Inias; Kho’Raktar’ın sözlerine ve tavırlarına karşın kurduğun cümlelerin, Kho’Raktar’a ulaştığı konusunda herhangi bir tereddüt yaşamıyorsun. Ancak zihninde beliren kızıl bir öfke, konuşmanın seyrinin pek de hoş olmayan yerlere gittiğini sana açık açık gösteriyor. Dış dünyada olsa, etrafındaki her şeyi bir anda kül edecek kadar derinden gelen öfke bir anda sese bürünürken “Destek olmaya çalışıyorsan, bana küçük bir veletmişim gibi davranmaktan vazgeçebilirsin Inias! Üstünlüğünü kabul etmiş olmam seni zırvalarına kulak vermemi gerektirmez! Ne de olsa o zırvaları ağzına tıkacak olan yine benim, Her İki Diyarın Savaşçısı Kho’Raktar!” diyor. Bu cümlelerinden sonra kızıl öfke bir anda etrafını sarıyor ve seni sanki hareketsiz kılıyor. Fakat içten içe hissediyorsun ki, bu öfkenin sana hiçbir şekilde zararı dokunamayacak.
Raldrin’in saldırıları akabinde, Kho’Raktar’ın verdiğin talimatlara uymasını bekliyorsun. Ancak Kho’Raktar’ın seni duyduğuna emin olsan bile, söylediklerini ciddiye alıp almadığı noktasında net bir fikrin oluşmuyor. Fakat yine de, sözlerini söylemiş oluyor ve bu kez muhatabın olarak Raldrin’i seçiyorsun.
Genel; Raldrin’in seri bir şekilde Kho’Raktar’ın arkasından yukarıya doğru çıkması ve her hamlesinde Kho’Raktar’a darbeler indirmesi sırasında, Kho’Raktar da ardında bulunan Raldrin’i hedef almak için dönmeye çalışıyor. Bu esnada, Inias söze girerek Raldrin’e hitaben konuşmaya başlıyor. Fakat Raldrin, Inias’ın sözlerini kaile bile almadan Kho’Raktar’a kilitlenmiş bir şekilde ilerlemeyi sürdürecek gibi görünüyor.
Inias’ın sözleri üzerine bu kez konuşmaya dahil olan Diniel oluyor. Diniel’in sözleri, bir anda Kho’Raktar’ın öfkeli bakışlarının ve hiddetinin daha da artmasına neden oluyor. Ancak tam bu esnada, Xaphan’ın sözleri Kho’Raktar’ın karanlığı bile titretecek bir haykırışına neden oluyor! Kulaklarınızda birkaç gün çınlaması sürecek gibi devam eden bu haykırış esnasında, Ulrasil ilk olarak Xaphan’ın sözlerine katılıp katılmadığını ortaya koymak adına iki kolunu hafifçe yana açıp omuzlarını silkmekle yetiniyor. Bu haliyle, aranızdaki mücadeleye ve söz düellosuna hiçbir şekilde dahil olmayacak gibi görünen Ulrasil, sadece olan biteni heyecanlı ve meraklı bir şekilde izleyeceğini ortaya koyuyor.
Xaphan; Ibe Anu’ya verdiğin tavsiye sonrasında, Ibe Anu’nun haz dolu sesi zihninde yankılanıyor ve “Üstüne alınma ama orospu çocuklarıyla işim yok benim. Alayını sik’cem rahat ol sen!” diyor kendinden emin bir şekilde. Ancak şu an için Ibe Anu henüz sıcak savaşa dahil olacak gibi görünmüyor.
Genel; Her biriniz cümlelerinizi savurmuş olsanız dahi, iblislerinizin aksiyonları konusunda pek de etkin hamleler yapmamış gibi duruyorsunuz. Raldrin, Kho’Raktar’ın sırtına doğru ilerlemeye başlarken, Kho’Raktar da arkasına dönerek Raldrin’in tırmanışını engellemeye çalışıyor gibi görünüyor. Ancak tam bu esnada Raldrin Kho’Raktar’ın sırtının alt bölümüne ulaştığı anda “Aklını başına topla ve geri çekil mi?” diyor mırıldanır gibi. Inias’ın sözlerini yineleyen Raldrin’in gözleri bu esnada bir anda parlarken bakışlarını Inias’ın gözlerine dikiyor! Raldrin’in bu bakışıyla Inias üzerine gelen durdurulamaz vahşi bir yırtıcının korku dalgasını sonuna kadar hissederken Raldrin “Ne cüretle bana emir vermeye kalkıyorsun insan!?” diyor. Raldrin’in bu sorusu, aslında herhangi bir şekilde cevap beklemeyen ve adeta hükmolunan bir yargıyı gözler önüne seriyor ve Raldrin bir anda Kho’Raktar’ın sırtının alt kısmından güç olarak kendisini hızla Inias’a doğru fırlatıyor!
