Uyanışından sonra…
Eletha’nın ihanetinden önce…
Eletha’nın ihanetinden önce…
Zenahpuryu ve Yofie ile birlikte odanıza geri dönmenizin ardından geçen 6 gün sizin normal hayata alışmanızı sağlıyor. Bu süre zarfında iblislerden ziyade gündelik hayata ilişkin bilgiler alıyor ve normal bir yaşama dönmeye hazır hale geliyorsunuz. Bunu sağlayan ise, odanızdan çıkıp üste gezmenize izin verilen alanlarda karşılaştığınız kişiler ve size yemek servisi yapan insanlar oluyor. Rütbe olarak önemli noktalarda olmayan bu kişiler size son derece saygılı ve nazik davranıyor. Bununla birlikte kafanızda yaşama dair sorulara da yanıt bulabiliyorsunuz. Ancak konunun iblislere ve buna bağlı diğer konulara geldiğinde, konuştuğunuz kişiler kibarca bu konularda sizlere bilgi veremeyeceklerini, kendilerinin de sınırlı bilgileri olduğunu ve söyleyeceklerinin bildiklerinizden çok da farklı olmadığını iletiyor. Bu nedenle, kendinizi daha çok normal yaşama dair geliştiriyor ve bu konudaki bilgilerle dış dünyaya kendinizi hazır hale getiriyorsunuz.
Altıncı günün sonunda odanıza gelen bir görevli, yarın için üsten ayrılacağınız bilgisini size iletiyor. Bununla birlikte, senin ve Yofie için 2 organizasyonun, Zenahpuryu için ise 3 organizasyonun görüşme talebinde bulunduğunu, ancak bölüklerden herhangi bir şekilde talep gelmediğini iletiyor. Aklınıza ister istemez bölüklerden neden talep gelmediği sorusu yankılandığında ise, görevli kişi genellikle bölüklere doğrudan alım yapmadıklarını ve bir süre organizasyonda zaman geçirmiş kişilerin daha rahat bir şekilde bölüklere dahil olabildiğini, bu yüzden böyle bir amacınız olması halinde aceleci ve karamsar olmamanızı size bildiriyor. Akabinde sizler için iyi dileklerini ileterek odanızdan ayrılıyor.
Bu, belki de birlikte geçireceğiniz son geceniz oluyor. Bu ana kadar bir şekilde birbirinize yoldaşlık yapmış ve kaderinizi bölüşmüş hissediyorsunuz. Ayrıca bu, gerçek anlamda yeni hayatınıza başlamanız için geçireceğiniz son gece de oluyor. Her ne kadar zihninizde halen daha bilinmezlikler bulunsa bile, bundan sonraki hayatınızda tüm bu gizemlerin de çözüleceğini düşünüyorsunuz.
Zenahpuryu’nun kurduğun cümlelere, bugüne kadar ondan ve Yofie’den gelen tepkilerin benzerleriyle karşılık vermekle yetiniyorsun sadece. Ancak ne olursa olsun, sırayla hepiniz uykuya dalıyorsunuz. Gecenin karanlığını gündüzün ışığına teslim ettiği vakitlerde, kapınızın çalınmasıyla birlikte gözleriniz açılıyor. Her biriniz uyandığınız anda kapının neden çaldığını ve bundan sonraki sürecin başlangıcını aşağı yukarı tahmin edebiliyorsunuz. Yatağınızdan doğrulmanızın ardından içinizden biri kapıyı açıyor ve karşısında, sizinle en son konuşan görevliyi görüyor. Sabahın erken saatleri olmasına rağmen yüzünden uykuya veya uyanamamışlığa dair hiçbir emare bulunmayan adam güleryüzlü bir şekilde önce kapıyı açan kişiyi, daha sonra da diğerlerini selamlıyor. Bu selamının ardından ise hazırlanmanızı ve organizasyonlardan gelen kişileri mülakat amacıyla sizleri beklediğini iletiyor. Ardından da bir adım geri çıkarak sizi odanın içinde rahat bırakıyor.
