Uyanış (Aithen | Zenahpuryu | Yofie)

User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

08 Aug 2022, 16:35

Genç adam söze girmeden önce, yanlarındaki Aithen isimli adam oldukça agresif bir tavırla konuya girmiş, üstelik hepsinin adına konuşmayı başarmıştı. Zen, böyle bir konuşmaya karşı tepki verecek birisi değildi ancak karşısındaki kişi kim olursa olsun ezilmesine de izin vermeyecekti. Kaptanları, Aithen tarafından bastırılmış gibi durdukça iri adam gözlerini kapamış, sakince derin bir nefes almaya başlamıştı. Gözlerini açtığında kaptanının yüzünde yakaladığı korkuyu gördüğünde, Aithen'e karşı bir tepki vermesi gerektiğini anlamıştı. Kaptanı da aynı şekilde, Aithen'e böyle davranmış olsaydı kesinlikle karşı çıkardı. Her şeyi es geçip, kıyafetlerini giydikten sonra kaptana karşı sorularını sormuş, ardından cevabını dinlemeye başlamıştı.

"Bu kez" bir kayıp yaşanmamış, ancak kaptanın gelenler hakkında bir bilgisi yokmuş. Bu durumda kızıl kafa yaşıyor olmalıydı, bu duruma oldukça sevinmişti. "İyi bari." diye söylendi kendi kendine. Arkadaşlarına içki sözünü kayıpsız bir şekilde gerçekleştirebilecekti. Kaptan, dün geceden beri uyumadığını ve konuşma üzerinde çalıştığını söylüyordu. Tekrardan o korkuyu gözlerinde yakaladığında, genç adam kollarını göğsünde kavuşturdu. Bulundukları yerin Aludir üssü olduğunu, Aclania'nın, yani ülkelerinin en korunaklı yeri imiş. Bir Aludir bile buraya istediği gibi girip çıkamazmış. Bunun dışında sunacak bir kanıtı olmayan genç kaptan, kendisini takip ederlerse daha da güvende hissedebileceklerini belirtiyordu. Bu noktada, Zen söze girmesi gerektiğini tekrardan hissetmişti. İçinden gelen bu hissiyatla, bakışlarını Aithen'e çevirmiş, donuk bir şekilde söze girmişti.

"Aithen, birincisi... Bir daha benim adıma söze girerek 'Şuan sana hiç güvenmediğimizi' gibi kelimeler sarf etme. Yofie ne ister bilmem, ancak benim adıma konuşabilecek yetkinlikte değilsin. Zira, zaten küçük bir kıza, küçük bir kızı geçtim, karşısındaki insanı korkutmaya uğraşan birisi benim adıma konuşamaz." Kelimelerinin sonuna kadar arkasında olduğunu belli eden bir bakış ve kelimeleri idrak edebilmesi için küçük bir es verdikten sonra devam etti. "Bu yüzden, güvenin yoksa burada oturup kalabilirsin. Kimseyi korkutmaya hakkın yok. Ha tabii, Vadlena'ya yaptığın gibi de yapabilirsin. Elde yapacak bir şey olmadığından, güvenmeye mahkum kaldığın gibi." Yofie'ye çevirdi gözlerini bu noktada, aralarında bir gerilim oluşacağını ve kaptanla ikisinin arada kalacağının farkındaydı. Bu yüzden, cümlelerini sonlandırdığında iki kolunu da havaya kaldırarak esnedi, ardından kaptana döndü. "KAPTANIM! Burada bir şeyler içebileceğimiz bir şeyler var mı? Benim boğazım çok kurudu, hehehe. Yani bir yerlere gideceğiz galiba, birkaç sorum da var benim açıkçası, merak ettiğim şeyler var yani, bir şeyler içsek, belki arkadaşların da soracakları vardır." Neredeyse yüzünü kaplayacak gülümsemesini kaptana bakarken tekrardan oturttu suratına. Sanki hiçbir şey yaşanmamış, geçip gitmiş gibi. Gerçi, umurunda değildi, söylemek istediğini söylemiş ve gerisi Aithen'e kalmıştı. İsterse gelir, isterse gelmezdi, ancak küçük kızın üzerine gitmeye devam ederse karşısında birini bulacağı kesindi.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Aithen
Posts: 50
Joined: 15 May 2022, 22:24

