Yıkımın Ardından Kalanlar (Zenahpuryu | Gadiel)

User avatar
Gadiel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 198
Joined: 05 Jun 2023, 02:04

14 May 2025, 23:07

Vearis’in dudaklarında sönmek üzere olan sigarasının dumanı, kelimelerimle dans ediyordu. İlk anlarda, bakışları kayıtsızca cümlenin sonuna sürüklenirken, duvarların arasında kaybolan bir ses gibiydim. Fakat öfkem, tırnaklarıyla zihnini kazımaya başladıkça, o keskin çelik rengi gözlerini üzerime dikiverdi. Anlık bir zaferdi bu—Eletha’nın adını fırlattığımda, suratında gördüğüm o kırık cam parçaları... Kaşları çatılmış, çenesi gerilmiş, öfkesiyle bir heykel gibi sertleşmişti. İşte o an, belki de ilk kez, Vearis’in maskesini kırmıştım.

Ama Zenahpuryu’nun neşesi, tıpkı bir bahar rüzgârı gibi araya doluverdi. Sözleri, Vearis’in kasvetini eritirken, benim içimdeki fırtınayı da dindiriyordu. Onun gülüşüne yansıyan umut, odanın karanlık köşelerini bile ısıtmıştı. Vearis’in sigarasının yere düşüşünü izledim—bir vazgeçiş değil, bir tür teslimiyetti bu. "Haklısınız..." diye mırıldandığında, sesindeki o kırılgan kabullenme, yılların yorgunluğunu taşıyordu. Alamara’ya bizi göndermesindeki gizli amaç, artık bir sır değildi. Belki de düğüm çözülmüştü, ama ben hâlâ iplerin ucunu avuçlarımda hissediyordum.

Sonra birden, soru geldi. Ölümden dönüşümüz... Dudaklarımdan dökülen o sözler metafor değildi, evet. Yaralarımızın derinliğini biliyordu, ama ruhumuzdaki çatlakları asla. Zenahpuryu’nun "Yaşlı Dede"yi anmasıyla Vearis’in gözlerinde parlayan merak, içimi ürpertti. O ismi telaffuz etmek, karanlık bir labirentin kapısını aralamak gibiydi. Vearis’in bakışları aramızda gezindiğinde, Zenahpuryu’ya baktım. Gülümsemesi hâlâ sıcaktı, ama gözlerinde bir tedirginlik... Sanki anlatılmayan bir hikâyenin gölgesiydi bu.

"Bilmem gereken bir detay var mı?"

Bu soru... Beni düşündürdü. Zen'i ise uzunca bir konuşmaya itti. Yaşadığı her şeyi tek tek anlattı ve o konuştukça kafamda yapacağım konuşma biraz daha oturdu. Çünkü bilinmezlikler, Zen'in sözleri ile daha bilinir bir hal aldı benim için.

Zen'in konuşması bittiğinde ise sözlerin hükmünü ben devir aldım ondan.

“Evet… öldüm.” dedim, kelimeler dilimden ağır ağır döküldü, sanki hâlâ o anın soğuk gölgesindeydim. “Karras’ın bedenime işlediği yaranın ağırlığıyla, Eletha ve yoldaşlarının kana bulanmış ayak izlerinin altında kaldım. Çamurla karışmış bir sondu bu… Ölüm, sandığım gibi bir karanlık değildi. Ne bir sondu ne de bir yok oluş. Daha önce, karanlığın içinde yeniden doğduğum o ilk an gibi... bir geçitti. Ama bu kez geçidin ötesinde beni bekleyenler vardı.”

Sözlerim kısa bir sessizlikte yankılandı. Gözlerim uzak bir geçmişe kaydı. Zamanın dışında bir ana.

“Zen’in ‘yaşlı dede’ diye andığı o varlıklar... Öldüğümde onlardan oluşan bir grup ile ikinci kez karşılaştım. İlk seferinde kim olduklarını bile anlayamamıştım. Ama ikinci kez... ikinci kez isimlerinin ağırlığını hissettim.”

Yutkundum, o tanrısal sessizliğin içinde yankılanan isimleri anımsayarak devam ettim.

“Kadimler...” dedim, neredeyse fısıltıyla. “Wuther, onlara böyle seslenmişti. Onlar ki her ismin özünü bilenlerdi. Her yazgıyı gözlemleyip, hiçbirine dokunmayan ama hepsine tanıklık edenlerdi. Ve elleriyle, neyin geri dönüp neyin sonsuza karışacağını seçenlerdi... İşte ben, onların arasında yeniden biçimlendim. Ölüm, onların ellerinde sadece bir karar anıydı. Ve ben, o kararın geri çevrilen tarafı oldum.”

Gözlerimi Vearis'in gözlerine diktim.

"Wuther... Hep benimleydi." Kısa bir an Zen'e döndüm. "Ve eminim ki seninleydi de." gözlerim tekrardan Vearis'e döndüğünde, bir kılıç kadar keskindi. " "Benliğim paramparça olduğunda, bir canavar gibi her şeyi yok ettiğim o dipsiz kuyuda… Beni karanlığın pençesinden çeken o oldu. Almazath'ı nasıl yere serdiğimi hatırlamıyorum… Ama onun fısıltılarını, kemiklerime işleyen o sesi asla unutmayacağım. Ölümümün eşiğinde bile, doğuşumun ilk çığlığında bile… Hatta Kadimler’in o solgun tahtlarının önünde ikinci kez boyun eğdiğimde bile…" Sesim bir an kırıldı, sanki yüreğime saplanan bir hançerin gölgesi geçti üzerinden. "Anılarım duman olup savrulmuş olsa da, ruhumda onun varlığının korunduğunu hissediyorum. Sanki…" Duraksadım, yıldızların ömrü kadar eski bir sırrı itiraf eder gibi,

"Sanki bir devrin tozlarını silkelediğimde, kökleri zamanın derinliklerine uzanan bir çınar gibi hep oradaydı."

Sustum.

Yutkundum.

Sanki boğazıma oturan bir zaman parçasıydı, ne geçmişe ait ne de şimdiye...

Yumruklarımı sıktım; avuçlarımda yalnızca sessizlik çatladı.

"Vearis..." dedim fısıltıyla, ama içinde bir çağrı vardı, yankısı göklere uzanan bir sitem gibi.

"İblis lordu… Eletha… Wuther... hatta Azuldir bile…
Herkes bir doğuşu bekliyordu. Bizim doğuşumuzu.
Neden?"


Gözlerim onun gözlerinde yanıt ararken, sözlerim ağırlık kazandı, kaderin kendisine yönelmiş bir emir gibi:

“Şimdi sıra sende.”

