Ayrılış ve Başlayış (Inias | Diniel)
Posted: 06 Jan 2023, 17:09
Organizasyonlarınıza dahil olmanızın ardından, üs içinde farklı zaman dilimlerinde de olsa görevli bir personel tarafından bir odaya götürülüyorsunuz. Tanıdık koridorlara bilinmeyen koridorlar ekliyor ve birkaç merdiven inip çıkmanın ardından, daha önce görmediğiniz bir odaya varıyorsunuz. Bu ana kadar neden bu şekilde bir yönlendirme yapıldığını ve neden bu odaya geldiğinizi anlayamıyorsunuz. Nitekim, size rehberlik eden kişi de bu konuda size herhangi bir bilgi vermiyor. Odanın önüne geldiğinizde ise, odanın içinde beklemenizi ve biriyle görüşeceğinizi size söyleyen görevli, odaya girmenizi bekliyor. Odanın kapısını nazik bir şekilde size açtıktan sonra, odaya girmenizin ardından kapıyı kapatıyor.
Odaya geldiğiniz anda ilk dikkatinizi çeken şey, buranın son derece küçük ve herhangi bir mobilya içermeyen oda olması oluyor. Bir camın bile bulunmadığı odaya sinmiş havasızlığın kokusu ilk aldığınız birkaç nefeste zorlanmanıza neden oluyor. Ancak hızla bu duruma alışmanızın ardından, odanın taş zemininin kirli oluşu ve odanın köşelerinde görebildiğiniz örümcek ağları, bu odanın epeydir elden geçmediğini size gösteriyor. Ne var ki, odayı aydınlatmak için konulmuş gaz lambalarının doluluk oranına baktığınızda, bunların yeni konulmuş olduğunu anlayabiliyorsunuz.
Birinizin tek başına odada beklemesinin üzerinden geçen yaklaşık yirmi dakikanın sonunda, odaya bir diğeriniz geliyor. Esasen yaşadığınız ayrılığın ardından birbirinizi görmek bir anda içinizi ısıtıyor. Ancak ikinizin de kafasında beliren belirsizlik, bir şekilde bu sıcaklığı dışarıya vurmanızı engelliyor. Kendi aranızda başladığınız sohbetin üzerinden geçen on dakikalık bir sürenin ardından ise, odanın kapısı bir kez daha açılıyor. Kapının açılmasıyla birlikte, bir anda odaya dolan baskın aura sizi istemsizce yerinizde sabit kılıyor. Bakışlarınız vücut postürünüzü bile düzeltemeden kapıya kilitlenirken 160 santim boylarında olan, yaşlı ve beyaz saçları olan bir adamın iki elini arkasında bağlamış bir şekilde odaya girdiğini görüyorsunuz. Yaşlı adamdan üzerine gelen auranın neredeyse yerleri titrettiğini fark edebiliyorsunuz. Bu nedenle, yerinizden kımıldamak sizin için bir hayli güçken, adamın hemen arkasından 165 santim boylarında, mor-siyah saç renkleri olan ve parlak kırmızı gözleri bulunan, 20’li yaşlarında olmayan bir kızın odaya girdiğini görüyorsun. Kızı görmenizle birlikte, sanki yaşlı adamın etkisiyle üzerinize çöken karanlık daha yoğun bir hal alırken, bu kızı takiben yaklaşık 170 santim boylarında, omuzlarının üstünde biten siyah kırmızı saçları olan, yeşil parlak gözleri bulunan 20’li yaşlarının başında gibi duran bir kadının daha geldiğini görüyorsunuz. Öndeki yaşlı adam ile arkasında bulunan iki kadın sessiz bir şekilde kapıyı kapatıp, kapının tam karşısında olan duvarın önünde duruyorlar. Tam bu esnada, vücutlarınız sanki kontrolü kaybetmiş gibi bu yaşlı adama doğru dönüyor. Yaşlı adam ise sizi hızlıca süzdükten sonra yanındaki iki kadına dönüyor ve “Siz de yanlarına geçin.” diyor kendinden son derece emin ve kati bir ses tonuyla.
İki kadından daha genç olanı, özellikle Inias’a şuh bakışları ve tebessümle baktıktan sonra, Inias’ın yanına doğru yönelen diğer kadının adeta önüne atlıyor ve hafif alaycı bir tonda “Burası benim yerim olmalı.” diyor. Inias’ın yanına geçmesinin ardından omzuyla Inias’a hafifçe dokunan kadın “Hı? Öyle değil mi?” diyor bir önceki cümlesini teyit ettirmek istercesine. Diğer kadın ise yaşanan bu olaya herhangi bir tepki vermeden kadının yanına geçiyor ve beklemeye koyuluyor.
Sizi tam karşısına dizmiş olan yaşlı adam her birinize hafifçe baktıktan sonra “Ben, Aludirlerin Komutanı Agrupnia…” diyerek kendini tanıtıyor ve ardından uzun boylu kadına bakarak "Lenith.", diğer kıza bakarak "Cysa.", Inias’a bakarak “Inias.” ve son olarak Diniel’e bakarak “Diniel.” diyor.