10 Aug 2022, 13:02

Aithen Phemena'nın özür dilemesinin ardından ifadesiz bir şekilde arkasına dönüyor ve üstünü değiştirmeye başlıyor. Giyinirken Phemena'nın açıklamasını dinliyor ve bu kadar özgüvensiz olması sinirine dokunuyor. Ama bu sefer öfkesini kıza yansıtmak yerine gıcık olduğunu belli etmemeye çalışarak hafif bir motivasyon konuşması yapmayı planlıyor. "Bizi kaçırmış da olsanız, iyiliğimizi isteyen bir topluluk da olsanız belli bir organizasyonda belli bir rütbeye atanmışsın. Bu zaten yeterliliğini kanıtlıyor. Sırada bu rütbeye layık olup olmadığını bize kanıtlamak var. Yardımcı kaptan rütbesine atanmış biri olarak bunu yapabileceğini düşünüyorum." Öncekine göre daha yumuşak bir ses tonu kullanan Aithen dikkatini bir anda karşısına geçip konuşmaya başlayan Zen'e veriyor. Zen'in laflarını dinlerken istemsizce gülümsüyor, ama sinirden. Zen tüm sözlerini bitirdikten sonra Aithen henüz cevap bile veremeden konuyu dağıtıyor ve hayat gökkuşağı ve çiçeklerden ibaretmiş gibi bir ifade takınıyor. Bunun üstüne Aithen hızla Zen'e doğru ilerliyor, kolundan tutup kendine sertçe çeviriyor ve "Hiçbir şey hatırlamıyoruz. Nerede olduğumuzu bilmiyoruz. Aludir, Aclania falan filan deniyor. Hiçbir bilgiye sahip değilsin. Belki senin adına konuşmaya hakkım yok ama fikrimce şu durumda karşımızda küçük bir kız bile olsa körü körüne güvenmek ve kendi hayatını tehlikeye atmak bir insanın ne kadar aptal olduğunu gösterir. Şu an ölmek istemiyorum, hayatım bunun için fazla değerli. Bana karşı çıkmanı ve Vadlena ile olanları koz olarak kullanmanı saygıyla karşılıyorum Zen, etrafındaki olayları ne kadar iyi analiz ettiğini ve rahatlıkla bir lider ve rol modeli olabileceğini kanıtladın, bu çok güzel. Benden de bir daha senin adına konuştuğumu duymayacaksın. Ama ben de bir daha olayları nasıl halletmeye çalıştığımla ilgili bir eleştiri duymayacağım senden. Küçük kız diye küçümsediğin yardımcı kaptan da hislerimi anlayabilecek kadar olgun olmasa o rütbede olmazdı." diyor. Hemen ardından Zen'in omzuna sertçe ama bir yandan da arkadaşça vuruyor ve gülümseyip "Bir şeyler içmeyi ben de çok isterim." diyor alaycı bir tavırla. Zen ile olan gergin etkileşimi sonlandıktan sonra Phemena'nın yanına geçiyor ve Yofie odadan çıkmış mı diye kapıyı kontrol edip dikkatini tamamen Phemena'ya çeviriyor. "Aclania demiştin. Ve Aludir. Bu ikisini biraz daha detaylı açıklayabilir misin?" diye soruyor. Aithen bu saatten sonra ne Zen'e ne de Phemena'ya gerginliğini yansıtmak istemiyor. Sebebi ise bunu anlayamayacaklarını düşünmesi. Phemena'nın özgüvensiz olduğunu ve rahatlıkla tehdit edilebilir olduğunu bildiği için bunu tehlike altında olmaları durumunda bir koz olarak saklama konusunda kararlı fakat Zen'in 'önüme ne çıkarsa götümü vereyim' mentalitesi yüzünden tüm planlarının mahvolmasını istemediği için ona şimdilik iyi davranmak istiyor. Eğer Phemena onları bir yerlere götürecekse Aithen de onlarla birlikte gitme kararı alıyor.
Image
KÜNYE
İsim: Aithen
Cinsiyet: Kudretli Ayı
Yaş: 27
Boy: 1.82
Kilo: 78
Sınıflar: Sezici, Saldırgan, Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 3
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 1
İrade: 2
Zeka: 2

Aludir Statları
Görü: 2
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 0

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Lyure
Cinsiyet: Kadın
Boy: 1.52
Kilo: 40
Tür: Peri
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 10
Dayanıklılık: 4
Çeviklik: 3
Arun: 4
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER
Tatlı Tebessüm

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Yofie
Posts: 38
Joined: 15 May 2022, 21:37

10 Aug 2022, 22:18

Aithen yine dik başlılığı ve sivri dili ile kendini ortaya dökmüştü. Küçücük kızı öyle korkutmuştu ki Yofie bir an için kızın kendini tutamayıp hüngür hüngür ağlayacağını düşündü. Ne gerek vardı ki şimdi buna? Herif resmen paranoyağın tekiydi. Yofie olanlar karşısında bir tepki vermemiş olsa da Aithen'e doğru gözlerini devirdi ve odadan çıkmalarının ardından hızlıca üzerini giyindi. Dışarı çıktıklarında Zen'in kıza sorduğu sorular ile moral vermeye çalıştığını fark etti. Sevimli bir davranıştı. Kızcağızın modunun düştüğü her halinden belli oluyordu. Onların yardımcı kaptanı olduğu için o kadar heyecanlanmıştı ki tüm gecesini prova yaparak harcamıştı. Çömez olmalıydı. En az kendileri kadar bilgisizdi. Aithen'in daha düşünceli olmasını beklerdi, kızla empati kurabiliyor olmalıydı. Çok değil daha birkaç saat evvel kendilerini de onun durumundaydılar. Sudan çıkmış balığa dönmüşlerdi. Şimdi de farklı sayılmazlardı ya, nerede olduklarını bile bilmedikleri bir dünyanın içindeydiler.

Yardımcı kaptan olan kız bulundukları ülkenin adının Aclania olduğunu söylemişti. İçinde bulundukları bölge ise Aludir Üssü olarak biliniyordu. Kız bir Aludir'in bile buraya rahatça girip çıkamadığını ve bu yüzden güvenli olduğunu söylemişti. Aludir dediği ne oluyordu ki? Yofie, kızı daha fazla korkutmamak için zihnindeki soruyu ona sormakla sormamak arasında kalmıştı ki Zen gür bir sesle lafa girerek Aithen'e haddini bildirmişti. Sonra da ortamın gerildiğini fark ederek her zamanki sempatik kişiliğine bürünmüştü. Tersi pisti yani, dikkatli olmak lazımdı. İsterse korkunç olabiliyordu. Aithen ise tabi ki bu lafın altında kalmayarak yine paranoyak kişiliğini ortaya koymuştu. Sonrasında ise Zen'in güvenilir birisi olduğuna dair çıkarımlar yapıp yine biraz laf sokmuştu. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi arkadaşça davranarak genç kızın biraz evvel sormaya çekindiği soruyu şak diye sormuştu. Yofie kendini tutamadı. "Amma da abarttın. İçinde bulunduğumuz durumlar o kadar absürtleşti ki artık alışmış olman lazım, hala can güvenliğin için bu kadar endişeli olman komik. Ayrıca ne tatlıymış senin canın öyle. Ne o, hepi topu beş-altı saatini hatırladığın bir hayat kıymete mi bindi? Aman Aithen hazretleri, size bir şey olmasın sakın! Hayret bir şey. Şu kızcağız belli ki işe yeni başlamış ve hepimiz kadar ne yapacağını bilmiyor, hepimiz kadar tecrübesiz. Biraz birbirimize yardımcı olmaya çalışsak keşke. Bu kız bu rütbeye geldi diye bir anda dünya kadar tecrübe ve olgunluğa sahip olacak değil. Annesinin karnında mı öğreniyor yardımcı kaptanlığı? Çattık ya!" dedi soğuk ve sert bir üslupla ellerini meydan okurcasına beline koyarak. "Madem bu kadar güvenmiyorsun o halde gelme bizimle, çok da umurumuzdaydı." dedikten sonra Zen'e ve Phemena'ya döndü. "Adınıza konuştum özür dilerim, gerildim biraz." Yine öfkelenmiş ve çirkinleşmişti. Böyle davranmaktan nefret ediyordu ancak kendisini tutamıyordu bazen. Kaptan yardımcısını bu korkunç heriften korumaya karar verdi. Ayrıca tabi ki de onu takip edecekti.
Image

