Uyanış (Inias | Xaphan | Diniel)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

05 Aug 2022, 12:39

Ulrasil’in şaraptan aldığı yudum esnasında lafa giren kişi Xaphan oluyor. Şarabını içmeye devam ederken Xaphan’ın sözlerini dinleyen Ulrasil, soruların soruları anladığını yaptığı kafa işaretiyle belli ediyor. Şişeyi tekrar masaya bırakırken konuşmaya başlayan Ulrasil “Yani genel olarak durum söylediğin gibi. Bir nevi Hükümdar’ın malı gibiyiz diyebilirsin. Bizim bağlayıcılığımızı O’nun emirleri ve buyrukları belirliyor. Bu durum elbet gündelik hayatınızı da etkiliyor. Buradan ayrılma noktasına geldiğinizde, her birinize Aludir olduğunuza dair bir nişan verilecek. Halk tarafından bir askeri sınıf olarak görülsek bile, sıradan bir askerden daha çok itibarımız vardır. Mesela bir restorana gittiniz, tıka basa yemeğinizi yediniz, üstünüze tatlınızı da gömdünüz ve hesap ödeme zamanı geldi diyelim. Size verilen nişanı gösterdiğiniz zaman, restoran sahibi sizden hiç para almayabilir. Ya da yolda yürüyorken bir kavgaya denk geldiniz… Nişanı gösterdiğiniz anda herkesin oradan dağıldığını görebilirsiniz. En azından bu vasfınızı ve gördüğünüz saygıyı kötüye kullanmadığınız sürece, bir Aludir olmanın ne denli farklı ve ayrıcalıklı olduğunu yaşayarak öğrenirsiniz.” diyor. Anlattığı durumdan son derece memnun gibi duran Ulrasil bu sözlerinin ardından “Diğer soruna gelirsek…” diyor ve hafifçe soluklanıyor. Kafasında hızlıca bir şeyler geçirdiği belli olan Ulrasil ufak sessizliğinin ardından “Ben Aludir Eğitim Bölüğü 6. Takım Kaptan Yardımcısı konumundayım. Az önce de dediğim gibi, araştırma, eğitim ve bunun gibi bölükler herhangi bir organizasyona bağlı değillerdir. Bizler doğrudan komuta kademesinin altında yer alıyoruz. Sizin yolunuz ise tamamen size kalmış durumda. Eğitimleriniz tamamlandığında bölüklere veya organizasyonlara dahil olabilirsiniz. Tabi bunun için referans olayı devreye giriyor.” diyor. Bu konu üzerinde pek durmak istemeyen gibi duran Ulrasil son olarak hafifçe iç çektikten sonra “Zamanı gelince zaten davetler alacaksınızdır. Ona göre kararlarınızı verirsiniz.” diyor hafifçe tebessüm ederken.

Ulrasil, şişedeki şarabı biraz daha içip bu kez hafifçe ağzını şapırdattıktan sonra “Vadlena’nın olayı ise farklı… Onun statüsü hepimizinkinden değişik. Kendisi “Anahtar” olarak tabir edilen biri ve hem bölükler hem de organizasyonlar tarafından kullanılıyor. Bu “Anahtar” dediğimiz kişilerin sayıları epey az olduğu için, genellikle belli bölük veya organizasyon içerisinde yer almıyorlar.” diyerek durumu açıklıyor. Elindeki bitmeye yüz tutan şişeye bakarak konuşmaya devam eden Ulrasil “İblislerle savaşmak için bahsettiğin yere de gidebilirsin veya bir ihlal durumunda bu diyarda da savaşabilirsiniz. Bu tamamen verilen görevin ve tehdidin boyutuna göre değişiyor. Ancak bahsettiğin ve sizin de girdiğiniz yerden fazlası bulunuyor. Gördükleriniz ve yaşadıklarınız koca bir dünyaya açılan kapının aralığından bakmaktan farksız. Bu yüzden herhangi bir yerde ve herhangi bir zaman diliminde hizmetlerinize ihtiyaç duyulabilir.” diyerek konuşmasını sonlandırıyor.

Ulrasil’in Xaphan’ın sorularına verdiği cevapları her biriniz dikkatle dinliyorsunuz. Bu esnada önündeki şarap şişesine, Inias ve Xaphan’dan daha çok başvuran Diniel hafiften başının dönmeye başladığını ve vücudunun hafiflediğini hissediyor. Bununla birlikte içten içe artan bir tatlı ihtiyacı da baş göstermeye başlıyor. Yaşadığı bu hissi pek anlamlandıramasa bile Diniel üzerine çöken bu hafif uyuşukluktan zevk almaya başlıyor. Tam bu sıralarda da konuşmaya başlıyor her zamankinden daha seri bir şekilde.

Diniel’in bu hali karşısında tebessümünü gizleyemeyen Ulrasil Diniel’i hafifçe süzüp durumunu kontrol ettikten sonra Diniel’in önündeki şişeyi işaret ederek “Sanırım şimdilik senin için bu kadarı yeterli.” diyor. Hafif bir kahkahanın ardından ise “İblis diyarında işleyen en temel kural, iblislerin genellikle size fiziksel zarar verememeleridir. Aynı şekilde, sizlerin de iblislere doğrudan fiziksel zarar vermeniz olağan bir durum değildir.” diyor. Bu sözlerinden sonra sağ elini işaret parmağını sağ şakağına dayayan Ulrasil bu kısma birkaç defa hafif dokunuşlar gerçekleştirirken “Bugüne kadar yapılan çalışmalarda, Aludir olan kişilerin damarlarında gezinen kan dışında başka bir enerji kaynağı olduğu tespit edildi. Bu enerjinin kaynağının da zihin olduğu kabul edilmekte. Adına Qen denilen bu enerji, iblisler ile bizim aramızdaki bağı kuran ve bir şekilde etkileşime girmemize olanak sağlayan enerjidir. Dolayısıyla bu enerjinin bizleri koruduğu ve hem sizin iblislere hem de iblislerin size vurması halinde fiziksel bir temas yaşansa bile, bu fiziksel temasın gözle görülür veya hissedilir bir etkisi olmadığı düşünülmektedir. İşte zaten bu yüzden, iblislerle mücadele ederken bir iblise ihtiyaç duymaktayız.” diyor. Hemen ardından aldığı bir nefesten sonra ise toparlama olarak “Yani hangi diyarda olursanız olun, genel anlamda karşılıklı fiziksel zarar durumu söz konusu olmuyor. Ancak her yönüyle bilinen bir mücadele içerisinde yer almadığımızı düşünürsek, her zaman bir istisnanın çıkması da muhtemeldir.” diyor.

Inias: Diniel’in sorduğu sorunun ardından kendi içine dönüp sorduğun sorular akabinde Kho'Raktar’ı duymak veya hissetmek için bir karşılık bekliyorsun. Kulakların her ne kadar ortamdaki konuşmada olsa da, içten içe Kho'Raktar’dan bir karşılık bekliyorsun. Ancak bu anda sözlerine ne bir karşılık buluyorsun ne de bir tepki hissediyorsun.

