı kapatmış, sonrasında bakışlarını odanın karşı tarafına çevirdiğinde üç tane birbiri ile hiçbir alakası olmayan yüz ile karşılaşmıştı. Hepsini tek tek incelemeye zaman bulamadan yüzlerden bir tanesi anında ayağa kalkmış ve konuşmaya başlamıştı. Hoş ve sempatik birine benziyordu, ama kesinlikle Seraph'ın tipi değildi.

"Aaaa teşekkür ederimmm sen de çok sevimlisin!"

Bunu flört ettiği bir erkeğe değil de, uykudan yeni uyanmış yavru bir kediye söyler gibi söylemişti. Neredeyse yanaklarını sıkacaktı. Burada kaldığı süre boyunca bu enerjideki biriyle karşılaşmadığını hatırladı. İmparatorun yasını çok hızlıca tutmuş veya imparatoru hiç sevmemiş olmalıydı. Gözlerini kısarak otuz iki diş gülümsedi. Gözlerini yeniden açarken yüzünü çoktan diğer adama çevirmişti.

"Oha saçların süper!"

Ulrasil'in tarzı gerçekten hoştu. Eğer dünyaya erkek olarak gelseydi, onun gibi görüneceğine inandı. Savaş boyaları ve garip çekiciliği ile, bir hafta boyunca odasından pek çıkmamış olan Seraph için kırmızı vişne soslu bir biftek gibi gözüktü bir an için. Elbette bütün bu düşünceler, çok kısa süre içinde yaşanmıştı. Buna rağmen, odadaki üçüncü kişinin mıymıntı sesine de, aralarındaki diyaloğa da, birbirleri ile olan hafif atışmalara da dikkatini tümüyle vermesini engellemişti.

"Aynen, selam."

Kız ile yalnızca yarım saniye göz teması kurduğu için, neye benzediğini bile tam olarak görebilmiş değildi. Gialdir'in daveti üzerine sek sek oynarcasına sekerek sandalyeye ilerledi ve oturdu. Bunun bir mülakat mı yoksa bir tür sınav mı olacağından emin değildi, organizasyonların varlığı hakkında bilgilendirilmişti fakat konuştuğu insanların hiçbiri detaylara aşırı şekilde hakim gibi gözükmemişti.

"Organizasyon diyinceeee, böyle, şey... daha sert, daha mafyatik tipler hayal etmiştim."

Dirseğini dizine yaslamış, eli ile çenesini ve yanağını tutuyordu. Odadaki üç Aludir'i de kısa bir süreliğine süzdü. Eh, belki Ulrasil'i birkaç mili saniye daha fazla. Kollarını havaya kaldırdı ve parmakları ile silah işareti yaparak kendini işaret etti.

"O zaman hadi biraz benden bahsedelim! Adım Seraph. İblis diyarında uyandım. Melades geldi, bana aşırı manyak sırılsıklam şekilde aşık olduğunu, fakat eğer bir iblis bulamazsam oradan asla çıkamayacağımı ve böyle olursa kendini asla affedemeyeceğini söyledi. Sonra ortam bir anda değişti ve kendimi karanlık bir mekanda bir iblis ile buldum. Aaaa sen kimsin dedi. Ben Seraph dedim. Hadi gidelim buradan güzelim dedi. Gerçekten güzelin miyim dedim. Ne sandın yavrum diyip göz kırptı. Sonra deprem gibi bir şey olmaya başladı. Beni kucağına aldı. İblis diyarından uzaklaştık. Yatağımda uyandım falan. Sonrasını biliyorsunuz."

Bu sefer simetrik bir şekilde iki dirseğini de dizlerine koydu ve yüzünü iki eli ile birden tutup sandalyede hafifçe öne doğru eğildi.

"Tamam mı? Organizasyonda mıyım? Pazartesi başlıyor muyum?"


