Page 1 of 3

Seçim (Zenahpuryu)

Posted: 12 Jan 2023, 16:36
by GM - Dimensio
Önünde durmuş olduğun kapıdan içeriye girdiğin anda, son derece küçük bir odayla karşılaşıyorsun. Odanın içinde bulunan tek pencereden içeriye giren ışık, odayı ziyadesiyle aydınlatmaya yetiyor. Ancak boş odanın içinde yan yan konulmuş üç sandalyede oturan kişilerin odaya girmenle birlikte bakışlarını doğrudan üzerine kilitlemeleri tüm dikkatinin bir anda bu üç kişiye dönmesine neden oluyor. En sol tarafta oturan 50’li yaşlarına yakın duran heybetli sakallı adam, ortada oturan 35 yaşlarında sarı saçları olan kadın ve en sağda oturan 60 yaşlarında, 170 santim boylarında görünen ve yaşına göre gür saçları ve sakalları olan adam, odaya girdiğin anda kendilerine çekidüzen veriyorlar. Üç kişinin de bakışları gayet ciddi bir şekilde dururken, odadaki gergin havayı hissetmeye başlayabiliyorsun. En sağda oturan 60 yaşlarındaki adam sana eliyle kapıyı kapatmanı işaret ediyor ve senin kapıyı kapatmanı bekliyorlar. Tam bu esnada, 50’li yaşlarında olan adam ile 60’lı yaşlarında olan adam aynı anda konuşmaya başlıyor. İkisinin aynı anda konuşmaya başlamasıyla ve konuşmalarını sonlandırması bir olurken, iki adamın gergin bir şekilde birbirine baktıklarını fark edebiliyorsun. Birbirlerinden bakışlarını kaçıran adamlar sanki bir daha hiç konuşmayacakmış gibi bakışlarını sana çevirdikleri anda, ortada duran kadın derin bir nefes alıyor ve her iki adamı da hızla süzdükten sonra hoş bir ses tonuyla “Sanırım konuşmaya ben başlayacağım.” diyor. 50’li yaşlarındaki adam sağ eliyle kadının konuşmasına nazikçe müsaade ettiği belirtirken, 60’lı yaşlarında olan adam ise kollarını önünde bağlayıp kafasını hafifçe aşağıya doğru indirmekle yetiniyor.

Her iki adamdan da onay alan kadın dudaklarını kibar bir şekilde diliyle ıslatmasının ardından kapının hemen eşiğinde duran ve odaya girdiğin andan sonra iki adam arasında yaşanan gerginlik nedeniyle fark edemediğin sandalyeyi işaret ederek “Lütfen rahatına bak.” diyor. Sandalyeyi çekmenin ardından ise “Benim adım Thelase…” diyor, ardından 50’li yaşlarındaki adamı işaret ederek “Bu beyefendi Brog.” diyor. İsminin söylenmesinden sonra çatık kaşlarını bir nebze yumuşatan ve isminin Brog olduğunu öğrendiğin adam başıyla sana bir selam veriyor. Thelase ise hemen diğer yanına dönerek “Bu beyefendi de Bristran.” diyor. Brog’a nazaran daha katı bir duruş gösteren Bristran isimli adam isminin zikredilmesinin sonra duruşunu hiç bozmuyor ve neredeyse kapanmış gözlerini öylece tutmaya devam ederken kafasıyla belli belirsiz bir hareket yaparak selamını vermiş oluyor.

Thelase
Image

Brog
Image

Bristran
Image

Herkesi tanıştırmasının ardından bakışlarını bir kez daha sana çeviren Thelase, yüzüne takındığı hafif bir tebessümle “İki beyefendi arasındaki gerginlik umarım seni etkilemez.” diyor. Hemen ardından ise önce Brog’a, ardından da Bristran’a bakan Thelase “Eğer böyle suratlar takınmaya devam ederseniz, mülakatımız boşa gidecek.” diyor ve hemen ardından bakışlarını sana çevirip ışıklar saçarak gülerken “Nihayetinde iki suratsızın yerine benim organizasyonumu seçeceğin ortada olur, değil mi Zenahpuryu?” diyor.
Off Topic
Bu konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.

Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılamaz.

Re: Seçim (Zenahpuryu)

Posted: 12 Jan 2023, 17:27
by Zenahpuryu
Derin bir nefesin ardından çevirdiğim kulpun ardında küçük bir oda karşılamıştı beni. Tek bir pencere odayı aydınlatırken, yan yana oturmuş üç kişi bakışlarını üzerime kitlemişti. Sol tarafta 50 yaşlarında sakallı, hatta neredeyse gözlerine kadar kıllanacak heybetli bir adam, ortada sarı saçlı güzel bir kadın ve sağ tarafta ise diğerlerine göre daha yaşlı durmasına rağmen gür saçlı bir adam oturuyordu. Üçü de içeriye girdiğimde kendilerine çeki düzen vermişlerdi, bakışlarının ciddiyeti haricinde ortamda büyük bir gerginlik vardı. Böylesine bir ortam olmasını beklemiyordum. En sağda oturan dede kapıyı kapatmamı işaret ettiğinde ortamın verdiği gerginlikle biraz daha temkinli kapatmıştım kapıyı. Geri döndüğümde, iki adam aynı anda konuşmaya başlamış, başladıkları gibi susup birbirlerine bakmaya başlıyorlardı. Sanırım ortamdaki gerginlik benden dolayı değildi, bu iki adamın arasındaki bir problem yüzündendi. Bakışlarını birbirlerinin üzerinden çeken bu iki adam bu sefer bana doğru yönlendirmişlerdi gözlerini. Ortadaki kadın ortamdaki gerginliği sonlandırmak adına konuşmaya gireceğini belirtmişti, ben de sevinmiştim tabi bu duruma, zira konuşacak hiçbir kelime bulamıyordum ikisine karşı.

Kadın, gerginlikten ve ortamı takip etmekten göremediğim sandalyeyi bana işaret etmiş ve rahatıma bakmamı söylemişti. Böyle bir ortamda kendimi çok rahat hissetmesem de, yine temkinli bir şekilde sandalyeye oturmuştum. Konuştuğum kadının ismi Thelase, 50 yaşındaki gözlerine kadar kıllanan adamın ismi ise Brog'muş. Brog ismi söylendikten sonra biraz daha yumuşak bir tavır almıştı, bu durum bana sert görünen ama içten içe babacan birisi olduğu izlenimini vermişti bana. Bristran Dede ise, çok daha ciddiydi. Duruşunu hiç bozmamış, neredeyse kapanmış gözleriyle belli belirsiz bir selam vermişti. Bu adam da çok daha asabi, eğlenmeyi bilmeyen birisi gibi duruyordu. Tabi bunlar benim ön yargılarımdan ibaret, kendilerini tanımam gerekiyor her şeyden önce.