“Bildiğin her şeyi anlat bize. Saklama. Korkma. Erteleme.
Çünkü ben, ancak gerçeğin yükünü omuzladığımda size kardeş olabilirim.
Ancak sırlar çözülürse kardeşliğimiz anlam bulur. Anlat ki… Zen, bu yolda yalnızca bir kılavuz değil, bir ışık olsun.
Ve diğerleri…
Kiminin kaderinde kaybolduğu, kiminin sorumluluktan kaçtığı o eski günlerin aksine…
Artık herkes, üzerine düşeni yapabilsin.”
Image
KARAKTER
KÜNYE
İsim: Gadiel (Gad’iil)
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Boy: 1.72
Kilo: 70
Sınıflar: Sezici - Dengeli - Elementalist
İtibar: 7
Mevcut GP/AGP/İGP: AGP 10 / İGP 5
Mevcut Para: 3.000 Aclania Pulası

PROFİL
Güç: 7
Dayanıklılık: 7
Çeviklik: 7
İrade: 16
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 10
Hakimiyet: 8
Mevcudiyet: 4

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS
KÜNYE
İsim: Nuemsa (Hırçın Çocuk)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 172
Kilo: 26
Tür: Peri
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: İllüzyon
Yatkın Olduğu Element: Işık – Doğa (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 4
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 4
Arun: 13
Duren: 13
İrade: 5

YETENEKLER
Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER
Kutsal Boynuz (A seviye)
Kör edici Işık (C seviye)
Peri Dokunuşu (D seviye)
Öfkeli Peri (C seviye)
Doğanın Yargısı (A-rank / Karakteristik teknik)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

21 May 2025, 17:37

Zenahpuryu konuşmaya başladığı anda, Vearis başta yaydığı neşeye kendisini kaptırmış olsa bile, cümleleri devam ettikçe büyüyen göz bebeklerini rahatlıkla görebiliyorsunuz. Sanki aslı astarı olmayan bir masalın inandırıcılığı karşısında dehşete düşmüş gibi görünen Vearis soluksuz bir şekilde Zenahpuryu’nun anlattıklarını dinliyor. Özellikle Zenahpuryu’nun “Yaşlı Dede” olarak bahsettiği sözlerine karşı, Vearis hiçbir şekilde şaşkınlığını gizleyemiyor ve hatta Zenahpuryu’nun cümleleri tamamlandığı anda söyleyecek bir söz bile bulamıyor.

Zenahpuryu’nun bıraktığı yerden Gadiel devam ettiğinde ise, senaryo giderek daha da karanlık bir tona bürünüyor. Gadiel’in “Kadimler” olarak girişi ve akabinde “Wuther” şeklinde devam eden cümlesi, Vearis’in bir anda dengesinin bozulmasına neden oluyor. Vearis’in gözlerinin içindeki parıltının söndüğünü ve ruhunun karanlık bir kuyuya düştüğünü rahatlıkla görebiliyorsunuz. Hatta bu anda Vearis mırıltılar halinde ve belki de sadece esen rüzgarın duyabileceği tonda “Wuther gerçekten var mıymış?” diyor. Gadiel sözlerine devam ettiğinde ise, Vearis tüm gerçeklik algısını yitirmiş ve sahte bir yaşamın kollarında geçmiş onlarca yılın verdiği ızdırapla kavrulmaya başlamış gibi görünüyor. Bir elini attığı korkuluktan aldığı güçle ayakta durabilen Vearis, Gadiel’in sözlerini tamamlandığında ise neredeyse soluk soluğa kalıyor. Bakışlarını yere düşen Vearis, bomboş bir hiçliğin içinde yapayalnız kalmış gibi dehşet ifadesine bürünürken, ağzından ne bir söz çıkıyor ne de nefes aldığına dair bir emare taşıyor.

Vearis’in içine düştüğü bu durum, yaşadıklarınızın sıradan olmadığı bilincinde olsanız bile, sizi olağanüstü bir hadisenin içine düşmüş olduğunuzu apaçık ortaya koyuyor. Aldığı birkaç derin nefesle kendisini toplamaya çalışan Vearis, ne kadar denese de bunda başarılı olabilecek gibi görünmüyor. Ancak tam bu esnada bir anda aldığı derin bir nefesle doğrulan Vearis, hızlı hızlı birkaç nefesi daha ciğerlerine dolduruyor ve akabinde bakışlarını ikiniz arasında gezdirmeye başlıyor. O an için Vearis’in bakışlarındaki çılgınlık ve boşluk hissi, sizlerin Vearis’in aklını yitirip yitirmediğini dahi sorgulamanıza neden olsa bile, Vearis son bir çabayla “Siz… Eletha…” deyip bir anda sessizliğe gömülüyor. Aldığı bir derin nefesin ardından ise hışımla önce Zenahpuryu’ya bakışlarını çeviren Vearis “Bu anlattıklarınızı bilen başka biri var mı?” diyor. Hemen sonrasında ise aynı bakışları Gadiel’e çevirirken “Wut-… Wuther yaşıyor mu?” diye soruyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

26 May 2025, 11:39

Gün içerisinde yazıyorum.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Gadiel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 198
Joined: 05 Jun 2023, 02:04

27 May 2025, 10:24

Merhabalar, turu yazmak için Zen’i bekliyorum.
Image
KARAKTER
KÜNYE
İsim: Gadiel (Gad’iil)
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Boy: 1.72
Kilo: 70
Sınıflar: Sezici - Dengeli - Elementalist
İtibar: 7
Mevcut GP/AGP/İGP: AGP 10 / İGP 5
Mevcut Para: 3.000 Aclania Pulası

PROFİL
Güç: 7
Dayanıklılık: 7
Çeviklik: 7
İrade: 16
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 10
Hakimiyet: 8
Mevcudiyet: 4

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS
KÜNYE
İsim: Nuemsa (Hırçın Çocuk)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 172
Kilo: 26
Tür: Peri
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: İllüzyon
Yatkın Olduğu Element: Işık – Doğa (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 4
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 4
Arun: 13
Duren: 13
İrade: 5

YETENEKLER
Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER
Kutsal Boynuz (A seviye)
Kör edici Işık (C seviye)
Peri Dokunuşu (D seviye)
Öfkeli Peri (C seviye)
Doğanın Yargısı (A-rank / Karakteristik teknik)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

27 May 2025, 11:26

Genç adam, kendi anlattıkları karşısında hükümdarın şaşkınlığını izlemeye başladı. Bir şey bilip bilmediği konusunda emin olamadı, ancak söyleyecek bir söz bulamaması ve şaşkınlığı, bir şey bilmediğini düşündürtüyordu. Ancak bu esnada, Gadiel'in anlattıkları kendisini de şaşırtıyordu. Kadimler olarak adlandırmıştı bu kişileri, yani karşısına çıkan o Yaşlı Dede bir Kadim miydi? Üstelik, kimin yaşayıp yaşamayacağına karar veren bir kişi? Belki de bu yüzden, insanlığa dair bir şeyleri biliyor ancak terimlerin nerede, nasıl kullanılacağına dair bilgi taşımıyordu. Daha önceden de Eletha tarafından bulması adına görevlendirildiği Wuther ismi geçtiğinde dikkatlice dinlemeye devam etti. Hükümdarı, bir karanlığın içerisinde savrulmaya başlarken, Wuther'ın gerçekliğini sorguladığı bir mırıldanma çıktı ağzından. O anda, Vearis'in bir şeyler bildiğini düşünmeye başladı. Wuther hakkında söylentiler duymuş olmalıydı, gerçekliğini sorguladığına göre bunlar uçuk söylentiler de olabilirdi. Gadiel'in konuşması devam ettikçe, hükümdarı içine düştüğü karanlığa daha fazla teslim ediyordu kendini. Soluk soluğa kalmış bir şekilde duruyordu sözleri bittiğinde. Hükümdarının ne bildiğini, neler duyduğunu merak ediyordu. Belki de duyduğu şeyler hep birer söylenti, birer masaldı, ancak bu masalın ve söylentilerin gerçekliği altında eziliyor gibi duruyordu. Hatta öyle bir konuma gelmişti ki, belki de aklını yitirecekti bu konuşma biraz daha devam ederse veya daha fazla bilinmeyen ortaya çıkarsa.