Odanın içinde hazırlıklarınızı tamamlamanınız ardından odadan dışarıya çıkıyorsunuz. Belki de bir daha hiç dönmeyeceğiniz bu odaya son bir bakış atarak bu ana kadar yaşadıklarınızı bir kez daha anılarınızda canlandırıyorsunuz. Kapının kapanmasıyla birlikte ise, yeni hayatınızda yeni bir bölümün başlayacağını daha iyi idrak edebiliyorsunuz. Görevliyle birlikte koridoru geçip aşağı kata iniyor ve bu katın koridorundaki odaların önünden geçmeye başlıyorsunuz. Üsse hakim olan sessizlik, esasen alıştığınız bir durum olsa bile, istemsizce kapıldığınız heyecan ve merak duygusuna engel olmakta güçlük çekiyorsunuz. Görevli, bir kapının önünde durduğu anda bakışlarını sana çeviriyor ve odanın içinde mülakata gireceğini söylüyor. Hemen ardından ise, bir yandaki odada Yiofie'nin, diğer yandaki odada ise Zenahpuryu’nun beklendiğini sözlerine ekliyor. Görevlinin kapıların kilidini açmak için bir girişimde bulunmaması, kapıların zaten açık olduğunu size gösteriyor. Bu aşamadan sonra görevli size sevecen bir şekilde iyi şanslar dilerken, artık şansa mı inanmanız gerektiğini yoksa kadere mi kendinizi bırakacağınızı düşünmeye başlıyorsunuz. Her biriniz size gösterilen odanın kapısına geçerken, birbirinize son sözlerinizi iletebileceğiniz küçük bir anı yakalayabiliyorsunuz.
Zenahpuryu, bal şarabı teklifi ve iyi niyetlerine ilişkin dileklerinin ardından kendisi için belirlenen odaya girmesinin ardından odaya girmek için hareketlenmeye geçiyorsun. Ancak bir anda görevli ile göz göze geldiğinde, adeta görevlinin senin odaya girmeni istemediğini hissedebiliyorsun. Zenahpuryu’nun kapıyı tam olarak kapatmasının ardından ise görevli “Sizleri bekleyen kişiler konusunda herhangi bir sorun yaşanmaması adına bu şekilde söylemek durumunda kaldım.” diyor. Görevlinin bu sözleri bir an ne yapacağınız ve ne hissedeceğiniz konusunda seni ve bakışlarından anladığın kadarıyla Yofie’yi de tereddütte bırakırken, bir başka görevlinin yanınıza gelmesi olayların şeklinin değişmeye başladığını sana gösteriyor.
Günümüz…
Bakışlarını diktiğin tavandan almakta oldukça zorlandığın anlarda, tek yapabildiğin yorgun bedenini bir süre dinlendirmek oluyor. Ne var ki, geçirdiğin acı dolu günlerin ardından bunu yapabilmek sandığın kadar kolay olmuyor. Birkaç saattir yatağında yatıyor olmana rağmen, halen daha kemiklerinin sızlamayı sürdürmesi ve kaslarının gerilmesi geçmiyor. Öyle ki, ansızın baldırına giren birkaç kramp seni yatağından kaldıracak kadar acı bile veriyor. Bu ritimde geçirdiğin onca güne rağmen hala daha hayatta olabilmenin ise mucizevi bir şey olduğunu düşünmeden edemiyorsun. Aynı zamanda, önünde durduğun kapıdan girmen halinde, senin de tıpkı onlar gibi olabileceğini düşünüyorsun. Eletha, ihanet, çaresizlik ve iblisler… Tüm bunlar senin için hemen hemen soyut kavramlar gibi görünse bile, dahil olmadığın ama hakkında tüm bilgilere sahip olduğu konular içerisinde içini en çok yakan, O’nun acı kaybı oluyor…
Önünde durduğun kapıdan ayrılıp, kapısına geldiğin ihtiyar…
Huysuz, çatık kaşlı ve aksi görünümünün altında yatan koca bir derya barındıran ihtiyar…
Uyanışından sonra…
Eletha’nın ihanetinden önce…
Eletha’nın ihanetinden önce…
Gelen görevlinin bakışlarını daha çok Yofie’ye yoğunlaştırması, esasen ikinizin yollarının burada ayrılacağının açık bir göstergesi haline geliyor. Nitekim sizinle konuşan görevli hafif mahcup bir ifadeyle “Güvenlik ve gizlilik için bazen bu şekilde davranmamız gerekiyor. Umarım bunu anlayışla karşılarsınız.” diyor. Ancak hemen ardından, henüz daha sizin lafa girmenize imkan tanımayan görevli “Yofie Hanım, lütfen siz arkadaşımı takip edin. Sizinle görüşmek isteyen özel biri var.” diyor. Yeni gelen görevli hafifçe başıyla selam verip geldiği yöne doğru ilerlemeye başladığı sırada, görevli “Aithen Bey, siz de lütfen beni takip edin. Sizinle de görüşmek isteyen özel biri var.” diyerek durumu bir nebze de olsa açığa çıkartıyor.
