Page 1 of 11

Uyanış (Asuriel | Archon | Esther | Theo)

Posted: 25 Jul 2022, 12:37
by GM - Dimensio
Gözlerinizi yavaş yavaş açmaya başladığınızda, vücudunuzdaki bitkinliğin tüm uzuvlarınıza sirayet etmiş olduğunu hissedebiliyorsunuz. Göz kapaklarınız açılmamak için bir hayli gayret gösterirken zihninizin yavaş yavaş açılmaya başladığını fark ediyorsunuz. Karanlıkla başlayan anılarınız, tüm belleğinizi ele geçirmiş gibi davranırken, bir anda kısıtlı anılarınız hücuma kalkıyor ve karanlıktan sonra yaşananlar ile gözleriniz sonuna kadar açılıyor! Derin bir nefes alarak tüm yaşananların bir rüya veya kabus olup olmadığını kontrol ederek yatağınızda doğruluyorsunuz. Ancak bu anda, aldığınız her nefesin gerçek olduğunu ve zihninizde geçen onca şeyin de bu gerçekliğin bir parçası olduğunu idrak ediyorsunuz.

Gerçekliği bir şekilde içinize sindirmeye çalışırken, etrafınızı hızlıca yokladığınızda, ilk olarak sizin gibi yatıp uyanmış olan diğer üç kişi görüyorsunuz. Onların da hemen hemen sizinle eş zamanlı bir şekilde kalkmış olması nedeniyle, göz göze geliyorsunuz. Dördünüz dışında, odada başkaca kimse bulunmamasıyla, uyandığınız yeri kontrol etmeye başlıyorsunuz.

İlk olarak bakışlarını uyandığınız yataklara yöneliyor. Tek kişilik ahşap bir çerçeveye sahip, beyaz çarşaflar ve yastık kılıflarıyla oldukça temiz bir görüntüsü olan yatakta yer yer kıyafetlerinizin bıraktığı kir izlerini görebiliyorsunuz. Ancak bu anda yatağın ve yastığın oldukça rahat olduğunu bir kez daha hissedebiliyorsunuz. Dördünüz de yatağı yan yana sıralanmış bir şekilde duruyor ve yatakların tam karşısında, taş döşeli bir duvar bulunduğunu görüyorsunuz. Sol tarafınızdaki duvarda ise büyük bir pencere olduğunu ve pencerenin hemen önünde de kahverengi bir perdeyle odaya girmeye çalışan güneş ışıklarına engel olunmaya çalışıldığını görebiliyorsunuz. Sağ tarafınızda ise büyük bir giyinme dolabı görüyorsunuz. Büyük dolabın birden fazla kişinin eşyalarını alabileceğiniz düşünüyorsunuz. Bununla birlikte, dolabın işlemeleri ve kahverengi yapısı, dolabın kaliteli olduğunu anlatmaya yetiyor. Giyinme dolabı, hemen arkanızdaki duvarla sağınızdaki duvarın bitişiğine yerleştirilmiş olup, dolabında sağ tarafında bir adet ahşap kapı görüyorsunuz. Ahşap kapı da kaliteli ve işlemeli bir halde görünüyor gözünüze.

Bakışlarınız yavaşça tavana döndüğünde ise, tavanın da tıpkı duvarlar gibi taşla döşeli olduğunu ve yer yer konulan ahşap kolonlarla güçlendirildiğini görebiliyorsunuz. Tavandan sarkan, ancak pek kullanılmadığı belli olan dört kollu avizenin ise her bir kolunda gaz lambaları olduğunu görebiliyorsunuz. Avize ve ince bombeli camları olan gaz lambalarının üzerindeki toz, odanın en kötü yanı gibi görünüyor. Uyandığınız odanın yerleri ise düz bir desene sahip ahşapla kaplanmış ve açık kalan alanın birçoğu parlak kırmızı renkli bir halı ile döşenmiş görünüyor. Halıda en ufak bir tozun dahi görünmemesi, odanın temizlenmiş olduğunu gösteriyor. Ancak avizedeki toza bakılırsa, odayı temizleyen kişinin burayı es geçtiğini düşünmeden edemiyorsunuz.

Gözleriniz odaya ve gerçekliğe biraz daha alıştığında, odaya yansıyan güneş ışıklarından sabah vakitlerinin olduğunu anlayabiliyorsunuz. Ancak uyandığınız yerin neresi olduğu, buraya nasıl geldiğiniz, buraya sizi kimlerin getirdiği, burada ne işiniz olduğu ve bunun gibi diğer sorulara aradığınız cevaplar, anılarınızın başladığı karanlıktan farklı olmuyor. Ancak bir şekilde nefes alabiliyorsunuz ve bir şekilde uyanmış durumdasınız. Bu yüzden geriye kalan, bundan sonrasının ne olacağını öğrenmek veya bundan sonrasını bizzat şekillendirmek oluyor.

Off Topic
Bu konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.

Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılamaz.

Re: Uyanış (Asuriel | Archon | Esther | Theo)

Posted: 27 Jul 2022, 10:39
by Archon
Gözlerini ilk defa açtığında karanlığın içindeydi. Sonra tekrar aynı karanlıkta gözlerini kapatmıştı. Şimdi bilinci tekrardan yerine gelmiş, gözleri tekrardan o karanlıktan nasibini almak istermişçesine açılıyordu. Ne var ki, bu sefer gözleri aralanırken karanlıktan farklı bir şey göz kapaklarının arasından hücum ediyordu gözlerine. Işık! Gözlerine ışık hüzmeleri çarpıyordu. Bilinci ise göz bebeklerinin gördüğü bu ışık hüzmelerini tanrının bir lütfu olarak benimsiyordu. Beyni, bu kadar yeter artık dermişçesine göz kapaklarını sonuna kadar açmak için sinyallerini iletince, ona da sadece yattığı yerden doğrulup nerede olduğunu anlamak, ya da ışık kaynağının ne olduğunu öğrenmek düşmüştü.