Genel: Sorularınızın sonlanmasından sonra önündeki şarap şişesine Inias ve Xaphan’ın pek tenezzül etmemesi neticesinde, şişedeki son yudumu da kendisi alan Ulrasil “Gelelim esas konumuzdan bir diğerine.” diyor. Bu esnada bakışlarını Diniel’e doğru yoğunlaştıran Ulrasil “Bu kadar görmeyi arzuladığın ejderhanın nerede olduğunu belli, ancak sadece onu hissedemiyorsun.” diyor. Bu sözlerinden sonra bakışlarını üçünüz arasında gezdirmeye başlayan Ulrasil “Yaşadıklarınızın hepsi gerçekti. Yani bağ kurduğunuz, özümsediğiniz veya her ne yaptıysanız ele geçirdiğiniz iblisler şu an sizin bünyenizde barınıyor. Ancak onların şu anda bir nevi uykuda olduğunu düşünebilirsiniz. Sadece uyandırılmayı bekliyorlar, hepsi bu.” diyor. Son derece basit bir şeyden bahseder gibi konuşan Ulrasil “Ancak şunu baştan söylemem gerekiyor. Hepinizin de şahit olduğu ve bildiği üzere, iblislerinizin de bir varlığı bulunmakta. Tek bir vücutta iki varlık taşıdığınız söylenebilir. Bunun somut karşılığı ise şöyledir. İblisler, her zaman varlıklarını korumak için hareket etseler bile, sizler de varlığınızı ayak tutmak için mücadele etmek zorundasınız. Bu yüzden, iblislerin varlığı, kişilikleri veya düşünceleri her daim karşınıza çıkacaktır.” diyor. Bu uyarısını belki de bu ana kadarki en ciddi ses tonuyla yapan Ulrasil hafifçe geriye yaslanıp biraz gevşerken “Şu anda esas varlıklar siz olduğuna göre, kuralları koyanlar da siz olacaksınız. Bu yüzden iblisinizin varlığını hissetmeniz, onunla iletişime geçmeniz gerekiyor. Bir düşünceye dalar gibi, hayal dünyasına yaşamak gibi… Ne suretle başarırsanız başarın. Sonunda ise, iblisinizi uyandırmak için bir komut bulmalısınız. Bu tetikleyici komut sayesinde, iblisinizi dış dünyada var edebilir hale geleceksiniz. Şimdi sizden istediğim de tam olarak bu…” diyor. Oturduğu sandalyeye iyice yerleşen Ulrasil “Aludir olarak her zaman uymak zorunda olduğunuz en önemli kural, iblisinizi bizim diyarımızda dışarıya çıkarmamaktır. İblisiniz belki de türlü laflar, hareketler ve entrikalarla bunu yapmaya çalışabilir. Sizlerin de buna engel olması gerekir. Fakat şimdi gidin, kontrolün kimde olduğunu kafalarına sokun ve onların fiziksel varlığına kavuşmalarını sağlayacak komutu belirleyin!” diyor. Hemen ardından ise kocaman bir gülümsemeyle “Bu sandalyeler göründüğü kadar rahat değil ve benim de sizleri çok bekleme niyetim yok. Ona göre!” diyor dostane bir tavırla.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

07 Aug 2022, 14:40

Sarı kafanın sorusuna cevap ederek devam ediyordu Ulrasil. Hükümetin malı gibi bir şey olduğumuzu söylediğinde orada bir durulması gerektiğini düşünüyordum. Ayrıcalık ve statü kazandığımı bilmek benim için oldukça iyi olsa da birinin malı olma gibi bir isteğim hiç ama hiç yoktu. Yine de içinde bulunduğum duruma göre oldukça cazip şeyler söyleniyordu. Daha yarım saat önce yaşadıklarımdan sonra geleceğime böyle bir yol çizilmesi en azından kim olduğum konusunda oturmuş bir fikrim olana kadar bana oldukça faydalı olacağını düşünüyordum. Bu yüzden kesin, katı bir tutum sergilemek istemiyordum. Konuşmalarının devamını dinlerken hafifçe başımın dönmeye başlamıştı. Vücudum gitgide daha hafif geliyor ve nedense canım tatlı çekiyordu. Ancak bu tuhaf his hoşuma gitmiyor değildi. İnsanlar aslında böyle mi yaşıyordu yoksa? İblisler diyarından gerçek dünyaya geçince sonunda asıl hissetmem gerekeni hissetmeye mi başlamıştım? Sorumu kafamsdaki gibi sormaya çalıştığımda hızlı hızlı konuştuğumu konuşmamdan sonra fark edebilmiştim. Ulrasil bana gülümsemeye başladığında ona kızma amacı gütmeden “Ne var lan?” deme isteği duysam da bana şişeyi işaret edip bu kadarının yeterli olduğunu söylediğinde şişeye bakmıştım. İçtiğimden dolayı mı böyle olmuştum? Bana ne içirdi lan? Gülmeye başladığında ise kaşlarım hafifçe çatılmıştı ona. Ancak geçen birkaç saniyenin ardından istemsizce yumuşuyordum. Niye yumuşuyordum ki?

Genel olarak bakıldığında Ulrasil oldukça kritik bilgileri böylesine sabırlı ve elinden geldiğince detaylıca anlatmaya çalışmış olması benim tarafımdan olumlu karşılanan bir durumdu. Kendime geleli şurada yarım saat olmamış olmasına rağmen bilgiye aç zihnim sözlerini kaçırmamak için çabalayıp duruyordu. O yüzden ara sıra sıkıcı şeyler söylese bile dinlemekten kendimi almıyordum. Zaten onu dinlememek gibi de bir lüksüm yoktu. Öğrendiğim ayrıcalıklar ve kurallar bu kadarla sınırlı değil gibi görünüyordu. Ancak koyulan kuralların benim istediklerimi yapmamda ne derece terslik olduğu konusunu iyice düşünmem gerekiyordu. Şu an için istediğim şey geçmişimi araştırmak kadar doğal bir şeydi. Ancak bulunduğum yerden çıksam bile nereye gideceğim konusunda fikrim olmadığı için mantıklı olanı seçmek durumundaydım. Kurallar konusunda, anlatılan kuralların çoğu uyulmasında pek bir sıkıntı çıkarmayacak türdendi. Ancak iblisi dışarı çıkarma konusu beni oldukça şaşırtıyordu. Demek iblisler dışarı çıkarabilen varlıklardı. Hem de dünyada da dışarı çıkabiliyorlardı. Benim gibi o da özel olduğu için bunu başarabildiği zaten söylenmişti ama dışarı çıkarılmaları… Evet, işin zor kısmına gelmiştik sanırım. Raldrin’e kontrolün bende olduğunu kafasına sokmam gerekiyormuş. Bir de fiziksel varlığına kavuşması için bir komut belirlenecekmiş. Söylemesi ne de kolay değil mi?

Ulrasil komut belirleme konusunda pek bir zaman bırakmamıştı. Hım… Raldrin şu an vücudumda bulunuyor, vücudumda 2 kişiyiz. Daha ne tuhaflıklar olacak acaba. Neyse, en azından bunun bir olumsuzluğunu hissetmedim henüz. Sırtımı sandalyeye yaslarken kafamı yukarı kaldırıyor ve hafifçe dalgalanan tavana bakarken istemsizce gülümserken acaba nasıl bir komut olsa diye düşünüyordum. Basit bir ‘dışarı çık Raldrin’ desem sanki zorla tuvaletimi yapıyor gibi bir komut olurdu değil mi? Hım… Raldrin’i dışarı çıkarsam bir daha döner miydi acaba? Yoksa ben mi geri çağıracaktım? Öylesine bir yapışıklık olsa Raldrin böyle bir şeyi asla kabul etmezdi sanırım. Ancak o da bu şekilde bağlı olacağını tahmin edememişti herhalde. Bağ öncesinde epey şaşırmıştı o da. Benim baygın bakışlım… Raldrin şarap denilen bu bir tür öldürmeyen akıl karıştırıcı yumuşatıcıdan içer miydi acaba? Dahası, Raldrin’i bir anda bu kadar yakın hissetmem normal miydi acaba?