Karakter
KÜNYE
İsim: Yofie
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 25
Boy: 1.70
Kilo: 60
Sınıflar: Etkileyici - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0
Mevcut Para: 4000

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 3
İrade: 2
Zeka: 2

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 0
Mevcudiyet: 2

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

İblis
KÜNYE
İsim: Ashabura
Cinsiyet: Erkek
Boy: 2.0
Kilo: 150
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 6
Güç: 8
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 8
Arun: 0
Duren: 3
İrade: 2

YETENEKLER
Savaşçı Öfkesi

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

11 Aug 2022, 11:25

Kendi aranızda ufak bir tartışmaya dönen konuşmalarınızı Phemena büyük bir tedirginlikle takip ediyor. Titrek göz bebekleri, bir an için konuşmanızın arasına dalıp sizi susturmak istediğini, ancak bunu başarabilecek gücü kendinde bulamadığını açıkça gösteriyor. Göz bebeklerini takip eden titremeler kollarına da nüksederken Zenahpuryu’nun cümleleriyle bir an toparlanmaya çalışıyor Phemena. Bakışlarındaki ürkeklik hala yerini koruyor ve bu nedenle ister istemez söylenenleri ne derece algılayabildiği konusunda tereddütleriniz oluşuyor. Devam eden konuşmalarınızı da aynı tavırlarla dinleyen Phemena, ancak Yofie’nin konuşmasından sonra bir nebze kendine gelebiliyor ve titremelerine hakim olmak için önünde birleştirdiği ellerini sıkı sıkıya birbirine kenetlerken mırıltı halinde ve üzgün bir tavırla “Yetersizliğim için üzgünüm, ancak bunu telafi edeceğim.” diyor kendine güvensiz bir ses tonuyla. Hemen ardından yutkunup bakışlarını biraz sertleştirmeye çalışarak “Aklınızdakilere cevap vereceğim, lütfen beni takip edin!” diyor. Ardından da bir an yüzünüze bakıyor ve hızla arkasını dönüp ilerlemeye başlıyor. Phemena’nın içten içe onu takip edip etmediğinizi kendi kendine sorduğunu hissedebiliyorsunuz, ancak bu tavrının güçlü görünmeye çalışmak için ortaya konulduğunu da fark edebiliyorsunuz.

İçinizde farklı bir düşünce bulunmadığı için her biriniz Phemena’nın adımlarını takip ediyorsunuz. İçinde bulunduğunuz uzun bir koridorun ortasından bir ucuna doğru ilerlemeye başlıyorsunuz. Bu esnada kaliteli taş duvarların oluşturduğu koridorda, yan yana dizilmiş onlarca oda olduğunu görebiliyorsunuz. Her bir odanın kapısı kapalı dururken, oda kapılarının hemen yanında bulunan ve aydınlatma için kullanılan gaz lambalarını görüyorsunuz. Bununla birlikte, sol tarafınıza düşen bölümde ise yer yer büyük pencereler olduğunu fark ediyorsunuz. Bu pencerelerden bazıları açıkken, çoğunluğu da kapalı oluyor. Bunun dışında ortamın sessizliği ve temizliği dikkatinizi çeken bir diğer konu oluyor. Koridorun ilerlemekte olduğunuz sonunda ve başında bir merdiven bulunduğunu az çok seçebiliyorsun. Ancak bunun dışında bulunduğunuz koridorda dikkate değer başka bir şey göremiyorsunuz.

Koridorun sonundaki bir merdivene doğru ilerlemeye devam ederken sol tarafınıza düşen büyük camlardan, yüksek surların varlığını fark edebiliyorsun. Bulunduğunuz yerden yaklaşık 50 metre kadar uzakta duran surlar, sanki sağa ve sola doğru sonsuzluğa uzanır gibi duruyor. Bununla birlikte, yerden bir hayli yüksek olan surun heybeti karşısında yutkunmadan edemiyorsunuz. Dışarıya bakmaya devam ettiğinizde, surların ardındaki yeşili, ufukta varlıklarını belli eden dağların kahverengiliğini ve huzurun varlık bulmuş hali olarak görünen ormanın gösterişini görebiliyorsunuz. Ömrünüzde ilk defa karşılaşmış gibi şaşkınlık ve heyecanla baktığın tüm doğa seni selamlarken, bir anda tekrar varlığını idrak ettiğiniz yüksek surlar, Phemena’nın da belirtmiş olduğu gibi sizlerin son derece üstün güvenlikli bir bölgede olduğunuzu gösteriyor.

Koridorun sonuna kadar gelip merdivenlerden inmenizin ardından, bir başka koridorda kendinizi buluyorsunuz. Bu kez bu katta ilerlemeye başlamanızın ardından hemen koridorun başındaki odadan ve onun biraz ilerisinden gelen konuşma seslerini duyuyorsunuz. Ancak muhtemelen yalıtım nedeniyle, sadece konuşmalar yapıldığını duyuyor, ancak içerikleriyle ilgili pek bir şey duyamıyorsunuz. Phemena ise tüm bunlara aldırış etmemiş gibi görünüp ilerlemeye devam ederken, koridorun hemen hemen ortasına denk gelen bir odanın kapısının önünde duruyor ve cebinden çıkarttığı bir anahtarla kapının kilidini açarak odaya giriyor.