KÜNYE
İsim: Seraph
Cinsiyet: Dişi
Yaş: 23
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı / Saldırgan / Elementalist
İtibar: 5
Mevcut GP/AGP/İGP: 15/0/15
Mevcut Para: 1.000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 2
İrade: 4
Zeka: 1

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: -
KÜNYE
İsim: Vagrut
Cinsiyet: Erkek
Boy: 175
Kilo: 75
Tür: Hortlak
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: Normal
Yatkın Olduğu Element: Karanlık / Toprak (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 4
Güç: 8
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 3
Arun: 2
Duren: 2
İrade: 6

YETENEKLER

Saf Öfke

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR

-
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

14 Feb 2024, 10:19

Gialdir’in davet ettiği sandalyeye oturmanın ardından konuşmaya başlıyorsun. Phemena biraz çekingen bir tavırla hemen yanındaki sandalyeye oturmakta tereddüt edip Gialdir’e baktığında, Gialdir ona tek gözünü kırparak sandalyeye oturabileceğini işaret ediyor. Ulrasil ise, doğrudan kalktığı sandalyeye geri oturuyor ve böylece Gialdir dışında her biriniz sandalyeye oturmuş oluyorsunuz. Gialdir ise, yüzü size dönük bir şekilde kollarını göğüs hizasında birleştirirken, Phemena ve senin aranda bir yere geçerek seni dinlemeye başlıyor. Konuşman devam ettiği sırada anlattıklarının Ulrasil ve Phemena’nın yüzünde büyük bir boşluk yarattığını fark edebiliyorsun. Gialdir ise, yüzüne yerleştirdiği tebessümüne rağmen gözlerine yansıyan dalgınlıkla, anlattıklarından ziyade dudaklarına odaklanmış gibi görünüyor. Bu haliyle, her üçünün de anlattıklarını pek önemsemediği, zira anlattıklarının gerçeklikten uzak olduğunu fark edebildikleri sonucunu çıkarabiliyorsun.

Konuşman sonlandıktan sonra Gialdir yüzündeki hafif tebessümü ufak bir kahkahaya dönüştürürken “Tabi ya, bence pazartesiyi de beklemeye gerek yok. Sahi, bugün günlerden neydi?” diyor. Ulrasil ise hafif yan bir bakışla Gialdir’in konudan uzaklaşmasına engel olduktan sonra sana doğru dönüyor ve “Sanırım bir yanlış anlaşılma var. Bizler organizasyonların mensupları değiliz.” diyor. Bu sözlerinin ardından Gialdir sana doğru bir adım atıp kollarını hafifçe boşlukta sallarken göğsünü biraz daha öne çıkartıyor ve “Bizler daha iyileriyiz. Aludir Ordusu’nun has adamlarıyız!” diyor gururlu ve seni etkilemeye çalıştığını belli eden bir ses tonuyla. Ulrasil, Gialdir’in ortaya koymaya çalıştığı performansı bir kez daha kestiği anda, Gialdir’in yüzünde ekşi bir ifade belirse bile buna takılmıyor ve bu esnada Ulrasil “Normalde bölükler için doğrudan uyanışını yeni gerçekleştirmiş birini almıyoruz. Ancak mevcut durumlar bazı istisnaların doğmasına da neden oluyor.” diyor. Bu sözlerinden sonra yerinden kalkıp karşına gelecek şekilde ilerleyen Ulrasil “Aludir olarak Aclania’da bulunan organizasyonlara dahil olur ve ardından buradaki itibarınla bölüklere girebilirsiniz. Mesela ben, Aludir Eğitim Bölüğü 6. Takım Yardımcı Kaptanıyım. Gialdir ise Aludir Eğitim Bölüğü 1. Takım Kaptan Yardımcısı… Phemena’ya gelince, o ise şimdilik Aludir Araştırma Bölüğü 2. Takım Yardımcı Kaptanı olsa da, bir süre sonra Kaptan olacak!” diyor. Phemena, Ulrasil’in sözleri üzerine dizlerinin üzerine koyduğu ellerini hafifçe sıkıp utangaç bir tavır sergiliyor. Sanki, Ulrasil’in bahsettiği konumda olmaya layık olmadığını belli eden bir yüz ifadesine rağmen, Ulrasil’in onun hakkındaki sözlerine yansıyan tereddütsüz ses tonu, sözlerine ve Phemena’ya duyduğu güveni ortaya koyuyor gibi.