Bir hışımla çevirdiği gözlerinin ardından, bu bilgilerin sanki saklanması gerekiyormuş gibi başka bilen olup olmadığını sorgulamış, sonrasında Gadiel'e dönerek Wuther'ın yaşayıp yaşamadığını öğrenmek istemişti. Genç adam, derin bir nefes aldı keskin bakışlarını hükümdarının gözlerinin içinde tutarak. "Bir kısmını bilen var. Boaldir ve Curena." Dedikten sonra, kısa bir süre sessizce bekledi ve oldukça soğuk ve sert bir ses tonunda söze girdi. "Daha önce, eski hükümdarımız Eletha ile baş başa kaldığımda ona bir soru sormuştum. Aynısını size de soracağım." Kollarını göğsünde kavuşturduktan sonra, "Bildiğiniz şeyleri bizden saklıyor musunuz?" diyerek aynı soruyu yöneltti. Artık kendisinden bir şeyler saklanmasını istemiyordu, özellikle de bu durumun içerisindeyken. Hükümdarından bir cevap alamayıp, başka yerlerde aramak istemiyordu bu soruların cevaplarını. Belki, kendisinden ve diğerlerinden bu bilgilerin niye saklandığını bile öğrenebilirdi. Tek gereken Vearis'in biraz dürüstçe ve cesurca davranmasıydı, hepsi bu.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Gadiel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 198
Joined: 05 Jun 2023, 02:04

28 May 2025, 09:22

Başta… her şey normaldi. Yani, normalse artık ne demekse. Zenahpuryu konuşuyordu — sesi, her zamanki gibi ölçülüydü. Sakin, tane tane. Ama kelimelerin içindeki ağırlık… öyle kolay taşınacak bir şey değildi. Vearis’in gözlerine bakıyordum. Gülümsüyordu ilk başta. Hatta belli belirsiz, çocuk gibi heyecanlanmış gibiydi. Ama fark ettim. Her kelime ağzımızdan çıktıkça, o gülümseme azaldı. Gözleri… büyüdü, evet, gerçekten büyüdü. Sanki bir şeyleri anlamaya başladı ve anlamaya başladıkça… korkmaya da.

O korkuyu daha önce görmüştüm. Ya da hayal ettiğimi sanmıştım hep. Ama şimdi, oradaydı işte. Gözlerinin içinde. Kaçmaya çalışıyor gibiydi ama nereye? Kaçacak yer yoktu artık. Biz başlamıştık bir kere. Geri dönüş yoktu.

“Yaşlı Dede” dedi Zenahpuryu. İşte o an bir şey koptu. Kelimenin kendisinde değil belki… ama onda bıraktığı izde. Vearis’in yüzü bir anda dondu. Gözleri, bir boşluğa saplandı sanki. Ve dudakları aralandı ama… hiçbir şey söyleyemedi. Bir nefes bile alamadı, neredeyse.

Ve sonra… sıra bana geldi. Nefesim boğazıma düğümlendi önce. Bir an duraksadım. Çünkü onun böyle dağılacağını tahmin etmeliydim. Ama ettim mi? Hayır. Belki de ettim ama görmek istemedim. Yine de konuştum. Sessizce, kırmadan, ama saklamadan.

“Kadimler” dedim. Boğazımda yankılandı o kelime. Sonra, “Wuther.” Bir isimdi sadece, ama öyle ağır geldi ki… sanki taş gibi. Sanki o an Vearis’in üstüne düşen son damlaydı. Ve evet — kaydı. Beden dili her şeyi anlatıyordu. Sanki ruhu ayaklarının altından çekildi. Gözlerinin içindeki o parıltı… birden söndü. Yavaş değil, aniden. Birden.

İzledim. Elini korkuluğa attı. Ayakta kalmaya çalışıyordu, ama asıl yıkım içindeydi. Ve ben… hiçbir şey yapamadım. Bir yanım uzanmak istedi. “Yeter,” demek istedi. Ama başka bir yanım… bunun olması gerektiğini biliyordu. Bu, onun gerçeğiyle yüzleşmesiydi.

O kadar sessizdi ki. Rüzgâr vardı ama o bile saygı gösteriyor gibiydi. Bir şey fısıldadı Vearis. Belki ben duymadım, ama rüzgâr duymuş olabilir. Sanki içinden çıkan bir çığlık vardı ama sesi yoktu. Boşluğa düşen bir ruh gibi… evet, tam olarak öyleydi.

Bir süre hiçbir şey söylemedi. Nefes alıp almadığını bile anlayamadım. Bakıyordum ama bir anlam çıkaramıyordum yüzünden. O da çıkaramıyordu belki. Belki kendini tanıyamıyordu o anda. Belki hiçbirimiz tanımıyorduk.

Bir anda gelen derin nefes — sanki ruhu tekrar bedenine dönmüş gibi — beni irkiltti. İç çekişleriyle birlikte bir şeyler toparlamaya çalışıyor gibiydi ama o gözler… O gözlerde hâlâ kırılmış aynaların yansımaları vardı. Bakışlarını önce Zenahpuryu’ya, sonra bana çevirdiğinde, içimde garip bir sızı oluştu. O bakışlar ne soru soruyor, ne yanıt arıyordu artık. Sadece, tüm hayatının bir yalandan ibaret olup olmadığını anlamaya çalışan bir zihnin çırpınışlarıydı onlar.

O an fark ettim. Ona verdiğimiz şey bilgi değildi. Ona sunduğumuz şey, hayatını sürdürmesini sağlayan tek bağın, gerçekliğe dair son inancın kırılmasıydı.

Ve ben, bütün bunların ortasında, sırların bekçisi gibi sessiz duruyordum.

“Emin değilim. Ama orada, yanımda bulunmak için bir bedel ödemiş gibiydi… sanki onu son kez görüyorum gibi hissettim.”
Image
KARAKTER
KÜNYE
İsim: Gadiel (Gad’iil)
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Boy: 1.72
Kilo: 70
Sınıflar: Sezici - Dengeli - Elementalist
İtibar: 7
Mevcut GP/AGP/İGP: AGP 10 / İGP 5
Mevcut Para: 3.000 Aclania Pulası

PROFİL
Güç: 7
Dayanıklılık: 7
Çeviklik: 7
İrade: 16
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 10
Hakimiyet: 8
Mevcudiyet: 4

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS
KÜNYE
İsim: Nuemsa (Hırçın Çocuk)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 172
Kilo: 26
Tür: Peri
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: İllüzyon
Yatkın Olduğu Element: Işık – Doğa (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 4
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 4
Arun: 13
Duren: 13
İrade: 5

YETENEKLER
Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER
Kutsal Boynuz (A seviye)
Kör edici Işık (C seviye)
Peri Dokunuşu (D seviye)
Öfkeli Peri (C seviye)
Doğanın Yargısı (A-rank / Karakteristik teknik)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

29 May 2025, 12:47

Vearis gerginliğin getirdiği hislerle dişleri olabildiğince sıkarak dinliyor ağzınızdan çıkan cümleleri. Sanki en ufak bir harfi bile kaçırsa, bunun bir yaşama mal olacağını hissediyormuş gibi sözlerinizi önemsediğini rahatlıkla görebiliyorsunuz. Zenahpuryu’nun sorusu karşısında kaşları hafif çatılsa da, bakışlarını Gadiel’e çevirip ondan da sorunun cevabını almayı bekleyen Vearis, aldığı cevap karşısında adeta ikinci bir şok yaşıyor. Büyüyen göz bebekleri ve yüzünde belirginleşen damarları, durumun belki de tahmin ettiğinizin bile ötesinde olduğu izlenimi yaratıyor. Derin derin birkaç nefes alan Vearis bakışlarını hızlı bir şekilde Zenahpuryu’ya çevirdiği anda ise “Sizden bildiğimiz şeyler saklamıyoruz. Sadece aklınızı bulandırmaması için bilmediğimiz şeyleri saklıyoruz… Daha doğrusu saklıyorduk… Fakat dediğim gibi, bunun sebebi bizim de bilmediklerimiz.” diyor. Bir günahın affından ziyade, sizleri korumak adına verilmiş bir kararın getirdiği gururla söylediği bu cümlelerinin ardından Vearis ikiniz arasında bakışlarını gezdiriyor ve aldığı nefeslerle durumunu stabil hale getirmeye çalışıyor. Yaklaşık bir dakikayı alan bu sürecin ardından ise Vearis tuttuğu korkuluğu bırakıyor ve omuzlarını dikleştirerek bir adeta “hükümdar duruşu” alıyor.