Perdeleri sonuna kadar çekilmiş karanlık oda içerisinde kapı eşiğinden pek bir şey görmeniz mümkün olmuyor. Ancak Phemena hızla perdeleri açmaya başladığında odaya dolan ışık odanın içini görebilmenizi sağlıyor. Odaya bir bakış attığınızda, son derece şık mobilyalarla dizayn edilmiş bir yere gelmiş olduğunuzu fark ediyorsunuz. Odanın giriş kısmına denk düşen bölümde, bir tane üçlü, bir tane ikili ve 2 tane de tekli koltuklardan oluşan kahverengi tonlarındaki şık mobilya takımını görüyorsunuz. Odanın sol tarafınıza denk gelen bölümünde ise, ahşap dikdörtgen bir masa ve etrafında bulunan sandalyeleri görüyorsunuz. Bu mobilyalar da odanın yapısına ve dizaynına uygun şıklıkta bir tasarıma sahip görünüyor. Son olarak, odaya giriş yaptığınız duvarın paralelinde boydan boya devam eden konsolu görebiliyorsun. Konsolun ahşap masanın olduğu bölümlerine denk gelen kısımlarında birçok şişe ve içinde içecekler olduğunu da ayrıca görebiliyorsunuz.

Phemena odadaki perdeleri tamamen açmasının ardından sizleri odaya davet ediyor ve “Hangi tarafta rahat edecekseniz oraya geçin lütfen. Ben de içecek bir şeyler ayarlayayım.” diyor. Bu sözlerinden sonra içeceklerin bulunduğu yere doğru ilerleyen Phemena konsolun bir dolabını açıp dört adet bardak çıkarıyor ve bu bardakları konsolun üzerine bırakıyor. Ardından içecek seçmeye yeltendiği sırada “Yukarıda sorduklarınız dışında bir şey varsa onları da belirtin lütfen.” diyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

11 Aug 2022, 23:30

Tehditvari konuşmasının ardından hızla kaptanına dönmüş olsa da, kolundan tutulup sertçe geri çekilmesiyle tekrardan Aithen’le muhattap olmak zorunda bırakılmıştı. Yüzündeki gülümsemeyi karşısındaki kişinin hiçbir kelimesinde bozmamıştı. Sakince dinledi Aithen’i. Gerçi, ettiği laflar umurunda değildi ki? Zen, gerekli olanı söylemiş, ne yapacağını belirtmiş ve kendi kabuğuna çekilmişti. Bu laflar onu kabuğundan çıkarabilecek kadar önemli sözcüklerden oluşmuyordu, zira karşısında sadece it dalaşına girmeye uğraşan birisi vardı. Genç adam, omzuna gelen vuruşun ardından biraz daha büyük bir şekilde gülümsemişti. Yüzündeki umursamazlık, sanki hiçbir kelimeyi dinlememiş, duysa bile bir kulağından girip diğerinden çıkmış hissiyatı uyandırıyordu. Yofie’nin cümlelerinin ardından baş parmağını durumu onaylarcasına havaya kaldırmış, gülümsemesi daha da büyümüştü. Aithen’e doğru “Hehehe.” Diyerek geçiştirmişti durumu. Sonrasında ise özür dileyen Yofie’ye çevirdi elini. “Yoo, sorun değil, gerilmeye gerek yok.” Gülümsemesini yüzünden eksik etmeyen Zen, kaptanına doğru döndü. Kaptanı, biraz daha sert bir tavır ortaya koymaya çalışarak kendisini takip etmelerini istemişti. Zen, ellerini cebine koyup arkasından yürümeye başlamıştı. Kaptanı, sanki arkada kimin onu takip edip etmediğini umursamıyor gibi bir tavır koymaya çalışıyor gibiydi, bu kadar konuşmanın ardından bir tepki veya sert olma çabası gibi duruyordu. Aithen’in tepkilerinden sonra bir kaptanın sert olması gerektiğini mi düşünüyordu bilinmez, ancak çözümü bu şekilde üretmişti ve Zen için önemsizdi. Çözümü bulmuş olması yeterliydi.

Kaptanlarını takip etmeye başlamışlar, o nereye adımlıyorsa adımları o tarafa doğru gidiyordu. İstemsizce dudaklarını ileriye doğru büktü, ileriye hava üfledi. Sonra aniden şaşırarak elini dudaklarına götürdü, bir ses çıkarmıştı ancak konuşma sesinden çok farklıydı. Dudaklarını tekrardan büktü, tekrardan hava üfledi, küçük çaplı bir ses çıkarmayı başarmıştı. İnce, oldukça ince bir sesti. Daha uzun çıkarabilmek için bütün gücüyle üflese de, gerisi ince sesten evrilip hava üfleme sesine dönüşüyordu. Bu küçük keşfi sırasında gözü taş duvarların oluşturduğu koridora doğru kaydı. Yan yana dizilmiş onlarca oda bulunuyordu, burada gözlerini açan tek grup olamazlardı. Her bir odanın kapısı kapalı duruyor, oda kapılarının yanında gaz lambası bulunuyordu. Sol taraflarında ise bazısı açık, bazısı kapalı pencereler bulunuyordu. Bulundukları koridorun başında ve sonunda kısmen görülebilen merdiven dışında çok dikkat edilebilecek bir şey yoktu.

Koridorun sonuna doğru ilerlediklerinde, sol taraflarında bulunan pencerelerden yüksek surları görebiliyorlardı. Bulundukları yerden yaklaşık olarak elli metre kadar uzaktaydı ve oldukça uzun duruyordu. Sanki bir sonu yokmuş gibi duran bu surlar, yerden bir hayli yüksekteydi. “Oha.” Diye kendi kendine mırıldandı genç adam, pencereye biraz daha yaklaşıp daha dikkatli baktığında surların ardındaki yeşilliği, dağların kahverenliğini görebiliyordu. Ormanın gösterişi sanki onları selamlıyor gibi duruyordu. Zen’de doğanın bu muhteşem güzelliğine karşı elini kaldırıp el sallamıştı bütün doğallığıyla. Sonrasında gözleri tekrardan surlara kaymıştı, bu surlar kaptanlarının dediği gibi güvenliği sağlıyor olmalıydı. Burayı aşabilecek bir şey olmamalıydı.