Sizleri birbirinize bu şekilde tanıştırmasının ardından Agrupnia “Her biriniz organizasyonlarınıza dahil olarak gerçek bir Aludir gibi yaşamaya başlayacaksınız. Farklı organizasyonlarda olsanız bile, var oluş amacınızı unutmayacaksınız ve birbiriniz her zaman kollayacaksınız! Bu size verdiğim bir emirdir!” diyor. Agrupnia’nın bu sözleri üzerine Cysa’nın hafif kıkırdaması boş odada son derece duyulabilir hal alırken, Agrupnia’nın bakışları da keskin bir şekilde ona dönüyor. Cysa, sağ elini kaldırıp özür diler gibi bir hareket yaptıktan sonra duruşunu düzeltiyor. Bakışlarını her birinizin üzerinde gezdirmeye başlayan Agrupnia “Burası sizlerin esas yurdu, evi. Bir ihtiyacınız olduğunda buraya gelmekten ve benimle konuşmaktan çekinmeyin. Belki sizler için her şeyi yapamam, ancak elimden geleni yapacağımı da bilin. Sizler, Aclania’nın esas koruyucularısınız ve buna yaraşır insanlar olmalısınız!” diyor. Bu aşamadan sonra, Agrupnia’nın her bir sözünün emir niteliği taşıdığını anlayabiliyorsunuz. Fakat Agrupnia’da sizlere başkaca bir şey söyleyecek gibi durmuyorken “Şimdi bana yeminlerinizi verin!” diyor.
Agrupnia’nın yeminden kastı konusunda herhangi bir fikriniz bulunmuyorken, bir anda bir adım öne çıkan Lenith “Varlığımı Aclania’ya adayacağıma ve Aclania Ülkesine yaraşır bir Aludir olarak yaşayacağıma, buna layık olamazsam Evrenin Kurucularından, 11 Havari’nin Efendisi, Aclania’nın Hükümdarı, Aludirlerin ve Savaşçıların Lideri Eletha “Visyn” Norkian tarafından verilecek her türlü hükme sorgusuz sualsiz rıza göstereceğime kutsalların en kutsalı, yücelerin en yücesi, onurluların en onurlusu üzerine damarlarımdaki kan ve Qen adına yemin ederim!” diyor. Cysa ise sıranın kendisine geldiğini düşünerek etrafına bakındıktan sonra çarpık bir gülümsemeyle “Ben Inias’tan sonra yemin edeceğim. Onun ağzından dökülecek kutsal sözleri tekrar edeceğim!” diyor. Hemen ardından ise bakışlarını hafif işveli bir şekilde Inias’a çeviriyor ve odada bulunan diğer kişiler gibi sizlerin ağzından çıkacak sözlere odaklanıyor.
Odaya geldiğiniz anda ilk dikkatinizi çeken şey, buranın son derece küçük ve herhangi bir mobilya içermeyen oda olması oluyor. Bir camın bile bulunmadığı odaya sinmiş havasızlığın kokusu ilk aldığınız birkaç nefeste zorlanmanıza neden oluyor. Ancak hızla bu duruma alışmanızın ardından, odanın taş zemininin kirli oluşu ve odanın köşelerinde görebildiğiniz örümcek ağları, bu odanın epeydir elden geçmediğini size gösteriyor. Ne var ki, odayı aydınlatmak için konulmuş gaz lambalarının doluluk oranına baktığınızda, bunların yeni konulmuş olduğunu anlayabiliyorsunuz.
Birinizin tek başına odada beklemesinin üzerinden geçen yaklaşık yirmi dakikanın sonunda, odaya bir diğeriniz geliyor. Esasen yaşadığınız ayrılığın ardından birbirinizi görmek bir anda içinizi ısıtıyor. Ancak ikinizin de kafasında beliren belirsizlik, bir şekilde bu sıcaklığı dışarıya vurmanızı engelliyor. Kendi aranızda başladığınız sohbetin üzerinden geçen on dakikalık bir sürenin ardından ise, odanın kapısı bir kez daha açılıyor. Kapının açılmasıyla birlikte, bir anda odaya dolan baskın aura sizi istemsizce yerinizde sabit kılıyor. Bakışlarınız vücut postürünüzü bile düzeltemeden kapıya kilitlenirken 160 santim boylarında olan, yaşlı ve beyaz saçları olan bir adamın iki elini arkasında bağlamış bir şekilde odaya girdiğini görüyorsunuz. Yaşlı adamdan üzerine gelen auranın neredeyse yerleri titrettiğini fark edebiliyorsunuz. Bu nedenle, yerinizden kımıldamak sizin için bir hayli güçken, adamın hemen arkasından 165 santim boylarında, mor-siyah saç renkleri olan ve parlak kırmızı gözleri bulunan, 20’li yaşlarında olmayan bir kızın odaya girdiğini görüyorsun. Kızı görmenizle birlikte, sanki yaşlı adamın etkisiyle üzerinize çöken karanlık daha yoğun bir hal alırken, bu kızı takiben yaklaşık 170 santim boylarında, omuzlarının üstünde biten siyah kırmızı saçları olan, yeşil parlak gözleri bulunan 20’li yaşlarının başında gibi duran bir kadının daha geldiğini görüyorsunuz. Öndeki yaşlı adam ile arkasında bulunan iki kadın sessiz bir şekilde kapıyı kapatıp, kapının tam karşısında olan duvarın önünde duruyorlar. Tam bu esnada, vücutlarınız sanki kontrolü kaybetmiş gibi bu yaşlı adama doğru dönüyor. Yaşlı adam ise sizi hızlıca süzdükten sonra yanındaki iki kadına dönüyor ve “Siz de yanlarına geçin.” diyor kendinden son derece emin ve kati bir ses tonuyla.