Thelase ikisinin arasındaki gerginliğin beni etkilememesini umarken, bir yandan diğerlerine de bu gidişle mülakatın boşa gideceği, surat asan iki adam yerine benimle iletişimde kalan Thelase'yi seçeceğimi söylüyordu. Aslında, bu doğru değildi. Ben kararımı Shy'la birlikte kurduğum hayale göre verecektim, evet bir organizasyon için çalışacaktım ancak organizasyon da benim için basamak olmalıydı. En güçlü Aludir olmalıydım, Shy'da en güçlü Ejderha. Biz birbirimize söz vermiştik, bu yüzden sırf takındıkları surata göre seçme lüksünü kendimde görmüyordum. Thelase'yi doğru kocaman gülümsedim. Ardından konuşmaya başladım.

"Hehe... Aslında buna cevabım hayır olmak zorunda. Hem bir cevap verirsem Bristran Bey ile Brog Bey arasındaki gerginlikte ezilirim gibi gözüküyor. Açıkçası Bristran Bey sert birine benziyor, korkutucu. Brog Bey'de iri yarı birisi, yani ayağa kalksa gene korkarım. Sizi onaylarken canımdan olmak istemem kendileri tarafından. Hem de biliyorsunuz yeni bir yaşama başladık diyebilirim, geçmişimi hatırlamıyorum, eskiden bir hayalim varsa da hatırlamıyorum. Birkaç gündür Dünya'dayım. Bu yüzden sadece bir tane hayalim var ve bu hayali gerçekleştirmem de bana büyük katkı sağlayacak olan organizasyonu seçmek istiyorum." Kafamı kaşımaya başladım. Bu noktada organizasyonların ne olduğunu sormalı mıyım? Hayalimi mi anlatmalıyım? "Sanırım organizasyonların ne olduğunu mu sormam gerekiyor? Soracak bir sorunuz yoksa ben onu sorayım."

Re: Seçim (Zenahpuryu)

Posted: 18 Jan 2023, 11:36
by GM - Dimensio
Verdiğin cevaplar içerisinde Thelase seni dikkatli bir şekilde dinliyor. Yüzünde herhangi bir mimik bulunmaması, onun aklından geçenleri okumanı engelliyor. Ancak Bristran ve Brog ile ilgili cümlelerini kurduğunda, Brog’un yüzünde müsterih bir gülümseme, Thelase’nin yüzünde ise hafif bir tebessüm beliriyor. Bristran konuşmanın bu kısmında ifadesiz duruşunu korumaya devam ediyor, ne var ki sana dönen bakışları aslında söylediğin şeyleri onaylar gibi duruyor. Sorduğun soruya karşılık olarak ise, her üç kişide de belirgin bir isteksizlik görüyorsun. Ancak bu isteksizliğin sana bilgi vermeyi istemekten ziyade, senden daha çok şey duymayı bekledikleri gibi duruyor. Ne var ki, birkaç saniye süren bu isteksizlik hali, ilk olarak Thelase’de son buluyor.

Thelase, yanındaki iki kişinin de konuşmaya girip girmeyeceğini bakışlarıyla teyit ettikten sonra, ilk konuşanın kendisi olacağını anlayarak hafif bir nefes veriyor. Ardından dudaklarını hafifçe ıslattıktan sonra “Madem öyle, başlayayım. Bizler, Aclania’daki organizasyonların üyeleriyiz. Aclania’da halihazırda 11 farklı organizasyon bulunmaktadır. Bu organizasyonların genel olarak yapısından bahsedilmiş olabilir, ancak yine de söylemek gerekirse, her bir organizasyon kendi hedefleri doğrultusunda hareket eden kişilerden oluşur. Bu kişiler, organizasyonların amaçları doğrultusunda hizmet eder. Elbette organizasyonların hedefleri bir inancı da beraberinde taşır. Ancak hiçbir organizasyonun hedefi veya inancı Hükümdarımızınkine aykırı olamaz.” diyor. Genel olarak verdiği bu bilgilerin ardından Thelase “Ben, burada Kraliyet Savaşçıları Birliği’ni temsilen bulunuyorum. Bizler, meşru hükümdarın gayelerini hedef edinmiş kimseleriz. Bu sebeple, organizasyonumuzun yegane amacı, meşru hükümdarın arzularını gerçeğe çevirmekten ibarettir. Bu arzunun dışına çıkan herhangi bir şey, bizim azılı düşmanımızdır.” diyerek konuşmasını sonlandırıyor.

Thelase’nin ardından bu kez herhangi bir tereddüt göstermeyen Brog, Bristran’dan önce davranıyor ve kazandığı üstünlüğü ayan beyan ortaya koymayı arzulayan bir gururla “Ben de Vahşi Savaşçılar Birliği’ni temsilen burada bulunuyorum. Yegane amacımız, iblis diyarının insanlığa yönelttiği her türlü tehdidi ortadan kaldırmaktır. Bunun için de gördüğümüz ihtimaller tehdit boyutuna ulaşmasa bile harekete geçmekten çekinmeyiz. Vahşiliğimiz buradan gelir. İnsan diyarının huzurunu bozan her türlü iblis, bizim düşmanımızdır.” diyor. Brog, her ne kadar cümlesinin sonuna iğneleyici birkaç cümle daha eklemek ister gibi dursa da, bir an için Thelase ile göz göze gelmesinin ardından cümlelerini yutuyor ve dik duruşundan taviz vermeden oturduğu yere sırtını yaslayarak kenara çekiliyor.

Konuşma sırasının kendisine geldiğini anlayan Bristran, Brog’un kazandığını düşündüğü zaferine zerre ilgi göstermeden ve duruşunu hiçbir şekilde bozmadan “Ben burada Güç Muhafızları Birliği’ni temsilen bulunuyorum. Organizasyonumuz, diğer organizasyonların aksine gerek Aludir gerek iblisler üzerindeki en baskın kişileri bünyesine katar. Diğer bir deyişle, organizasyonlar arasındaki en güçlü Aludirlere ve iblislere sahibiz. Amacımız, organizasyonumuzun en tepede olmasını sağlayarak, hükümdarımıza ve ülkemize en iyi şekilde hizmet etmektir. Diğer organizasyonlar gibi güçsüzlere yerimiz yok.” diyor. Bu sözlerinden sonra ise bakışlarını hafifçe Brog’a doğru kaydıran Bristran “Hele ki ne idüğü belirsiz vahşilere, tahammülümüz bile yok!” diyor keskin bir şekilde.

Bristran’ın bu sözlerinden sonra Brog’un yüzündeki tüm kaslar bir anda geriliyor ve alnındaki damarlar patlarcasına ortaya çıkıyor. Bir anda tüm heybetiyle oturduğu yerden kalkan Brog “Senin o kendini beğenmişliğini de, organizasyonunu da, iblisini de, karakterini de, ruhunu da tek bir bakışımla yok ederim Bristran! Hadsiz konuşmaların ve küstah üslubundan gına geldi! Yerini ve haddini istediğin vakit sana bildiririm!” diyerek adeta kükrüyor. Bu anlarda Thelase, Brog’a engel olmak ister gibi onu kolundan tutsa bile, bu konuda başarılı olabilecekmiş gibi durmuyor. Brog’un Thelase’nin bu çabasını fark ettiğini bile düşünmediğin anlarda ise Bristran bakışlarını hafifçe sana döndürüyor ve “Vahşilerle muhatap olacak değilim. Söz sırası sende Zenahpuryu.” diyor. Bristran’ın bu sözleri Brog’u daha da çileden çıkarmış gibi görünürken Thelase oturduğu yerden kalkıp Brog’u hafifçe iki kolundan tutuyor ve onu oturduğu yere doğru ittirmeye çalışıyor. Thelase’nin yüzündeki dingin ifade karşısında Brog, burnundan solurcasına yerine oturuyor. Bristran’ın sözlerini hazmetmiş olmasa bile, Thelase’nin ortaya koyduğu, muhtemelen hatır adına Brog sesli bir solumayla sana dönerek sessizliğe gömülüyor. Brog’un yerine geçmesinin ardından Thelase de oturduktan sonra, odanın içindeki tüm gözler senin üzerine dönmüş oluyor.