Koridorun sonuna gelmişler, merdivenlerden inmişler ve yeni bir koridora geçmişlerdi. Bu sefer ise koridorun başındaki odadan ve onun biraz ilerisinden konuşma sesleri duyulabiliyordu. Birilerinin varlığını hissetmişlerdi. Ancak konuşmaların içeriği duyulmuyor, sadece konuştukları belli oluyordu. Kaptan bunları önemsemeden ilerlemeye devam etmiş, koridorun ortasında gibi duran odanın kapısını anahtarla açmıştı. Perdeleri sonuna kadar çekilmiş, karanlık odaya hızlıca giriş yapan kaptan, ilk iş olarak perdeleri açarak odaya ışık girmesini sağlıyordu. Oda şık mobilyalarla dizayn edilmiş, giriş kısmında dört tane farklı boyutlarda koltuk bulunuyordu. Odanın sol tarafında ise bir masa ve sandalyeler bulunuyordu. Giriş kısmının tam paralelinde ise boydan boya bir konsol ve birçok şişe ve içinde içecekler bulunuyordu.

Kaptan tüm perdeleri açtıktan sonra üçlüyü odaya davet etmiş ve içecek bir şeyler ayarlayacağını söylemişti. Zen, üçlü koltuğun sağ tarafına oturduktan sonra kaptanın soru olarak başka bir şey olup olmadığını belirtmesini istediğinde, düşündü. Soracak çok fazla sorusu vardı aslında.

“Kaptan, benim soracak çok sorum var. Öncelikle, tam olarak ne için buradayız? Gözlerimizi açmadan önce gördüğümüz o garip rüya -belki de benimki garipti bilmiyorum- neydi? Bize neyi anlatıyordu? Onlarca çürümüş ceset, neden benim ismimi haykırdılar o beyaz ışığın ardından?” Çok fazla soruyu ardı ardına sormaya başladığını anladığında sustu, gülümsedi. “Kusura bakmayın çok soru sordum. Bir sorum daha var ama. Biz Yofie ile birlikte iblisler tarafından yenmeye bırakıldık, Kızıl Kafa’da yanımızdaydı. İblise kafa attıktan sonra kolumu çok feci ısırdı, o acıyı hatırlıyorum, ancak beni bir ejderha kurtardı. Benim küçük dostum kurtardı. Sanırım aynısı Yofie’ye de olmuş, olaylar benzer dedi. Bizi neden kurtardılar? O iblisler tam o anda, tam ihtiyacımız olduğunda neden oradaydı, neden bizi seçtiler? Neden benim ejderha dostum Yofie’yi değil de beni seçti? Ya da Yofie'yi kurtaran arkadaşı beni değil de Yofie'yi seçti? Bizi neden kurtarmak istediler, amaçları neydi?” Ardı ardına tekrardan soru sormaya başladığını tekrar fark ettiğinde derin bir nefes aldı. “Kusura bakmayın, dediğim gibi çok fazla sorum var, çok fazla bilinmeyen var. Her şey ayrı bir soru sormama sebep oluyor.” Dedikten sonra sözü arkadaşlarına bıraktı.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Aithen
Posts: 50
Joined: 15 May 2022, 22:24

22 Aug 2022, 12:44

Aithen her şeyden önce Yofie'nin laflarını dinliyor, kendisine dönüyor ve "Seni ve düşüncelerini kaale almam için daha çok uğraşman gerekiyor." diyor. Koridordan ilerlerken etrafı inceliyor ve mimarinin estetiği hoşuna gidiyor. Taştan duvar tasarımının oluşturduğu sıcakkanlı hissiyatı biraz da olsa kendine aşılamaya çalışıyor ve az önce yaşanan gerginliğin getirdiği o rahatsız edici hissi arkasında bırakmak için elinden geleni yapıyor. Merdivenlere doğru ilerlerken etraflarında bulunan surları inceliyor ve heyecanlanıyor. Artık kendini ait hissettiği dünyaya veya boyuta geri dönmüş olmanın verdiği huzur her ne kadar bulunduğu yeri tanımasa da garip garip yaratıkları görmeyecek olma hissi kendisini daha iyi hissetmesini sağlıyor. Yine de bu surların ardında neler olduğunu bilmediği için eğer surların içi güvenli gelmezse bir an önce çıkmanın bir yolunu bulması gerektiğini biliyor ve tetikte kalmaya devam ediyor.

Eninde sonunda bir odaya geliyorlar ve odanın tasarımını görünce daha da mutlu oluyor. Aithen farkında olmadan etrafındaki tasarımları fazla incelediği için algısını sorgulamaya başlıyor. Neden az önce hayati tehlikedeyken şimdi etrafın tasarımına odaklanıp huzurlu bir ruh haline büründü? Yoksa Yofie'nin dediklerinin kendisinde bir etkisi mi oldu? Hayır, bu mümkün değil. Bir bok beceremeyen ve o iblis ordusunun karşısında ölüp gitmiş olması gereken bir insanın ettiği laflar Aithen gibi bir genç adamın aklına giremez bile. Kendisini kanıtlaması için daha bin fırın ekmek yemesi gerekiyor. Aithen, mobilyaları incelerken Phemena'nın içecek hazırlayacağını duyuyor. Etrafa bakıyor ve tekli koltuklardan birine doğru yürümeye başlıyor. O anda aklına hala güvende olmadığı ve her şeyin olabileceği geliyor. Yapması gereken bir şey olduğunu ve bu şeyden dolayı yanındaki ikiliden tepki alacağını biliyor ama yapacak bir şey yok, kendini korumak zorunda. Phemena'ya doğru ilerliyor ve konsolun arkasına geçip "Dur." diye sesleniyor. "İçeceğimi ben seçmek istiyorum." Rafta nasıl içecekler olduğunu teker teker incelemeye başlıyor.
Image
KÜNYE
İsim: Aithen
Cinsiyet: Kudretli Ayı
Yaş: 27
Boy: 1.82
Kilo: 78
Sınıflar: Sezici, Saldırgan, Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 3
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 1
İrade: 2
Zeka: 2

Aludir Statları
Görü: 2
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 0

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Lyure
Cinsiyet: Kadın
Boy: 1.52
Kilo: 40
Tür: Peri
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 10
Dayanıklılık: 4
Çeviklik: 3
Arun: 4
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER
Tatlı Tebessüm