Vearis aldığı derin bir nefesten sonra “Denilen odur ki, Yren Amaldin aslında tarihin basit kopyalarından biridir. Hatta Yren Amaldin dahi bu durumun farkındadır. Bu yüzden de kendisine ilk insan dilinde kutsal kişi anlamına gelen Yren unvanını seçerek varlığını farklılaştırmaya çalışmıştır.” diyor. Bu sözleriyle sanki girilmemesi gereken bir karanlığa kendisini bırakmış gibi görünen Vearis, tüm sorumluluğu üstlenir gibi dik duruşunu sürdürürken “Eletha’nın Alamara’ya saldırması, İblis Diyarında bir açıklık oluşturdu… Azuldir orada hala savaşıyorken, bana inanması güç bir mesaj gönderdi. Dediğine göre, Volgreth isimli bir iblis ilk insan Visyn adıyla bilinen kişiyle bağ kurmuş ve hala yaşıyordu… Bu bilgi doğruysa, Yren Amaldin öncesini ve onun kimin kopyası olduğu açıklanmış oluyor… Ancak Eletha’nın da bu ismi taşımasına henüz bir anlam yükleyebilmiş değilim, zira ilk insan Visyn hakkındaki bilgilerimiz hiç derecesinde az… Sadece bir satır rivayet ve birçok hurafe… Bunun sebebinin de varlığını farklılaştırmak isteyen Yren Amaldin olduğu aşikar.” diyor. Bu sözlerinden sonra bakışlarını Gadiel’e çeviren Vearis “Denilen odur ki, Havariler Savaşı diye bilinen savaşı sonlandıran Wuther’dir… Bu savaşın üzerine imzalanan Sonsuz Anlaşma’ya vücut veren bizzat kendisidir. Bu anlaşmanın en son maddesi ise, Wuther’in sonsuza kadar bu anlaşmayı gözetecek olduğu yazar… Yani Wuther, o dönemdeki insanlardan da üstün görülmüş bir varlık… Bu zamana kadar, Wuther’e hep bir unutulmuş tanrılardan biri gözüyle bakıldığından, kimse Wuther’in gerçek olup olmadığını sorgulamadı bile. Ancak şimdi, Gadiel’in Wuther’in varlığını söylemesi, tüm bilinenleri dahi bilinmezliğe sürüklüyor.” diyor.

Bu sözlerinin ardından Vearis aldığı kısa bir nefesle birlikte düşünceli bir ifadeye bürünüyor. Yarım dakika kadar bu şekilde duran Vearis, düşünceli yapısını bozmadan ağzını açtığında “Sonsuz Anlaşma, Yren Amaldin ve Havarilerin birbirleriyle savaşmamalarını, iblislere karşı bir bütün olmalarını ve herkesin özgürlük hakkına sahip olduğunu belirten bir anlaşmaydı. Bu anlaşma, bugün bile geçerli kabul edilip, tüm ülkeler buna göre politikalarını izlerdi. Ancak şimdi, bu anlaşmanın koruyucusu diyebileceğim Wuther artık yoksa, savaş çok uzağımızda değil demektir…” diyor. Vearis bakışlarını kaldırıp ikiniz arasında dolaştırmaya başladığında ise “Eletha’nın da bunu çok iyi bildiğine eminim… Zira kendisi, hükümdar olarak yetiştirilen biri olduğundan benden çok daha fazla gizli bilgiye sahip. Aslına bakarsanız, Eletha bu anlaşmayı kabul etmediğini Alamara’ya saldırarak ortaya koymuş ve Wuther’in ortaya çıkacağını düşünmüş olmalı… Bu sayede Eletha bu kez sadece Aclania’yı değil, tüm insan diyarını bir kaosa sürükleyebilecek ve kendisi de Wuther’in peşinden gidebilecekti… Biz insan diyarında birbirimizi gırtlaklarken de, Eletha iblis diyarındaki tüm hazırlıklarını tamamlayacaktı.” diyor. Bu sözlerinin ardından Vearis’in gözleri adeta cevher bulmuş gibi parlamaya başladığında ise yüzüne derin bir korku düşüyor ve sesi neredeyse duyulmayacak şekilde “Hayır… Eletha başından beri Kadimler dediğiniz varlıklara ulaşmaya çalışıyor! Wuther’in de onlardan biri olduğunu biliyordu! Bu yüzden ilk önce Wuther’e ve ardından da Kadimler’e ulaşacaktı! Eletha sadece iki diyarı da değil, tüm tarihi yok etmek istiyor!” diyor.

Vearis’in kısık sesle söylediği sözleri, zihninizde derin bir şekilde yankılanmaya başlarken Vearis’in göz bebekleri sanki imkansız bir soruya cevap bulmak ister gibi sürekli hareketli bir hale geliyor. Bir dakikayı bulan bu sürecin ardından ise bakışlarını size çeviriyor ve “Konuştuğunuz şu kişiler… Yani Kadimler… Eletha ile ilgili herhangi bir şey söyledi mi? Eğer her biri Wuther gibiyse, hem Eletha’yı hem de daha fazlasını biliyor olmalılar… Bu konuda size söylenen bir şey oldu mu?” diyerek sözlerine son veriyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

29 May 2025, 16:32

Vearis'in verdiği cevap, Eletha'nın verdiği cevaptan daha çok tatmin etmişti genç adamı. En azından, daha düzgün ve anlaşılır, kafaya yatan bir cevaba sahip olmak onu rahatlatıyordu. Aldığı cevaba istinaden sesli bir karşılık vermek yerine, kafasını bir iki kez aşağı yukarı sallayarak onaylamış ve hükümdarının ağzından çıkan diğer sözleri dinlemeye başlamıştı. Hükümdarının ağzından çıkan her bir kelime, bilinmeyenlerin varlığını ortaya döktükçe, genç adamı derin bir düşünce okyanusuna itiyordu. Yren Amaldin'in tarihin basit bir kopyası olması, Azuldir'in bir mesaj yollayıp, ilk insan Visyn adıyla bilinen bir kişiyle bağ kurmuş ve hala yaşıyor olması, hepsi yavaş yavaş oturuyordu genç adamın zihnine. Eletha'nın isminin Visyn olması ve ilk insan Visyn'in hala yaşıyor olması aklında iki adet soru oluşturuyordu, Eletha hala yaşayan bir ilk insan mıydı, yoksa iki adet Visyn mi vardı? İki adet varsa, diğeri tam olarak neredeydi? Visyn hakkında tam olarak bilgi sahibi olmamalarının bir diğer nedeni, varlığını farklılaştırmak isteyen Yrel Amaldin'di. Belki daha fazla bilgiye sahip olsalar, olayları çözebilecek daha büyük bilgilere sahip olacaklardı. Ancak vakit ona kızmanın vakti değildi. Hükümdarını dinlemeye devam etti, Havariler Savaşı denilen savaşı bitiren kişinin Wuther olduğunu, bu savaşın sonunda imzalanan Sonsuz Anlaşma'yı gözetecek olan kişinin O olduğunu öğreniyordu. Wuther, insanlardan da üstün görülmüş bir varlıktı, ona unutulmuş tanrılardan biri gözüyle bakılmıştı, bu yüzden gerçek olup olmadığını sorgulamamışlardı.