Raldrin’in mücadele içinde bir kez daha hedef değiştirmesi ve bu kez doğrudan Inias’ı hedef alması, Kho’Raktar’ın tam arkasına döndüğü ana denk geliyor. Ancak Raldrin’in bu beklenmedik hamlesi, Kho’Raktar’ın tepki vermesini güçleştiriyor. Bunun yanından Inias, üzerine beklenmedik bir hızla gelen Raldrin’e karşı da son derece savunmasız bir halde duruyor! Bir kasırganın başlangıcı gibi ilerleyen Raldrin, Inias’ın işini tek hamlede bitirmek için hiçbir tereddüt göstermiyor ve kaçınılmaz çarpışma, sadece göz açıp kapayıncaya kadar gerçekleşecek gibi duruyor!
Inias; Daha önce Kho’Raktar ile mücadele içine girmiş olsa da, Raldrin’in sana yönlenmesiyle birlikte, içinde bambaşka bir korku peydah oluyor. İsim vermekte zorlandığın bu korkunun altında, Kho’Raktar’ınki gibi bir öfkenin bulunmadığını rahatlıkla anlayabiliyorsun. Bu esnada, Raldrin’in sözleri ve akabindeki davranışlarıyla saldığı korku havasını düşündüğünde, onun bir ejderha oluşu gerçeği aklında çınlamaya başlıyor. Saf bir ejderhanın, bakışıyla bile insanı sindiren aurasını Kho’Raktar’ın öfkesine benzetmek senin için oldukça kolay oluyor. Ancak senin için zor olan kısım, bir ejderhanın kudretine karşı koyabilecek yeterlilikte olmak oluyor ve bu nedenle, Raldrin’in doğrudan sana yönelen hamlesine karşı, insani bir iç güdüyle gözlerini kapamak dışında yapabileceğin hiçbir şey olmadığını fark edebiliyorsun.
Genel; Raldrin’in Inias’a yönelen saldırısı, hedefinden sapmayan bir ok gibi ilerliyor! Gözlerinizin takip etmekte zorlandığı bu saldırı, Inias ile çarpışacağı anda ise kulaklarınız bir kez daha Kho’Raktar’ın öfkeli sesiyle çınlıyor! Kho’Raktar sanki sesiyle Raldrin’e engel olmaya çalışır gibi “INIAS!” diye haykırırken, Raldrin hedefine ulaşıyor ve çarpışma bir anda gerçekleşiyor!
Inias; İç güdülerinle kapanan gözlerin bir anda yoklukla buluşmaktan kaçınırcasına açıldığı anda, hemen önünde duran devasa bir eli fark ediyorsun! Bir anlığın zihnin anlamlandırma yetisini yitirmiş gibi dursa da, hafif bir nefesle birlikte bu elin Kho’Raktar’a ait olduğunu anlayabiliyorsun! Raldrin’in kaçınılmaz saldırısına karşı Kho’Raktar’ın son anda elini senin adına siper ettiğini görmek, içindeki duyguların harekete geçmesine neden oluyor! Bizzat Kho'Raktar ile yaptığın mücadeleyi de dikkate aldığında, Kho'Raktar'ın başkaca bir şekilde seni saldırıdan koruyabilme imkanı mevcutken, içlerinde sana en az zarar verebilecek olanı ve muhtemelen kendisinin de en fazla hasar alacağı savunma yöntemini seçmesi, bir anda zihninde derin duygu ve düşüncelerin yayılmasını sağlıyor.
Diniel & Xaphan; Kho’Raktar’ın haykırışıyla birlikte kendini ileri ve yere doğru atmasıyla birlikte kolunu uzatmaya çalıştığını görebiliyorsunuz. Ancak Kho’Raktar’ın çaresiz bir hamlesinin sonuca ulaşıp ulaşmayacağı ikiniz açısından da merak konusu oluyor! Çarpışma anı geldiğinde ise, Kho’Raktar’ın son bir gayretle bir elini Inias’ı korumak için açarak uzattığını görüyorsunuz. Bu haliyle, Kho’Raktar son bir gayretle Raldrin’in saldırısını engellemeyi başarmış gibi görünüyor.
Genel; Kho’Raktar neredeyse yere uzanır bir şekilde uzattığı kolunu yavaşça hareketlendirmeye başladığı anda, kolunu biraz da olsa güç hareket ettiğini fark edebiliyorsunuz. Raldrin’in Kho’Raktar’a yönelen boş bakışları, durumu anlamaya çalıştığını ortaya koyarken, ortama birkaç saniye de olsa bir sessizlik çöktüğünü fark ediyorsunuz. Ne var ki, bu sessizlik bir anda Kho’Raktar’ın acı dolu bağırışıyla yarılırken, gözleriniz bir anda Kho’Raktar’ın ayaklarının bulunduğu kısma odaklanıyor. Uzuvlarını galip bir komutan gibi savuran ve dört kolunun da sivri kısımlarını Kho’Raktar’ın ayağının üst kısmına saplamış olan Ibe Anu’nun haz dolu hırıltısı bir anda Kho’Raktar’ın acı dolu bağırışlarını bastırırken, Kho’Raktar boşta olan ayağını Ibe Anu’ya doğru savuruyor. Ibe Anu, kendisine yönelen bu saldırıya karşılık sapladığı kollarını çekip geriye doğru zıplayarak kaçınabiliyor. Fakat Kho’Raktar bununla yetinecek gibi görünmüyor ve yavaşça toparlanmaya başlıyor!