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

22 Aug 2022, 15:45

Odaya girmenizin ardından her biriniz oturacağınız koltuklara yöneliyorsunuz. Phemena ise sizler için aldığı bardakları bir tepsiye koymaya yelteniyor. Tam bu esnada, Aithen’in tepkisi üzerine Phemena elinde tuttuğu bir bardağı düşürüyor ve bardak ilk önce tepsiye çarpıp yere düşüyor. Bir anda dört parçaya bölünen bardağa büyük bir şok ve tedirginlikle bakan Phemena, beceriksiz görünümünü tescilleyen bir hal düşmüş olmakta duyduğu utançla kızarmaya başlıyor. Hemen yerdeki bardak kırıklarını almaya başlayan Phemena, Aithen’e hitaben ürkek bir şekilde “Tabii ki.” demekle yetiniyor. Hemen ardından ise Zenahpuryu ve Yofie’ye bakarak “Hemen hallediyorum, lütfen rahatsız olmayın.” diyerek yerdeki kırık camları alıp odanın uç tarafındaki bir yere koyuyor.

Phemena cam kırıklarını hallettikten sonra Aithen’in yanına geliyor. Bu esnada Aithen her ne kadar içmek istediği şeye kendi karar vermek arzusunda olsa da, şişelerin içindekilere dair pek bir bilgisi ve anısı olmaması nedeniyle, sadece birbirine benzer nitelikte olan şişeleri incelemekle yetiniyor. Bu esnada Phemena çekingen bir şekilde şişeleri tek tek göstererek “Bu şarap, alkollü bir içecek. Bu da bira… O da alkollü. Burada bal ve suyla yapılmış bir içki var, nasıl yapılıyor bilmiyor. Birkaç meyve şarabı… Sanırım elma ve nar… Diğerleri ise normal meyve suları. Portakal, üzüm, elma ve nar. Buradaki de su.” diyerek her bir şişenin içindekini tanıtıyor. Hemen ardından ise Zenahpuryu ve Yofie’ye dönen Phemena “Siz ne alırdınız?” diye soruyor.

Herkesin içecek bir şeyler almasının ardından, Phemena da sizlerin yerleştiği yere gelip uygun bir yere oturuyor. Üzerindeki tedirginlik halinin tam olarak geçmediği belli olan Phemena derin derin birkaç nefes alıyor ve ardından “Yukarıdaki sorularınızdan başlayalım.” dedikten sonra kaçamak bir şekilde Aithen’e bakarak “Eğer uygunsa.” diyor. İçinizde herhangi bir karşıt görüş olmaması üzerine Phemena “Öncelikle, yaşadığımız ülke Aclania’dır. Yani sizler Aludir olmadan önce de bu ülkede yaşayan kişilerdiniz. Ülkemiz, aynı zamanda tarihin başladığı ülke olarak da bilinir. Yani içinde bulunduğumuz zaman diliminde, ülke olarak oldukça önemli bir yerimiz olduğunu söyleyebilirim.” diyor. Phemena çalıştığı bilgileri aktarır gibi konuşmaya başlayarak hepinize göz atarken “Aludir ise, sizin ve benim de içinde bulunduğumuz sınıfa verilen genel addır. Bir iblisle bağ kurabilmiş ve onu kontrol altına almayı başarmış kişiler Aludir olarak adlandırılır. Genel olarak Aludirlerin vazifesi, iblislerle mücadele etmektir. Bu yüzden ülke içinde Aludirlere asker kişi gözüyle bakılır. Ancak etkimiz, herhangi bir askerin çok üstündedir. Halk nezdinde sıradan bir askerden daha fazlasıyızdır. Çünkü doğrudan hükümdarımızın altında yer alan bir yapılanmamız mevcuttur ve bu yüzden her bir Aludir hükümdara bağlıdır. Elbette kendi içimizde de bir yapılanmamız mevcut… Onu da şöyle izah edeyim.” diyor. Buraya kadar yaptığı konuşmasından sonra hafifçe soluklanan ve kendi aldığı portakal suyundan bir yudum alan Phemena dudaklarını ıslattıktan sonra “Aludirler için en üstte hükümdarımız bulunur ve altında da komuta kademesi yer alır. Komuta kademesinin altında ise Aludirler iki kola ayrılır. Bunlardan ilki doğrudan komuta kademesine bağlı bölüklerdir. Benim de ait olduğum bölük gibi, birçok farklı işlevde ve nitelikte bölükler bulunur. Diğer kol ise, Aludirlerin bağlı bulunduğu çeşitli organizasyonlardır. Organizasyonlar da esasen komuta kademesine bağlıdır, ancak işlevleri bölüklerden farklıdır. Aludirler yoğunluklu olarak bu organizasyonlarda yer alır. Her bir organizasyonun kendi nitelikleri ve amaçları mevcuttur. Dolayısıyla organizasyonlar, ancak kendi kriterlerine uygun düşen Aludirleri bünyelerine katmaya çalışırlar. Zaten buradaki temel eğitimlerinizi bitirdikten sonra, muhtemelen organizasyonlardan teklif alacaksınızdır.” diyor.

Phemena tekrar elindeki bardaktan bir yudum almak için hareketlenirken, bir yandan da sizlere bakarak anlattıklarına ilişkin tepkilerinizi ölçüyor. Bakışları Aithen ile karşılaştığında ise Phemena hızla içeceğinden bir yudum alıyor ve “Aludirlerin var olma sebebi, insan diyarına yönelen tehditleri engellemekten ibarettir. Yani bizim esas amacımız, normal askerlerden farklı olarak iblislerle mücadele etmektir. Ancak iblislere insan doğasıyla zarar vermemiz mümkün olmadığından, başkaca iblislere ihtiyaç duymaktayız. Bu sebeple de, sizler iblislerle bağ kurmuş durumdasınız.” diyor. Bu konuyla ilgili anlatımlarının sonuna geldiğini bakışlarıyla dile getiren Phemena “Diğer konuya geçeceğim, varsa sonra sorularınız sorabilirsiniz.” diyor. Ancak hemen ardından tekrar Aithen’e kaçamak bir bakış atarak “Sizler için de uygunsa.” diyor çekinerek.