Re: Seçim (Zenahpuryu)

Posted: 18 Jan 2023, 12:27
by Zenahpuryu
Cümlelerimi kurarken, biraz daha gülüşmeler, belki ufak tebessümler falan bekliyordum. Ortamı yumuşatacaktım, sonra çok daha rahat bir görüşme yapacaktım falan filan. Thelase'nin yüzündeki ufak tebessümde biraz rahatlamıştım, ancak Brog'un yüzündeki gülümseme, "Seni değil ama Bristran'ı ezecek bir an kovalıyorum." gibi bir anlam taşırken, Bristran'ın bakışları daha korkunçtu. Söylediklerim doğruymuş gibi, beni ezecekmiş gibi bakıyordu. Brog'un sertliği daha sıcakkanlı gibiydi, sanki yerinde duramayan bir agresiflik taşıyordu. Ancak Bristran öyle değildi. Onun yaydığı korku, yaydığı sertlik çok daha farklıydı. Bu duyguların altında daha fazla kalmamak adına hızlıca sorumu sormuştum, organizasyonların ne olduğunu merak etmiştim, onlar benden daha fazla cümle duymak ister gibi baksa da, Thelase bu durumu bozmuş ve söze girmişti.

Organizasyonlar kendi hedefleri doğrultusunda hareket eden kişilerden oluşurmuş, bu hedefler ve inançlar ise asla hükümdara aykırı olmazmış. Thelase, Kraliyet Savaşçıları Birliği'nden gelmiş. Genel anlamda hedefleri hükümdarın arzularını ve hedeflerini gerçekleştirmek üzere kuruluymuş. Bu arzuların dışına çıkan şeyler ise, yegane düşmanlarıymış. Brog ise Vahşi Savaşçılar Birliği'nden gelmiş. İblis diyarının insanlığa yönelttiği her bir tehdidi ortadan kaldırmayı amaç edinen bu grup, iblislerin daha tehdit boyutuna bile ulaşmadan ortadan kaldırılmasıyla bu ismi almışlar. Huzur bozan minicik bir iblisi bile ortadan kaldırabilirlermiş. Brog Bey bu noktada laf sokmak ister gibi dursa da, kendini durdurmayı başarmıştı. Bense merakla gözlerimi Bristran Bey'e çevirmiştim, onun altından ne çıkacaktı merak ediyordum.

Bristran, Güç Muhafızları Birliği'nden gelmiş. Diğer organizasyonlar yerine en güçlü Aludir'leri bünyelerinde toplamayı amaç edinmişler. Diğer 10 Organizasyon içerisindeki en güçlü Aludir'ler ve iblisler bu organizasyonda toplanmış. Diğer organizasyondalar gibi "güçsüzlere" yeri olmadıklarını da ekledikten sonra, Vahşilere hiç yeri olmadıklarını söylüyordu. Aralarındaki gerginlik tekrardan başlıyor gibiydi. Brog her ne kadar kendini durdurmayı başarmış olsa da, Bristran o kadar soğukkanlı bir şekilde geçirmişti ki lafını, ben olsam ben de sinirlenirdim. Tabi, bu noktada Brog'un yüzüne öyle şeyler oldu ki sinirden, ben bir anlığına evrim geçiriyor sandım. Hatta öyle bir dünyadayız ki, bir anda kendisi de başka bir şeye dönüşüp saldırsa şaşırmazdım. Bristran'ın her şeyini yok edebileceğini söylediğinde gülmemek için kendimi zor tuttum. Dudaklarımı birbirine bastırarak öyle zorladım ki kendimi anlatamam.

Bristran Bey, o katilimsi soğukkanlılığı ile onu görmezden geldi ve sözü bana bıraktı. Thelase Brog'u tutmak için harekete geçmişti, ben de bu noktada söze girmek istememiştim. Thelase'nin yüzündeki ifadeye karşı Brog sinirli de olsa yerine oturmuştu, ardından tüm gözler üzerime dönmüştü. Ben de bu noktada planımı kurmuştum. Aralarından bir organizasyon seçmek çok zordu ancak nasıl seçebileceğimi biliyordum. Hayalime karşılık, güçlerini test ederek.

"Size öncelikle hayalimden bahsetmek isterim..." Derin bir nefes aldıktan sonra gülümseyerek devam ettim. "Benim hayalim en güçlüsü olmak. Aludir'lerin en güçlüsü, var olduğumuz Dünya'nın en güçlüsü. Aynı şekilde, iblisimin hayali de öyle. En güçlü iblis olmak. Bu hayali dostum Shy ile birlikte kurduk. Tabi, bu çocukça bir hayal değil. Arkadaşlarımı korumak için en güçlü olmak, haksızı korumak için en güçlü olmak, Shy'ın yanında iblislere karşı bile olsa dimdik durabilmek için en güçlü olmak, benim hayalim bu. İki diyar yıkılsa bile ayakta kalacak kadar güçlü olacağım, bunun için her şeyi yapmaya hazırım. Bu organizasyon seçimi de bu yüzden benim için önemli ve sadece basit sözlerle seçim yapamam..."

Bu noktada ayağa kalktım. Sandalyemi bir kenara çektim ve üçünün de karşısında geçtim. "Umarım bu hareketten sonra iyi kalırız Shy." diye geçirdim içimden. Çünkü büyük cesaret isteyen bir işe kalkışacaktım. Ellerimi belime koyduktan sonra, kendimden emin bir şekilde üçüne de baktım. "Bana yumruk atacaksınız." Dedim. "Sizin burada bulunan sıradan insanlar olduğunuzu düşünmüyorum. Temsilen gelmişseniz, bir güç noktanız olmalı. Gireceğim organizasyondaki güç sınırlarını görmem gerek. Benim size ne katacağım kadar, sizin de bana ne katacağınız önemli. Bu yüzden seçimimi bu şekilde yapacağım. Üçünüzün de sırasıyla kalkıp, bana bir yumruk atmasını istiyorum. Ne kadar güçsüz olduğumu kendime tekrardan hatırlatacağım, ne kadar güçlenmem gerektiğinin bilincinde olacağım. Aynı zamanda geçmem gereken ilk kişiyi belirlemiş olacağım." İçim yiyeceğim üç yumrukla birlikte heyecanla kaplanmıştı, hem heyecandan hem de kendime emin duruşumu kaybetmemek amacıyla gülümsüyordum. "Bana en güçlü yumruğu vuran kişinin organizasyonunu seçeceğim. Bana yumruk atmayacaksanız, odadan çıkabilirsiniz çünkü sizi seçmeyeceğim, bana bir şey katmayacağınız ortaya çıkmış olacak. Aralarına katılan bir çaylağın ufak bir isteğini yerine getirmeyen, hiçbir şeyi yerine getirmez. Aynı zamanda, bu ilk olmayacak. Organizasyonuna katıldığım kişiden bunu belirli aralıklarla yapmasını isteyeceğim." Şartlarımı ve yapacaklarımı kesin olarak belirttikten sonra, bir elimi Thelase'ye doğru uzattım. "Kadınlar önden, lütfen."