Yattığı yerde doğrulduğu anda beyninde şimşekler çakmıştı. Burası İnsanların diyarı olmalıydı. Kendi diyarı. Bakışları önce vücuduna kaydı. Herhangi bir yara bere göremiyordu. Vücut bütünlüğü tamdı lakin giydiği kıyafetler yattığı bembeyaz örtüyü kirletmişti. Bakışları yavaşça beyaz örtüye kaydı bu sırada. Tek kişinin anca sığabileceği çok rahat bir yatakta uzanıyordu. Daha doğrusu doğrulmuştu. Bakışlarını etrafına çevirdi. Kendisi gibi üç kişi daha yan yana yataklarda doğrulup gözlerini açmaya başlamışlardı. Daha önce hiçbirisini görmemişti. Yani kendi grubundan arkadaşları değildi. Ama hep birlikte aynı yerde, aynı zamanlarda ve üstleri başları aynı kirlilikte uyanmış olmalarının nedenini az çok tahmin edebiliyordu. Diğer insanlarda birer Aludirdi. Aralarında bir iblisle anlaşmayı başarmış birileri var mıydı emin değildi. Lakin kendisinin başarılı olamadığını biliyordu. Bu durumda yapabileceği bir şey şu an için bulunmuyordu. Yine de şu andan itibaren neler olacağını merak ediyordu.

Bir iblisle anlaşmayı başaramamış olmasının verdiği hüzün vardı içinde. O ilk gördüğü kızıl ejderhadan umutluydu oysa ki. İnsanların üzerine bir merakı vardı. Bu merak duygusunu ona karşı kullanabileceğini düşünmüştü. Ne var ki, iblislerde insanlardaki gibi olmadığını anlamasını sağlamıştı bu da. İnsanlarda bu denli merak duygusunun çoğu şeyi bastırabileceğini biliyordu. Hem kendi içgüdülerinden, hem de iblis diyarındaki grubundan. O iblis ise bu merak duygusunu bastırmayı iyi başarmış gibiydi. Yine de, pek de umrunda olan bir durum değildi o iblisle anlaşamamış, ya da başka bir iblis bulamamış olması. En nihayetinde bu dünyada yapabileceği bir sürü şey olmalıydı. Ama aklına takılan tek bir nokta vardı. Daha önce iblisi ehlileştirmeyi başaramayan Aludirler olmuş muydu acaba. Ve bu Aludirlere tam olarak ne oluyor? Kafasında dönüp duran bu iki sorunun cevabını bulma ihtimali şu an için yoktu. Ama belirsiz bir süre sonunda bulacağına da inancı tamdı.

Yatakta doğrulup odayı incelemeye başlamıştı kafasındaki düşünceleri yavaş yavaş boşaltırken. İçinde bulunduğu bina taşlardan yapılmaydı. Yattığı yatak ise ahşap bir çerçeveye sahipti. Sol tarafta bulunan pencereye ilişti o anda gözleri. Yine aynı anda, insan diyarının nasıl göründüğünü bilmediğini fark etti. İçini kaplayan bir merakla birlikte doğrulduğu yataktan yavaşça kalktı. Dengesini kaybetme ihtimaline karşın sıra sıra yataklardan destek alarak pencereye kadar ilerleyecekti. Hedefine vardığı anda tek elini duvara yaslayıp, diğer eliyle de perdeyi açarak hem içeriye güneş ışığının hücum etmesine izin verecek. Hem de insan diyarına güzel bir bakış atacaktı.

Re: Uyanış (Asuriel | Archon | Esther | Theo)

Posted: 27 Jul 2022, 21:07
by Esther
Karanlıkla bir olduğu anlarda, sakin bir nehrin içerisinde sürükleniyormuş gibi hissediyordu. Hiçbir şey göremiyor, hiçbir şey duyamıyordu fakat sürüklendiğini hissediyordu. Bilincinin hala yerinde olması onun için eziyet gibiydi zira öleceğini düşünmüştü fakat ölmemişti. Doğru düzgün düşünememesine rağmen içinde bulunduğu durumdan memnun değildi. Bilakis onun için, sonsuz bir ıstıraptansa iblisler tarafından yenmek daha iyiydi.

Zaman kavramını tamamiyle yitirmişti. Hal böyle olunca zihnini boşalttı ve içi boş bir kukla gibi sürüklenmeye devam etti. Düşüncelerini dahi toparlayamıyordu zaten. Tamamiyle karanlıkla bir olmuş gözleri, ufukta bir ışık gördüğü anda fal taşı gibi açıldı. Işık çok uzakta olmasına rağmen git gide ona yaklaştığını görebiliyordu. Geçen her saniyeyle birlikte kalbinin ritmi hızlanıyor, sesi kulaklarına erişiyordu. Işık güneş kadar parlaktı fakat genç kızı tamamiyle etkilemişti, gözlerini ondan alamıyordu. Kör kalacakmış gibi hissetmesine rağmen gözlerini kırpmadan ışığa gözlerini dikmeye devam etti. Hipnoz olmuş gibiydi, hiçbir şey düşünemiyordu.