Bakışlarını tekrar Ulrasil’e döndürdüğünde, Ulrasil kısa bir süre gözlerinin içine bakıyor ve ardından “Eğer bölüklere katılmayı kabul edersen, seni uygun görülen bir takıma atayacağız. Açıkçası durumumuz organizasyonların güç kazanmasının riskli olduğunu söylüyor ve bu yüzden, senin gibi Aludirleri aramızda görmek hem gücümüzü arttıracak hem de Aclania’nın içine düştüğü karışıklığı en az hasarla atlatmamızı sağlayacak.” diyerek sözlerini tamamlıyor. Ulrasil, olabildiğince açık bir şekilde durumu izah etmesinin ardından, odanın içindeki bakışlar bir kez daha senin üzerinde toparlanıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Seraph
Posts: 99
Joined: 05 Dec 2023, 21:09

14 Feb 2024, 21:46


Normalde de pek yerinde olmayan kafası, giderek daha fazla karışıyordu. Organizasyonlarla görüşmek için çağırılmış, sonra da odadakilerin organizasyonlarla hiçbir alakası olmadığını öğrenmişti. Ulrasil hoştu, fena değildi, Seraph'ın tabiri ile 'yenir'di. Gialdir ise peluş ayıcığı olarak göreceği, tatlı sevimli minnoş bir hemstır gibiydi. Phemene'ya göz ucu ile boka bakar gibi baktı. Gerçekten şu anda onun da bu odada olması gerekiyor muydu? Yanlarında süs köpeği olarak dolaştırıyorlardı belki de. Onunla göz temasını minimumda tutuyordu. Bütün bedeninin tamamı ile Ulrasil'e dönerek konuştu.

"Yaaaaaani şey... baaaaaazı sorularım var."

Birkaç saniyeliğine sustu. Phemena odadan çıkmayacaktı belli ki. Bakışlarını Ulrasil'in gözlerinden ayırmadan konuşmaya devam etti.

"Bir haftadır buradayım ve etraftaki tiplerden alabildiğim tek bilgi, yemek saatleri ve çarşafların yeri oldu. O yüzden şimdi müsadenizle aklımdaki her şeyi üzerinize kusacağım."

Sesi biraz öncekinden biraz daha ciddiydi. Normalde görülen ekstra mimiklerinin yerini daha stabil ve diğer insanlara kıyasla normal, kendisi için ise soğuk bir yüz ifadesi almıştı.

"Buradaki hiyerarşi sistemini tam olarak anlayamıyorum. Terfiler normalde özelden genele değil, genelden özele olur diye biliyordum. Organizasyonların birbirinden farklı amaçları olduğunu, daha yaratıcı olduklarını duymuştum. Bölükler ise herkesin birbirinden farksız, tek tip olduğu sıradan sıkıcı asker birlikleriymiş gibi geliyor. İkinci bölükle beşinci bölüğün gözle görülür farkı ne mesela? Yaaaaani belki de ben yanlış anlamışımdır, yanlışsam düzeltin lütfen."

Phemena'ya bakmadan, hatta gözlerini Ulrasil'inkilerden ayırmadan eli ile kızı işaret etti.

"Onunkinin ismi neden farklı? Bölükler eğitim ve araştırma olarak ikiye mi ayrılıyor yoksa daha fazla mı var? Diğerleri ne? Eğer kabul edersem, bunlardan hangisine ve kaçıncı bölüğe gireceğim? Ayrıca araştırma diyince kafamda az çok bir şey canlanıyor ama eğitim bölüğü tam olarak ne? Sıradan, ortalama bir iş gününüz nasıl geçiyor mesela?"

Sesli olarak söylememiş olsa da muhtmelen herkes hissetmişti. O aptal orospunun birliğine girmesi, hele ki astı olarak altında görev alması söz konusu olamazdı. Teklif dahi edilemezdi.

"Ayrıca, organizasyonlar hakkında daha fazla bilgi almak istiyorum. Bölükler, organizasyonların ileri seviyesi mi? Yani rütbesel olarak daha mı üstünde? Mesela bir organizasyon lideri, bir bölük kaptanından daha mı aşağı rütbede yoksa eşitler mi? Bir organizasyona girersem en fazla ne kadar yükselebilirim?"