“Raldrin. Raldrin! Duyduğuma göre uyuyormuşsun uyan artık! Bak Aludir denen bir şey oldum! Dinle, seni fiziksel olarak geri döndürmek için bir komut belirlemem lazımmış. Seni ilk gördüğümde karanlıktan daha karanlık bir atmosfer oluşturmuştun. Şu nasıl; Karanlığını Yay Ralrin! Hım… Senin daha ağır bir havan olmasına rağmen dünya umurunda değil gibi de bir duruşun var. O zaman şu olsun; Mutlak Karanlığın İçinden Teşrif Et! Raldrin! Sonradan değişilebiliyor mu acaba? Beni duyabiliyor musun yoksa deli gibi kendi kendime mi konuşuyorum?” diye içimden konuşuyordum. Uykuya dalmadan biraz önce hatırladığım son şey Raldrin’in zihnimde konuştuğuydu. O yüzden bu şekilde içimden konuşmayı denemiştim ancak bu konuda başarılı olup olmayacağımı bilemiyordum. Ulrasil onun şu an bir uyku halinde olduğunu söylemişti. Peki, bu şekilde uyanacak mıydı? Nasıl bir çalışma sistemi vardı acaba? [/justify]
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
Inias
Posts: 174
Joined: 20 May 2022, 16:48

09 Aug 2022, 05:51

"Olması gereken de bu zaten, değil mi? Kişioğlunun korunması gerekiyor. Bu korumanın da resmî olması gerekiyor. Sırf bunun için yaşayan ve tek işi bu olan kişiler gerekiyor. Bu kişiler için ise güvenilir ve başarılı bir sistem gerekiyor. Canını koşulsuz şartsız hiçe sayan bu kişilere de ayrıcalık tanınması gerekiyor ki her daim var olabilsinler. Aklı başında kimse böyle bir yaşamı istemez. Aludir olup olmadığını bilmenin tek yolu İblis Boyutu'na girmek. Hafızanı yitirmezsen, değilsin; yitirirsen öylesin. Kulağa öyle geliyor ki, seçme olanağı yok. O tarafta yaşadıklarımı düşününce, akli dengemin yerinde olması bir mucize gibi geliyor. Heh, belki tam tersidir, kim bilir? Her halükârda, ne olduğum sorusunun yanıtı alabildim. Aludir olduğum; Aludir olmak zorunda olduğum gerçeği değişmeyecek. Bu da demektir ki, yapmam gereken tek şey en iyisi olmak. Basamakları teker teker çıkmak ve her basamağı avcumun içi gibi bilmek. Hey, en azından kim olduğum bana kalmış. Kim olacağıma karar verebildiğim sürece daima özgür kalacağım.

"Kho'Raktar'ın bana hiçbir şey yapamamasının nedeni bu muymuş? İstesem bile ben de bir şey yapmazmışım." Inias burada derin düşüncelere dalıyor. İblisiyle karşılaşırken aklında iki varsayım vardı. Ya Tanrı vardı ve özel olarak onu koruyordu ya da insan olduğu için bu üstünlüğe sahipti. Qen adı verilmiş zihinden kaynaklı enerji konusu ise kanıtlıyor ki, yanıt insan türünün üstün olması. Yine de bu Tanrı'nın işin içinde olmadığı anlamına gelmiyor. Eğer insana özgü doğuştan gelen bir özellik varsa, bu Tanrı'nın kut vermesiyle olmaz mı? Bu kafa karıştırıcı. Yanıtını tek başına bulamaz. En yakın zamanda; buradan çıktığında, ilk iş olarak Tanrı'yı aramaya koyulacak. Varsa eğer, ancak Tanrı bütün yanıtları verebilir.

"Bir bütün değiliz. Onun yerine aynı varoluşu paylaşan iki farklı varlığız. Eh, Kho'aktar nasıl bir eleman olduğunu göz önünde bulundurursak, bütün olmayı isteyeceğini hiç sanmıyorum. Hele hele sözü düşününce. Onu yenip boyunduruğuma almam yetmiyor, bir de düzenli olarak yetkinin kimde olduğunu vurgulamam gerekiyor. Her seferinde tekrar tekrar galip gelmem gerekiyor ona. Asla da oyunlarına gelmemem gerekiyor. Kho'Raktar'ın ne kadar tehlikeli olduğunu biliyorum. Bu boyuta salınırsa yapabileceklerinin ne sınırı olabilir ki? Hmmm, bir komut belirlemeliyim. Yani, Kho'Raktar'ın özü sözü bir aslında. Buna saygı duyuyorum. Hatta özeniyorum. Ad kavramı bu kadar ağırken bile bana direkt adını söyledi. Potansiyel olarak hâlâ düşmanım olsa bile, onu öyle görmekte zorlanıyorum. Ona güvenmek istiyorum. Onla dost olmak istiyorum. Onun yardımına çok ihtiyacım olacak sonuçta. Hmmm, komut ne olabilir ki? Tıpkı onun gibi olmalı bence. Kısa ve öz, basit fakat vurucu, neyin ne olduğu belli olan bir komut. Düşmana daha baştan baskı kuracak bir komut." Inias, Ulrasil'in sözlerini kafasında tartıyor. İblisi uyandırmak ile ilgili sözleri en başta iblis bulmak için yaptıkları şeye benziyor. Hayâl dünyasına dalar gibi. İç dünyasına yönelmeli belki de. Evet, bu işe yarayabilir. Kho'Raktar'ı ilk defa nasıl bulduysa, tekrar aynı şekilde bulabilir. Koltuktan kalkıyor, yere bağdaş kuruyor ve sırtını koltuğa veriyor. Derin bir nefes alışverişi yapıyor ve gözlerini kapatıyor. Kafasını kaldırıyor ve Kho'Raktar'ın görüntüsünü canlandırıyor. Üstünlük kavramına yoğunlaşıyor. Güç, dayanıklılık, kararlılık, açıklık, azim ve irade. Bunlar Kho'Raktar'ı tanımlayan kavramlar onun için. "Diz çöktür, Kho'Raktar!" Sırıtmaya başlıyor ve neşeyle devam ediyor. "Nasıl ama? Havalı, değil mi? Bence bunu seversin!"
Image
KÜNYE
İsim: Inias
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 24
Boy: 1.80
Kilo: 75
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 5/0/5
Mevcut Para: 11.000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 5

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Kho'Raktar
Cinsiyet: Erkek
Boy: Dokuz Metre
Kilo: Altı Yüz
Tür: Dev
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 8
Güç: 8
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 2
Arun: 2
Duren: 8
İrade: 8

YETENEKLER

Büyülü Beden

TEKNİKLER

Dörde Katla 1. Düzey
Kaynayan Beden
Kaçış Yok

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Xaphan
Posts: 77
Joined: 17 May 2022, 20:56

09 Aug 2022, 11:06

İstediği cevapları almıştı Xaphan. Çok göze batmayarak Aludir olmanın her avantajını kullanacaktı. Aludir olamayan figüranların onun payına ilişmelerine kesinlikle izin vermeyecek, bunu yaparken de göze batmayacak kadar sinsi olacaktı. Bunu yapabilirdi. Ulrasil'in kendi bölüğünü söylemesiyle de anlattığı her şey daha bir kafasına oturmuştu. "Acaba bu herifin kaptanı başka Aludirler'e aynı konuşmaları mı yapıyor şu an? Bizi değersiz görme gafletine düştülerse gebertirim hepsini!" İblis dünyası konusunda daha fazlasının olduğunu tahmin ediyordu zaten. Ama iblislerini çağırmaları yasakken burada, insan aleminde iblislerle nasıl savaşacaklarını çözememişti. Hele daha sonra iblisler ve insanların birbirlerine zarar veremeyeceklerini söyledikten sonra. Zamanı gelince bir şekilde öğrenirdi zaten. Şu an yeni bir görevleri vardı. İblisine bir çağrı komutu bulması gerekiyordu. Çaktırmadı ama içinden "Hay sikicem o et parçasını da amını da yurdunu da... Amma uğraştırdı beni orospu çocuğu!" diye iyi bir sövdü.