Genç kızın vücudu ışıkla temas ettiği anda büyük bir ışık patlaması yaşandı. Vücudunun alevler içerisinde kalarak yandığını hissettiği bu anlarda gözlerini kapadı. Derin bir nefes aldıktan sonra bütün kuvvetiyle vücudunu yukarıya doğru iterek gözlerini açtı. Terden sırılsıklam olmuş vaziyetteydi ve hala gördüğü rüyanın şokunu hissediyordu. Çevresindeki, kendisiyle aynı durumda olan insanlara aldırış etmeden vücudunu yoklamaya başladı. Yaşadıkları tamamiyle hayal olmasına rağmen genç kız için hepsi gerçekti.

Kısa bir süre soluklandıktan sonra kendisini yarım yamalakta olsa toparlamayı başardı. Nerede olduğunu veya buraya nasıl geldiğini bilmiyordu fakat bildiği tek bir şey vardı, başarısız olduğu. Yarım yamalak kapatılmış perdenin arasından sızan ışık, çok farklı bir diyarda olduğunu anlaması için yeterli olmuştu. Hala kendisine gelmek için derin nefesler aldığı sırada kızıl saçlı çocuğun yatağından kalkarak perdeye doğru yaklaştığını gördü.

Gerçekten de iblis diyarından çıkabilmiş miydi? Karanlıkla bir olduğundan adı gibi emindi, oradan çıkmasının imkansız olduğunun farkındaydı. O halde ölmüş müydü? Hayır, hala kanlı ve canlıydı. O zaman neredeydi? Tam olarak bunu düşünürken Azuldir'in sözleri aklına geldi. İblisi alamayan kişilerin öleceğini söylemişti. Yalan mı söylemişti? Hayır, yalan söylediğini düşünmüyordu.

Bütün olanları kafasında analiz ettikten sonra hala iblis diyarında olduklarını düşünmeden edemedi. Her ne kadar bunu kanıtlayamayacağını bilse de böyle olduğundan emindi fakat aklında hala soru işaretleri mevcuttu. Son kez derin bir nefes aldıktan sonra bakışlarını çevresindekilere odaklayarak "Aranızda bir iblisle anlaşma yapmayı başarabilen oldu mu?"diye sordu. Cevabın hayır olmasını umuyordu aslında, zira evet diyen birileri olursa aklında kurduğu bütün senaryo çöpe gidecekti ve kendisini tekrardan bir bilinmezliğin ortasında bulacaktı. Bir bilinmezlik daha yaşamak ise en son istediği şeydi.

Re: Uyanış (Asuriel | Archon | Esther | Theo)

Posted: 27 Jul 2022, 21:56
by Theo
Yavaş yavaş kendime gelmeye çalışırken bir yandan da neler olduğunu anlamaya çalışıyorum. En son hatırladığım kadarıyla bizim mızmız hayalet ile fikir ayrılığına düşüp yollarımızı ayırmıştık. Başka bir iblis ararken işler istediğim gibi gitmedi ve ondan sonrası büyük bir karanlık. Büyük ihtimalle bayılmış olmalıyım. Hala hayatta olduğuma göre anlaşılan Azuldir bize yalan söylemiş. Hayatta kalmak için bir iblis ile sözleşme yapmamıza gerek yokmuş. Neden ilk başta bize yardım ettikten sonra durup dururken iblislerle anlaşma yapmamız için bize yalan söylediği hakkında hiçbir fikrim yok. Bunun hakkında kafa yormama gerek olduğunu düşünmüyorum. Az önceki küçük dostum bir şeyin farkına varmamı sağladı. Hayatım tehlikeye girdiği için önceliklerimin ne olduğunu karıştırmaya başladım. Önceki hayatımda nasıl birisiyim bilmiyorum ama ben sadece doyasıya eğlenmek istiyorum.

Etrafa göz gezdirdikten sonra tanıdık yüzler gördüm. Kadim dostlarım Mor ve Kırmızı tam yanı başımdaydılar. Ayrıca odada onlar dışında daha önce görmediğim başka birisi daha vardı. Şimdi bu arkadaşa da bir renk uydurmamız gerekiyor. İşler karışmadan bu büyük sorunu bir an önce halletmemiz lazım. Bu yüzden yattığım yerden hafifçe doğrulup yeni arkadaşımıza bakarak "Selam ben yeşil." dedikten sonra sırasıyla Asuriel ve Esther'i göstererek "O Mor, diğeri ise Kırmızı. Buradan öncede birlikteydik. İstersen sana da Gri diyebiliriz." diyeceğim. Tanışma faslını bitirdikten sonra çok kaliteli gözüken dolabı kurcalayarak içinde neler olduğuna bakmaya çalışacağım.

Dolap ile uğraşmaya devam ederken Esther'in dediklerinden sonra ona dönerek "Ben ikna edemedim ama nasıl uçabileceğimizi öğrendim." diyeceğim. Sözlerimi bitirdikten sonra kaçamak bakışlar ile hiç kimsenin uçma konusuyla ilgilenip ilgilenmediğini anlamaya çalışacağım. Azuldir gelene kadar kısıtlı zamanım olsa da eğer ortaya bir gönüllü çıkarsa hala birilerinin uçmasını sağlayabilirim.