Re: Seçim (Zenahpuryu)

Posted: 20 Jan 2023, 16:14
by GM - Dimensio
Hayallerine dair konuşmaya başladığın anda, karşındaki kişilerden muzip bir gülümseme, kaile almamanın verdiği bir tepki veya ufak da olsa bir hor görme bekliyor olsan bile, gördüğün tek şey, karşındaki üç kişinin de suratına yerleşmiş olan kendilerine özgü ciddiyet ifadeleri oluyor. Bu bağlamda, odadaki üç kişinin senin hayallerine karşı olumsuz hiçbir tutum sergilemediğini görebiliyorsun. Ancak bir tek Bristran’ın yüzünde hafif bir tebessümü ucu az da olsa yukarı kıvrılan dudaklarından anlayabiliyorsun. Bu haliyle, Bristran’ın kendi organizasyonunu seçebileceğin düşüncesine girdiğini rahatlıkla anlayabiliyorsun. Fakat bu, sadece anlık bir durum oluyor ve sen de bu hususa takılmadan konuşmanı sürdürüyorsun.

Ayağa kalkıp sandalyeyi kenara çekmenin ardından, karşındaki üç kişinin bakışlarının bir nebze de olsa keskinleştiğini görebiliyorsun. Ortaya koyduğun ciddiyetin varlığını bakışlarıyla teyit eden üç kişi, bu noktada söylediğin her bir kelimeyi dikkatle dinliyor. Karşındaki insanlara yönelik basit talebin karşısında, her üç kişinin de bu talebe şüpheyle yaklaştığını fark edebiliyorsun. Bu şüphenin kaynağını tam olarak kestirememiş olsan bile, her üçünün de kendine özgü sebepleri olduğunu da düşünebilecek durumda oluyorsun. Elini Thelase’ye uzattığında, üç kişi belki de ilk kez birbirlerine karşı olan duygularını bastırarak bakışlarıyla düşünce alışverişine giriyorlar. Talebin konusundaki şüpheler, üç kişinin bakışlarıyla bir sonuca ulaştığında, Thelase uzattığın eli kibarca tutuyor ve yavaşça ayağa kalkıyor. Bu anda, Thelase'nin elinin yumuşaklığı bir an için varlık bulduğunu bu bilinmezliğe oldukça ters düşüyor gibi hissettiriyor. Her ne kadar sonucunda bir dost edinmiş olsan bile, geçirdiğin sürecin karanlığını veya en azından buna benzer bir süreci Thelase'nin de geçirmiş olduğunu düşünmek, hissettiğin tüm o yumuşaklığa, kibarlığa ve nezakete bir hayli uyumsuz geliyor. Fakat Thelase'nin varlığı, tüm bu süreçleri yaşamış olduğunu da sana gösteriyor.

Oturduğu yerden ayağa kalkan Thelase kısa bir süre seni süzmesinin ardından sağ yumruğunu hazırlamaya başlıyor. Kolunu birkaç kez yere dik olan açısını bozmadan salladıktan sonra “Hazır mısın?” diye soruyor sana. Yüzündeki ifadeden gelecek yumruğa hazırlıklı olduğunu anlayan Thelase “Öyleyse müsaadenizle.” diyor bir anda. Yumruk atmak için yaptığı tüm hazırlığı bir anda çöpe atan Thelase yavaş adımlarla yanından geçip kapıya doğru ilerliyor. İster istemez bakışların Thelase’nin kapıya gidişini izliyor. Thelase kapıyı açmak için kapının kolunu tuttuğunda, bir an duruyor ve elinin kapının kolundan ayırmadan, omzunun üstünden hafifçe döndürdüğü başıyla sana bakmaya başlıyor. Thelase bakışlarını senden ayırmadan “Eğer niyetin fiziki olarak güçlü olanın yanında olmaksa, sanırım bu yumruk olayını çok da uzatmanın anlamı yok. Brog’un benden ve Bristran’dan daha sert bir yumruk atacağını biliyoruz.” diyor. Thelase’nin sözleriyle bakışların bir anda odaya geldiğinden bir Brog ile didişen Bristran’a döndüğünde, Bristran’ın bu cümleleri inkar eden bir yanı olmadığını görüyorsun. Brog’a kayan bakışların ise kendinden emin bir adamı gördüğü anda Thelase “Ancak niyetin kudretimizi ölçmek ise, yanlış bir metodu seçmiş oluyorsun.” diyor. Bu noktadan sonra kapıyı hafifçe aralayan Thelase “Sadece emin olmak için soruyorum Zenahpuryu. Senden bir inanca, amaca dair seçim yapmanı istedik. Bu noktada dünyanın en güçlüsü olmak için fiziki güçlü olanın yanında mı olmak istiyorsun, yoksa bir inanca göre mi bunu başarmak istiyorsun?” diye soruyor. Thelase’nin bu cümlelerinden sonra, Bristran’da da ufak bir ayağa kalkma yönünde hareketlenme görebiliyorsun. Bu da sana, yumruk talebinde ısrarcı olman halinde, odada sadece şu anda kesin bir karar vermiş gibi görünmeyen Brog’un kalacağını gösteriyor.

Re: Seçim (Zenahpuryu)

Posted: 20 Jan 2023, 17:06
by Zenahpuryu
Thelase’nin elimi tutmasının ardından, sağlam bir yumruk yiyeceğimi düşünüyordum. Üstelik buna mental olarak hazırlanmıştım. Ancak Thelase, yanımdan çekip gitmişti. Bu noktada, bana yumruk atmayacağını düşündüğümden gittiğini düşünüyordum, ancak olay bu değildi. Ben onun tabiriyle yanlış bir metotla seçim yapmak üzereydim. Karşımdaki kadın, fiziki olarak test ettiklerimi söylüyor, Brog’un Bristran’dan ve kendisinden daha güçlü bir yumruk atacağının bilincinde olduğunu söylüyordu. Eğer kudretlerini ölçmek istiyorsam, gerçekten yanlış bir yolda olduğumu ekliyordu. Belki de, gerçekten doğru söylüyordu. Gücü sadece fiziksel olarak mı düşünmüştüm? Bu işin mental bir kısmı da olmalıydı. Peki karşımdaki kadının, Thelase’nin bahsettiği mental güç müydü? Kudretten kastı tam olarak neydi? Thelase’nin bana sorduğu son soru ise, dünyanın en güçlüsü olmak için fiziki güçlü olanın yanında olarak mı bunu başarmak istiyordum, yoksa bir inanca göre mi?

