Page 1 of 3
Uyanış (Vebra)
Posted: 06 Sep 2022, 09:54
by GM - Dimensio
Gözlerini yavaş yavaş açmaya başladığında, vücudundaki bitkinliğin tüm uzuvlarına sirayet etmiş olduğunu hissedebiliyorsun. Göz kapakların açılmamak için bir hayli gayret gösterirken zihninin yavaş yavaş açılmaya başladığını fark ediyorsun. Karanlıkla başlayan anıların, tüm belleğini ele geçirmiş gibi davranırken, bir anda kısıtlı anıların hücuma kalkıyor ve karanlıktan sonra yaşananlar ile gözlerin sonuna kadar açılıyor! Derin bir nefes alarak tüm yaşananların bir rüya veya kabus olup olmadığını kontrol ederek yatağında doğruluyorsunuz. Ancak bu anda, aldığın her nefesin gerçek olduğunu ve zihninde geçen onca şeyin de bu gerçekliğin bir parçası olduğunu idrak ediyorsun.
Gerçekliği bir şekilde içine sindirmeye çalışırken, etrafını hızlıca yokladığında, küçük bir odanın içinde tek başına olduğunu görüyorsun. Yattığın yatağın hemen yanında bir başka yatak olsa da, üzerinde yatan veya yatıp kalktığını düşündüğün kimse bulunmuyor. Bu nedenle, odada tek başına kaldığını ve senden başka kimse olmadığını anlayarak uyandığın yeri kontrol etmeye başlıyorsun.
İlk olarak bakışların uyandığın yatağa yöneliyor. Tek kişilik ahşap bir çerçeveye sahip, beyaz çarşaflar ve yastık kılıflarıyla oldukça temiz bir görüntüsü olan yatakta yer yer kıyafetlerinin bıraktığı kir izlerini görebiliyorsun. Ancak bu anda yatağın ve yastığın oldukça rahat olduğunu bir kez daha hissedebiliyorsun. Uyandığın ve yanında bulunan boş yatağın tam karşısında, taş döşeli bir duvar bulunduğunu görüyorsun. Sol tarafındaki duvarda ise büyük bir pencere olduğunu ve pencerenin hemen önünde de kahverengi bir perdeyle odaya girmeye çalışan güneş ışıklarına engel olunmaya çalışıldığını görebiliyorsun. Sağ tarafında ise büyük bir giyinme dolabı görüyorsun. Büyük dolabın birden fazla kişinin eşyalarını alabileceğini düşünüyorsun. Bununla birlikte, dolabın işlemeleri ve kahverengi yapısı, dolabın kaliteli olduğunu anlatmaya yetiyor. Giyinme dolabı, hemen arkandaki duvarla sağındaki duvarın bitişiğine yerleştirilmiş olup, dolabın sağ tarafında bir adet ahşap kapı görüyorsun. Ahşap kapı da kaliteli ve işlemeli bir halde görünüyor gözüne.
Bakışların yavaşça tavana döndüğünde ise, tavanın da tıpkı duvarlar gibi taşla döşeli olduğunu ve yer yer konulan ahşap kolonlarla güçlendirildiğini görebiliyorsun. Tavandan sarkan, ancak pek kullanılmadığı belli olan dört kollu avizenin ise her bir kolunda gaz lambaları olduğunu görebiliyorsun. Avize ve ince bombeli camları olan gaz lambalarının üzerindeki toz, odanın en kötü yanı gibi görünüyor. Uyandığın odanın yerleri ise düz bir desene sahip ahşapla kaplanmış ve açık kalan alanın birçoğu parlak kırmızı renkli bir halı ile döşenmiş görünüyor. Halıda en ufak bir tozun dahi görünmemesi, odanın temizlenmiş olduğunu gösteriyor. Ancak avizedeki toza bakılırsa, odayı temizleyen kişinin burayı es geçtiğini düşünmeden edemiyorsun.