Hala Ulrasil'e bakıyordu. Gözlerini kıstı. Detayları yakalamak istercesince temkinli ve donuk bir bakış vardı yüzünde. Kafasını hafifçe yana eğdi ve işaret parmağı ile bu kez Ulrasil'i işaret etti.

"Organizasyonların güç kazanmasının riskli olabileceğinden bahsettin. Neden böyle söyledin? Bu iki oluşum arasında bir rekabet mi var? Güvensizlik belki? Merak etme.. bu odada ne duyarsam duyayım, gidip onlara yetiştirecek değilim. Sadece altı günlük yavru bir Aludir olarak sistemi anlamaya çalışıyorum ve kafam gerçekten çok karışık. Objektif olmanı ve bunların HEEEEEEPSİNE cevap vermeni rica ediyorum... kolyen aşırı iyi bu arada."





KÜNYE
İsim: Seraph
Cinsiyet: Dişi
Yaş: 23
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı / Saldırgan / Elementalist
İtibar: 5
Mevcut GP/AGP/İGP: 15/0/15
Mevcut Para: 1.000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 2
İrade: 4
Zeka: 1

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: -
KÜNYE
İsim: Vagrut
Cinsiyet: Erkek
Boy: 175
Kilo: 75
Tür: Hortlak
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: Normal
Yatkın Olduğu Element: Karanlık / Toprak (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 4
Güç: 8
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 3
Arun: 2
Duren: 2
İrade: 6

YETENEKLER

Saf Öfke

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR

-
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

15 Feb 2024, 17:01

Konuşmaya başlamanla birlikte, odadaki tüm gözlerin bir anda üzerine kilitlenmeye başladığını hissedebiliyorsun. Her ne kadar bakışlarında doğrudan Ulrasil’in üzerinde olsa bile, Gialdir hemen hemen erime kıvamına gelen bakışlarıyla sana baktığını, Phemena’nın ise halen daha üzerindeki çekingenlikle senin dinlediğini anlayabiliyorsun. Ulrasil ise, sen konuşmaya devam ettikçe yüzünde belirmeye başlayan bir tebessümle seni dinliyor ve cümlelerini kolyesine getirdiğinde, yavaşça elini kolyesine götürüp hafifçe okşuyor.

Konuşmanın bitmesiyle birlikte Gialdir ilk söze giren oluyor ve nazik bir ses tonuyla “Ah Seraph Hanım… Ahmak gibi konuya girdik hemen biz de! Ağzınızdan her çıkan kelimede o kadar haklısınız ki!” diyor. Ancak cümlesinin sona geldiğinde bakışlarını hafifçe Ulrasil’e doğru devirirken “Belki kolye konusunda olamayabilir, ama onu bile o kadar güzel dediniz ki, katılmamak elde değil!” diyor. Esas niyetinin kesinlikle konuşmalarının içeriği olmadığı belli olsa bile, sırf bunları sordun diye cevaplayacak gibi duran Gialdir’e nazaran Ulrasil yüzüne daha ciddi bir ifade takınarak “Tabi, bunları öğrenmek senin hakkın. Sonuçta körü körüne bağlanmanın cezasını görüyoruz!” diyor hafifçe dişlerini sıkarak. Ancak tam bu esnada, Gialdir yerinden hareketlenip Ulrasil’e doğru birkaç adım atıyor ve yanına gelmesinin ardından sırtına hafif bir tokat indirerek “Yapma Ulrasil! Seni böyle ciddi görmeye alışık değiliz. Bir an önce o deli dolu haline dön de hepimiz rahatlayalım! Hem yeni gelenler sandığımız gibi değiller, bunu sen de biliyorsun. Öyle olsa, Seraph Hanım’ı aramızda görmek için uğraşıyor olmazdık, değil mi?” diyor. Ulrasil bu sözlerle birlikte ciddiyetini hafifçe azaltırken derin bir nefes veriyor ve ardından “Bunu söyleyeceğim aklıma gelmezdi ama sanırım haklısın.” diyor.