Sonsuz Anlaşma, Yren Amaldin ve Havarilerin birbirleriyle savaşmamalarını, iblislere karşı büyün olmalarını ve herkesin özgürlük hakkında sahip olduğu bir anlaşmaydı. Bugün bile geçerli kabul ediliyordu, ülkeler kendi politikalarını bu kadim anlaşmaya göre düzenliyordu. Ancak Wuther'in yok oluşu, savaşı doğuracak bir etkendi. Eletha'nın bunu iyi bildiğini düşünüyordu Vearis, hatta kendisinden daha fazla gizli bilgiye sahip olduğundan, nelere sebep olacağını daha iyi biliyordu. Bu anlaşmayı kabul etmediğini Alamara'ya saldırarak göstermişti, Wuther'in ortaya çıkacağını biliyor olmalıydı, böylelikle O'nun peşinden gidebilecekti. Derin bir nefes aldı genç adam, öğrendiği bilgileri beyninden geçirmeye çalışırken, Vearis'in parlayan gözlerine dikti gözlerini. Eletha'nın Kadimler denilen varlıklara ulaşmaya çalıştığını, Wuther'in onlardan biri olduğunu bildiğini fark ediyordu. Wuther'in kadimlerden biri olduğunu fark etmesiyle, genç adamın gözleri de yavaş yavaş büyümeye başlamıştı. Her şey yerine oturuyor gibiydi, Eletha bunu isteyerek mi yapmıştı, istemeden mi yapmıştı bilmiyordu ama, Almazath baştan beri Vagror'a emir veren kişiyse, genç adamı öldürterek ilk taşı atmasını sağlamıştı O'nun. Böylelikle, tam istediği şeye kavuşmaya hazırdı, Kadimler'den birinin attığı ilk taş ve diğerlerinin de müdahalesi, belki de bunu aradığından genç adam ölümü deneyimlemişti.

Genç adam, birkaç saniye düşünmeye başlarken, aniden kendini göt üstü yere doğru bırakmış, sanki hiçbir şey olmamış gibi bir anda bağdaş kurduktan sonra sağ eliyle çenesini kaşımaya, sol eliyle ise dizinden destek almaya başlamıştı. "Yavaş yavaş oturuyor gibi." diyerek ilk cümlesini kurmuştu. Gözlerini önce Vearis'e, sonra Gadiel'e çevirdi, "Muhtemelen Wuther artık yaşamıyor, onunla bir daha iletişime geçmek mümkün olmayacak. Seni diriltmek için bir bedel ödemiş olmalı, aynı O'nun gibi..." Dedi. Sonrasında gözlerini Vearis'e çevirdi. "O, dediğim kadın, bana ismimi bahşeden kadındı. Shy ile bağ kurmaya çalıştığımda ismimi öğrenmem gerekiyordu, parıltının içinde bir insan vardı. Yüzünü, uzvunu göremiyordum, ancak beni selamlayan kişi O idi. Bana ismimi ve yazgımı söyleyen, doğumumu selamlayan O kadın. Kadın diyorum, çünkü Almazath beni öldürdükten sonra, aynı yere gittim. Yine ilk uyandığım zaman gördüğüm o görüntünün içerisindeydim, öfke doluydum, Shy öldüğü için çok öfkeliydim. Çürümüş bedenleri, beni rahatlatacakmış gibi yok etmeye çalışırken, kendimi karanlığa teslim etmeye çalışırken O geldi. Beni selamlayan kadın. O olduğunu şuradan biliyorum." Sağ işaret parmağını havaya kaldırdı ve onun cümlesini aynen söyledi.

"Yazgını böylesine melun bir dille haykırmak sana yakışıyor mu Zenahpuryu? Daha önce gördüğüm ve selamladığım Zenahpuryu'nun sen olduğuna emin misin?"

İyice derin düşüncelere dalıyor gibi kafasını kaşıyıp bir süre yere bakan genç adam, tekrardan söze giriyordu. "Sonrasında Yaşlı Dede ile karşılaştım. Bana kendisini gözetleyip gözetlemediğimi sorduğumda, buraya gelmeyi benim istemediğimi, gidebilecek olsam o fıstığa gideceğimi söyledim. Bana söylediği şey ise, O'nun bu kuyuya ilk taşı atan olduğunu, hiç kimsenin karışmaması gereken bir işe karıştığını ve sonucunda kendini dehlizlerde bulduğunu, geriye kalanlarının ise arada sıkıştığını söyledi. O'nunla karşılaşmamış olsaydım eğer, burada Yaşlı Dede'nin kendisinin değil, O'nun olabileceğini, ancak artık O'nu bir daha görmemin imkanlı olmadığını söyledi. Yani aynı Wuther gibi, bu kuyuya ilk taşı atarken, bir bedel ödemiş olmalıydı. Onlar için bu bedel ne oluyorsa artık..." Her şey, kendisinin ölümüyle başlamış olabilirdi, ancak bunu Eletha tahmin etmiş miydi, bilmiyordu. Almazath ile yaşadığı ilk anları aklından geçirmeye çalıştı. Ne yaşamıştı, neden öldürülmüştü? Hepsini hatırlamaya çalışıyordu gözlerini kapatıp. Hatırlamaya başladı, öğrendiği bilgilerin ışığında her birini anlamlandırmaya çalışıyordu, belki gereksiz bir anlamlandırmaydı, belki de gerçekten gerekli. Bilmiyordu. Gözlerini yavaşça açtı, bir Vearis'in gözlerine, bir Gadiel'in gözlerine bakıyordu. Her şeyi onlara anlatacak ve onların da fikirlerini almaya çalışacaktı.

"Almazath'la ilk karşılaşmam sırasında, Almazath henüz taraf değiştirmemiş olmalıydı. Yani hala İblis Lordu Vagror'un en sadık hizmetkarıydı, bu da Eletha'nın da hizmetkarı demek oluyor. Ben ona ismimi söyledikten sonra, bana şunu söyledi, 'Fakat ismini öğrendikten sonra, bu anlaşmanın çok daha eğlenceli olabileceğini fark ettim.', ben ona arkadaşlarımı bırakmasını ve benim onunla kalacağımı söylemiştim, anlaşma buydu. 'Ölüm birçok şeyin sonu gibi görünür, ama oysa bazı şeylerin de başlangıcı olur. Öldüğünde her şe bitti sanırsın, ama bazı şeyler daha yeni başlıyordur.' ve 'Sana isminin anlamını öğreteceğim Zenahpuryu, ama bunu öğrenemeyecek hale geldiğinde.' bana kurduğu bir diğer iki cümle. Almazath ismimin anlamını biliyordu, Vagror'un neyin peşinde olduğunu biliyordu, belki de ölürsem ne olacağını bile biliyordu. Son kısımdan emin değilim, ancak Kadimler'in bu işe karışacağını biliyorsa, Eletha öldürülmemi emretmiş olabilir Vagror aracılığıyla. Bir diğer ihtimal, zaten taraf değiştirecek olan Almazath'ın bir şekilde bunu kurguladığı yönünde olabilir, üçüncü ihtimal ise Azuldir bunu kurgulamış olabilir. Basit bir iblis değil, kesinlikle basit bir iblis değildi Almazath."