Gözlerin odaya ve gerçekliğe biraz daha alıştığında, odaya yansıyan güneş ışıklarından sabah vakitlerinin olduğunu anlayabiliyorsun. Ancak uyandığın yerin neresi olduğu, buraya nasıl geldiğin, buraya seni kimlerin getirdiği, burada ne işin olduğu ve bunun gibi diğer sorulara aradığın cevaplar, anılarının başladığı karanlıktan farklı olmuyor. Ancak bir şekilde nefes alabiliyorsun ve bir şekilde uyanmış durumdasın. Bu yüzden geriye kalan, bundan sonrasının ne olacağını öğrenmek veya bundan sonrasını bizzat şekillendirmek oluyor.
Off Topic
Bu konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.
Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılamaz.
Re: Uyanış (Vebra)
Posted: 09 Sep 2022, 14:44
by Vebra
2-3 gün kadar cenaze işleri ile uğraşacağım için pasiflik yapacağım. İşlemler bittiği gibi konuya geri döneceğim.
Re: Uyanış (Vebra)
Posted: 18 Sep 2022, 00:54
by Vebra
Hayat denen bu sahnenin perdeleri olan göz kapaklarım yavaş yavaş açılmaya başlıyordu. Perdeyi açan ben olsam da adeta onu kapalı tutmak isteyen aktörler bulunuyordu sahnede. Bedenim ise bu oyuna hazır değil gibi hissettiriyordu. Perdelerin tekrardan açılması ile birlikte yaşadığım her şeyi birer birer hatırlamaya başlıyorum. Uzun uzadıya sohbetler, bazı beyefendiler ve bir küçük hanımefendi... Nefes alışverişimin hızlanmaya başlamasıyla odayı incelemeye başlıyorum. Söylendiğini hatırladığım her şey gerçeklikten çok uzak olan o anılara mantığım inanmak istemese de içimde hatırladığım her şeyin doğru olduğuna dair olan hisse güveniyor ve bir nebze sakinleşiyordum. Demek ki perdenin tekrar açılışı ile ikinci bir fasla geçiş yapıyorduk. Hayat denen bu oyunun türü ne olabilirdi ki? Her şey gerçekten çok uzak, ama gerçek... Dram? Değil. Feeri? Yakın ama o kadar da abartılı değil. Muhtemelen ilk fasıl için en uygun tür grotesk olurdu. Gerçekten Grotesk miydi peki? Bunu anlamanın bir yolu vardı. İçimden ''Beyefendi Sigvard benimle birlikte misiniz acaba, iyi misiniz?'' diye geçirdim. Gözlerimi kaparken sesini son kez duyduğumu hatırlıyordum. Yaşanan her şey gerçekse belki tekrar beyefendi ile konuşabilme şerefine erişebilirdim.
Bir anda bilinç akışı durumundan kurtulmamın ardından durumun tekrar farkına varıp etrafıma bakınmaya başlıyorum. Anılarımı doğrulamak önemli ama geçmişten çok daha önemli olan bir şey bulunduğunu da unutmamak gerekiyor, o da şimdiki zaman... Küçücük bir oda, odanın içerisinde sadece ben, yan tarafımda bir başka yatak benimkinin aksine boş, temiz ve soğuk bir yatak.
Kendi yatağıma dönüp bir kez baktığımda ise bir kez daha bakmaya yüz bulamıyorum. Ahşap çerçevesi ve temiz olması gereken beyaz çarşaf ve yastık kılıfları. Üzerimdeki kirle renk değiştirmiş beyaz çarşaflar... Rahat olmasına rahat ancak bir beyefendiye yakışmayacak bir muamele görmüş bir yatak. Yatağın çarşaflarını gördükten sonra utanmamak benim için çok zor oluyor. Odanın geri kalanında ise burayı özel bir yer gibi hissetmeme sebep olacak çok bir şey göremiyorum. Sadece işlemeli dolap ve ahşap kapı buraya özel bir yer havası verme ihtimali olan eşyalar gibi duruyor. Başta burayı bir revir olarak düşünsem de dolaptan dolayı bu fikrimden vazgeçiyorum.