Görevlinin yanına geçip Aludir Üssü’nün koridorlarını bir kez daha arşınlamaya başlıyorsunuz. Ancak koridorları geçip merdivenlere doğru yönelmeye başlamanızla birlikte, gideceğiniz yolu da aşağı yukarı kestirmeye başlıyorsun. Doğrudan sanki Phemena’nın size tanıttığı Serbest Bölge’ye doğru yaptığınız ilerleme, nihayetinde buraya gelmenizle son buluyor. Bu ana kadar seninle konuşmayan ve neredeyse sen yokmuşsun gibi davranan görevli sana döndüğünde “Burada bekleniyorsunuz. Daha fazla bilgi veremediğim için üzgünüm.” diyor samimi bir şekilde. Hemen ardından ise başıyla verdiği bir selamın ardından yanından ayrılıyor ve o gizemli kapıyla baş başa kalıyorsunuz. Aldığın birkaç derin nefesin ardından ise, kapıyı yavaşça aralamaya başlıyorsun.
Günümüz…
Bir kramp anıyla daha ayağa fırladığın anda, vücudundan akan terlerin yatağını çoktan sırılsıklam etmiş olduğunu fark ediyorsun. Su içinde kalmış saçlarınla birlikte, tam da güz mevsimine girildiği bu günlerde hasta olabilmek için elinden geleni yapmış olmak, şu ana kadar ki en anlamsız başarılarından biri oluyor. Sol baldırına giren krampı engellemek için, sol ayağının üzerinde birkaç kez sekmenin ardından, kramptan sonra kalan acının hafifliği ile birlikte tekrar kendini yatağa bırakıyorsun. Şu geçirdiğin günlerde, vücudunun bu kadar kısa sürede gelişmiş olmasına şaşırmakla birlikte, bunun gerekliliğine de anlam vermekte zorlanıyorsun. Bakışların bir kez daha tavana çarptığı anda, kaç gündür bu odaya gelip gittiğini hatırlamaya çalışıyorsun. Her akşam ve yemek yediğin üç öğün için odaya geldiğini bilebilsen bile, tam anlamıyla kaç gündür burada olduğunu hesap etmek senin için pek de kolay olmuyor. Zaten birkaç saniye içinde hayatının en önemsiz bilgilerinden biri olan bu hesaplamayı yapmaktan da vazgeçiyorsun. Ancak bu vazgeçiş, ilginç bir şekilde tekrar düşüncelerinin ihtiyara dönmesine neden oluyor. Bir anda onun sözleri, sanki hemen yanıbaşındaymış gibi kulaklarında çınlamaya başlıyor.
“Onca gereksiz davranışın içinde, kendine her zaman daha gereksiz bir davranış bulabilmen mucizevi bir şey.”
Uyanışından sonra…
Eletha’nın ihanetinden önce…
Eletha’nın ihanetinden önce…
Odanın kapısının kilitli olduğu ve Phemena’nın sözleri aklından geçip gittiği sırada, odanın kapısının hafifçe aralanmasıyla birlikte içeride karşılaşacağın 11 gizemli adam dışında başkaca birilerinin daha olduğunu anlayabiliyorsun. Aldığın birkaç nefesle birlikte hafifçe aralanan kapıdan içeriye girmenin ardından, karşında 11 gizemli adamı görüyorsun. Bakışların, karanlık odanın içerisinde başkaca bir yüz arasa da, karşındaki 11 kişi dışında odada kimsenin olmadığını görebiliyorsun. Odada adeta istenmeyen bir misafir gibi hissetmeye başladığında, vücudunun gerilmeye başladığını hissedebiliyorsun. Bununla birlikte 11 kişinin hareketsiz bir şekilde sana doğru duruyor oluşu, anlamsız bir vücut bulunmuşluğu dile getirir gibi görünüyor. Bu haliyle, değil dakikalarca yıllarca bile bu şekilde durabileceğinizi düşünerek bir şeyler yapman gerektiğini fark ediyorsun. Kafanda dolanan birkaç düşüncenin arasında en makul olanı ise, Phemena’nın size söylediği sözler oluyor. Serbest Bölge’ye girmek için Phemena’nın bahsettiği buyruklar aklında geçip giderken, durumuna uygun olanın beşinci buyruk olduğunu anımsıyor ve bunları sözlere dökmeyi düşünüyorsun. Ne var ki, sanki tam bu anda tıpkı kapının kendiliğinden açılması gibi, tam önünde iblis diyarına açılan bir kapı oluşmaya başlıyor. 11 kişinin hareketsizliği, bu kapıyı oluşturanın bir başkası olduğunu açıkça ortaya koyarken, ruhunun sıkışmaya başladığını hissediyorsun. Yüzüne gerginlikle şaşkınlık arası bir ifade çöktüğünde ise, iblis diyarına geçebileceğin kapı, senin girmen için hazır hale geliyor. Kendince aklından geçirdiğin birkaç saniyelik düşünce faslının ardından ise, yavaş ve temkinli adımlarla karanlığa kendini bırakıyorsun.