Bristran’da hafifçe kalkma eğiliminde bulunurken, fark ettiğim şey yumruk atma talebinde ısrarcı olursam odada sadece Brog kalacaktı. Benim Thelase’yi, Bristran’ı ya da Brog’u etkileme gibi bir talebim yoktu. Tek istediğim, kimin güçlü olduğunu görebilmekti. Ancak yanlış bir yolda olduğumu fark ettirmişti bana Thelase. Belki de gerçekten bir inanca göre seçim yapmalıydım. Bir Kraliyet Savaşçısı olarak, ne kadar ilerleyebilirdim? Dünyanın En Güçlüsü olma yolunda neler başarabilirdim? Hükümdarın arzularını gerçeğe çevirmek, beni hayallerime ne kadar ulaştırabilirdi?

“Yanlışlarımı kabul etmem gerek, haklısınız Thelase Hanım, sizi sadece fiziksel güçle ölçmeye çalışmışım.” Diyerek hatamı kabullendim. Gerçek bir erkek hatasını kabullenmelidir. “Fiziksel güçlü olmanın yeterli olacağını düşünüyordum. Bu yüzden böyle bir talepte bulunmanın daha iyi olduğunu, seçim için en etkili karar olacağını düşünmüştüm. Bana metodumun yanlış olduğunu gösterdiğiniz için teşekkür ederim. Sanırım bazen iki kere düşünmek gerek.” Dostane bir şekilde gülümsedikten sonra tekrardan ciddileştim. “Şimdi sorunuza ve neden böyle bir metot seçtiğime cevap vereyim. Ardından Bristran Bey ve siz gitmeyecekseniz, üçünüze bir soru daha sorayım ve ardından kararımı vereyim.” Thelase’nin kapıyı kapatıp kapatmaması önemli değil, bu noktada hepsine doğru konuşacağım.

“Seçimimi yaparken, bir grubun, bir inancı temsil eden insanların bir parçası olacağımın farkındayım. Bu sebeple, temsil ettiğim inanca kendimden bir şeyler katacak, organizasyonumun inancını benimseyecek ve bu inanca dahil olan insanları ölene kadar dostum bileceğim. Bu organizasyonu temsil ederken, hem kendim için, hem Shy için, hem de edineceğim tüm dostlarım için hayalimi gerçekleştireceğim. İşte tam bu yüzden, belki de fiziken en güçlünün bana yol gösterebileceğini düşünmüştüm.” Cümlelerim arasında kısa bir es verdikten sonra devam ettim. “Hepinize son bir soru sorayım, sonrasında eğer bu soru için kalacaksanız ardından seçimimi yapayım.” Thelase ve Bristran için yöneltmişim bu cümlemi aslında. Kalmayacaklarsa zaten Brog’tan başka seçimim olmayacaktı.

“İnancınızın bir parçası olduğumda, bu inancı temsil eden sizlerin hayalime katkıları ne boyutta olacak? Diğer bir sorum ise, bu hayalimi gerçekleştirmek için attığım her adımda size katkılarım tam olarak ne olacak?” Son bir soru demiştim ancak ikinci bir soru sormuştum. Bunu fark etmemle birlikte yüzüme oldukça şaşkın bir ifade oturdu. “Pardon ben ikinci soruyu da sormuşum, onu biraz açayım. Bana sizin bahsettiğiniz “Hükümdar’ın Arzularını Gerçekleştirme”, Bristran Bey’in bahsettiği “En güçlüleri bünyemize katarak hükümdara hizmet etme”, bunlar bana özet gibi geldi. Üçünüzden de biraz daha detay alabilirsem, bana gösterdiğiniz yanlıştan dönerek bir inanca göre seçimimi yaparak, hayalime doğru daha sağlam bir adım atabilir ve seçtiğim organizasyonu daha iyi temsil edebilirim. Sayenizde şunu da fark ettim Thelase Hanım, benim size katacağım, temsil ettiğim inanca katacağım her şey hayalime giden yolda bir adım daha olacak. Yanlışımı gösterdiğiniz için teşekkür ederim, şimdi daha düzgün bir tercih yapabileceğime inanıyorum.” Özellikle Bristran ve Thelase’den cevap bekliyordum. Buna göre seçimimi tekrardan yapabilirdim.

Thelase Hanım, bana gerçekten doğruyu göstermeyi başarmıştı. Bazı soruları sormadan, ikinci kere düşünmeden ortaya atlamıştım bana yumruk atın diyerek. Oysa ölçtüğüm tek şey fiziksel güçleriydi. Kararımı aniden değiştirdim, ancak daha doğru bir karar aldım. Önce organizasyonların tam olarak ne yaptığını dinleyecek, ardından seçtiğim organizasyondaki kişinin bana yumruk atmasını isteyeceğim! İşte yapılabilecek en mantıklı şey kesinlikle bu!

Re: Seçim (Zenahpuryu)

Posted: 23 Jan 2023, 10:18
by GM - Dimensio
Thelase’nin sorusunu üzerine kurmaya başladığın cümleler, Thelase’nin yüzünde bir tebessüm yaratırken, ayaklanmakta olan Bristran’ın da hareketlerini daha da yavaş bir şekle sokmasına neden oluyor. Bu konuşmanın sonunda kurduğun cümlelerden sonra ise Bristran tamamen yerine oturuyor ve Thelase de hafifçe kapının koluna bir bakış attıktan sonra “Sanırım biraz daha kalmamda bir sakınca yok.” diyor yarattığın dostluk havasına yaraşır bir ses tonuyla. Thelase’nin kalma kararı ve Bristran’ın tekrar yerleşmesi üzerine, tekrar konuşmaya girmek için Thelase’nin de yerine oturmasını bekliyorsun.

Thelase’nin yerine oturmasının ardından, konuşmanın ikinci kısmına başlıyorsun. Bu kez, söylediğin cümlelere karşı belirgin bir olumsuz tutum hissetmesen bile, olumlu bir bakış açısının varlığını da sezemiyorsun. Esasen, bu ana kadar genel itibariyle üç kişinin duygu ve düşüncelerini gizleme konusundaki başarıları nedeniyle seninle ilgili kafalarından geçirdiklerini net olarak anlayamamış olman, konuşmanın devamını getirmene de bir olanak sağlıyor. Ortada bir rüzgar olsa bile, henüz estiği yönü bilememek ve onu keşfetmek, bilinmezliğin içindeki yeni yaşamına yaraşır bir heves oluyor. Bu aşamadan sonra, Thelase ve Bristran’ın burada kalma konusunda herhangi bir çekimserlik göstermemeleri ise, seni konuşmanın son aşamasına doğru sürüklüyor.

Konuşmana bu kez sorularla başladığın anda, karşındaki her üç kişinin de sorduklarını kafalarından geçirdiklerini ve bu sorulara bir cevap aradıklarını hissedebiliyorsun. Senin aksine, buradaki iki kişi de soru sayısına pek takılmış gibi durmuyor. Daha çok olayın özüyle ilgili görünen üç kişiye yönelik konuşman bittiğinde, Brog’un yüzünde fırsatı kaçırmış bir tilkinin ifadesini, Thelase’nin yüzünde hatayı mazur gören bir annenin şefkatini ve Bristran’ın yüzünde mahalle kavgasından önce son hazırlıklarını yapan bir yetişkinin özgüvenini görebiliyorsun.