Almazath, belki de çoğu sorunun cevabını taşıyordu. Onunla tekrardan yüz yüze gelmek zorunda olabilirdi, ondan hissettiği kadarıyla ne kadar vahşi, acımasız bir iblis olsa bile sözünün eri olacağını yönündeydi. Bu da, eğer ölmemeyi başarırsa tekrardan dost olmayı değerlendirebileceği kısmında sözünün eri olacağını düşündürtüyordu genç adama. Sonuçta Almazath, buna karşılık asla düşünmeyeceğim dememişti. "Yaşlı Dede, son konuşmasında bana, 'Visyn'e dikkat et, bir kez yaydığı karanlığını bu kez hiçbir ışık kalmayana kadar yayacak.' demişti. Bunun haricinde Visyn hakkında hiçbir şey demedi. Açıkçası ben, benim ışığımın karanlığının Eletha olduğunu düşünmüştüm bunu duyduğumda. Aşmam gereken, yok etmem gereken karanlığın O olduğunu düşündürtmüştü." Olduğu yerden yavaş bir şekilde toparlanan genç adam, hükümdarının karşısına bir iki adım daha atmış, bu işi çözebilmek için aklına gelen ilk fikri uygulamaya koymak istemişti. Bunun için de, öncelikle hükümdarından izin almalıydı. "Eğer izin verirseniz, Almazath'ı bulmak istiyorum. Onunla görüşebilirsem, belki bazı sorulara cevap alabilirim. Benim anladığım ve hissettiğim kadarıyla, sözünü tutacak bir iblis, onun karşısında ölmemeyi başarırsam dost olmayı düşüneceği konusunda anlaşmıştık. Pek istekli değildi gerçi ama, karşısına çıkarsam düşünecektir. Teknik olarak, ölmemeyi başardım. Bazı cevapları Almazath'tan alabileceğime eminim. İsimlerde bir şeyler olmalı, aynı Visyn gibi, bir şey saklanıyor olmalı, oldukça değer bir şey bu ve Eletha bunu biliyor, bilmeyen kişiler biziz. Anlamında olmasa bile, bu isimlerin kendisi çok değerli olmalı ama neden? Belki bunların cevaplarına biraz olsun yaklaşabilirim, ancak diğer cevapları nereden alabileceğimi bilmiyorum." Dedi sakince.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Gadiel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 198
Joined: 05 Jun 2023, 02:04

30 May 2025, 11:44

Vearis’in çenesi kilitlenmişti. Her kelimemiz, her sessizlik anı, onu biraz daha sıkıyordu içeriye doğru. Dişlerinin arasına hapsettiği o gerginlik… bir çığlığın habercisi gibiydi ama ses yoktu. O, sadece dinliyordu. Sanki tek bir harfi kaçırırsa her şey çökebilirdi — dünya, hafızası, hatta nefes dediğimiz o kırılgan şey.

Ve sonra Zenahpuryu sordu. O an Vearis’in kaşları kalktı, gözleri daraldı, yüzüne yerleşen damarlar parladı. Cevabım ona ikinci bir darbe gibi indi. Gözleri bir kez daha büyüdü — artık duymak istemediği yerlere geliyorduk. Ama geri dönemiyorduk.

Hemen toparlandı. Ya da toparlanmaya çalıştı. Nefeslerini ayıkladı birer birer, kontrol altına alıyormuş gibi. Ama bunu yaparken ben, içinde bir savaş olduğunu gördüm. Çok derinlerde, kelimelerle tarif edilemeyecek türden bir çöküş. Fakat yine de konuştu. Kelimeleri, bir günahın ağırlığıyla değil, bir görevin sorumluluğuyla geliyordu. “Sizi korumak içindi…” demesi — evet, tam olarak böyle bir tonu vardı. Suçlu değildi. Suçlanmak da istemiyordu. Onun gözünde bu bir fedakârlıktı.

Sözleri sürerken Vearis’in duruşu değişti. Omuzlarını kaldırdı. Korkuluktan ellerini çekti. Şimdi bir yıkıntının içinde değil, bir tahtın başındaydı sanki. Hükmediyordu. Ama bu, bir zafer değildi. Daha çok, batmakta olan bir geminin kaptanlığına benziyordu. Gururla ayakta kalmak… ama gözlerinin derinliğinde buz gibi bir farkındalık.

Ve işte o isim: Yren Amaldin. Tarihi bir isim gibi görünse de, onun telaffuzu Vearis’in dudaklarında eski bir yaranın yeniden açılışı gibiydi. Onun hakkında konuştukça kelimeler gerçeği yırtmaya başladı. Kutsallığın sahte yüzü, anlamların kırılganlığı… Vearis her cümlesiyle bizi daha da aşağıya, bilmediğimiz ama bizimle alay edercesine tanıdık gelen karanlık bir yere çekiyordu.

Ben Vearis’i değil, onun içinden geçenleri izliyordum artık. Kelimeleri değil, nefes aralarını dinliyordum. Çünkü orada, daha fazla hakikat vardı. Azuldir’den gelen mesaj, ilk insanın adımlarıyla yürüyen bir iblis… Volgreth!

Bir isim daha. Ama bu kez daha tehlikeli, daha eskimiş. Sanki unutturulmak istenmiş ama toprak altından yeniden kendini çıkaran bir şey gibi. İlk insan.. Visyn!

Ve şimdi Eletha’yla bu ismin aynı bedende yankılanıyor oluşu — bu, artık sadece tarihi değil, geleceği de değiştirecek bir çarpışmaydı.

Wuther.

İşte bu isimde ben durdum. Vearis’in ağzından çıktığı anda, tüm ağırlığıyla içime oturdu. Sanki kendi adımmış gibi… ya da unuttuğum bir yemin gibi. Wuther’in geçmişte savaşlara son verişi, Sonsuz Anlaşma’nın beden bulmuş hali olması… bu, artık bir söylence değil. Bu, yaşanmıştı.

Ve eğer Wuther gerçekten gerçektiyse — ki ben bunu söyledim — o zaman bizim bildiğimiz her şey pamuk ipliğine bağlıydı.

Vearis susunca o an biraz huzur gelir sandım. Ama sessizlik sadece düşünceleri daha gürültülü hale getirdi. Sonsuz Anlaşma’yı anlatırken sesi yine yüksekti ama bu kez içinden yükselen bir çırpınış vardı. Anlatmak istiyordu, evet — ama aynı zamanda inkâr etmek de. Çünkü Wuther’in yokluğu, savaşın yaklaşan nefesiydi. Oysa o, anlaşmanın hâlâ geçerli olduğunu düşünmek istiyordu.

İnancı mıydı bu? Yoksa çaresizliği mi?

Eletha’ya geldiğinde ise anlatımı keskinleşti.

Soğuk ve keskin.

Bir planın, önceden düşünülmüş adımların, gizli ellerin ve açıklanamayan bilgilerin portresi gibiydi Eletha’nın adı.