Nasıl bir beklenti ile tavana baktığımı bilmememe rağmen kafam refleks olarak tavana gidiyor. Tavan da aynı duvarlar gibi taşlarla döşeli ahşap kolonlarla da güçlendirilmiş normal bir yapıda gibi görünüyor. Tavanda ise üzerindeki toz sebebi ile benden bile eskiymiş gibi duran 4 kollu bir avize bulunuyor. Kafamı aşağı indirdiğimde ise normal bir ahşap ve tertemiz parlak kırmızı bir halı ile karşılaşıyorum. Normalden biraz daha büyük bir oda sadece...
Nerede olduğuma dair en ufak bir fikrim olmamasından dolayı odanın içerisinde beklemek mantıklı gibi geliyor gözüme. Bu sebeple önce yatağımdan kalkıp odanın içerisinde gözüme çarpan pencereye doğru yöneliyorum. Pencereden dışarıyı izlerken birilerinin de odaya gelmesini beklemeye başlıyorum.
Gecikmeden dolayı özür diliyorum efenim geri döndüm iyi forumlar tekrardan
Re: Uyanış (Vebra)
Posted: 19 Sep 2022, 15:57
by GM - Dimensio
Yatağından yavaşça doğrulup pencereye doğru ilerlemeye başlıyorsun. Kaliteli malzemelerle döşenmiş zemin, attığın adımlarda hiçbir gıcırtı yaratmıyor ve bir şekilde, bu kaliteyi tabanlarında hissedebiliyorsun. İki kişinin rahatlıkla yan yana durabileceği genişlikteki pencerenin önüne geliyor ve pencereyi kapatan perdeyi tuttuğun anda, sanki bambaşka bir dünyaya açılan görüntüyü görüp görmeme noktasında anlık bir tereddüt yaşıyorsun. Ancak güneş ışıkları, aklına kazınan karanlığın tam aksi olduğundan dolayı, içine dolan anlık bir şehvetle perdeyi kenara çekiyor ve Güneş’in ışıklarının her bir zerresine kendini bırakıyorsun.
Pencerenin ardındaki manzarada gözüne ilişen ilk şey Güneş’in parlaklığı olsa da, kısa bir süre sonra yüksek surların varlığını fark edebiliyorsun. Bulunduğun yerden yaklaşık 50 metre kadar uzakta duran surlar, sanki sağa ve sola doğru sonsuzluğa uzanır gibi duruyor. Bununla birlikte, yerden bir hayli yüksek olan surun heybeti karşısında yutkunmadan edemiyorsun. Bir an için pencereyi açıp yere bakma, ne kadar yüksekte olduğunu kestirme gibi düşüncelere girsen bile, pencerenin herhangi bir kulpunun bulunmaması, pencerenin açılamadığını gösteriyor. Ancak buna aldırmadan dışarıya baktığında, surların ardındaki yeşili, ufukta varlıklarını belli eden dağların kahverengiliğini ve huzurun varlık bulmuş hali olarak görünen ormanın gösterişini görebiliyorsun. Ömründe ilk defa karşılaşmış gibi şaşkınlık ve heyecanla baktığın tüm doğa seni selamlarken, bir anda tekrar varlığını idrak ettiğin yüksek surlar, son derece üstün güvenlikli bir bölgede olduğunu gösteriyor.
Bu haliyle dışarıyı izlemeye ve kapıdan gelecek birini beklemeye koyuluyorsun. Ne var ki, kapı çalmıyor ve ne gelen oluyor ne de geleceğini belli eden biri. Saniyeler dakikaları tüketiyor, ancak karşındaki manzara hiç tükenmeyecek gibi duruyor.