Re: Uyanış (Asuriel | Archon | Esther | Theo)

Posted: 28 Jul 2022, 04:07
by Asuriel
Bir boşluğun içine atılmış bir varile tıkılmış gibi hissediyordu. Sanki o boşlukta düşüyor ama etrafını çevreleyen bir bariyer yüzünden hiç bir şekilde kurtulmaya yönelik manevra yapamıyordu. Neler olduğunu hatırlamaya başladı. Uyanışını, ve onunla birlikte uyananları hatırladı. Bir kız vardı, korktuğunu söyleyen. Ona saldırmak isteyen korkutucu bir adam vardı ve Azuldir vardı. İblislerin onları öğle yemeği yapmasını engelleyen sarışın, pelerinli ve sevimli bir iblisin sahibi olan Azuldir. Ondan sonra bir ejderhayı hatırlıyordu. O hiçlikten, iblislerin diyarından çıkabilmek için kendi hükmü altına alması gereken bir ejderha. Bunu hatırlayınca yattığı yatakta sinirinden titredi. Ejderha onunla tamamen taştaş geçmişti ve arkasına dönmeden basıp gitmişti. Ölmesi gerekmiyor muydu? Yanlış hatırladığı bir şeyler mi vardı? Yattığı yatak dar gelmeye başladı. Bu yatağın varlığının iyice farkına varınca hatırlayamadığı başka bir şey algılarının tavan yapmasına sebep oldu. Buraya nasıl gelmişti? Ne zaman gelmişti, neredeydi ve kendince bu soruların en önemlisi olan onu buraya kim getirmişti ? Güvende miydi?

Bu sorular içinde büyüyen huzursuzluğu biraz daha besleyince yatağında hızlıca doğruldu ve onun gibi uyanmış fakat bu odaya düşmüş üç kişiyi daha gördü. Sarışın olan bir soru sormuştu, kadının iblisleri göremediğini hatırlamıştı, en azından Azuldir'in söylediklerinden hatırladığı buydu. İblisini alamamıştı, biraz sonra kırmızı saçlı adamın da iblisini alamadığını öğrendi. Eh buradan sonra parçaları birleştirmek pek zor olmamıştı. İblisini alamayanları buraya tıkmışlardı, peki neden?

Hafifçe öksürerek dikkatleri üzerine çekti. Odadaki herkese hitap eder bir ses tonuyla konuşurken herkesi süzüyordu. "Bende iblisimi alamadım." dedi. Sesindeki mağlubiyetten pek hoşlanmamıştı. Biraz daha güçlü konuşmaya çalışarak sözlerine devam etti. "Bu odada bulunan herkes iblisini alamamış kişiler olmalı. Bunu bildiğimizi düşünüyorum. Fakat bilemediğimiz şey nerede olduğumuz, bizi kimin getirdiği ve daha da önemlisi güvende olup olmadığımız." diyerek sözlerini bitirdi. Kimseye nerede olduğumuzu biliyor musunuz gibi sorular sormayacaktı herkes birbirine eblek eblek bakıyordu çünkü.

Re: Uyanış (Asuriel | Archon | Esther | Theo)

Posted: 28 Jul 2022, 11:23
by GM - Dimensio
Archon: Yattığın yatağından kalktığında, vücudunda ufak bir dengesizlik hissetsen bile, bunun sıradan ve uzun geçen bir uykudan sonra ortaya çıkan bir sersemlikten fazlası olmadığını anlayabiliyorsun. Bu yüzden yataktan kalkmanın ardından hafifçe silkelendiğin anda kendine geliyorsun ve pencereye doğru adımlamaya başlıyorsun. Bu esnada seninle aynı odada olan diğer kişilerin de uyanmaya başladıklarını fark edebiliyorsun. Pencerenin önüne geldiğinde, tek elinle perdeyi yavaşça aralıyorsun ve Güneş’in tüm ışıklarının üzerine düşmesini ve odanın içine vurmasını sağlıyorsun.

Pencerenin ardındaki manzarada gözüne ilişen ilk şey yeni doğmuş olan Güneş’in parlaklığı olsa da, kısa bir süre sonra yüksek surların varlığını fark edebiliyorsun. Bulunduğun yerden yaklaşık 50 metre kadar uzakta duran surlar, sanki sağa ve sola doğru sonsuzluğa uzanır gibi duruyor. Bununla birlikte, yerden bir hayli yüksek olan surun heybeti karşısında yutkunmadan edemiyorsun. Bir an için pencereyi açıp yere bakma, ne kadar yüksekte olduğunu kestirme gibi düşüncelere girsen bile, pencerenin herhangi bir kulpunun bulunmaması, pencerenin açılamadığını sana gösteriyor. Ancak buna aldırmadan dışarıya baktığında, surların ardındaki yeşili, ufukta varlıklarını belli eden dağların kahverengiliğini ve huzurun varlık bulmuş hali olarak görünen ormanın gösterişini görebiliyorsun. Ömründe ilk defa karşılaşmış gibi şaşkınlık ve heyecanla baktığın tüm doğa seni selamlarken, bir anda tekrar varlığını idrak ettiğin yüksek surlar, sizlerin son derece üstün güvenlikli bir bölgede olduğunuzu gösteriyor.

Pencereden dışarıyı incelemeye devam ettiği süre zarfında ise, odadaki diğer kişilerin de uyandığını ve aralarında konuşmaya başladıklarını duyuyorsun.

Theo: Kendini tanıtman ve ilk defa gördüğün adama bir renk vermenin arından odağını odadaki dolaba yöneltiyorsun. Bu esnada, odada bulunan gümüş rengi kızı saçlı kızın da konuşmaya başladığını duyuyorsun. Göz ucuyla odadakileri kesmeye devam etsen de, dolapların kapağını açmanın ardından sol tarafına denk gelecek şekilde düzenli ve son derece muntazam bir şekilde asılmış farklı şekillerde kıyafetler görüyorsun. Kıyafetlere baktığında bazılarının sana olabileceğini, bazılarının ise odadaki diğer kişilere uygun olabileceğini görüyorsun. Dolayısıyla bu kıyafetlerin alelade buraya konulmadığını ve sizlerin kullanması için yerleştirildiğini anlayabiliyorsun. Dolabın diğer kapağını açtığında gördüğün farklı tarz ve renklerdeki kadın kıyafetleri, bu yöndeki düşüncelerini doğruluyor.