Vearis anlatırken sanki onu tanıyormuş gibi hissettim.
Ama aynı anda hiç tanımamışım gibi.
Belki ikisi de doğruydu.

Ve sonra o bakış…
O titreyen gözbebekleri…
Cevher arar gibi dolaşan bakışları bir anda dondu. Sesinin rengi değişti.
Bir şey fark etti.
Derin, ölümcül bir fark edişti bu: “Eletha… Kadimler’e ulaşmaya çalışıyor.”
İşte o an, içimde bir yer çöktü.

Kadimler.
Sadece antik değil, zamana bile ait olmayan varlıklar.
Ve Wuther’in onlardan biri olması…
Bu, artık sadece bir kehanet değil, bir planın ortasında olduğumuzu gösteriyordu.
Eletha iki dünyayı değil, zamanı da ezmek istiyordu.
Tarihi silmek… ve kendi tarihini başlatmak.

Sözleri bittiğinde… bir sessizlik doğdu.
Ama bu sessizlik, boş değildi.
Soru taşıyordu içinde.
Vearis bize döndü.
Ve o soruyu sordu.

“Kadimler… Eletha hakkında bir şey söyledi mi?”

Ne kadar sade bir soru.
Ne kadar derin bir uçurum.

Gözlerimi kaçırmak istemedim. Ama içgüdülerim, bakışlarımı toprağa çivilemek istedi. Vearis’in sesi değil, o sorunun taşıdığı anlam beni sarsıyordu. Eletha’nın ismi bile tek başına fazlasıyla keskindi. Ama şimdi onun, Kadimler’in bile dikkatini çekecek biri olduğu düşüncesi…

İşte bu, anlatılabilecek bir korkunun ötesindeydi.

Kadimler.

Onlarla ilk karşılaştığımızda zaman durmuştu. Hayır… Zaman, bize gülümsüyordu. Onların gözlerinin içinde binlerce yılın yorgunluğu değil, binlerce yılın kayıtsızlığı vardı. Bir şey anlatırken değil, susarken öğretiyorlardı.
Ve bu sessizliğin içinde, bir şey gizliydi.

Bir şey saklıydı.

Eletha’nın adını hiç telaffuz etmediler bana karşı.

O anları şimdi, Vearis’in sorusuyla birlikte hatırladığımda, içimde bir şeyler çatırdamaya başladı.
Wuther’in söyledikleri gözlerimin önüne geldi.

Zen’in konuşması bittiğinde, sözü ben devir aldım.

“Eletha… Wuther’in peşindeydi. Ölmeden hemen önce, gözlerimin içine bakarak şunu söyledi: ‘Wuther’i ele geçirdiğimde tüm hikâye değişecek olsa bile, senin hikâyen bir kahramanınki olarak kalacak.’”

Sözlerim havada asılı kalırken, gözlerimde beliren bulanık bir hatıranın izleri yüzüme yansıdı. Derin bir nefes alıp devam ettim:

“Wuther, beni geri döndürmek için Kadimler’le konuşurken… O, savaşın alevlerinin onlara kadar ulaşacağından söz etti. Bu yüzden söylediklerin… evet, hepsi doğru.”

Ardından başımı göğe kaldırdım. Gözlerim boşluğa bakıyor gibiydi, ama içinde bin yıllık yüklerin yankısı vardı.

“Visyn hakkında bildiğim tek şey… belki de Wuther’in onun izinden gittiğiydi. Çünkü ölmeden önce dudaklarından dökülen son cümle şuydu: ‘Visyn… Sana layık olabildim mi?’”

Derin bir nefes daha aldım. Havadaki yorgunluğu ciğerlerime çektim. Sonra, gözlerimi tekrar Vearis’e çevirmeden önce içimdeki yükü sözcüklere döktüm:

“Eletha… Onun sadece bir kötü olduğunu düşünmüyorum. Bence uzun zamandır savaşıyordu. Ama dış dünyayla değil… kendi içinde. Neden yaptığını bilmiyorum, ama bu kararları isteyerek değil, mecburen alıyormuş gibi geliyor bana. Sanki kaderin yazdığı bir savaşı sırtlamış gibi.”

Sözlerim yavaşlamıştı, ama sesi hâlâ karanlık ve sarsıcıydı:

“Ve şimdi… büyük bir savaş geliyor, Vearis. Karras öldürüldü. Sonra onun cesediyle… biri birleşti. Yardakçılarından biri karanlıkla bir oldu. Gördüklerime göre, savaş bizden yalnızca bir nefes kadar uzakta.”

Son cümleyle birlikte başımı kaldırdım. Gözlerim Vearis’in gözlerine kilitlendi. Bu bakış, yaşanmış onca şeyin, taşıdığım isimlerin, yüzleştiğim kaderin bir yansımasıydı.

Tüm kudretim, bu bakışlara sirayet etmişti.

“Vearis… Beni, Eletha’nın başlattığı seçmelerle Aludir olanlarla buluştur.
Üzerime düşeni yapacağım. Kardeşlerimle birlikte yürüyeceğim.”
Image
KARAKTER
KÜNYE
İsim: Gadiel (Gad’iil)
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Boy: 1.72
Kilo: 70
Sınıflar: Sezici - Dengeli - Elementalist
İtibar: 7
Mevcut GP/AGP/İGP: AGP 10 / İGP 5
Mevcut Para: 3.000 Aclania Pulası

PROFİL
Güç: 7
Dayanıklılık: 7
Çeviklik: 7
İrade: 16
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 10
Hakimiyet: 8
Mevcudiyet: 4

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS
KÜNYE
İsim: Nuemsa (Hırçın Çocuk)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 172
Kilo: 26
Tür: Peri
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: İllüzyon
Yatkın Olduğu Element: Işık – Doğa (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 4
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 4
Arun: 13
Duren: 13
İrade: 5

YETENEKLER
Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER
Kutsal Boynuz (A seviye)
Kör edici Işık (C seviye)
Peri Dokunuşu (D seviye)
Öfkeli Peri (C seviye)
Doğanın Yargısı (A-rank / Karakteristik teknik)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

05 Jun 2025, 09:38

Vearis sorusunu sormasının ardından konuşmaya giren Zenahpuryu’ya çevirdiği bakışlarıyla, Zenahpuryu’nun ağzından çıkan her bir kelimenin ne denli hayati olduğu açıkça belli edecek şekilde dinlemeye başlıyor. Zenahpuryu konuştukça da sanki Vearis’in zihnindeki taşlar çok daha yerine oturuyor, hiç oturmamasını istercesine. Zenahpuryu’nun Almazath ile ilgili sözlerini daha derinden ve önemseyerek dinlerken, Zenahpuryu belki de hayatında ilk kez sözlerinin bu denli ciddi dinlenildiğini rahatlıkla fark edebiliyor. Bir yandan savaşın ayak sesleri zihninde yankılanırken, ruhunda sanki Vearis’in bu ciddiyetinin getirdiği güven duygusu büyümeye başlıyor. Zenahpuryu’nun sözleri tamamlandığında ise, Vearis başını birkaç kez sallıyor net bir cevap niteliği taşımasa da. Bu kafa sallayışı sadece söylenen her bir sözü anladığını belirten cinsten oluyor. Nitekim Zenahpuryu da sözlerinin Vearis’in zihnindeki kurgulara yerleştiğini ve yeni düşünceleri doğurduğunu rahatlıkla görebiliyor.