Re: Uyanış (Vebra)
Posted: 22 Sep 2022, 14:38
by Vebra
Perdeyi kenara çekmem ile suratıma vuran güneş ışığı ile büyüleniyorum. Gözümde çok uzun bir süreymiş gibi büyüyen karanlıkta, iblis diyarında yaşadıklarım adeta bir film şeridi gibi gözümün önünden tekrar geçiyor. Tenime vuran o sıcaklığın hissi bile bana farklı hissettirmeye yetiyor. Çevreyi incelemeye devam ettiğimde ise büyük surlar gözüme ilişiyor. Devasa boyutlardaki bu surlar nutkumun tutulmasına sebep oluyor. Heybetli surların üzerinde biraz daha düşündüğümde ise boyutlarına bir anlam veremiyorum. Sadece uzunluğu olarak değil yüksekliği olarak bu surların yapılma sebebi ilgimi çekiyor. Devlet savaşları içindir muhtemelen diye düşünsem de içten içe bunu bile mantıklı bulamıyordum. Bu kadar yüksek surlar yapılması açısından çok vakit alır olası bir savaşta da bir insandan korunmak için gereğinden fazla büyük duruyor. Belki de sadece gösteriştir...
Surların ardına baktığımda ise uzun zamandır dikkat etmediğim bir şey tarafından etkileniyorum. Renkler... Doğadaki canlı, cıvıltılı renkler. İblis diyarındaki karanlık ve renksizliğe kıyasla buradaki yaşam hissi beni kendine daha çok çekiyordu. Belki de iblisler de kendi diyarları için aynılarını söylüyorlardır diye düşünmeden de edemiyordum. Beyefendi Sigvard'a bunları sormak istesem de son denememden geri dönüş alamadığım için tekrar denemek gibi bir girişimde bulunmuyorum.
Camdan dışarıyı izleyerek bir süre bekledikten sonra gelen giden olmuyor. Tenime vuran rüzgar hissini özlediğimi tekrar bu hissi yaşamak istediğimi fark ediyorum. Bunun için camı açmak istesem de camın açılması gibi bir durum maalesef söz konusu olmuyor. Uzunca bir süre kimse de gelip gitmedikten sonra odanın içerisinde bir kağıt ve bir kalem aramaya koyuluyorum. Eğer bulabilirsem üzerine ''Kusuruma bakmayın, birazcık bekledim fakat kimse gelmedi. Kalenin içerisinde olacağım.'' şeklinde bir not hazırlayıp yatağımın üzerine bırakmak için kağıt kalem arıyorum. Kağıt kalem bulup notu bıraksam da bırakmasam da aramalarımın sonunda kapıdan dışarı çıkıp bir balkon veya teras gibi açık bir alan aramaya koyulmayı amaçlıyorum. Tenimde uzun süre sonra o rüzgarı tekrar hissetme arzusu tarafından harekete geçiriliyorum...
Re: Uyanış (Vebra)
Posted: 23 Sep 2022, 11:49
by GM - Dimensio
Odanın içinde not bırakabileceğin bir kalem ve kağıt aramaya başlıyorsun. Ancak odanın içinde gördüğün mobilyalar dışında başkaca bir eşya bulamıyorsun. Gördüğün çekmeceleri açtığında, hepsinin de boş olduğunu görüyorsun. Son çare olarak dolaba yönlendiğinde, dolabın iki kapağını da açıyorsun. Kesimi, oyması, desenleri, boyası ve cilasıyla kalitesini hoyratça sergilemekten çekinmeyen dolabın kapağını açıyorsun. Dolabın kapağını açmanın ardından sol tarafına denk gelecek şekilde düzenli ve son derece muntazam bir şekilde asılmış farklı şekillerde kıyafetler görüyorsun. Kıyafetlere baktığında bazılarının sana olabileceğini görüyorsun. Dolayısıyla bu kıyafetlerin alelade buraya konulmadığını ve senin kullanman için yerleştirildiğini anlayabiliyorsun.