Ibe Anu'yla muhabbet etmeye, onu ikna etmeye falan niyeti yoktu. Öyle bir şeye ihtiyaç da yoktu. Xaphan, iblis Ibe Anu'nun efendisi ve sahibiydi. Ne kadar sululuk, şımarıklık yaparsa yapsın bu değişmeyecekti. Emirleri kesindi ve aralarındaki ilişkinin- hayır hayır hiyerarşinin doğası gereği Ibe Anu'nun bu emirlerin dışına çıkması düşünülemezdi. En azından Xaphan böyle düşünüyordu. "O piçin nazını çekecek halim yok, düşmanlarımı yer karnını doyurur. Fazla bile ona."

Duyanı hayrete ve hayranlığa düşürecek havalı bir komut bulabilirdi belki. Ama Ibe Anu böyle bir komuta layık değildi. Araçsal olarak böyle bir komut işine yarayabilecek olsa bile Ibe Anu'ya böyle bir kıyak geçmek istemiyordu. "İbnenin çenesiyle uğraşamam sonra." İblisin doğasını yansıtacak bir komut bulmalıydı. Zaten doğası gereği korkunç ve iğrençti. En sade biçimiyle bu doğanın ifade bulması onun amaçlarına ulaşması için yeterli bir araç olacaktı.

Ibe Anu'yla karşılaştığı ilk anı düşündü. O an o garip rüyalardan birini görmüştü ve hiçbir korkusu yoktu. Zaten normalde de yoktu... Ama sıradan bir insanın hisleri, izlenimleri, tepkisi ne olurdu diye düşündü. Karanlıktan fırlayan kara uzuvlar iblisleri kapıyor, yaklaştıkça belli olmaya başlayan dikey ağızlara atıp çiğnemeden yutuyor. Bu anda gördüğün kara uzuvların kol veya vantuz olmadığını, suratsız yüzdeki iki ağızdan çıkan ikişer dil olduğunu anlıyorsun. İblis biraz daha yaklaşırken vücudunu inceliyorsun. Canlılığın kendisine inat mermer gibi bembeyaz bir ten, toynaklar, altı kol, devasa tırnaklar... İyice yaklaştığında apış arasında bir cinsiyet belirtisi olmayan iblisin cinsiyetini ağzından çıkan kara uzuvlarda fark ediyorsun. Dil sandıklarından iki tanesinin penis olmasını fark etmenle bu yaratığın hiçbir kategoriye, sınıflandırmaya, benzerliğe tabi olmadığını fark ediyorsun. Bildiğin dünyanın işlemesini sağlayan tüm ayrımlar bu iblisi ayırt etmekte işlevsiz. Dört ayaklı otçul memelilerin toynakları olur. At, inek, koyun, deve... Bu iblis dört ayaklı değil, otçul değil, memeli olduğuna dair ortada bir kanıt yok ama yine de toynakları var. Canlıların teni bu kadar soluk olmaz, sadece öldüklerinde beyazlaşırlar. Bu iblis hareket ediyor, yiyor, sikiyor ama ceset gibi bembeyaz. Bazı böceklerin ve deniz kabuklularının altı kolu olabilir ama bu iblis böcek veya deniz kabuklusu değil. Kartallar gibi etçil kuşların keskin pençeleri olur, bu iblisin her kolunda devasa bir tane pençe var. Kanatlardan kimsenin haberi yok.

Gittikleri yerin İblis ve İnsan diyarı arasındaki bir yer olduğundan bahsetmişlerdi. Bir eşik, aradaki bir kapı. Kapının bir tarafına geçtiğinizde İblis Diyarındasınız, İblis Diyarının kuralları geçerli, diğer tarafına geçtiğinizde İnsan Diyarındasınız, İnsan Diyarının kuralları geçerli. Peki ya tam olarak eşikteyseniz? Ne İblis ne de İnsan Diyarında değilseniz?

"Sınırları yok et, Ibe Anu."
KÜNYE
İsim: Xaphan
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 31
Boy: 169
Kilo: 63
Sınıflar: Toplayıcı, Dengeli, İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 3
Zeka: 3

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Ibe Anu
KÜNYE
İsim: Ibe Anu (et parçası)
Cinsiyet: Erkek
Boy: 197
Kilo: 156
Tür: Hortlak
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 5
Güç: 3
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 5
Arun: 5
Duren: 3
İrade: 4

YETENEKLER
Kana Susamışlık
TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

09 Aug 2022, 13:49

Genel; Ulrasil’in sözlerinden sonra her biriniz farklı yöntemler seçerek bundan sonraki atmanız gereken adımı atmayı öğrenmeye geçiyorsunuz. Karanlık bir dünyada uyanan ve aydınlık bir dünyada var olup karanlıkla savaşacak olmanın çelişkisi ve çetrefili içerisinde ve kim olduğunuza dair cevaplarla birlikte özünüze ve iblislerinize odaklanıyorsunuz.

Diniel; Oturduğun yerden kalkmak senin için pek de mümkün görünmemeye başlıyor. Ekşiyen miden ve hafif bulanıklaşan zihnin, tüm bu olumsuzluklara rağmen kendini iyi hissetmene neden oluyor. Başından beri aykırılıklar içerisinde olman, yaşadığın bu durum tatlı bir armağanı gibi geliyor. Bu nedenle, içinden konuşmaya başlasan bile dudaklarından çıkan mırıltıların duyulabildiğini pek fark edemiyorsun.

Mırıltılar halinde çıkan konuşman sürdükçe, kelimelerinin tamamen havada süzülüp yok olduğunu düşünmeye başlıyorsun. Ne içinde ne karşında ne de zihninde sözlerinin hiçbir karşılığı olmayacak gibi duruyor. Sanki uyandığın karanlığın içerisinde tek başına kalmışsın gibi soğuk bir hava tenini ürpertirken, zihninde artmaya başlayan sıcaklığı içtiğin şeyden olup olmadığını düşünüyorsun. Fakat buna rağmen konuşmaya, kelimelerini ortaya dökmeye devam ediyorsun. Ağzından çıkan son soru cümlesinin ardından ise zihnindeki sıcaklık kafanı yakacak kadar ağır gelmeye başlıyor. Tam bu anda ise, bulanık bir ses duymaya başlıyorsun. Gözlerini sıkı sıkıya kapatıp duyduğun sese odaklandığı esnada, ses tonunun tanıdık oluşu yüzünde bir gülümseme yaratıyor istemsiz bir şekilde. Bir anda ses pürüzsüz bir hal alırken “Daha ne kadar boş boş konuşacaksın?” dediğini duyuyorsun Raldrin’in. Fiziksel bir görünüm bulunmasa bile, zihninin içinde yankılanan Raldrin’in bomboş bakışlarla ve utanç içinde sana baktığını hissedebiliyorsun sadece. Zihnin heyecanla Raldrin’e sarılmak ister gibiyken Raldrin sadece “Bir an önce uyu ve kendini daha fazla rezil etme bari!” dediğini duyuyorsun.