İki kadından daha genç olanı, özellikle Inias’a şuh bakışları ve tebessümle baktıktan sonra, Inias’ın yanına doğru yönelen diğer kadının adeta önüne atlıyor ve hafif alaycı bir tonda “Burası benim yerim olmalı.” diyor. Inias’ın yanına geçmesinin ardından omzuyla Inias’a hafifçe dokunan kadın “Hı? Öyle değil mi?” diyor bir önceki cümlesini teyit ettirmek istercesine. Diğer kadın ise yaşanan bu olaya herhangi bir tepki vermeden kadının yanına geçiyor ve beklemeye koyuluyor.
Sizi tam karşısına dizmiş olan yaşlı adam her birinize hafifçe baktıktan sonra “Ben, Aludirlerin Komutanı Agrupnia…” diyerek kendini tanıtıyor ve ardından uzun boylu kadına bakarak "Lenith.", diğer kıza bakarak "Cysa.", Inias’a bakarak “Inias.” ve son olarak Diniel’e bakarak “Diniel.” diyor.
Agrupnia
Lenith
Cysa
Lenith
Cysa
Sizleri birbirinize bu şekilde tanıştırmasının ardından Agrupnia “Her biriniz organizasyonlarınıza dahil olarak gerçek bir Aludir gibi yaşamaya başlayacaksınız. Farklı organizasyonlarda olsanız bile, var oluş amacınızı unutmayacaksınız ve birbiriniz her zaman kollayacaksınız! Bu size verdiğim bir emirdir!” diyor. Agrupnia’nın bu sözleri üzerine Cysa’nın hafif kıkırdaması boş odada son derece duyulabilir hal alırken, Agrupnia’nın bakışları da keskin bir şekilde ona dönüyor. Cysa, sağ elini kaldırıp özür diler gibi bir hareket yaptıktan sonra duruşunu düzeltiyor. Bakışlarını her birinizin üzerinde gezdirmeye başlayan Agrupnia “Burası sizlerin esas yurdu, evi. Bir ihtiyacınız olduğunda buraya gelmekten ve benimle konuşmaktan çekinmeyin. Belki sizler için her şeyi yapamam, ancak elimden geleni yapacağımı da bilin. Sizler, Aclania’nın esas koruyucularısınız ve buna yaraşır insanlar olmalısınız!” diyor. Bu aşamadan sonra, Agrupnia’nın her bir sözünün emir niteliği taşıdığını anlayabiliyorsunuz. Fakat Agrupnia’da sizlere başkaca bir şey söyleyecek gibi durmuyorken “Şimdi bana yeminlerinizi verin!” diyor.
Agrupnia’nın yeminden kastı konusunda herhangi bir fikriniz bulunmuyorken, bir anda bir adım öne çıkan Lenith “Varlığımı Aclania’ya adayacağıma ve Aclania Ülkesine yaraşır bir Aludir olarak yaşayacağıma, buna layık olamazsam Evrenin Kurucularından, 11 Havari’nin Efendisi, Aclania’nın Hükümdarı, Aludirlerin ve Savaşçıların Lideri Eletha “Visyn” Norkian tarafından verilecek her türlü hükme sorgusuz sualsiz rıza göstereceğime kutsalların en kutsalı, yücelerin en yücesi, onurluların en onurlusu üzerine damarlarımdaki kan ve Qen adına yemin ederim!” diyor. Cysa ise sıranın kendisine geldiğini düşünerek etrafına bakındıktan sonra çarpık bir gülümsemeyle “Ben Inias’tan sonra yemin edeceğim. Onun ağzından dökülecek kutsal sözleri tekrar edeceğim!” diyor. Hemen ardından ise bakışlarını hafif işveli bir şekilde Inias’a çeviriyor ve odada bulunan diğer kişiler gibi sizlerin ağzından çıkacak sözlere odaklanıyor.
Off Topic
Konuya ilk yazan kişi odaya ilk giren kişi olacaktır. RP’nizi bu şekilde yazabilirsiniz.
Bu konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.
Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılamaz.
Bu konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.
Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılamaz.