Her ne kadar esas niyetin bir kalem ve kağıt bulmak olsa da, dolabın içinde kıyafetler dışında başkaca bir şey göremiyorsun. Dolabın kapaklarını yavaşça kapattıktan sonra, herhangi bir not bırakamadan kapıya yöneliyorsun. Odanın kapısının kulpunu tutup bastırdığında, odanın kapısının kilitli olmadığını fark ediyorsun. En azından odadan çıkman konusunda herhangi bir kısıtlama olmadığını düşünerek kendini odadan dışarı atmak için kapıyı açıyor ve odadan çıkıyorsun.
Odadan dışarıya çıktığın anda kendini uzun bir koridorun ortasında buluyorsun. Kaliteli taş duvarların oluşturduğu koridorda, yan yana dizilmiş onlarca oda olduğunu görebiliyorsun. Her bir odanın kapısı kapalı dururken, oda kapılarının hemen yanında bulunan ve aydınlatma için kullanılan gaz lambalarını görüyorsun. Bununla birlikte, sol tarafına düşen bölümde ise yer yer büyük pencereler olduğunu fark ediyorsun. Bu pencerelerden bazıları açıkken, çoğunluğunun perdeleri kapalı oluyor. Bunun dışında ortamın sessizliği ve temizliği dikkatini çeken bir diğer konu oluyor. Koridorun sonunda ve başında bir merdiven bulunduğunu az çok seçebiliyorsun. Ancak bunun dışında bulunduğun koridorda dikkate değer başka bir şey göremiyorsun. Tam olarak nereye gideceğin konusunda bir kararın bulunmasa da, ana hedefin bir balkon veya teras bulmak olduğu için koridorun sonundaki merdivene doğru ilerlemeye başlıyorsun.
Odanın dışına çıkıp birkaç adım atmanın ardından, arkandan gelen “Nereye gidiyorsun?” şeklindeki bir sesle olduğun yerde kalıyorsun. Bir erkeğe ait olan ve kulağa oldukça katı gelen bu ses tonunun bir azarlama cinsinden bile olduğunu düşünüyorsun. Arkanı dönüp sesin sahibine döndüğünde, koridorun diğer tarafındaki merdivenden çıkmış olan, 190 santim boylarında, 20’li yaşlarının sonunda görünen, siyah saçları ve kırmızı göz bebekleri olan, üzerindeki kıyafetlerin pahalı olduğu her halinden belli olan adamı görüyorsun. Adam çatık kaşlarıyla sakin bir şekilde sana doğru yürümeye başlarken “Odadan çıkmak için sana izin verildi mi?” diye soruyor tekrar seni azarlarcasına. Adımlarını hızlandırmak için pek de gayreti olmadığı her halinden belli olan adam “Ben Aludir 1. Eğitim Bölüğü Kaptanı Agthar! Senden sorumlu olan kişiyim ve benim emirlerim olmadan nefes alman bile yasak!” diyor net bir tavırla.
Agthar
İsminin Agthar olduğunu öğrendiğin adam odanın yakınlarına geldiği anda, seni baştan aşağıya süzüyor ve ardından çatılan kaşlarını gözlerinin içine dikerek “İçeride giymen için kıyafetler bırakıldı. Şimdi git, üzerindeki pislikten kurtul ve düzgün kıyafetler giy!” diyor sert bir şekilde. Her bir cümlesi, emir ve azarlama içeren Agthar omuzlarına attığı uzun ceketi hafifçe düzeltirken, sanki kıyafetlerinizin arasındaki farkı gözüne sokuyor. Tabi bunun diğer bir anlamı ise, Agthar’ın düzgün kıyafetlerle seni görmek istemesi de oluyor. Zira Agthar’ın kaliteli ve tertemiz kıyafetlerine baktığında, dış görünüşüne önem verdiğini; sözlerinden de karşısındaki kişiden de aynı itinayı beklediğini anlayabiliyorsun.
Re: Uyanış (Vebra)
Posted: 29 Sep 2022, 15:45
by GM - Dimensio
Off Topic
Vebra birinci bildirilmemiş pasiflik uyarısını almıştır.