Inias; Ulrasil’in konuşmalarının ardından Kho’Raktar ile ilk karşılaşmanızı yeniden canlandırmak ister gibi yerinden kalkıp uygun bir yere geçerek bağdaş kuruyorsun. Daha önce oturduğun zeminin soyutluğu ile şu an oturduğun zeminin somutluğu, her iki dünyada var olmanın nasıl bir şey olduğunu sana bir kez daha anlatır gibi dururken, kafanda Kho’Raktar’ın heybetli görünüşünü düşünmeye başlıyorsun. Düşüncelerinle Kho’Raktar’ı tekrar var etmek için ona dair her bir özelliği somutlaştırmaya çalışıyorsun. Bulduğun komutla birlikte, Kho’Raktar’ı var etmek veya onu uyandırmak için çabalamaya başlıyorsun. Yüzüne yerleşen neşeli gülümsemenin boşa gitmemesi için her bir zerreni düşüncelerindeki Kho’Raktar’a yönlendiriyorsun. Ancak bu ana kadar ne Kho’Raktar’ın fiziken bedenini ne de ona dair bir hissi yaşayamıyorsun. İnsan diyarında olsan bile, sanki bir kez daha iblis diyarının içindeki karanlıkta buluyorsun kendini.

Xaphan; Ulrasil’den aldığın cevaplar ve onun diğer cümleleri üzerine, yürüyeceğin yola dair düşüncelerin şekillenmeye başlıyor. Ancak Ibe Anu ile bir kez daha muhabbete girecek olmak seni yeteri kadar geriyor. Bu durumun dışarıdan pek dikkat çekmese bile, çöken göz altların dikkatli biri tarafından pek de kaçırılmayacak detay oluyor. Ne var ki, diğerleri kendi derdine düşmüşken Ulrasil de vücudundaki farklılıklara odaklanacak kadar dikkatli bakışlar atmıyor sana.

Oturduğun yerden Ibe Anu’ya dair yaşadıklarını ve onun görkemli fiziksel özelliklerini düşünüp bunları makul birer gerçeklikle birleştiğin sıralarda, Ibe Anu için uygun komutu da buluyorsun zihninde. Ne var ki, bir komut bulmuş olmana rağmen, Ibe Anu’ya dair hiçbir şeyin var olmaması içten içe seni işkillendirmeye başlıyor. Komut bulmanın yeterli olup olmayacağının yanı sıra, Ibe Anu’nun bu komuta karşı bir tepkisini hissedememek, bir nevi Ulrasil tarafından verilen görevin yerine getirilemediği anlamı taşıyor senin için. Kafanın içinde yayılan boşluk sırasında, kaçamak bakışlarını ortamdakilere yönlendirdiğinde, Diniel’in suratında baygın bir gülüş, Inias’ın suratında ise vakur bir ifade görüyorsun. Ulrasil’in ise ifadesiz bir şekilde sizleri takip ettiğine tanıklık ettiğin anlarda, Ulrasil ile göz göze geldiğinde, bir kez daha başa dönüyorsun. Tıpkı o karanlık gibi…
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

09 Aug 2022, 17:23

İki diyarda da çeşitli kavgalar içine girmek durumunda kalacak olmak, bir tür kral denilen şeyin istekleri altında çalışacak olmak, bir tür kıdem ve çalışma sistemi, bilinen bilinmeyen ne varsa umurumda değildi. Bir an için geçmişimi araştıracak olma amacımı bile unutuyordum neredeyse. Çünkü Raldrin’e odaklanmıştım ve onu deli gibi istiyordum. Onunla konuşmaya çalıştığım sırada kurduğum cümlelerin sonunda kafam her an alev alacak gibi hissediyordum. Ancak duymaya başladığım sesle birlikte buna katlanıp gözlerimi kapatıyor ve sese odaklanıyordum. Zihnimdeki bulanık ses netleşirken Raldrin’in ilk cümlesini nihayet tertemiz duyabiliyordum. Hala konuşmama takılıyordu. Bense bu cümlesini sanki beni selamlıyormuş gibi algılıyordum. Boş bakışlarını utanç duymayla harmanlamış, bana bakıyormuş gibi hissediyordum. Bense karşımda olsa boynuna sarılacak gibiydim. Raldrin bana bağlı olan tek varlıktı. O benim için paha biçilemez bir hal almıştı bir anda. Ancak yine de zihnimde onunla ilgili belirsizlikler mevcuttu. Bunun farkında olsam da şu an nedense hiç umursamıyordum. Ben bu durumdayken Raldrin bana bir an önce uyumamı ve daha fazla rezil olmamamı söylemişti. O böyle söyleyince adeta ona doğru koşuyorken bir anda durmuş gibi olmuştum. Odağım hala tamamen ondaydı ancak aklım karışmıştı. Neden uyuyayım ki? Hem niye rezil oluyormuşum? Bu insanlara karşı mı rezil olacaktım? Bu insanlar ne oluyor ki rezil oluyorum? Hem rezil olacak ne yaptım ki? Sadece onunla konuşmaya çalışıyordum. Neredeyse sözlerine öfkelenecektim ancak anlam veremediğim bu tavsiye gibi sözlerini beni düşündüğü için söylediğini düşünerek yeniden gevşiyordum ancak neden böyle davrandığı konusunda fikir geliştirmiştim de.