Genel: Kendisini yeşil olarak tanıtan kişinin odadaki dolapları açmasından sonra, her birinizin gözü istemsizce dolabın içine kayıyor ve hepiniz de dolaptaki kıyafetleri görebiliyorsunuz.

Dolabın içerisinde gördüğüz kıyafetler
Image
Image

Hepinizin ilgisi iblisler ve kıyafetler üzerindeyken, odanın dışından gelen bir tıkırtıyla birlikte tüm odağınız bu tıkırtının kaynağına dönüyor. Her biriniz istemsizce teyakkuz haline geçerken gerilen kaslarınızı hissedebiliyorsunuz. Kulağınızı kabarttığınızda duyduğunuz tıkırtıların bir adımlama sesi olduğunu anlayabiliyorsunuz. Adım sesleri giderek içinde bulunduğunuz odanıza yaklaşıyor ve kapının önünde duruyor. Kapının hemen ardından duran bir kişinin boğaz temizleme benzeri sesler çıkardığını ve sonrasında sesini açmak ister gibi birkaç anlamsız kelime çıkardığını duyabiliyorsunuz. İçinizden kapıya yaklaşmak isteyenler olsa da, bir anda kapıya vurulan bir tekmeyle birlikte, hepiniz olduğunuz yerde istemsizce geriye çekiliyorsunuz. Odanızın kırılan kapısını hızlıca yere düşerken, kapıyı kıran tekmenin bir süre daha havada kaldığını görüyorsunuz. Bu esnada her biriniz yatak ve dolap kısmına geçmiş olduğunuz için kapıyı kıran tekmenin sahibini göremiyorsunuz. Bu anda tekme yavaş yavaş yere inerken dışarıdaki kişinin melodik bir şekilde “Güüüü~~naydııın~ dostlaa~~r!” dediğini duyuyorsunuz. Bu cümlenin ardından kapıdan içeriye uzanan bir kafa görüyorsunuz. Pembe uzun saçlarını at kuyruğu şeklinde toplamış, üst çerçevesi olmayan ve mor ile pembe renklerden oluşan çizgili bir gözlük takan, yüzünde kocaman bir gülümsemesi olmasına rağmen bir gözünün diğerinden büyük duruşuyla ürkütücü sayılabilecek bir görüntüsü olan adam sizlere bakarken “Aludir Araştırma Bölüğü 1. Takım Lideri…” dediğini ve hemen arkasından ise az önceki melodik ses tonuyla “Uphi~~n odanı~~za teşri~~f edi~~yo~~r!” diyor. Sonrasında ise kafasını geriye çekip, tamamen odanın içine girip sizlere iki kolunu yana açıp sağ ayağını hafifçe geriye atıp eğilerek size reverans veriyor.

Uphin (Yup’iin)
Image

Uphin birkaç saniye reverans pozisyonunu sürdürdükten sonra yavaşça doğruluyor. Yirmili yaşlarının ortasında görünen, 180 boylarında ancak boyuna göre cılız bir vücut yapısı olan Uphin, üzerindeki açık pembe gömlek, uzun beyaz ceket ve beyaz pantolonuyla, dolapta gördüğünüz kıyafetlerden çok farklı bir şekilde giyinmiş halde karşınızda duruyor. Bu anda Uphin’in hızlı bakışlarıyla her birinizi ilgiyle süzdüğünü de görebiliyorsunuz.

Sanki birkaç saniye içerisinde her birinizi baştan aşağı süzerek işi bitmiş gibi görünen Uphin, iki elini göğüs hizasında birleştirirken biraz mutsuz bir şekilde bakışları düşüyor ve ardından “Tatlı~ Azu~ldir ve çirkef Vadlena durumlarınızdan bahsetti.” diyor. Bu sırada Uphin’in Azuldir’in ismini söylerken takındığı mutlu melodik ses tonuyla uyumlu yüz hatları ve Vadlena’nın ismini zikrederken yüzüne düşen tiksinti belirtileri gözlerinizden kaçmıyor. Uphin ise buna aldırmadan “İsimlerinizin olmaması çok kötü. Bu yüzden her birinize ben bir isim vereceğim!” diyor sizin bu konudaki düşüncelerinizin ne olduğunu pek umursamaz bir şekilde. Hemen ardından ise, içinizdeki kızıl kısa saçlı olan adama bakan Uphin “Sen 1 numarasın!” diyor. Ardından hızlı bir şekilde uzun kırmızı saçları olana bakarak “Sen 2…”, gümüş saçlı kadına bakarak “3…” ve son olarak sarı saçlı kadına bakarak “4!” diyor. Her birinize bir sayı vermesinin ardından Uphin iki kolunu yere paralel şekilde açıp burnunu 45 derecelik açıyla yukarı kaldırmasının ardından “Ve~~ sizle~~r, Uphi~~n’in değerli~~ ve eşsiz~~ de~~ne~~kle~~ri~~si~~niz~~!” diyerek konuşmasını sonlandırıyor. Bu melodik konuşmasının ardından ise değişik bir şekilde yüzlerinize bakarak, sanki bir alkış veya takdir bekliyor gibi duruyor.