Re: Uyanış (Vebra)
Posted: 06 Oct 2022, 10:01
by GM - Dimensio
Off Topic
Vebra ikinci bildirilmemiş pasiflik uyarısını almıştır.
Re: Uyanış (Vebra)
Posted: 11 Oct 2022, 14:47
by GM - Dimensio
Off Topic
Vebra üçüncü bildirilmemiş pasiflik uyarısını almıştır.
Re: Uyanış (Vebra)
Posted: 11 Oct 2022, 17:23
by Vebra
Odanın içerisinde bir süre kağıt kalem aramaya başlıyorum. Odanın adeta içini dışına çıkartmama rağmen ne bir kağıt ne de bir kalem bulamıyorum. Hatta oda, o denli boş o denli yalnız geliyor ki gözüme içerisinde varlığını göstermekten çekinmeyen tek şey çok iyi bir şekilde dizayn edilmiş adeta kendini göstermesi için üretilmiş bir dolap oluyor. Usulca dolaba yaklaşıp iki kapağını da yavaşça açtığımda beni karşılayan şey ise içerisinde farklı tasarımlara sahip düzgünce asılmış kıyafetler oluyor. Kıyafetlerin bazıları aşağı yukarı bana uyabilecek şekilde görünmesine ve muhtemelen benim giymem için asılmış olmasına rağmen kendimde böyle bir yetkiyi bulmamamdan ve başkalarına ait olması durumunda yaptığım şeyin hiç hoş bir tavır olmayacağının farkında olmamdan dolayı kıyafetleri pas geçip dolabı yalnızlığına terk ediyorum. Bir not bırakamamış olmama rağmen fazla uzaklaşmayacak olmamdan dolayı bir sorun çıkmayacağını varsayarak kapının kulpunu yavaşça çevirip kapıyı açıyor ve uzun süre sonra ışıklar, renkler ve temiz hava ile tekrar buluşmak üzere kendimi koridora atıyorum.
Koridor ise hayallerimdekinden çok daha uçsuz bucaksız şekilde karşılıyor beni. Adımımı koridora attığım andan itibaren koridor oldukça lüks, temiz ve asil bir imaj ile gözümü boyamaya başlıyor. Burası gerçekten asil ve önemli bir beyefendiye ait olmalı diye düşünmeden edemiyorum içimden. Peki bir beyefendi gerçekten böyle bir kale inşa ettirir mi? Peki bir beyefendinin bu kadar büyükçe bir yapıyı oluşturması. Sadece kendisi için böyle bir maddiyat kullanması görgüsüzlük değil midir? Aslında büyük bir görgüsüzlüktür. Dışarıda yardıma muhtaç bir ton insan dururken yardım eli uzatmak yerine göz boyamak için böyle bir kaynağı harcamak... Hiç beyefendiye yakışır bir davranış olmazdı. Tekrar koridora dönüp bakmaya başlıyordum. Bu sefer dikkatimi koridordaki oda sayısının çekmesi ile tekrar düşüncelere dalıyordum. Onlarca oda ve bir çok katı olan bir yapı... Belki de bu odaların hepsi muhtaç olanlara yardım etmek için yapılmıştı. Bir beyefendi yada değil bundan emin olmanın şuanda bir mümkünatı yok gibi duruyordu. Bildiğim tek şey bir gün buranın sahibi ile görüşmek istediğimdi. Düşüncelerim ile bir süre boğulduktan sonra bir balkona çıkma arzuma kulak verip düşünceler okyanusunu terk ediyordum. Kendimi topladıktan sonra ise koridorda bir balkonun ne tarafta olabileceğine dair bir çıkarım yapamıyordum. Bu sebepten ötürü doğrudan merdivenlere doğru yöneliyorum.