Raldrin belli ki beni şuursuzun teki gibi bir şey sanıyordu. İblis diyarında hiçbir şey bilmeyen kafası karışık halimden sonra şimdi de bu kadar hevesli onu arıyor olmamdan dolayı herhalde. Ulrasil’in dediği gibi başından beri Raldrin benimleydi. Ancak onunla iletişime geçemediğim sürede en yakınımda olmasının bir anlamı yoktu. Bu yüzden bir anda bu kadar heyecan yapmıştım. Gözlerim kapalı yüzümdeki tebessümü azaltmadan sanki onu huzurla izliyormuş gibi bir hisle acaba ne zaman beni anlayacağını düşünüyordum. Ancak bunu düşünürken onunla iletişime geçme çabasında değil de kendi kendime düşünüyor gibi olmaya çalışıyordum. Düşünce içinde düşünce gibi mi oluyordu bu? Yoksa sadece ona ulaşmasını istemediğim düşünce mi? Sanırım bu ikinci olanıydı. Genelde sadece istediğim şeyin ne olduğuna göre hareket etsem de sanırım Raldrin’e zaman tanımalıydım. Aslında şu an ona böyle yapışma sebebim belki de zihnimin böyle hafif bulanık olmasındandı ama bunun bir önemi yoktu. “Niye benimle daha önceden konuşmadın?!” diye içimden Raldrin’e bir anlık çıkıştıktan sonra bunun cevabının onunla iletişime geçebilmek için çaba sarf etmem gerektiğini düşünmüştüm. Kafam biraz dağınık olduğu için yine de öncesinde sorusunu sormuş bulunmuştum. Ardından “Neyse, bu şarap denilen şey çok acayipmiş, denemelisin. He, asıl mesele şeydi, seni çağırmak için az önce söylediğim şeyi demem yeterli olacakmış. Bununla ilgili anlaştık mı?” diye içimden konuşmamı sürdürecektim. Ardından takıldığım ciddi bir mesele olduğunu fark ediyordum. Raldrin’in dövüşmek için geçerli bir sebebi olması gerekiyordu. Kendi türünden varlıkları neden bertaraf etmek için uğraşırdı ki. Bunu ondan istememin doğru olmadığını düşündüğüm gibi iblisleri durduk yere ortadan kaldırmanın benim için de doğru olmadığını düşünüyordum. Aludir olmanın sebebi boş boş ırklar arasında savaşmak olmasa gerekti. Yüzüm gitgide nötr, hatta biraz huzursuz bir ifadeye bürünüyordu. Kafamdaki sorunun sebebini sormalıydım ama önce Raldrin’e içimden “Seninle yalnızken konuşmam gereken önemli bir konu var” diyecektim. Ardından yine kendimi kaptırıp sonuna baygın bir tebessümle "Gel sana sarılayım! Öpücem bir kere o yanaktan öpüceeem!" diye ekleyecektim. Cevabını bekledikten sonra daha sakince gözlerimi açıp biraz toparlanmaya çalışırken elimi biraz önce alev alev yanan alnıma götürüp Ulrasil’e “Ben iblisimle konuştum da... bu, ım... neydi? Hatırladım. Neden iblislerle savaşılıyor? Sadece onları görmek istemediğimizden değil diye düşünüyorum. Bir de... dışarı çıkarılan iblis nasıl bir daha geri döndürülür? Bunun denemesini yapacak mıyız?” diyecektim. Ardından biraz güç vererek masaya doğru doğrulmaya çalışacak ve Inias ve sarı kafalının ne yaptığına baktıktan sonra Ulrasil’e odaklanacaktım yeniden.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
Xaphan
Posts: 77
Joined: 17 May 2022, 20:56

12 Aug 2022, 12:05

"Ulan piç sen kimsin de benim çağrıma cevap vermiyorsun!? Efendin sesleniyor lan sana, hak ettiğinden sonsuz kat fazla seni düşünüp sana özel bir komut buldum. Hoşuna mı gitmedi, nedir senin derdin? Eğer oralarda bir yerlerdeysen zaten kafamdan geçenleri fark etmiş olmalısın. Saçma bir şey mi dedik amına koyim, ne idüğü belirsiz bir şeysin işte. Kabul et! Yarak kürek işler yapıyorsun, sanki böyle iğrenç olmak hoşuna gitmiyor gibi. Amın düdüğü seni, hemen yanıt ver lan çağrıma!

Senin ben tüm ırkını, cibilliyetini sikeyim! Duydun mu lan Ulrasil'i? Seni sike sike kendi ırkına düşman kılacağım. Gerçi sana ne yazar lan, zaten ben olmadan da yine kendi ırkını sikip kemiriyordun. Artık benim için sikip geberteceksin. Ne sorunlu ırksınız lan, durmadan birbirinize diş geçirmeye çalışıyorsunuz. Bir de yetmiyor, gelip insan alemini kirletmeye çalışıyorsunuz. Tüm alemlerden silmek lazım sizi. Bir yaralı parmağa işemiyorsunuz amına koyim, safi israfsınız. Şimdi şu çağrıma cevap ver, çabuk şu işi bitirip siktir olup gidelim. Sonra da iblis ırkını var oluştan sileceksin. Gel kuçu kuçu..."


Yetmezse yeni yöntemlere başvuracaktı.

"Çiş, bok, kaka, sik, göt, çöp, lağım, sümük, tükürük, sıçmak, işemek, sikişmek, sikmek, kan, osuruk, osurmak, is, pas, kir, kömür, çöplük, duman, kurum, is, çamur, ishal, sıvı bok, hamam böceği, fare, lağım faresi, deniz anası, larva, solucan, gıvıl gıvıl böcek kolonisi, yaşlı insan vücudu, adamın birinin boğazından aşağı bok boşaltılıyor, ağızları önündekinin götüne dikilmiş insandan yapılma tırtıl, ortalığa saçılan bağırsaklar, pörtlemiş gözler, kusmak, kusmuk, o kusmuğu yiyen biri, sonra o kişi o kusmuğu sıçıyor, aynı kişi kendi bokunu da yiyor, sonra ölüyor, sonra vücudu gazla dolup patlıyor, tüm organları bir tarafa uçtu adamın, bok gibi kokuyor her yer, kargalar et parçalarını didikleye didikleye iyice işin bokunu çıkardı, balgam, birinin ağzına balgam tükürmek, Ibe Anu!"
KÜNYE
İsim: Xaphan
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 31
Boy: 169
Kilo: 63
Sınıflar: Toplayıcı, Dengeli, İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 3
Zeka: 3

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Ibe Anu
KÜNYE
İsim: Ibe Anu (et parçası)
Cinsiyet: Erkek
Boy: 197
Kilo: 156
Tür: Hortlak
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 5
Güç: 3
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 5
Arun: 5
Duren: 3
İrade: 4

YETENEKLER
Kana Susamışlık
TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

22 Aug 2022, 11:47

Diniel; Raldrin’e ilk sorduğun sorunun ardından, kafanın içinde boş yankılanma Raldrin’in seni duyduğunu ama cevap vermeye tenezzül etmediğine işaret ediyor. Ancak bu anda, sanki kafanın içinde bir görüntü de oluşmaya başlıyor ve tanıdık gelen karanlığın içinde önce kendi bedenini buluyorsun. Yaşadığın dünyaya diktiğin gözlerin önünde bulunan gerçekliği görüyorken, sanki zihninin içinde ancak gözlerinin önünde başka bir görüntü oluşmaya başlıyor. İnsan diyarı ve zihninde oluşan karanlık birbirlerinden ayrı iki diyarı oluştururken, bedenen ve zihnen her iki diyarda da kendini var olmuş hissediyorsun. Zihnindeki karanlığın içinde dönen bakışların, birkaç saniye içinde başka bir görüntünün var olmasıyla buna odaklanıyor. İlk anda gördüğün boş bakışlar, sana sanki Raldrin’in doğumunu müjdeliyor. Asık suratının altındaki aşağıya sarkmış dudak kenarları ve memnuniyetsiz bakışlarıyla Raldrin’in sana baktığını fark ettiğin anda, Raldrin basitçe omuz silkmekle yetiniyor sadece. Raldrin’in seni gördüğüne memnun olup olmaması bir yana, seni görmesiyle herhangi bir duygusunun açığa çıkıp çıkmadığından bile emin olamıyorsun.

Raldrin’i görmenin ardından kurmaya başladığın cümleler karanlığın içinde ve Raldrin’in hiçliği temsil edercesine sana yönelttiği bakışları arasında kaybolurken, Raldrin derin bir nefes alıp konuşmaya başlayacak gibi görünüyor. Ancak son anda sanki fikrini değiştirmiş gibi omuz silken Raldrin sadece “cık” diye bir ses çıkararak, anlaşma noktasına uzak olduğunu sana belli ediyor.