Phemena sözlerine herhangi bir tepki gelmesini beklemeksizin, sanki kafasındaki cümleleri bir an önce kurmak ister gibi lafa giriyor ve “Zen’in sorduklarına gelirsek… Burada bulunma nedeniniz, Aludir eğitiminizin temellerini almakta ibaret. Buradaki eğitiminizi tamamlamanızın ardından, dilediğiniz gibi yaşamaya başlayabilirsiniz. Tabi bir Aludir olduğunuzu bilerek ve Aclania kurallarına uyarak.” diyor. Hemen ardından ise bakışlarını Zenahpuryu’ya sabitliyor ve “Bahsettiğin rüya veya her ne ise onunla ilgili bir bilgim yok. İsmini haykıran kimlerdi, neydi bilemiyorum. Zaten içinden geçtiğiniz süreçle ilgili tüm detaylarıyla çözümlenmiş bir bilgi dağarcığımızda bulunmuyor açıkçası. Sadece bu zamana kadar yapılan gözlemlere dayanabiliyoruz. Dolayısıyla, ismin beyaz ışığın ardından haykırılmış olabilir, karanlıktan fısıldanmış olabilir veya gökten duyulmuş olabilir… Bunlar ve benzerleri yaşanmış türden hadiseler olsa bile, insani mantığımız çerçevesinde yeterli bir açıklamamız henüz bulunmuyor.” diyor. Bu konuşmasının hemen ardından ise sanki bu bilgi eksikliği kendisinden kaynaklanıyor gibi çekingen bir tavra bürünen Phemena “En azından bunun üzerinde çalışan önemli kişiler var.” diyor, hatasını örtbas etmeye çalışan bir çocuk gibi.

Sözlerinden sonra bir kez daha bardağından yudumunu alan Phemena “İblislerin neden sizi seçtiği konusunda ise net bir şey söylemek mümkün değil. Bu konuda yapılan çalışmalarda aldığımız yanıtların çoğunluğu içgüdüden ibaretti. Yani usta Aludirler, iblislerinin bu şekilde cevap verdiklerini söylediler. Ancak elbette bu bir genellemeden ibaret ve sanırım bu sorunun cevabını verebilecek kişi ben değilim, bizzat iblisleriniz.” diyor. Hemen ardından ise bir kez daha utangaç bir tavra bürünen Phemena “Cevaplarım ne kadar tatmin ediciydi, bilemiyorum. Ancak başka sormak istediğiniz şeyler varsa onları da sorun lütfen. Ardından, burada bulunmamızın esas sebebine geçmek isterim.” diyor. Fakat bu sözünden sonra bir kez daha Aithen ile göz göze gelen Phemena başını hafifçe öne doğru getirerek “Yani uygunsa.” diyerek konuşmasını sonlandırıyor.
Off Topic
Yofie birinci bildirilmemiş pasiflik uyarısını almıştır.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Yofie
Posts: 38
Joined: 15 May 2022, 21:37

29 Aug 2022, 02:05

Aithen yine yapacağını yaparak kızı ürkütmüş ve elindeki bardağı düşürerek kırmasına sebep olmuştu. Yofie, siyah saçlı adama doğru gözlerini devirirken mahcup olmuş kızın yanına doğru yaklaşarak cam kırıklarını toplamasına yardım etti. "Olur böyle şeyler, canını sıkma. Dikkat et elini kesme." Cam kırıklarını elini kesmemeye dikkat ederek özenle topladıktan sonra Phemena tek tek şişelerdeki içecekleri tanıtmış ve ne istediklerini sormuştu. Yofie alkollü bir şey içmek istemediğine karar vererek meyve sularının olduğu bölmeye geçti. Tatlarının nasıl olduğuna dair pek fikri olmadığından üzüm suyunun olduğu şişeyi eline alarak bardağına doldurdu. Ardından odadaki koltuklardan birine geçerek birkaç yudum aldı. Hafif ekşi ama aynı zamanda şekerli bir içecekti. Fena değildi.

Phemena onların sorularına tek tek yanıt verirken başını sallayarak onu dinledi. Yaşadıkları ülkenin adını dahi bilmemek ve bunu küçücük bir kızdan öğreniyor olmak garip bir histi. Ülkelerinin tarihi öneminden bahsettikten sonra Aludir kavramının ne olduğunu açıklamıştı. Bir anda aldığı bilgi yüklenmesi Yofie'ye fazla gelmişti. Tüm bunları sindirmesi ve anlamlandırması için zamana ihtiyacı vardı. Zira tüm bu rütbeler, iblis savaşı, askerlik, hükümdar, birimler kafa karıştırıcı kavramlardı. Anladığı tek şey, burada bir eğitime tabi tutulacaklarıydı. Eğitimin ardından ise yatkın oldukları alana doğru yönlendirilecek ve bir birime atanacaklardı. Yofie sanıyordu ki o saatten sonra ülkeye hizmet eden çalışanlar haline geleceklerdi. Tüm bu yaşadığı macera, iblisle mücadele edip bağ kurması bir ülkede para kazanıp kendini geçindirmesi için miydi yani? Acı gerçeklik fazlasıyla sıkıcı gelmişti ona. Kaderinde daha büyük bir şeyin ona beklediğini düşünmüştü. Canı sıkılmış bir şekilde içeceğinden birkaç yudum aldı.