Re: Uyanış (Asuriel | Archon | Esther | Theo)

Posted: 31 Jul 2022, 15:04
by Archon
Pencereyi araladığında görmeyi beklediği manzara ile karşılaşmış mıydı? Yoksa Çok daha farklı bir manzara görmeyi mi bekliyordu emin değildi. Ne görmeyi beklediğinden bile emin değildi. Karanlıktan başka bir şeyler görmek istediğini biliyordu sadece. Öyle de olmuştu. İlk gönce görme yetisini neredeyse sıfıra indirecek kadar parlak olan Güneş'in ışık hüzmeleri gözünü alırken, bir kaç saniye içerisinde yavaş yavaş kendisine gelmişti görüşü. Karanlığın dışında bir şey gördüğü için mutlu olması gerekiyordu normal şartlarda. Bundan emindi. Lakin kendisini mutlu hissedemiyordu. İçinde bulunduğu durumda, hiçbir iblisle anlaşamamış olması kendince başarısızlığa işaretti. Ne var ki, yaptığı bütün hareketlerin de arkasındaydı. Hala daha o kızıl ejderin kaybettiğini düşünüyordu. Kızıl kafa ile anlaşıp bu dünyaya gelebilir, üstüne gerçekten insan doğası ve diyarı hakkında merak ettiği neredeyse her şeye cevap bulabilirdi. "Kendi kaybı." Kafasından geçirdiği bu iki kelime sonrasında bu konuyu temelli olarak rafa kaldırarak gözünü bütün heybetiyle önünde uzanan sura, hemen ardından daha da heybetli bir şekilde kendisini surların ardından belli eden dağlara çevirdi. Bu manzarayı iyice inceledikten sonra içini biraz güven, biraz da huzur kaplamaya başlamıştı bile. Bu duyguların kendi vücudundaki varlığına ise ilk defa şahit oluyordu, bütün o karanlıktan sonra.

Pencereden dışarıya bakarak içindeki duygu karmaşasını çözmeye çalışırken arkasında konuşmalar duymaya başlamıştı. İlk önce sarı saçlı kız girmişti söze. Herhangi birisinin bir iblisle anlaşıp anlaşmadığını sormuştu. Başını çevirerek bakışlarını pencereden içeriye doğru yöneltecekti. Bu süre zarfında da pencerenin yanında bulunan duvara yaslanacaktı. Bir yerlerden destek alma, sırtını güvenli bir tarafa dönme isteği uyanmıştı sebebini bilmediği bir şekilde. Sırtını duvara yasladıktan sonra kollarını göğüs hizasında bağlayarak başını hayır anlamında sağa sola sallamıştı hüzünlü bir şekilde. Hemen ardında odada bulunan diğer kırmızı saçlı çocuk söze girmişti. Renkler ile kendilerine isim vermişlerdi. Odadaki herkesin ismini ıra sıra söylemişti. Bu da daha önceden bu grubun birlikte uyandığı anlamına geliyordu. Aralarında nasıl bir muhabbet kurmuşlardı iblis diyarında birlikte geçirdikleri süre zarfında bilemiyordu. Yanlarına gelen Aludirden neyin cevaplarını alabilmişlerdi emin değildi. Lakin şu an yanında bulunduğu insanlara da güveni yoktu. Güvenmesini gerektirecek bir durum da yoktu.

Kendisine Gri demelerini teklif etmişti uzun, kırmızı saçları olan çocuk. Bir saniyelik bir düşünme faslının ardından "İstediğini söyleyebilirsin. Şu an isimden daha öncelikli konularımız var." diyecekti asıl dikkat çekilmesi gereken yerin bu olmadığını belirtmek için. Bu sırada beyaz saçları olan, odada sesini duymadığı son kişi de konuşmasını bitirdikten sonra başını onaylar biçimde sallamıştı hafifçe. "Şu an etrafı surlar ile çevrili bir yerin içindeyiz. İki seçeneğimiz var. Ya güvenli bir yerdeyiz ve korunuyoruz. Ya da hapishane tarzı bir yerdeyiz ve güvende değiliz." Sözlerini, beyaz saçlı kıza bakarak söylemişti. Devamında hızlıca odaya göz gezdirerek sözlerine devam etmişti. "İçinde bulunduğumuz odanın kalitesine bakarak güvende olduğumuz ihtimali daha da artıyor. Yine de, kesin emin olmak zor." Sözlerini bitirdikten sonra herkese tek tek bakarak bekleyecekti. Bu sırada ise, kırmızı saçlı adamın açtığı dolabın içine çevirecekti bakışlarını. Dolabın içine doğru baktığı sırada, kapının hemen ardından gelen tıkırtı sesleri ile bakışları istemsizce kapıya dönmüştü. Birisi bu tarafa doğru geliyordu. Bir kaç saniye boyunca tıkırtıyı dinledikten sonra tam odanın kapısının arkasında durmuştu. Kapının ardındaki kişinin boğazını temizlediğini belli edecek sesler çıkarması ardına, kapıya sağlam bir tekme geçirmişti. Kapı o anda kırılarak yere doğru hızlıca düşerken, adamın sadece ayağını görebiliyordu. Günaydın diyerek ayağını kendisine doğru geri çektikten sonra, bu sefer de başını içeriye doğru uzatmıştı kapıyı kıran adam. "Aludir Araştırma Bölüğü." Adamın söylediklerini içinden tekrar etmişti. O sırada pembe saçlı adam isminin Uphin olduğunu söylemişti. İsmini söyledikten sonra odaya girip bir kaç saniye içerisinde herkesi süzerek işini bitiren Uphin, hemen ardından Vadlena'dan ve diğer gruptan sorumlu kişi olduğunu düşündüğü Azuldir isimli kişiden bahsetmişti. Sonrasında ise isim muhabbetine girmiş, herkese sırasıyla birer numara vermişti. Kendisine bir numarası denk gelmişti. Renkler, sayılar. Gerçekten isimler bu kadar önemli miydi? Şu an isimden daha önemli konular yok muydu? Niye karşılaştığı iki aludir de değişik insanlardı? Kafasında bu tarz sorular dönerken, Uphin bu grubun deneklerden oluştuğunu dile getirmişti. Tabi bunu melodik bir şekilde yaptığı için Bir Numara Gri'nin bunu anlaması bir kaç saniyesini almıştı. Uphin, yüzüne değişik bir ifade takınarak bir şeyler beklercesine gruba bakmaya başlarken, Bir Numara Gri söze girmek için beklememişti. "Pardon, Uphin bey değil mi? Acaba bizler hangi konuda sizin denekleriniz olduk? Araştırmanızın ulaşmaya çalıştığı amaç nedir yani?" Şu an pek bir çıkar yol görmüyordu bu durumdan kurtulabileceği. Bu sebeple en iyisi daha fazla bilgi almaya çalışmak olmalıydı.