Yaptığın konuşmadaki asıl hedefin Thelase ve Bristran olması nedeniyle, konuşmanın bitimiyle ortaya çöken sessizlikte ilk kelimeleri ağzından dökülen kişi Bristran oluyor. Kendinden emin tavrından taviz vermeyen Bristran “Aslında seninle kafa olarak birbirimizden çok uzak değiliz. İkimiz de gücün en önemli şey olduğunun farkındayız. Benim ve organizasyonumun inancı da bu yönde. Eğer ülkeme ve hükümdarıma en iyi şekilde hizmet etmek istiyorsam, bunu en güçlü olarak başarabilirim. Zayıf olan her zaman hataya daha meyillidir ve güçlünün desteğine ihtiyaç duyar. Bizim gayemiz, Hükümdarımıza ve ülkemize karşı hiçbir hataya meyletmeme ve hiçbir desteğe ihtiyaç duymadan hizmet etmektir.” diyor. Bristran, her ne kadar konuşmasının içerisinde zayıftan bahsederken bir nebze iğneleyici bir tutum sergilese de, ne Thelase ne de Brog bu iğnelemeyi pek ırgalamıyor gibi duruyor. Zira Thelase, konuşma sırasının kendisine geldiğini düşünerek bakışlarını sana kilitlerken “Hükümdarımız da bir insan… Her insan gibi hata yapma lüksüne sahip. Bizim inancımız ise, Hükümdarımızın hatalarından arınmasını sağlayabilmek ve O’nun amacına en hatasız ve kolay bir şekilde erişmesini sağlamak. Hükümdarımızın gayesi ülkemizin çıkarları olduğu için, bizler sadece ülkesine Hükümdarı aracılığıyla hizmet eden insanlardan ibaretiz diyebilirim.” diyor. Bu aşamada Thelase ve Bristran konuşmasını sonlandırmış gibi duruyor ve o anda bakışların bir anda Brog’a dönüyor. Sanki kendisine soru sorulmamış olduğu için biraz buruk bir şekilde duran Brog “Gerçi bana soran olmadı ama…” diyerek başlıyor konuşmasına. Durumu içerlediğini gösteren ses tonunu senden esirgemeyen Brog “Ülkemiz ve Hükümdarımız açısından var olan en büyük tehdit iblislerdir. Eğer onları henüz daha tehdit kıvamına bile gelmeden yok edebilirsek, ülkemiz ve Hükümdarımız zor günler geçirmezler. Bizim olayımız bundan ibarettir.” diyor. Aslında daha ad konuşma isteği varmış gibi dursa da Brog bu sözlerinden sonra bir anda susuyor ve başkaca bir açıklama yapmayacağını keskin bir duruşla belli ediyor.

Odaya çeken sessizlik halen daha sorularına bir cevap verilmediğini gösterirken Thelase bir kez daha söze giriyor. Hafifçe ıslattığı dudaklarını aralarken “Bu sözlerim, sanırım üçümüzün de ortak sözleri olacak. Sorularına, hepimiz adına ben cevap verebilirim.” diyor. Sözlerine bir itirazın olup olmadığını gözleriyle teyit eden Thelase hemen ardından “Bizim sana katkımız ne olacak? Senin bize ne katkın olacak?” diyor kendi kendine sorularını özetleyerek tekrar eder gibi. Hemen ardından ise yüzüne yerleşen tebessümüyle birlikte Thelase “Senin kattıkların kadar sana katkımız olacak. Sana kattığımız kadar katkın olacak. Ne seni göklere çıkarabiliriz, ne seni yerin dibine sokabiliriz. Sen ne içi boş bir bardaksın ne de biz suyuz. Sen Zenahpuryu’sun ve adını yaşarsın, bizler sadece izleriz. Sen bize ismimizle hürmet edersin, biz sana Zenahpuryu oluruz.” diyor. Bu sözlerinden sonra bir an sadece nefes alan Thelase gözlerini bir nebze keskinleştirdikten sonra “Burası Aclania Ülkesi ve sen ne kadar Zenahpuryu olmak istersen, o kadar olabilirsin. Bunun için ne bizim sana katacaklarımızın ne de senin bize katacaklarının önemi var. Esas olan, ismin ve o isim de senin.” diyor. Thelase’nin bu sözlerine bir anlam ve karşılık bulmak için zihnini çalıştırmaya başladığında, Bristran’ın bakışlarıyla bu sözleri onayladığını görüyorsun. Gözlerin Brog’a doğru döndüğünde ise, tıpkı senin gibi söylenenleri ilk etapta kavrayamamış gibi dursa bile “Aynen öyle!” diyerek Brog’un da Thelase’ye katıldığını anlayabiliyorsun.

Re: Seçim (Zenahpuryu)

Posted: 23 Jan 2023, 13:32
by Zenahpuryu
Thelase’nin sözlerime karşılık odada kalacak olması beni mutlu etmişti. Brog Bey’in organizasyonu da bana bir şeyler katacak olsa da, belki de bir Kraliyet Savaşçısı olmak beni daha ileriye taşıyacaktı. Bunu bilemediğim için, saçma bir hata yapmaya niyetim yoktu. Bristran Bey’de aynı şekilde hareketlerini yavaşlandırmış ve en sonunda yerine oturmaya karar vermişti. Konuşmamın ikinci kısmına daha rahat başlamıştım ikisinin kalmasıyla. Kelimeler ağzımdan birer birer çıkarken, ne olumsuz bir tutum, ne de olumlu bir tutum hissedemiyordum. Duygularını çok iyi saklıyorlardı ve akıllarından neler geçiyordu okuyamıyordum. En ufak bir tahmin etme şansı bile tanımıyorlardı bana. Bu sebeple, konuşmaya devam etmiştim, hatta böylesi daha güzel olmuştu, konuşmaya devam ederken herhangi bir tavır görmemek konuşmamın akmasına sebep oluyordu. Son durak olarak, iki sorumu da sormuş ve sohbeti onlara devretmiştim. Sorularıma cevap ararlarken, bu sefer tutumlarını görebilme şansı yakalamıştım. Brog’un yüzünde fırsatı kaçırmış bir ifade varken, Thelase’nin suratında bir anne şefkati vardı, Bristran’da ise özgüven.

Bristran Bey, kendinden emin bir şekilde söze girmiş ve kafa olarak birbirimizden uzak olmadığımızı söylemişti. Gücün en önemli şey olduğunun farkında olduğumuzu ve organizasyonunun inancının da bu olduğunu söylüyordu. Zayıf olanın hataya meyil edeceğini ve güçlünün desteğine ihtiyaç duyacağını belirtiyordu. Bristran’ın güç inancı, bana daha uygun gözüküyordu. Ancak yine de düşünmem gerekliydi, diğer birliklerin de bana ne sağlayacağını bilmem gerekiyordu. Thelase Hanım, hükümdarımızın da bir insan olduğu için hata yapma lüksüne sahip olduğunu ve inançlarının ise hükümdarı hatalarından arındırmak olduğunu söylüyordu. Brog ise buruk bir şekilde söze girmiş ve duruma içerlediğini açıkça belli ediyordu, var olan en büyük tehditlerin iblisler olduğunu ve onların tehdit kıvamına gelmeden yok edilmesini sağlarlarsa kimse zor günler geçirmezdi. Brog Bey biraz daha konuşmak ister gibi dursa da susmuş ve açıklama yapmamıştı. Ben de elimi çeneme koymuş, derin düşüncelere dalmaya başlamıştım. Hangi organizasyonu seçecektim?