Bu kez Gadiel’in konuşmaya başlamasıyla, Vearis bakışlarını ona doğru çeviriyor. Ancak Gadiel yaşadığı bir kısım anları aktarmaya başladığında Vearis’in kaşları biraz çatılmaya başlıyor. Sanki bu ana kadar söylenmemiş sözlerin ilk kez dile getirilmiş olmasının verdiği dostane bir kızgınlığı taşıyan bu bakışlar, birkaç saniye sonra yerini eski ciddi haline bırakıyor. Karrass’ın ölümü ve sonrasında olanlarla ilgili sözlere karşılık ise Vearis’in hafifçe büyüyen gözbebekleri bir diğer sorunun daha habercisi oluyor. Nitekim Gadiel konuşmasını sonlandırdığı anda Vearis sanki Gadiel’in başka söylemek istediği bir şey olup olmadığını soruyor gözleriyle. Hemen ardından ise bu hareketini sözcüklere döküp “Bu kadar önemli olup da başka söylemediğiniz bir şey var mı?” diyor içinde sitem de barındıran bir ses tonuyla. Fakat hemen ardından Vearis bir anda yüzüne yerleşen ansız bir gülümsemeyle “Yaşadıklarınız öyle kolay kaldırılır veya sindirilir şeyler değil, sizi anlıyorum.” diyerek bu ciddi ortamda sadece biraz size takıldığını belli ediyor.

Oluşan birkaç saniyelik sessizlik, her birinizin için derin düşüncelerin seslerinin yankılanmasına neden oluyor. Bu sessizlik Vearis’in aldığı derin bir nefesle bozulsa bile, Vearis tam bir şey söylemek ister gibi dursa da bundan son anda vazgeçiyor ve elini kıyafetinin gizli bir iç cebine sokup sigarasını çıkarıyor. Bir kibrit ile sigarasını yakmasının ardından oldukça derin bir nefesi içine çeken Vearis, dumanın ciğerlerinden bir hayli vakit geçirmesine izin verdikten sonra, bu nefesini yavaşça dışarıya veriyor. Neredeyse yok denilebilecek kadar bir duman Vearis’in ağzından çıkarken, ciğerlerine dolan dumanın verdiği rahatlatmayla Vearis “Şu an Almazath ile görüşmene gerek olduğunu düşünmüyorum.” diyor Zenahpuryu’ya hitaben. Hemen ardından ise bakışlarını Zenahpuryu’ya doğru devirirken “Kendisi zaten Azuldir ile birlikte, bu yüzden ondan bir şeyler öğrenmek istediğimizde bunu yapmamız kolay olacak.” diyor. Her ikiniz de Vearis’in bu sözleriyle aslında başka bir planın peşinde olduğunu anlasanız bile, doğrudan bunu sormak yerinde dinlemeye devam ediyorsunuz. Vearis bakışlarını bu kez Gadiel’e çevirdiğinde ise “Diğer Aludirler de şu anda mühim değil… En azından onlarla ilgilenecek kişiler var.” diyor. Bu sözlerinden sonra Vearis sigarasından bir nefes daha almasının ardından “Benim de size söylemem gereken bir durum var… Bunu gizli tutmayı tercih etmiş olsak da size söylemem gerekiyor.” diyor. Bu cümlelerinin sonra ise Vearis’in yüzüne yerleşen sinsi bir gülümseme, onun size söyleyecek olduğu şeyden duyduğu hazzı açıkça belli ederken Vearis “Abasdarhon isminde bir Aludir doğdu.” diyor. İkinizin arasında gezdirdiği bakışlarıyla Vearis yaşadığı hazzın esas sebebinin bu bilgi olmadığını açıkça belli ederken “Bir iblisle bağ kurdu… Yani, buna tam bağ kurmak denilebilir mi emin değilim ama, neticede bağ kurduğu iblis şu anda Abasdarhon ile birlikte.” diyor. Vearis, sanki bilginin suyunu çıkarıp özünü size sunarak yaşadığı hazzı size geçirmek ister gibi görünürken, sigarasından bir nefes daha alıyor ve içine çektiği dumanı dışarıya vermek için dudaklarını aralıyor. Tam bu anda, her ikiniz de Vearis’in ağzından çıkacak dumana ve sonrasındaki sözlerine odaklanmış olsanız bile, Vearis henüz daha ağzından dumanı çıkarmaya başlamadan ansızın “İblisinin adı Volgreth!” diyor. Vearis’in yüzündeki sinsi gülümseme bir anda kocaman bir gülümsemeye dönüşürken, sanki bunun Eletha’ya karşı bir zafer olduğu hissini yaşadığını anlayabiliyorsunuz. Vearis’in üç kelimeden ibaret cümlesi hala kafanızda yankılanırken Vearis sigarasının külünü silktikten sonra “Yani ilk insan Visyn’in iblisi Volgreth bizim elimizde! Bu yüzden Almazath da diğer Aludirler de şimdilik bekleyebilir. Çünkü yapacağımız çok daha önemli bir şey var.” diyor.

Vearis bir süre sizle paylaştığı bilgiyi sindirmenizi bekledikten sonra “Sizlerle Wuther’in ayak izlerinden gideceğiz. Madem Eletha’nın amacı Kadimler, ondan önce biz orada olacağız!” diyor. Sigarasından aldığı bir nefesten sonra ise Vearis “Elimizde Wuther’e ait olduğu kabul edilen 5 yazıt bulunuyor. Bunlardan bir tanesi Wuther’in Günlüğü isminde ve Furia Sura isimli biri tarafından kaleme alınmış. Yani sizlerden önce, Furia Sura isimli bir kişi Wuther ile bir şekilde temasa geçmiş olmalı. Bir de bu yazıtlarda bahsedilen Aldea isimli bir kadın var… Yazıtlarda onun 4 yıldır Aludir olduğu belirtilmişse bile, seçmelerin yasaklandığı tarihe baktığımızda bunun olması pek mümkün görünmüyor. Ancak onunla ilgili kısımlara bakıldığında, gerçekten bir Aludir olduğunu anlayabiliyoruz.” diyor. Bu sözlerinden sonra ise Vearis sigarasından bir nefes daha alıyor ve sonrasında “Üçümüzün de bu aşamadan sonra görevi belli… Ben yaklaşan savaşı durduracağım. Siz de Aldea ile Furia Sura isimli kişileri bulacaksınız. Bu isimlerle ilgili bir araştırma yapacağım ve topladığım bilgileri size ulaştıracağım. Bu esnada siz de bu görev için hazırlıklar yaparsınız. Birlikte hareket edebilir, ayrı ayrı ilerleyebilir, yanınıza birilerini alabilir veya tek gidersiniz… Tüm sorumluluk ve yetki sizde olacak. Ayrıca, her ikinize de göreviniz boyunca tam yetki veriyorum! Gölgelerim 3-4 gün boyunca istirahat etmeyecek olsa da, işinize yarayan bilgiler edinmeye çalışacağım!” diyor. Cümlesinin sonundaki tebessümü Vearis’in size olan güveni ve inancını açıkça belli ederken, ikiniz de artık sadece Aclania’nın değil, tüm tarihin sorumluluğunu omuzlarınıza aldığınızı anlayabiliyorsunuz.

Off Topic
Başkaca bir etkileşim düşünceniz yoksa, son bir RP alıp konuyu sonlandırabiliriz. Göreve ilişkin tercihlerinizi belirtmeniz sonrasında, bu tercihlerinize göre yeni konu veya konular açılacaktır.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
Post Reply

Return to “Aludir Üssü”