Re: Uyanış (Asuriel | Archon | Esther | Theo)

Posted: 01 Aug 2022, 21:22
by Theo
Üzerimde herkese isim vermenin haklı gururunu taşırken gözüme ilişen dolap ile ilgilenmeye başladım. Kırmızı konuşmaya başladıktan kısa bir süre sonra dolabın kapağını açarak içeride neler olduğunu görebildim. Meğer dolapların içerisinden bizim giymemiz için bıraktıklarını düşündüğümün birbirinden güzel kıyafetler varmış. Hemen saçlarım ile güzel bir ahenk oluşturacağını düşündüğüm kırmızı ceketi alarak giymeye başladım. Bir yandan giysinin üzerime olup olmadığını denerken bir yandan da kırmızıya dönerek elimdeki ceketi gösterip "Tabi ki güvendeyiz. Adamlar bize giysi bırakmış görmüyor musun?" diyeceğim. Sözlerimi bitirdikten sonra tekrar giysilere yoğunlaşarak erkek kıyafetleri için odadaki müstakbel tek rakibim hamle yapmadan bir şeyler seçmeye çalışacağım. Umarım kızlar bizim kıyafetlerimize sulanmazlar.

Sonunda hangi kıyafetleri alacağıma karar verdim. Öncelikle ilk beğendiğim kırmızı ceketi almayı düşünüyorum. Bu ceketin altına sarı gömlek ve kırmızı pantolonu alacağım. Ayakkabı tercihim ise siyah uzun botlar olacak. Eğer şansım olursa kız tarafında bulunan yeşil pelerini de almayı çalışacağım. Zaten şimdilik kimsenin ilgisini çekmemişken elimi hızlı tutarsam istediğim tüm parçaları alabileceğime inanıyorum. Potansiyel kıyafet rakibimi elemek için biraz kafasını karıştırmayı planlıyorum. Bu yüzden Gri'ye dönerek "Hala dediklerime inanıyorum. Bence güvendeyiz. Eğer bize zarar vermek isteselerdi hiç bu kadar uğraşmalarına gerek yoktu. İki defa biz uyurken istedikleri her şeyi yapabilirlerdi." diyeceğim.

Kıyafetleri iyice inceledikten sonra tam hamle yapacakken odanın dışından bir tıkırdı gelmeye başladı. Önce bu tıkırdı sesinin aslında bir ayak sesi olduğunu anladım. Ardından da ayak seslerinin giderek bize doğru yaklaştığını fark ettim. Sesler tam odamızın önüne geldiğinde biri boğazını temizledikten sonra kapımızı paramparça etti. Açıkçası birisinin odaya böyle bir giriş yapabileceğini hiç düşünmemiştim. İçeri giren arkadaş önce bizi selamladıktan sonra kendisini tanıttı. Konuşma tarzı tüylerimi diken diken etse de açıklama yapacak biri geldiği için şanslıyız.

Uphin olaylı bir şekilde içeri girdikten sonra hepimize birer numara verdi. Ben zaten bu sorunu bıçak gibi kesmişken şimdi yeniden ortalığı karıştırmaya hiç gerek yok. Bu yüzden yeni arkadaşımızın sözlerinin bitmesini beklemeye başladım. Tam hepimizin denek olduğunu söyledikten sonra araya girecekken Gri benden önce davrandı. Onun sorularını bitirmesini bekledikten sonra önce sakin bir şekilde karşımda alkış bekleyen Uphin'e istediğini verip kısa süreliğine onu alkışlayacağım. Sonrasında ise "Aslında biz isim sorunumuzu çoktan çözdük. Bana yeşil diyebilirsiniz." dedikten sonra diğerlerini gösterip her birine verdiğim renkleri söyleyeceğim. Herkesin isimlerini söyledikten sonra sakince gözüme kestirdiğim giysileri almak için dolabın yanına yaklaşarak seçmiş olduğum elbiseleri almaya çalışacağım.