Gialdir sayesinde odadaki ciddiyetin tonunun bir parça azalmasıyla birlikte, Gialdir durumdan memnun bir şekilde bakışlarını sana çeviriyor ve “Belki de en sonunda söylemem gerekeni başında söyleyeyim Seraph Hanım… Şu hiyerarşi sistemi falan var ya, onu tamamen boşver!” diyor. Ancak hemen ardından fazla iddialı bir söz söylemiş gibi bakışlarını küçültüp kafasını geri çekmesinin ardından Gialdir “Yani en azından organizasyonlar bazında boşver. Tabi, buradan çıktıktan sonra kalkıp bir organizasyon liderine veya birlik komutanlarına gider yapma da.” diyor gülümseyerek. Yüzündeki gülümsemeyi kaybetmeden hafif bir nefes alan Gialdir “Aludir Ordusu, genel itibariyle 4 ana koldan oluşur. Bunlar, araştırma, eğitim, saldırı ve savunma olarak adlandırılır. İsimlerinden de anlayabileceğin üzere, araştırma bölükleri Aludirler üzerinde yaptıkları araştırmalarla mevcut durumumuzu anlamaya ve geliştirmeye yöneliktir. Bunun içinde deneyler olduğu gibi, bu amaca uygun başkaca araştırma görevleri de olabilir. Eğitim bölüğü ise, genelde yeni Aludir olan kişilere temel eğitim verir ve aynı zamanda bizlerin mevcut kapasitesini daha etkin şekilde kullanma konusunda görevlidir. Yani eğitim bölüğü, senin sahip olduğun tüm kapasiteyi ortaya çıkarmaya yarayan bir bölüktür. Tabi bunun yanında, diğer bölüklere dahil olan kişilere de temel eğitimleri yine bizim bölüklerimiz verir. Saldırı bölüğü, içerisinde zarar verme olan her türlü konuda uzmanlaşmış kişilerin dahil olduğu bölüktür. Kendi içlerinde suikast, sabotaj, yakın muharebe gibi timlere ayrılırlar. Savunma bölüğü ise, hem bireysel hem de toplu savunmalar üzerine kurulu bir bölüklerdir. Yani temel olarak mevzu bu şekilde.” diyor. Sanki tahmin ettiğinden uzun konuşmuş gibi, konuşması bittiği anda diliyle dudaklarını ıslatan Gialdir bir yandan da Ulrasil ve Phemena’ya bakarak ekleyecekleri bir şey olup olmadığını kontrol etmeye başlıyor.

Gialdir’in konuşmasının sonlanmasının ardından, bu kez lafa Ulrasil giriyor ve “Aynı amaca yönelik birden fazla bölük olması, sadece işleyişin hızlanması ve kontrolün sağlanması içindir. Elbette bölük liderlerinin kudretleri de, birden fazlasının aynı bölükte olmasına engel olabiliyor. Güçlü olanın, bir başka güçlünün emrine girmek istememesi gibi yani. Ama bizler için bu çok da önemli olan bir konu değil.” diyor. Bu sözlerden sonra konuyu anlayıp anlamadığını tartan Ulrasil, aldığı hafif bir nefesin ardından “Bölüklerle organizasyonların arasında herhangi bir hiyerarşik düzen bulunmuyor. Tepede bir hükümdar, altında Aludir Ordusu Komutanı ve onun altında iki kola ayrılmış şekilde bölükler ve organizasyonlar olarak düşünebilirsin. Ancak ordunun mevcut yapısı, doğrudan yeni Aludir alımına uygun olmadığı için, daha çok organizasyonda kendilerini kanıtlamış kişilerin bölüklere alımı yapılmakta. Bunun dışında da zaten herhangi bir doğrusal ilişki söz konusu değil. Yani özetle, bölükler ordu kafasında ilerler, organizasyonlar ise kendi kafalarında.” diyor. Sanki son söylediği cümlesi, tüm anlattıklarından daha açıklayıcıymış gibi hissettiği her halinden belli olan Ulrasil bu noktada bakışlarını Phemena’ya çeviriyor.