Bir kaç adım ya atıyor ya atamıyordum. Merdivenle aramdaki mesafe neredeyse hiç kapanmamışken arkamdan gelen sert ve emri vaki bir sesle durakalıyorum. Hiç beklemediğim bir anda ve sert bir yapıda olmasından dolayı ilk başta ürpermeme rağmen kendimi topluyor ve sesin sahibine doğru dönüyorum. Sakin bir şekilde ''Bir balkon arıyordum beyefendi.'' diyorum. Karşımdaki beyefendi oldukça şık ve varlıklı bir görünüme sahip gibi duran uzun boylu bir genç oluyor. Aldığım tepkideki sertlik ve otoriterlikten kaynaklı olarak çok daha büyük birisini karşımda beklememe rağmen 20'li yaşlarında gözüken bir beyefendi de beni çok şaşırtmıyor. Zira sertliğin gençliğin getirdiği acemilik belki de enerjinin getirdiği bir şey olabildiğini bildiğim gibi, çok tecrübeli ve idealist insanlarda da görülebilecek bir tavır olduğunun bilincindeydim. Genç adam sözlerine devam edip bana izin verilip verilmediğini sorduğunda ise tek kelime etmeden sadece usulca ama sakin bir şekilde kafamı hayır dercesine sağa sola sallamakla yetiniyorum. Genç adama tekrar baktığımda ise suratıma ufak bir tebessüm düşüyor. Ama bu tebessüm karşımdakini kaale almamak gibisinden bir tebessüm olmuyor. Bu tebessümün ruhumun derinliklerinde nereden geldiğini bilmiyor olmama rağmen samimi bir tebessüm olduğu dışarıdan da rahatça anlaşılabilir oluyor. Bu tebessüm son zamanlarda karşılaştığım gençlerin becerilerinin, başarılarının ve saygınlıklarının suratıma düşürdüğü bir tebessüm olabileceği gibi, aramızdaki yaş farkının beni hatırlayamadığım geçmişime götürmesi bile olabilirdi. Bunu ben dahil kimse bilemezdi... Genç Agthar kendini daha detaylı bir şekilde tanıttıktan sonra sert yapısını korumaya devam ediyordu. Ben ki rütbeye saygısı olan bir insandım ve bu sertliğini anlayabiliyor ve bu sebeple anlayışla karşılıyordum. Daha çok genç birisiydi. Bir şekilde sertliğini koyması gerekiyordu. Gençliğinden dolayı daha nazik davrandığı taktirde kaale alınmayabilirdi. Bu bir otorite oluşturmak içindi. Başka herhangi birisi bana böyle davransa onlar için çok üzülebilir, saygısızlıklarından dolayı onlarla muhattap olmak istemeyebilirdim ancak genç Agthar'ın durumu çok farklıydı. Onu anlayabiliyor ve saygısızlık babında böyle bir tavır takınmadığını düşünüyordum. ''Eğitim bölüğü'' kısmına geldiğimde ise... Tam olarak nasıl bir şeyin içerisinde olduğumu hala anlayabilmiş değildim. Tüm bu yaşadıklarımın üzerine sanki askeri bir bölgedeymişiz gibisinden söylemler. Zamanla olayları anlayacağımı hissedebiliyordum bu yüzden kısa bir süre de olsa hiçbir şeyi sorgulamayacaktım.
Genç Agthar bana yaklaşıp beni süzdükten sonra kıyafetlerimi değişmemi söylüyordu. Söylediği her şey oldukça sert bir tonda olmasına rağmen hiçbir zorluk çıkartmadan kafamı hafifçe onaylar şekilde sallıyor odaya geri dönüp üzerimi değiştiriyordum. Genç adam ile iyice tanışana kadar sert yapısının devam edeceğini biliyordum. Belki tanıştıktan sonra bile devam edebilecek olan bu tavırların ve genç Agthar ile olan ilişkimin nereye varacağını bile şimdiden merak etmeye başlıyordum. Üzerimi değişmemin ardından tekrar odadan dışarı çıkıp genç adama dönüyordum. Normal şartlarda konuşmak istiyor olmama rağmen şimdilik ipleri tamamen genç Agthar'a bırakıyor ve emirlerine uymakla yetiniyordum.