Var olma sebebini öğrenmek ise canını daha çok sıkmıştı. Diğer iblisleri insanlardan uzak tutmak için mi bir iblisle birleşmişti? Gerçeğin böyle olduğunu bilse Ashabura'ya arkasını dönüp koşa koşa gitmesini söylerdi. O zavallı iblis onun emri altına girip insanları iblislerden korumak adına diğer iblislerle savaşmak üzerine mesai harcayacak karakterde değildi. Onu bu şekilde hayal edemiyordu. Asaletine aykırıydı bir defa. Hüzünle iç çekti. Bu düşüncelerini dile getirmeli miydi emin değildi. Phemena anlatacaklarını bitirince onlara başka soruları olup olmadığını sormuştu. Yofie genç kızı ürkütmekten çekinerek söz aldı. "İblisler neden insanlara saldırıyorlar? Durup dururken tehdit oluşturuyor olamazlar herhalde, istedikleri bir şey olmalı." dedi sorusuna kendi kendine yorum getirerek. Hükümdarın kim ve nasıl birisi olduğunu da merak etmişti ancak bu soruya alacağı cevabı, o şahısla tanışacağı güne bırakmaya karar verdi.
Image

Karakter
KÜNYE
İsim: Yofie
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 25
Boy: 1.70
Kilo: 60
Sınıflar: Etkileyici - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0
Mevcut Para: 4000

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 3
İrade: 2
Zeka: 2

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 0
Mevcudiyet: 2

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

İblis
KÜNYE
İsim: Ashabura
Cinsiyet: Erkek
Boy: 2.0
Kilo: 150
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 6
Güç: 8
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 8
Arun: 0
Duren: 3
İrade: 2

YETENEKLER
Savaşçı Öfkesi

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

31 Aug 2022, 14:02

Off Topic
Zenahpuryu birinci bildirilmemiş pasiflik uyarısını almıştır.

Aithen birinci bildirilmiş pasiflik uyarısını almıştır.

Konunun ilerlemesi açısından diğer iki oyuncunun da RP'sine ihtiyaç duyulduğundan, iki oyuncu da RP yazdıktan sonra konuya devam edilecektir.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Aithen
Posts: 50
Joined: 15 May 2022, 22:24

01 Sep 2022, 18:32

Aithen'in toplum içinde yaşadığı en büyük problem nedir, biliyor musunuz? Çarpık bir mizah anlayışına sahip olması.

Phemena'nın Aithen'in birden atlamasıyla korkup bardağı düşürmesiyle Aithen ne yazık ki dışarıdan tepki çekebilecek bir davranış da olsa istemsizce gülüyor. Gülüşünü bastırmaya çalışırken Phemena'ya yardım etmek için harekete geçiyor ama Phemena kendi başına halledeceğini söylediği için izlemekle, bir yandan da diğer ikisine bakıp tepkilerini incelemekle kalıyor. Phemena ortalığı topladıktan sonra teker teker kendisine içecekleri sıralıyor. Sahi, genç adam neden neyin ne olduğunu hatırlayabileceğini düşündü ki? Birkaç saniyeliğine düşündükten sonra "Üzüm suyu alayım ben." diyor ve meyve suyunu kapıp yerine geçiyor. Diğerleri de içeceklerini aldıktan sonra Phemena sorulara cevap vermeye başlayacağını belirtip Aithen'i şaşırtmayacak bir tavır ile kendisinden onay istediğini belli eden bir cümle kuruyor. Aithen diğerlerinin dikine daha fazla gitmemek adına "Kaptan sensin." diyor ve Phemena'nın cevaplarını dinlemeye koyuluyor.

Aludir sistemiyle ilgili açıklamaları dinlerken kafasındaki soru işaretlerinin arttığını hissediyor. Madem böyle önemli bir mevkiye sahipler, neden geçmişi hatırlamıyorlar? Kendisi de Lyure ile yaşadıklarını düşünüyor ve Phemena'nın anlattığı Aludir sistemine oturttuğu zaman bunun bir parçası olduğunu anlamış oluyor. Zaten hemen sonrasında bağ kurma muhabbeti açıldığı için Aithen'in kafasında olayın temeli oturmuş oluyor. Phemena'nın uyarısı ile birlikte aklında birkaç soru biriktiriyor ve konuşmanın sonuna saklıyor. Tekrardan kendisine onay cümlesi yöneltildiğinde ise gülümsüyor ve başını sallıyor.

Zen'in sorularının cevabını dinliyor ve tüm bilgileri edindikten sonra konuşma devam ederken düşüncelere dalıyor. Belki de akla gelen ilk soru 'neden' sorusu. Sahi, neden Aludir oldular? Hatta neden ve nasıl? Kendisine soru sorabileceği bir platform oluşturulduğu anda kafasında sorularını önem sırasına koyuyor ve hazır ediyor. Yofie sorusunu sorduktan sonra Aithen söze giriyor. "Her şeyden önce şunu sormak istiyorum. Aludir olmaya biz mi karar verdik yoksa zorladınız mı?" Önemli bir soru olduğu için diğer sorulara geçmeden Phemena'ya cevap vermesi için biraz süre tanımak istiyor. Cevabını aldıktan sonra diğer soruları ard arda sormaya karar veriyor. "Ailelerimiz yaşıyor mu? Onlar da Aclania'dalar mı? Onları hatırlamadığımızı biliyorum, bizimle karşılaşmaları yasak mı? Bu hafıza kaybı prensip olarak yapılan bir şey mi yoksa ne olursa olsun başka yolu olmadığı için gerçekleşen doğal bir hadise mi? Çünkü birincisi ise bu sistemin çok çarpık olduğunu gösterir. Aklıma gelen bir başka soru da iblislerle ilgili. Bizim insan olarak onlara zarar veremediğimizi, bu yüzden başka iblislere ihtiyacımız olduğunu söyledin. Kendim için konuşuyorum, karşılaştığım iblis bana fiziksel hiçbir zarar verememişti. Bu onların da biz insanken bize zarar veremeyeceği anlamına mı geliyor? Ve öyleyse insan diyarına ne gibi bir zararları dokunabilir?" Muhtemelen zaten fazla soru sormuştu ama her biri kritik sorulardı. Dikkatle cevabını beklemeye ve bir yandan da Zen bir soru soracak mı sormayacak mı diye merak ettiği için onu gözlemeye başlıyor.
Image
KÜNYE
İsim: Aithen
Cinsiyet: Kudretli Ayı
Yaş: 27
Boy: 1.82
Kilo: 78
Sınıflar: Sezici, Saldırgan, Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 3
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 1
İrade: 2
Zeka: 2

Aludir Statları
Görü: 2
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 0

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Lyure
Cinsiyet: Kadın
Boy: 1.52
Kilo: 40
Tür: Peri
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 10
Dayanıklılık: 4
Çeviklik: 3
Arun: 4
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER
Tatlı Tebessüm

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Locked

Return to “Aludir Üssü”