Ulrasil’in bakışlarını üzerinde hisseden Phemena sana birkaç kaçamak bakış atmasının ardından, sakin bir ses tonuyla konuşmaya başlıyor ve “Yükselme, rütbe atlama veya statünün belirlenmesinde bölüklerde olman veya organizasyonları seçmen pek de fark etmez. Organizasyonlarda daha fazla sahada olabilirsin, yani iblis diyarında. Ama bölüklerde de daha verimli eğitimler alman mümkün. Yani niyetin tepelere ulaşmaksa, bunun yolu herhangi bir yerin mensubu olmakta değil, tamamen kendinde.” diyor. Sanki sözleriyle birini gücendirmiş gibi hafifçe nefeslenen Phemena, hemen ardından bir derin nefes alıp bakışlarını daha ciddi bir hale getirmesinin ardından “Şu an bir hükümdarımızın olmaması ve yerine bir varisin de belirlenmemiş olması, Aclania içerisinde büyük bir huzursuzluk yaratıyor. Bu noktada, hükümdar olmaya en yakın kişiler organizasyon liderleri diyebiliriz. Ancak her bir organizasyon liderinin kendini hükümdar olarak görme ihtimali, aralarında bir çatışmanın doğmasına sebebiyet verebilir. Böylesine bir çatışma da, mutlak olarak tüm organizasyonların dahil olacağı bir iç savaş sürecini başlatacaktır. Bölük liderlerimiz içerisinde de mutlaka hükümdar olmaya yaraşan kişiler var, bundan şüphen olmasın. Ne var ki, bölük liderlerimiz hükümdar olmaktan ziyade Aclania’daki huzuru korumayı amaçlıyor. Bu yüzden de, mevcut gücümüzü arttırarak organizasyonların yaratması muhtemel karışıklıkları daha başlamadan önleme niyetindeyiz. Böylesine bir şeyi gerçekleştirmek için ise, senin gibi Aludirlerin gücüne ihtiyacımız var.” diyor. Phemena’nın konuşmaya başlarken takındığı çekingen tavrın, her bir kelimesiyle silinmeye başlayıp yerini ciddi bir hale bırakması, esasen söylediği şeylerin ciddiyetinin ve arkasında duyduğu endişenin de ortaya çıkmasına neden oluyor. Bakışların Ulrasil ve Gialdir’e kaydığında ise, onların yüzlerine de çöken ciddi ifade, konunun bir kez daha sana geldiğini gösteriyor.

Bu noktada Ulrasil bir kez daha söze giriyor ve “Eğer bölüklere katılmayı tercih edersen, ki bunun olmasını gönülden istiyoruz, hangi bölüğe dahil olacağın konusunda bir tahminde bulunamam. Ancak kudretine göre senin için en iyi tercih yapılacaktır. Tabi öte yandan bir de Phemena’nın bahsettiği durum varken, senin masa başında veya olayları pencereden izleyen bir konumda olacağını şahsen düşünmüyorum.” diyor. Ulrasil’in ardından ise Gialdir yavaş adımlarla eski konumuna doğru geçerken “Yani sana teklif ettiğimiz esas şey Seraph Hanım, Aclania’nın huzurunu sağlayıp organizasyonlar daha palazlanmadan onların sesini kesmek! Eğer arzuladığın şey bir an önce yükselmekse, sanırım bunu başardığımızda organizasyonların tepesinde olacağımız açık, değil mi?” diyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Seraph
Posts: 99
Joined: 05 Dec 2023, 21:09

15 Feb 2024, 21:25


Ceza gibi geçen altı günden sonra, geri kalan hayatını bu konuşmanın sonucunun şekillendireceğinin farkında olmak tedirgin ediciydi. Seraph yalnızca karşısındaki adamlara kendini doğru ifade edebilmek istiyordu. Olabildiğince sakin bir ses tonu ile Gialdir'e gülümseyerek konuştu.

"Şunu baştan belirtmek istiyorum, mevki ve rütbe peşinde koşan bir orospu değilim. Sadece anlamaya çalışıyorum."