Karşılaştığın bu tavırla beraber Raldrin’e yönelttiğin cümleler, Raldrin’de derin bir memnuniyetsizlik yaratıyor. Yüzüne yayılan tüm bu memnuniyetsizliği içinde bulunduğunuz karanlığa da aktarmayı başaran Raldrin “Gerçekten mi?” diyebiliyor sadece. Seni gördüğü ilk ana kadar tüm yaşanılanlardan pişman olmuş gibi savurduğu bu cümlenin ardından Raldrin “Bana bir adım yaklaşırsan emin ol bir daha sesimi duyamazsın!” diyor.

Raldrin ile konuşmanın ötesine geçip onu görmeye başlamanla birlikte, cümlelerini bu doğrultuda güncelleyerek Ulrasil’e yöneltiyorsun sorularını. Ulrasil ise, bir anda beklemediği bir şaşkınlıkla sana dönerken “Hadi ya!?” diyor sana. Raldrin ile bu kadar kısa sürede konuşmayı başarman ve hatta onu görebilmiş olman Ulrasil’i bir hayli şaşırtmış görünüyor. Ancak Ulrasil buna pek aldırış etmeden gülümseyerek sana bakarken, sanki Raldrin’in de Ulrasil’e küçümser bir bakış attığını fark edebiliyorsun. Ulrasil duruşunu ve gülümsemesini hiç bozmadan sana bakmaya devam ederken “Elbette iblislerin bize zarar vermeye çalışmalarından dolayı onlarla savaşıyoruz. Yoksa durduk yere, günün birinde çıkıp iblis öldürmeye karar vermiş değiliz.” diyor. Ulrasil’in vermiş olduğu bu cevabın üzerine Raldrin’in bir nebze gücenmiş olduğunu ve duyduklarından pek de memnun olmadığını fark edebiliyorsun. Son olarak Ulrasil “Bu eğitimi bitirmenizin ardından sıra ona da gelecek. Biraz sabırlı olmalısın.” diyor ve hemen ardından da “Komut konusunu halledebildin mi peki?” diye sorarak konuşmasını sonlandırıyor.

Xaphan; Ibe Anu’ya ulaşabilmek için cümlelerini sarf etmeye başlıyorsun, her bir kelimeni hissederek. Aranızda yapmış olduğunuz anlaşma ve konuşmayı da hesaba katarak sarf ettiğin cümlelere karşılık, Ibe Anu’nun varlığını hiçbir şekilde hissedememek seni adeta daha da sinirlendiriyor ve çileden çıkartıyor. Kurduğun cümlelerin Ibe Anu’ya ulaşmadığını anladığında ise bir plan değişikliğine gidiyor ve bu kez yeni yöntemine başvuruyorsun.

Söylediğin her bir kelimeyi yaşayarak zihninden geçirişin ister istemez bir mide bulantısı yaratıyor. Ancak Ibe Anu’yu da hesaba katınca, bu mide bulantısı pek de seni etkileyen bir his olmuyor. Ne var ki, kelimelerin ağzından döküldükçe sanki zihninin içinde bir kıpırdanma hissediyorsun. Bu kıpırdanma da giderek sessiz bir gülüşe dönüşüyor. Her bir kelimenle beraber bu sessiz gülüşün tonu artıyor ve cümlelerinin sonuna yaklaştığında, Ibe Anu’nun ağzından salyalar akıtırcasına attığı kahkahayı duyabiliyorsun! Tüm bu kahkahalara rağmen Ibe Anu’ya dair hiçbir görüntü var olmuyor zihninde. Ibe Anu’nun kahkahaları zihninin tüm derinliğine hücum ederken “Siklerin Efendisi! Amma da güzel şeyler diyo’n! Devam et! Durma! Çaresizlik içinde yenilmeyi bekleyen bi’ insan anlat! Hadi!” şeklinde Ibe Anu’nun sesini duyuyorsun. Zihninde sadece ses olarak var olmuş olsa da, Ibe Anu’nun en azından söylediklerine cevap vermiş olması bir aşama kaydettiğini sana gösteriyor. Bu esnada, Diniel'in Ulrasil'e sorduğu soruyu ve Ulrasil'in verdiği cevabı da duyuyorsun.
Off Topic
Inias birinci bildirilmemiş pasiflik uyarısını almıştır.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Xaphan
Posts: 77
Joined: 17 May 2022, 20:56

23 Aug 2022, 11:10

"Aptal orospu çocuğu..." Kendinden iğreniyordu. Adeta bu yaratığın o iki sikini ellerine almış, sıvazlayarak otuzbir çekmişti iblise. Hem de her şeyi unuttuğu, hiçbir şey bilmediği bir alemde Aludir diye bir bok olacak diye. Vadlena'nın bok parçası olmak umurunda değildi. Ama bu et parçası... Ağlamak geldi içinden. Sadece hayatta kalacaktı. Ibe Anu dahil herkes pişman olacaktı. Gerekirse geriye sadece kendisi kalana kadar hayatta kalacak, hepsinin mezarına tükürecekti. Gözlerini açmadan derin bir nefes aldı. Ibe Anu'yla anlaşma vakti gelmişti.

"Efendinle konuştuğunu unutma aptal et parçası! Ayrıca efendini hafife de alma! İstersem anlatmakla kalmaz, seni çaresizlik içinde yenmeyi bekleyen bir insanla ödüllendirebilirim de. Önce halletmemiz gereken başka bir iş var." İpleri tamamen Ibe Anu'nun eline bırakamazdı. Bu söylediklerini ne kadar dinleyecekti bilmiyordu ama söylemesi gerekiyordu. İblisle pazarlık yapmayı öğrenmişti. İstediğini alana kadar iblise isteğini verecekti. En azından gerçek anlamda ne kadar eli bol bir efendi olduğunu kanıtlayana kadar böyle devam etmesi gerekiyordu. Hiç ata binmeyen biri için yürümenin pek de zahmet olmadığını biliyordu. Ama mahlukat bir attan inip eşeğe binmeyiversin, kıyameti koparır! Xaphan'ın güç hiyerarşisindeki haklı yerini bulması gerekiyordu. Hizmetkarı Ibe Anu'ya bereketli ödüller sunabilecek ve bu ödülleri istediği zaman kesebileceği günler gelince her şeyin daha kolay olacağını düşünüyordu. "Seni çağırmak için bir komut belirleyeceğiz. 'Sınırları yok et, Ibe Anu' komutunu senin için uygun buldum. Sen ne düşünüyorsun? Bu işi hallettikten sonra sana çaresizlik içinde yenmeyi bekleyen küçük bir çocuk anlatabilirim belki." İyi bir efendi olarak hizmetkarına istediğinden fazlasını sunmayı teklif etmişti. Hizmetkarın tek yapması gereken ise olması gerektiği gibi efendisine hizmet etmekti. Ki Xaphan buna bile sinir oluyordu. Eğer efendi Xaphan ve köle Ibe Anu'ysa fazladan bir şey yapmasına gerek kalmadan Ibe Anu'nun emirlerini yerine getirmesi gerekirdi. "Puşt!" diye fısıldadı içinden et parçasının duyabileceğini düşünerek.
KÜNYE
İsim: Xaphan
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 31
Boy: 169
Kilo: 63
Sınıflar: Toplayıcı, Dengeli, İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 3
Zeka: 3

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Ibe Anu
KÜNYE
İsim: Ibe Anu (et parçası)
Cinsiyet: Erkek
Boy: 197
Kilo: 156
Tür: Hortlak
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 5
Güç: 3
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 5
Arun: 5
Duren: 3
İrade: 4

YETENEKLER
Kana Susamışlık
TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

23 Aug 2022, 19:18

Konuşmaların sırasında artık sadece duymayı geçip görmeye de başlıyordum Raldrin’i. İki farklı boyutta aynı anda bulunuyor gibi bir durum ortaya çıkıyordu. Onu zihnimde görebiliyor ve duyabiliyordum. Aynı anda da dış dünyayı görüp duyabiliyordum da. Oldukça ilginç olan bu deneyime karşı ilgim ve merakım gitgide artarken Raldrin’in asık suratındaki memnuniyetsiz bakışları içimdeki enerjimin artması yerine sabit kalmasına neden oluyordu.