Kho’Raktar, ayağından fışkıran kanları umursamaz bir şekilde doğrulduğu sırada Raldrin de sadece Inias’a bakmakla yetiniyor. Sanki Inias’ın gözlerinin içinden kalbini okumak ister gibi görünen Raldrin, anlık bu bakışını sonlandırıp boş gözlerine geri dönüş yaparken, Inias’a da arkasını dönüyor. Bu haliyle, bu kez Kho’Raktar ve Raldrin ile Ibe Anu yüz yüze gelmiş gibi görünüyor. Her üç iblis de birbirlerine kilitlenmiş bir haldeyken Kho’Raktar “Savunmasız anımı kollamak dışında bir şey yapamayacağını biliyorsun değil mi aşağılık mahluk!?” diyor hiddetli bir sesle. Ibe Anu ise kendisine söylenen bu sözden hiçbir rahatsızlık duymamış gibi davranmaya devam ederken “Sen de bana savunmasız olduğum sırada vurmadın mı yarma!?” diyerek karşılık veriyor. Ibe Anu’yla aynı kefeye konulmuş gibi hisseden Kho’Raktar’ın bu sözlerden rahatsızlık duyduğunu suratından belli olurken, Ibe Anu konuşmaya devam ediyor ve Raldrin’i kast ederek “Bu piç kurusu da sana savunmasızken saldırmadı mı? Inias mı ne boksa, ona da savunmasızken saldırmadı mı?” diyor. Hemen ardından ise uzuvlarını daha bir şevkli sallamaya başlarken “Siz yapınca “off ne biçim taktik”, ben yapınca aşağılık mahluk mu yani? Bu mudur?” diyor. Ancak Ibe Anu’nun sözleri bir anda Raldrin tarafından kesiliyor ve Raldrin “Beni kendinizle bir tutma gafletinde bulunma sakın!” diyor sadece donuk bir sesle. Raldrin’in bu sözlerine karşılık ise ilk tepki veren Kho’Raktar oluyor ve “Sen kendini benden üstün mü sanıyorsun ufaklık?” diyor. Raldrin bir anda bakışlarını keskinleştirerek Kho’Raktar’a döndürse de, üç iblisten konuşmaya devam eden Ibe Anu oluyor ve “Valla ha! Hadi biz eciş bücüş iblisleriz, tipimiz şekil, tavrımız net! Sana n’oluyo’? Senin olayın ne? İnsan gibi görünüp iblis gibi mi sıçıyo’n? Nedir yani?” diyor. Üç iblis arasında konuşmanın tonu ve şekli giderek daha hiddetli bir hale geliyor ve üç iblisin birbirlerine tekrar girmesi için tek bir kıvılcımın çakılması bekleniyor sadece.
Üç iblis arasındaki gerginlik hat safhaya ulaşmışken, her üçü de birbirinden gelecek hamleyi kollar gibi duruyor. Fakat tam bu esnada Ibe Anu sanki tüm uzuvlarını sallamayı bırakıyor ve omuzlarını da çökertiyor. Ardından hevessiz bir ses tonuyla “Xaphan Beyim! Beni bi’ geri çeksen'! Yeminle sıkıldım, baydım. Çek sen beni bi’ geri, işin eğlencesi de kalmadı zaten!” diyor. Ibe Anu cümlelerinin sonunda bakışlarını Diniel’e çevirirken, “eğlence” olayından kastının ne olduğunu da açık bir şekilde belli ediyor. Ancak Ibe Anu’nun bu sözleri, hem Kho’Raktar hem de Raldrin için bardağın taşma noktası olmuş gibi duruyor. Her iki iblis de, Ibe Anu’nun sözleri bittiği anda ona doğru saldırıya geçmeye hazırlanır gibi görünüyor.
Xaphan; Ibe Anu kurduğu cümlelerden sonra bir anda zihninde konuşmaya başlıyor ve “Çek ulan hadi geri! İkisi de dal’cak bak bana! Sikimi koparıp götüme sok’caklar! Sonra sen de Siklerin Efendisi değil, tırnakların efendisi falan ol’can! Çek çabuk geri beni!” diyor. Bir anda tüm özgüvenini ve ihtişamını kaybetmiş gibi konuşan Ibe Anu anlık bir sessizliğin ardından ise “Şaka lan! Çek beni geri de kudursun ibneler! Öfkeleri götlerinden çıksın! İkisini de pataklamaktan daha eğlenceli di' mi?” diyor büyük bir hazla.