Thelase konuşmaya tekrardan girmiş ve üçünün de ortak sözleri olabileceğini belirtmişti. Benim sorduğum iki soruyu tekrarlamıştı. Aslında bunun bir döngü olduğunu belirtiyordu sözleri. Benim kattığım kadar katkıları olacak, onların katkıları kadar katkım olacaktı. Ben, Zenahpuryu’ydum ve işin sonunda, ben yine bu isimle olacaktım. Belki de asıl güç buydu. İsmim, içimde yatanlar, hayallerimin büyüklüğü, edineceğim dostluklar, Shy. Bristran, bu cümleleri onaylar bir şekilde bana bakıyordu, Brog ise ilk etapta cümleleri kavrayamamış gibi dursa da Thelase’yi desteklemişti. Bu organizsyon mülakatı, benim için gerçekten iyi olmuştu. Karşımdaki insanlardan biraz daha bir şeyler öğrenmiş olmak, onların şimdiden bana bir şeyler kattığını görmek beni etkilemişti.

Kararımı vermiştim. Güçlü olmak benim için bir hayaldi, ancak şimdi daha da olgunlaşmıştı. Belki de detaylanmıştı gittikçe. “Hepinize çok teşekkür ederim, özellikle Thelase Hanım’a.” Diğerlerinin aksine Thelase Hanım hayallerimin olgunlaşmasına gerçekten katkıda bulunmuştu. “Bir hayalim vardı, ancak basit bir hayaldi. Şimdi ise onu olgunlaştırdım, belki daha da olgunlaşacak. Ancak bunun tohumunu ilk siz attınız, bunu unutmayacağım.” Keskin gözlerle Bristran’a bakmayı başladım. Seçimim ondan yana olacaktı. Güç Muhafızları’nın beni istediğim yere taşıyabileceğini düşünüyordum. “Zenahpuryu olarak, fiziksel anlamda güçlü olmak istiyorum. Olayım ki, düşmanımı tek yumruğumla delebileyim. Yüreğimin daha da güçlenmesini istiyorum, güçlensin ki yanında duran dostlarım benim gücümle güçlenebilsinler, benim gücümle güven ve huzur dolsunlar. Zihnimin güçlü olmasını istiyorum, en karanlık zamanlarda, fiziksel gücümün tamamen tükendiği anlarda bile beni ayağa kaldırabilsin. Ben öylesine güçlü olmak istiyorum ki, düşmanlarımla göz göze geldiğimde baskınlığımı onlara hissettirebilmek istiyorum, bir adım attığımda yer yarılacakmış gibi hissetmelerini, gücümün baskınlığı altında ezilmelerini istiyorum. Aynı zamanda, dostlarımın, zayıfların, haksızlığa uğrayanların bu gücü kullanabilmelerini, bu güç sayesinde huzura kavuşmalarını istiyorum. Ben, her anlamda güçlü olmak istiyorum. Ben artık hem manevi gücü, hem de fiziksel gücü arzuluyorum.” Bristran’a kenetlediğim gözlerimi ondan çektim, ardından diğerlerine bir kez daha bakıp söze girdim. “Ben Güç Muhafızları Organizasyonunu seçiyorum. Brog Bey, Thelase Hanım, sizlere tekrardan teşekkür ederim. Umarım çok daha iyi zamanlarda karşılaşma şansı yakalayabiliriz.” Diyerek cümlelerimi sonlandırdım. Benim organizasyonum belliydi, beni en güçlü Aludir yapacak organizasyon belliydi, Güç Muhafızları.

Re: Seçim (Zenahpuryu)

Posted: 24 Jan 2023, 10:09
by GM - Dimensio
Konuşmaya başlamanla birlikte, her üç kişi de senden gelecek seçimin ne olacağını beklemeye başlıyor. Thelase’ye yönelik sözlerine Thelase sözünü kesmemek adına yüzüne yerleştirdiği tebessüm ve başını hafifçe eğmesiyle karşılık veriyor. Sözlerinin muhatabı Bristran olmaya başladığında ise, Thelase ve Brog’un kaybetmiş, ancak yine de üzülmemiş olduklarını gösteren bir ifade takındıklarını göz ucuyla da olsa görebiliyorsun. Sözlerinin tamamlamanın ardından açıkladığın seçimle birlikte, Thelase ve Brog oldukları yerden kalkıyorlar. Thelase, Bristran’a hitaben “Tebrik ederim.” diyerek nezaketini korumaya devam ediyor. Bristran ise hafifçe başıyla karşılık verdikten sonra, Brog ile Bristran bir anda göz göze geliyor. Ancak ikili arasında hiçbir konuşma geçmiyor ve Brog odayı terk etmek için hareketlenmeye başlıyor. Brog yanına geldiği esnada hafifçe sana gülümsüyor ve ardından “Organizasyonumuzda olmanı isterdim. Ancak hayat senin, seçim senin… Yine de senin için en iyisini diliyorum Zenahpuryu.” diyor. Bu sözlerinden sonra elini yavaşça sana doğru uzatmasının ardından ise “Umuyorum ki kader bizi bir kez daha bir araya getirecektir. Yürüdüğün yollar varlığınla titresin!” diyor. Konuşmasının sonuna kocaman bir gülümsemeyle sana bakan Brog, elini sıkmak için havada tutmaya devam ediyor.

Brog’un kapıya doğru yönelmesinden sonra bu kez yanına Thelase geliyor. Onun da yüzünde hem çekiciliği hem de anaçlığı birbirine kaynaştırmış bir ifade bulunuyorken “Hayallerinden hiçbir zaman vazgeçme ve seçimlerinin her zaman arkasında ol. Hataya düşmekten korkma, ancak hatanı kabullenmekten de çekinme.” diyor. Bu sözlerinden sonra Thelase de sana elini uzatırken “Belki organizasyonuma bir yandaş kazanamadım ama, temiz ve iyi kalpli bir Aludirin daha var olduğunu öğrendim. Bunu kaybetme Zenahpuryu.” diyor gülümseyerek.

Thelase’nin de yanından ayrılmasının ardından, Brog ve Thelase odadan yavaşça çıkıyorlar ve sen de Bristran ile odada baş başa kalıyorsun. Bir süre sessiz kalmasının ardından Bristran derin bir nefes aldıktan sonra bakışlarını sana çeviriyor ve “Bundan sonra attığın her adımın organizasyonuma yaraşır olması gerekiyor. Kendini ezdireceğin, küçük duruma düşüreceğin bir hale getirmekten sakınacaksın. En güçlü olacaksın! Bunu sana emrediyorum!” diyor. Çatık kaşlarıyla birlikte söylediği bu sözlerin içtenliği konusunda hiçbir şüphen olmasa da, emir noktasında yaşadığın tereddüde karşılık olarak Bristran “Ben Güç Birliği’nin lideriyim. Mülakatlara bizzat katılırım ve organizasyonuma dahil olacak kişiyi kendim seçerim.” diyerek duruma açıklık getiriyor. Ancak tam bu esnada bu sefer yüzüne kuşkucu bir ifade düşen Bristran oluyor ve bakışlarını sende tutmaya devam ederken “Nişanını sana vermeden önce bilmem gerekiyor… En güçlü olmak istiyorsun, peki bunu nasıl yapmayı planlıyorsun?” diye soruyor.