Re: Uyanış (Asuriel | Archon | Esther | Theo)

Posted: 02 Aug 2022, 01:07
by Esther
İyimser olmak, hayatın hiçbir anında size yardımcı olmayacak bir özelliktir. Fazla iyimser insanlar genellikle gerçeklikle bağını koparmış olanlardır. Mantıklı düşünemez ve duygularına göre hareket ederler. Elbette bazı durumlarda duygular, mantıktan daha doğru sonuç verebilir fakat genellikle bunun tersi söz konusu. İşte bu yüzden kötümser olmak iyi bir özelliktir. Her zaman en kötü senaryoyu düşünmek ve ona göre hazırlanmak herkesin başarabileceği bir şey değildir. Öte yandan fazla kötümser olmakta kötüdür. Zira belirli bir seviyeden sonrası paranoyaklığa kaymaktadır. Gözlerinizin önündeki gerçeği göremeyip, size uzatılan bir yardım elini, elinin tersiyle itmenize neden olabilir. Genç kızın başına da tam olarak bu gelmişti. Azuldir kendilerine yardım etmek isterken paranoyaklığına yenik düşerek onun yalan söylediğini düşünmüş, mantık yerine duygularıyla hareket etmeye karar vermişti. Bu hareketinden ötürü neredeyse hayatından oluyordu. Her ne kadar bu olay, hatırlayabildiği geçmişinde acı bir tecrübe olsa dahi paranoyakça düşünmeye devam ediyordu. Aslında pekte paranoyakça düşündüğü de söylenemezdi, zira içlerinde bulunduğu diyar iblis diyarına hiç ama hiç benzememekteydi ve Azuldir'in yalan söylemediğine adı gibi emindi. Belki de ölüp cennete gitmişti fakat bunun hakkında yorum yapabilecek bilgi seviyesine sahip değildi. Cennet ve cehennem kavramlarından bihaber genç kız için bu oldukça zor bir durumdu.

Çevresindeki insanların bu kadar pozitif düşünüyor olması hoşuna gitmemişti. Yine de onları ikna etmekle vakit kaybetmemeyi tercih etti. Kızıl saçlı, kadını andıran çocuğu, sözlerini bitirdikten sonra bir kez daha süzdü. Karanlığın içerisinde göremediği surat hatlarını tekrardan inceledikten sonra hiç ama hiç kıza benzemediğine kanaat getirdi. Sonrasında diğer kızıl saçlı, ilk defa burada karşılaştığı çocuğa bakışlarını çevirdi. Çocuğun şüpheciliği ve aktardığı bilgiler onun ilgisini çekmesi için yeterli olmuştu. Zira kendisi de güvenli bir yerde olduklarını düşünmüyordu. Aralarında en mantıklı konuşan kişi ise gümüş saçlı olandı çünkü bu konuyu dile getiren ilk kişi o olmuştu.,

Kimsenin bir iblise boyun eğdiremediğini öğrendiğinde aklındaki soru işaretlerinden birisi kayboldu. Yavaşça derin bir iç çekti ve konuşmaya başlamak için ağzını açtı. Tam bu esnada kapıdan içeriye, oldukça şatafatlı bir şekilde giren pembe, uzun saçlı bir adamın girmesiyle birlikte ağzını kapatarak adamı izlemeye başladı. Azuldir ve Vadlena'nın durumlarından bahsettiğini söylediği anda bakışlarını daha önce görmediği kızıl saçlı çocuğa kayırdı. Kendilerinin Azuldir ile karşılaşması gibi onun da Vadlena adındaki kişiyle karşılaştığını anlamış oldu. Tekrardan bakışlarını pembe saçlı kişiye çevirdi. Konuşmasının sonuna kadar da gözlerinin içerisin bakmaya devam etti.

Uphin konuşmasını bitirdikten sonra söze ilk giren kişi, mantıklı konuşan kızıl saçlı çocuk olmuştu. Adamın ağzından söz almak için lafı eveleyip gevelemesi, Esther'in ilgisini kaybetmesi için yeterli olmuştu. Direkt olarak sorulabilecek bu basit soruların, neden bu şekilde laf ebeliği yaparak sorulduğunu anlamlandıramıyordu. Zira fazla konuşmayı seven birisi değildi kendisi. Fazla konuşan kişileri de sevmezdi. Yüksek sesle konuşanları, kısık sesle konuşanları, üst perdeden konuşanları... Kısacası konuşan kimseyi sevmezdi. Tabii kendisi gibi direkt insanları severdi. Lafını esirgemeyen, düşündüklerini söyleyen insanlara karşı bir tıkta olsa kendini daha yakın hissederdi.

Kızıl saçlıdan sonra diğer kızıl saçlı konuşmaya başladı. Konuşmadan önce Uphin'i, istediği gibi kısa bir süre alkışlamış ve sonrasında saçmaladığı şeylere devam etmişti. Kendisine Kırmızı veya 4 olarak hitap edilmesi pekte önemli değildi onun için, zira şu anda isminden daha önemli konular mevcuttu. Cevabını öğrenmek istediği sorular mevcuttu fakat çok fazla konuşmak da istemiyordu. Bu yüzden olabildiğinde kısa bir soruyu, Uphin'e yöneltti. "Hala iblis diyarında mıyız?" Aklındaki yapbozun son parçasını tamamlamak için bu sorunun cevabını öğrenmesi gerekiyordu... Açıkçası herhangi bir cevap alamamaktan korkuyordu. Karşısındaki kişinin yalan söylemesinin dahi herhangi bir cevap alamamaktan daha iyi olduğunu düşünüyordu. Haksız da sayılmazdı, yalanı bir nebze de olsa anlayabilirdi. Daha doğrusu öyle düşünüyordu fakat anlaması pekte mümkün değil. Sosyal becerileri yeteri kadar gelişmemiş birisinin, karşısındaki kişinin yalan söyleyip söylemediğini anlaması, üstelik karşısındaki kişi iyi bir yalancıya benzerken imkansızdı. Elbette genç kız bunun farkında değildi fakat yine de sakin bir şekilde Uphin'in yanıtını bekliyordu.

Re: Uyanış (Asuriel | Archon | Esther | Theo)

Posted: 02 Aug 2022, 02:15
by Asuriel
Bir takım kişisel sebeplerden ötürü yazamayacağım.