Raldrin’i çağırma komutuna karşı önce bir şey diyecek gibi oluyor ardından ise tenezzül etmeyip sadece cık demekle yetiniyordu olumsuz manada. Ardından söylediklerime karşı tavrı ise iyice canımı sıkıyordu. Zar zor kurduğu iki cümlesi de sona erdikten sonra Ulrasil’e sorumu sormuştum. Ulrasil ise bir anda şaşırmıştı Raldrin’le konuşabilmeme karşı. Sanırım bu süreç daha uzun ve zor geçmeliydi. Sorduğum soruya iblislerin zarar vermesini önlemek için savaş verildiği cevabını alıyordum. Kabul edilebilir bir cevap olduğu için kafamı kaldırıp onu başımla onaylıyor ve Raldrin’in onun sözlerine karşı memnuniyetsizliğine dikkat ediyordum. Hiçbir şey yapmaya tenezzül etmeyen Raldrin’den şaşırtmayan bir davranış oluyordu bu. İblisin geri dönüşü konusunda ileride öğreneceğimi söyledikten sonra komut konusunu soruyordu bana Ulrasil. Bir yandan zihnimde kollarımı kavuşturmuş kendi memnuniyetsizliğimi kafamdaki bulantının beraberinde yapabildiğim kadar dışarıya yansıtırken diğer yandan Ulrasil’e “Bu konuda biraz daha zamana ihtiyacım var” dedikten işaret parmağımla bir dakika işareti yapıp ellerimi çenemin altına koyup gözlerimi kapatıyordum dış dünya ile daha az iletişime geçmek ve Raldrin’e odaklanabilmek için. Bir yandan keyifli diğer yandan ise hoşnutsuz bir durumdaydım. Zihnim savrulmaya bahane arıyormuş gibi dalgalanmasına karşı dikkatimi sürekli toparlamaya çalışıyordum. Bağ kurduğum iblis belli ki bana hiç güvenmediği gibi benimle vakit geçirmek de istemiyordu. Üstelik dışarı bırakılsa bir an önce kaçıp gideceğinden şüphe etmiyordum. Yani durum hiç iyi değildi. Evet, iblis diyarından ölmeden çıkabilmemi sağlamıştı. Onu elde etmemin birinci amacı buydu ancak bir yandan da gerçekten de aramızda bir bağ olduğunu bir benzerlik olduğunu ve bunun bir büyük bir şans olduğunu düşünüyordum. Raldrin şu ana dek hiç de dostane davranmamıştı. Ancak böyle davranmamasını bir hata olarak da göremezdim. Birebir konuşmak istediğim şeyleri şu an konuşmam gerektiğini anlıyordum. Öncelikle onu yakınım olarak görmenin ne kadar yersiz olduğunu az önceki davranışlarıyla iyice anlayarak çok daha ciddileşiyordum. Ancak içtiğimin etkisiyle oluşan hafif sallantılar hala isteğim dışında ufak kımıltılara neden oluyordu.

“Aslında senin bana gelmeni bekliyordum ama duygularımızın karşılıklı olmadığını bir kere daha yüzüme vurdun. Anlaşıldı. Seni bir dost değil, sadece ortak çıkarları olan bir müttefik olarak görmem gerektiğini anladım” dedikten sonra kafamın bulanıklığının etkisiyle “Her ne kadar bunu istemesem de” diye mırıldanıp devam ediyordum. “Bu kısa sürede yaşanılanlar benim için ciddi öneme sahip olsa da seni ilgilendirmediği gibi belli bir rutininden etmiş olabilir. Ayrıca, bu kadar kısa sürede bana güvenmene sebep olacak hiçbir şey yaşanmadı. Bu nedenlerin başından beri farkındaydım ancak ortak noktalara dayanarak aramızda bir bağ kurmaya çalışıyordum yine de. Ancak senin böyle bir kaygın yok anladığım kadarıyla. Seni zorla bir yere kapatmış gibi hissetmek istemiyorum. Bu yüzden bir anlaşma yapalım. Ben bir aludir olup sahip olduğum yetkilerle dünyada neler olduğunun yanında kendimle ilgili meseleleri de araştırmak istiyorum. İmkan olduğu sürece kafamın estiğini yapmaya çalışacağım. Kişisel meselelerimi bir yana bırakırsak, sen de benim sayemde ekstra bir uğraş vermeden bu dünyada vakit geçirebilirsin. Karşılığında senden istenen şeyi duydun. İnsanlara saldıran iblislerle savaşmak…” dedikten sonra derin bir nefeslik ara verip kaşlarımı bir tık çatarak “Anlaşmayı kabul etmek veya reddetmek için acelen yok. Tercih senin, eğer kabul etmezsen seni güvenli bir şekilde serbest bırakacağım. İstemediğin hiçbir şeyi yapmanı istemiyorum. Son olarak, seni temin ederim ki bu konuşmam bundan sonra yapacağım en uzun konuşma olacak ve zorunda olmadığım sürece seninle iletişime geçmeyeceğim. Sen ise istediğini yapmakta serbestsin” dedikten sonra konuşmamı sonlandırma niteliğinde “Şimdi, her halükarda seni dışarı çıkarabilmem için bir komut gerekli. Önemsiz bir varlıkmışsın gibi basit bir ortaya çık diyemem. Sonuçta ben seni sen de beni temsil ediyorsun. Bu durumda komut şöyle olacak: Teşrif Et! Raldrin!” diyecektim.

Raldrin’e cümlelerimi kurarken iyiden iyiye öfkelendiğimi hissediyordum. Gözümün kapalı olduğu sürece bu kadar kasıldığımı fark edememiştim. Ancak kontrolü kaybetmemek için de oldukça çabalıyordum. Sürekli mantığımla hareket etmem ile duygularımın çatışmasını yaşıyordum bir yandan. Bu yüzden bir yandan da bütün herkesin defolup gitmesini ve beni rahat bırakmasını da istiyordum. Kafamın git gelli olması nedeniyle de gözlerimi öfkeyle açıp iki yumruğumu masaya vuruyordum sertçe. Gerçekten öfkelenmiştim ve masayı dağıtmamak için kendimi zor tutuyordum. Masaya vurduğum yumruklarımdan destek alıp tüm çabamla masadan kalkıp kapıya yönelmeye ve dışarı çıkmaya çalışacaktım. Koridora çıksam ne yapacağımı bilemesem de bunu istiyordum. Kendimi burada boğuluyor gibi hissediyordum. Bunun asıl sebebinin zihnimdeki Raldrin olduğunu da biliyordum. Yani aslında kaçış yoktu...
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
Locked

Return to “Aludir Üssü”