Shy'ın varlığını ve sözlerini hem zihnimde hem ruhumun derinliklerinde hissetmek, inanılmaz bir güven veriyordu. Tam olarak göremesem bile onun da gücünü vermek için tüm uğraşlarını verdiğini hissetmek ve bakışlarındaki ciddiyeti görmek, domuzdan büyük parçayı alacağıma dair inançlarımı daha da fazla arttırmıştı. Kendimi hem fiziksel gücüme, hem de Shy'ın gücüne teslim etmiş ve elimi domuzun bacağına atmıştım. Gaimus'tan gelecek komutu beklediğim sırada, nerdeyse kendi dişlerini kıracak kadar kendini sıkan bu adamın gözlerine baktığımda, kazanmayı onun da arzuladığını görebiliyordum. Gaimus, üçten geriye saydıktan sonra tüm gücümle domuzun bacağını çekmeye hazırlanmıştım ki, boşta olan yumruğunu suratımın dibinde görmek beni tamamen afallatmıştı. İddia olayı bana yumruk atabilmek ve intikam alabilmek için bir oyunmuş gibi dursa da, bunu düşünebilecek vaktim yoktu. Yumruktan kaçamamış, suratımın ortasına yemiştim. Burnumdan gelen bir kırık sesi, dudaklarımda hissettiğim yanma, sanki suratım şuradaki yol gibi dümdüz edilmişti. Beynim, bir oyuncak gibi oradan oraya sekiyordu kafatasımın içinde. Neredeyse bu domuzu öldürecek sertlikte gelen bu yumruğun acısı hiç gitmeyecek gibi dururken, birkaç metreyi uçarak geçmiş ve sırt üstü yere düşmüştüm. Kendimi toparlamaya çalışsam da, bunu becerebilecek gibi durmuyordum.
Sırt üstü bir şekilde, kalabalığın heyecanlı ve meraklı sessizliği içerisinde Gaimus'un vahşi gülüşleri kulağıma erişiyordu. Dünya hala dönmeye devam ederken, beynimin yerinde durmasını bekliyordum. Sanki, oradan oraya çarpması durursa kendime gelebilecekmişim gibi hissediyordum. Birkaç saniye boyunca kendi kendime düzelmeye çalışsam da henüz çok başarılı olmuş gibi durmuyordum. Gaimus, kükreyerek koca domuzun kendisinde kaldığını, büyük parçanın elinde olduğunu söylüyordu. Onun söylemiyle iddiayı kazanmıştı, haksız da değildi. "Bunu beklemiyordum işte." Diye geçirdim içimden. Kalan son gücümle, kendimi zorlamak için bedenimi tüm potansiyeliyle kullanmaya çalıştım. Önce yüzüstü döneceğim, ardından ellerimi yere koyup destek alacak ve ayağa kalkacağım. Ayakta dengemin gelmesi için bir süre bekledikten sonra, ağzımdaki kanı sileceğim. Keskin ve ciddi gözlerle Gaimus'un gözlerine bakacağım. Beni öldürmeden veya bayıltmadan buradan göndermesine imkan yoktu. Bunu kendisi de öğrenecekti. Ya beni kabullenecek, ya da beni etkisiz hale getirecekti.
"Biv daha yabalım."
Diyeceğim tüm ciddiyetimle. O domuzdan büyük parçayı alacağım.
Sırt üstü bir şekilde, kalabalığın heyecanlı ve meraklı sessizliği içerisinde Gaimus'un vahşi gülüşleri kulağıma erişiyordu. Dünya hala dönmeye devam ederken, beynimin yerinde durmasını bekliyordum. Sanki, oradan oraya çarpması durursa kendime gelebilecekmişim gibi hissediyordum. Birkaç saniye boyunca kendi kendime düzelmeye çalışsam da henüz çok başarılı olmuş gibi durmuyordum. Gaimus, kükreyerek koca domuzun kendisinde kaldığını, büyük parçanın elinde olduğunu söylüyordu. Onun söylemiyle iddiayı kazanmıştı, haksız da değildi. "Bunu beklemiyordum işte." Diye geçirdim içimden. Kalan son gücümle, kendimi zorlamak için bedenimi tüm potansiyeliyle kullanmaya çalıştım. Önce yüzüstü döneceğim, ardından ellerimi yere koyup destek alacak ve ayağa kalkacağım. Ayakta dengemin gelmesi için bir süre bekledikten sonra, ağzımdaki kanı sileceğim. Keskin ve ciddi gözlerle Gaimus'un gözlerine bakacağım. Beni öldürmeden veya bayıltmadan buradan göndermesine imkan yoktu. Bunu kendisi de öğrenecekti. Ya beni kabullenecek, ya da beni etkisiz hale getirecekti.
"Biv daha yabalım."
Diyeceğim tüm ciddiyetimle. O domuzdan büyük parçayı alacağım.