Günümüz…
Odana çöken karanlığı, iblis diyarındaki karanlığa yeğleyecek olsan bile, sanki oraya dönmen halinde tüm bu olup bitenin farklı bir şekilde vücut bulacağına inanmaya başlıyorsun. Belindeki ağrıyı en aza indirgeyecek pozisyona geçmenin ardından, bir an için zamanını o karanlıkta değil de tıpkı diğerleri gibi iblis diyarının karanlığında geçirseydin neler olabileceğini düşünmeye başlıyorsun. Sonucun müspet veya menfi olmasını umursamasan bile, en azından bir şeylerin değişebileceğini veya en azından olan birtakım şeylere engel olabileceğini hissediyorsun. Bunun ne derece sağlıklı bir düşünce yapısı olduğu konusunda bile kendi içinde tereddüde düşsen bile, bunu düşünmekten kendi alıkoyan bir başka kramp seansı oluyor. Bu kez sağ baldırına giren kramp seni hızla yatağından kaldırırken, sıkılı dişlerinin verdiği bir başka acıyı da kulaklarında hissetmeye başlıyorsun. Tam bu anda ise, sanki ağrı sadece baldırında ve kulaklarında değil de tüm vücudunda gezinmeye başlıyor. Bunun fiziksel bir acı olmadığını bilsen bile, bir şekilde bu acıya sebep olanları da biliyorsun. Eletha, Azuldir, Zenahpuryu, Yofie ve ismini bilmediğin diğer Aludirler… Her birinin günahını kendi tartında tartsan bile, sonuç tek bir kişiye geldiğinde bambaşka oluyor. Bacağındaki kramp geçse de, dişlerini sıkman hala sürüyor. Vücudundaki acı dinse de, ruhun hala alevler arasında yanıyor. Tek bir isimle, tüm keder bir anda üstüne çöküyor. Herkesin günahlarının yanında, günahı en ağır basanın melun ismi…
Inias…
Uyanışından sonra…
Eletha’nın ihanetinden önce…
Eletha’nın ihanetinden önce…
Serbest Bölge’ye girmenle birlikte etrafını saran tanıdık karanlığı temkinli ve dikkatli gözlerle kesmeye başlıyorsun. Karanlığın içerisinde oluşabilecek her türlü tehdide karşı vücudunu olabildiğince gergin bir şekilde tutuyor ve olumsuz senaryoların her birinin önüne geçebilmek adına gözlerini bir an olsun hareketsiz bırakmıyorsun. Ne var ki, sanki sonsuza kadar sürecekmiş gibi görünse bile, birkaç saniye içerisinde karanlığın arasında beliren bir yüz, tüm dikkatini çekmeyi başarıyor. Çatık kaşları, hoşnutsuz suratı ifadesi ve hafif çökmüş omuzlarıyla sana doğru gelen yüz, adeta karanlıktan doğmuş gibi tam anlamıyla birkaç metre önünde dururken, karşına yaşlı bir adamın çıkmasına şaşırıp şaşırmamak arasında kalıyorsun. Yaşlı adam seni birkaç saniye boyunca tepeden tırnağa süzmesinin ardından iki elini arkasında birleştiriyor ve ardından “Aithen… Ben, Aludirlerin Komutanı Agrupnia! Sence neden buradasın?” diye soruyor keskin bir ses tonuyla ve kati bir emir verircesine.
Off Topic
Bu konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.
Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılamaz.
Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılamaz.