Re: Seçim (Zenahpuryu)

Posted: 24 Jan 2023, 15:08
by Zenahpuryu
Bristran'a doğru bakıp konuşmaya başladığımda, diğerlerinin yüz ifadesi gözüme çarptı. Kaybetmişlerdi, ancak üzgün görünmüyorlardı. Bunun da verdiği rahatlıkla hızlıca Güç Muhafızları Birliği'ni seçtiğimi söylemiştim. Thelase ve Brog ayağa kalktığında nezaket amaçlı ben de kalkmıştım. Thelase Bristran'ı tebrik etmişti, Brog ise sessiz kalmayı tercih ediyordu, aralarında ki çekememezlik Bristran kaynaklı olmalıydı. Zira Vahşilere tahammülü olmadığını söyleyen kişi O idi. Brog bana bakıp gülümsemiş ve benim için en iyisini dilediğini söylemiş ve elini uzatarak, "Yürüdüğün yollar varlığınla titresin." demişti. Bu söz oldukça hoşuma gitmişti, bu yüzden kocaman gülümsedim, ardından uzattığı sıkışmak için elimi uzattım. Ancak o an ki heyecanla öyle bir koydum ki elini çıkan "şak" sesinin ardından heyecanın da verdiği kontrolsüzlükle bağırarak konuştum. "Bir gün sizinle dövüşmek isterim Brog Bey. Farklı organizasyonlarda olsak da, günü geldiğinde ise omuz omuza çatışmak isterim! Sizin de yolunuz varlığınızla titresin!" Bristran her ne kadar Vahşilerle bir düşmanlık içerisinde olsa da benim öyle olmaya niyetim yok.

Brog'un ardından Thelase Hanım geldi. Gerçekten ona çok teşekkür ederim, düşüncelerimin olgunlaşmasında ilk adımı atan kişi oldu. Bunun devamı geldiğinde, her anlamda güçlendiğimde kesinlikle Thelase Hanım'ı unutmayacağım. Yüzündeki çekiciliğe karşı çekilmeye başladığımı hissettiğim anlarda konuşmaya başladı. Dediği gibi, attığım her adımda hatalarımı kabullenmekten çekinmeyeceğim. Thelase, yandaş kazanamasa da temiz ve iyi kalpli bir Aludirin var olduğunu öğrendiğini ve bunu kaybetmememi istediğini söylüyordu. Sanırım bu kadına aşık olacağım. Elini hafifçe sıktıktan sonra gözlerinin içine baktım. "Thelase Hanım, her şey için teşekkür ederim tekrardan. Umarım bir gün sizinle de vakit geçirme ve tecrübelerinden faydalanma şansı yakalarım." Tecrübe ayrı konu, ancak bir şeyler içebiliriz tabii ki baş başa.

Thelase'de çıktıktan sonra, Bristran ile baş başa kaldık. Bir süre sessizlik içerisinde kalsa da, sonrasında konuşmaya girerek bana en güçlü olmamı emretti. Direkt olarak, emir etti. Ben tam emri sorgulamaya çalışıyordum ki, kendisi organizasyonun lideri olduğunu ve görüşmelere bizzat geldiğini söylüyordu. Bunu söylediğinde emrini onaylarcasına başımı salladım. Sonrasında bana doğrulttuğu soru ise, güçlü olmak için ne yapacağımdı. Bu zorlu yol da ne yapacağımı sorgulaması oldukça normal gelmişti. Hatta, bunu sorgulamasına biraz da olsa heyecanlanmıştım, bunun sebebi ise muhtemelen kendisine "Ben en güçlü olacağım!" diyen bir sürü aday geliyor olmalıydı. Bristran'ın gözüne girebilmek, bu açıdan oldukça zor olmalıydı. Yine de, onun gözüne girmek önemli değildi, sadece kendi doğrularımı konuşmak istiyordum. Bu yüzden ciddiyetle söze girdim.

"Güçsüz olduğumun farkındayım. Güçlü olmak için ise, her zaman bunun farkında olacağım. En güçlü olan benim dediğim anda, asıl güçsüzlük başıma gelecektir. Ben her zaman güçsüz olduğumun farkında olarak, daha da güçlü olmak için çabalayacağım." Küçük bir es verdim. Ardından işaret parmağımı kafama dayadım. "Sadece fiziksel anlamda en güçlü olmayacağım, zihnim de en güçlüsü olacak. Beni her karanlıktan çıkartacak." Ardından parmağımı göğsüme dayadım. "Yüreğimi güçlendireceğim, en kötü durumda bile dostlarımın yanında, düşmanlarımın karşısında dimdik duracağım. Ölsem bile, mezara dik gireceğim. Toprağa bile sırtımı dayamayacak kadar güçlü olacak yüreğim." Bu sefer, göğsümdeki parmağımı yumruk haline getirip bir kez vurdum göğsüme. "İblisim, Minik Kudretli Dostum Shy, en güçlü iblis olurken onun yanında olacağım. Onunla birlikte güçleneceğim ki, gücüme güç katabileyim. Hayallerimiz, hayallerimize ulaşmak için attığımız her bir adım bizi daha da güçlü kılacak. Şuan olduğu gibi." Bu sefer yumruğumu göğsümden çekip Bristran'a doğru uzattım. Sanki bir ganimetmiş gibi tutuyordum yumruğumu. "Sizlerin tecrübelerinden faydalanacağım. Hatta fayda değil, sizlerin tecrübelerini ve gücünü sömüreceğim. Ben, güçlerinizin mirasçısıyım, aynı zamanda sizlerin önüne geçecek olan kişiyim. Hepinizin mirasından birer parça taşıyacağım. O mirasları daha da ileri taşıyacağım."

Yumruğumu indirdikten sonra biraz bekledim. Ardından gülümseyerek konuşmaya başladım. "Size antrenman yapacağım, her gün biriyle dövüşeceğim, karanlıkta meditasyon yapacağım falan diyemem, bunlar boş sözcüklerden oluşan cümleler olur. Ben, güçlendireceğim şeyleri söyleyebilirim. Böylelikle, en güçlüsü olmak için nasıl bir yoldan geçeceğim zaten belli olmuş olacaktır. Umarım kendimi anlatabilmişimdir." Diyerek Bristran'ın cevabını beklemeye başladım. Bu arada, ben ona ne diyeceğim? Neyse bunu daha sonra sorarım. Ha, birde Thelase Hanım yalnız mı, onu sormam gerek. Belki gerçekten yalnızdır, zaten birbirimizden elektrik almış gibiydik. Yani, ben baya çarpıldım gibi oldu, o tecrübeli gibi ama çaktırmıyor olabilir. Neyse, Bristran'a sorarım yalnız mı değil mi...