Kolyesinden bahsettiği andan beri, arada bir Ulrasil'in boynuna ve köprücük kemiklerine bakma yetkisini kendinde görüyor ve bundan çekinmiyordu. Bunu yapmasındaki birincil amaç, yükselmekte olan öfkesini ve hayal kırıklığını pozitif düşünceler ile değiştirerek bastırma çabasıydı. Ancak yine de, sesindeki hafif gergin titremeler ve anlık istemsiz göz kısılmaları, bunu karşı tarafa oldukça belli etmeye başlamıştı.

"Diğer Aludir'ler arasında, Aclanina'nın huzurunu korumak ve orduya katılıp düzeni sağlamak için seçtiğiniz kişi ben miyim gerçekten? Raporlarım falan başka birininkiyle karışmış olabilir mi? Çünkü eğer öyle olduysa şuan biz bunları konuşurken çok masum birini başka Aludirlerin peşine bir sabotaj ya da ne bileyim, bir suikast görevine falan göndermiş olabilirsiniz."

Gialdir'in yavşaklık ve ciddiyet arasındaki yüzüne baktı arkasına yaslanarak.

"Huzuru korumak.. phğahavah..."

Tiyatral bir etki yaratmak için gülmemişti, gerçekten kendini tutamadığı gerçek bir kahkahaydı bu. Bu kelimelerle kendi ismini yanyana koyduğunda ister istemez içi gıdıklanıyordu.

"Gerçekten inanılmazsınız. Araştırma bölüğü mükemmel çalışmış olmalı."

İlk defa Phemena'ya baktı. Uyanışından beri kimseye bu kadar aşağılayıcı ve nefret dolu gözlerle bakmamıştı. Gözlerine çok tezat bir şekilde, yüzünde belli belirsiz bir gülümseme vardı. Sağ yumruğunu sol avcuna yasladı ve odada yankılanacak şekilde parmak kemiklerini çatırdattı.

"Tamam, kazandınız. Bölüklerinize katılmayı kabul ediyorum."

Karmaşık duygular içerisindeydi. Kendisi bir noktada bu duruma zamanla adapte olabilse dahi, bir yandan Vagrut'a bunları nasıl açıklayacağını düşünüyordu. Hayal etmeye çalıştı.

"Selam, beni özledin mi? Şey.. artık imparatorluğun huzuru ve refahı için orduda görev alıyoruz. Bayaa aşırı sorumluluk sahibi falan tipleriz haberin olsun. Nizam.. tertip... bir takım aklıma şuan gelmeyen o tarz kelimeler falan... neyse, insanların mutluluğu bize bağlı, unutma. Yaşasın minnoş ve ponçik gökkuşakları! Nasıl ama? Yeni hayatımız süper di mi??"

Derin bir iç çekti. En nihayetinde, şuan bu odada bu üçü ile beraber olduğuna göre, organizasyonlar Seraph'ı çağırmamıştı belli ki. Kendileri kaybederdi. Öfkesini hakedenlerin bu odadakiler değil, böylesine mükemmel bir yıldız potansiyelini elinden kaçıran organizasyonlar olduğunu hatırlattı kendine. "Vizyonsuz sikikler."

"Ayrıca Gialdir doğru söylüyor. Palazlanmadan sesleri kesilmeli. Benim yerime artık her kimi çağırdılarsa, umarım götlerini koruyabilir. Evet, nereyi imzalıyorum?"





KÜNYE
İsim: Seraph
Cinsiyet: Dişi
Yaş: 23
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı / Saldırgan / Elementalist
İtibar: 5
Mevcut GP/AGP/İGP: 15/0/15
Mevcut Para: 1.000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 2
İrade: 4
Zeka: 1

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: -
KÜNYE
İsim: Vagrut
Cinsiyet: Erkek
Boy: 175
Kilo: 75
Tür: Hortlak
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: Normal
Yatkın Olduğu Element: Karanlık / Toprak (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 4
Güç: 8
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 3
Arun: 2
Duren: 2
İrade: 6

YETENEKLER

Saf Öfke

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR

-
Locked

Return to “Aludir Üssü”